Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/11 E. 2021/637 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/11 Esas
KARAR NO :2021/637

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/01/2021
KARAR TARİHİ:05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; borçlu hakkında….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, takibe ilişkin ödeme emri 17.05.2019 tarihinde davalı kefil-borçluya tebliğ edilmiş olmakla borçlu 23.05.2019 tarihinde borca, faize ve diğer tüm ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, takibe konu alacak, Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklandığı, dava dışı … Ltd. Şti. ile davacı şirket arasında ….Noterliğinin 19.06.2007 tarih ve … yevmiye numaralı … sözleşme numaralı Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığı, Davalı da iş bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, ödemelerin aksatılması üzerine ….Noterliğinin 27.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek finansal kiracı ve kefillere süre verildiği, haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacak 2007 tarihli sözleşmeye dayanmakta olup zamanaşımına uğradığı bu nedenle öncelikle zamaşımı def’inde bulunduklarını, dava konusu icra takibi dosyasında neredeyse 1,5 yıl işlem yapılmamış olması nedeniyle düşmesi gerekirken düşürülmemiş ve Ekim 2020 tarihinde alacaklı vekiline dosyadaki itirazın tebliğ edildiğini, normal şartlarda 1 yıl işlem yapılmayan icra dosyasının düşürülüp yenileme harcı alınarak devam etmesi gerektiğini, Davacı 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası açılmadığından itiraz ettiklerini, ….Noterliğinin 21 Kasım 2014 tarihli … yevmiye nolu limited şirket pay devri sözleşmesi ile şirketteki hisselerini noter vasıtasıyla devretmiş ve bu devir sözleşmesi 3 Aralık 2014 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde ilan edildiği, davalının asıl borçlu firma ile 21 Kasım 2014 sonrası hiçbir ilgisi kalmadığını, alacağın asıl muhatabı olan kiracı … Şti adına ….Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas …Karar sayılı kararı ile iflas erteleme kararı verilmiş ve bu dosyada alacaklı … A.Ş. 25/10/2011 tarihli dilekçesi ile Fer’i Müdahil kabul edilerek iflas erteleme sürecine dahil olduğunu, alacaklının finansal kiralama şirketi olması, sözkonusu cihazların haciz ve iflasa karşı korunuyor olması nedeniyle ödemesi tamamlanmayan cihazı teslim alıp almadığı veya sigorta kapsamında bir teslimi olup olmadığı konusunda davalının bilgi sahibi olmadığını, sözkonusu iflas erteleme davası yargıtaydan bozularak gelmesi sonucunda ….Asliye Hukuk Mahkemesi … Esasla devam etmiş ve 07/07/2015 tarihinde iflasına karar verilmiş olup ….İcra Müdürlüğü … iflas nolu dosyaya davacı taraf iflas masasına alacaklı olarak kaydını yaptırmış olup herhangi bir tahsilat yapıp yapmadığı konusunda davalının bir bilgisi olmadığını, Davacının 22/05/2014 tarihli ihtarnamesinde ödeme yapılmaması halinde -kiralanan malların aynen iadesinin talep edileceği ve diğer hukuki ve cezai yollara gidileceği açıkça belirtilmişken 2014 yılından 2021 yılına kadar kiralananın iadesi yoluna başvurulmamış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının davasının reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası
2-Sözleşme, ihtarname, ihtarname tebliğ evrakı
3-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, finansal kiralama sözleşmelerine kefaletten kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla açılmış itirazın iptali davasıdır.
Finansal Kiralama Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 19/06/2007 tarihinde davacı ile dava dışı … Ltd Şti arasında imzalandığı, davalının 308.230,82-USD kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
İhtarnamenin incelenmesinde; davacı tarafından …. Noterliğinin 22/05/2014 Tarihli … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalıya 30/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davacı tarafından tebliğe müteakip 60 gülük yasal sürenin sonundan itibaren 3 gün zarfında sözleşme konusu malların davacı ikametgahında hazır bulundurulmasını, aksi halde yasal yasal yolların kullanılacağının ihtar edildiği görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının….İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından borçlular … Ltd Şti, …, …, … adına icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçlulardan …’ye 17/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 23/05/2019 tarihinde borca itiraz ettiği görülmüştür.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir. Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak, düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur. (TEKİNAY, Selahattin Sulhi/AKMAN, Sermet/BURCUOĞLU, Haluk/ALTOP, Atilla: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Bası, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd., REİSOĞLU, Safa: Genel Hükümler, 15. Bası, İstanbul 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hakim tarafından kendiliğinden gözönünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (FEYZİOĞLU, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521).
Dava konusu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununda kefaletin geçerlilik süresine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Ancak takip tarihinden önce yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 598. maddesinde kefaletin sona erme halleri düzenlenmiş olup 3. fıkrasında “Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden kalkar.” hükmü ile gerçek kişilerin kefaleti yönünden süre sınırlaması getirilmiştir.
10 yıllık süre kefalet sözleşmesinin kurulmasından başlar, asıl borcun muaccel olup olmaması veya henüz doğmamış olması önemli değildir. (BİLGEN, Mahmut, Öğreti ve Uygulamada Kefalet ve Yargılama Hukukuna İlişkin Uyuşmazlıkar, Ankara 2017, s.801)
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesinde “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. ” düzenlemesi, 5/2 maddesinde “Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş  olup da  başlangıç tarihi  itibarıyla  bu süre dolmuşsa, hak sahipleri  Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz. ” hükmü yer almıştır.
Buna göre gerçek kişilerin kefaleti yönünden 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK 598/3 maddesi ile mülga 818 sayılı BK’da yer almayan 10 yıllık geçerlilik süresi ilk defa düzenlenmiştir. Maddedeki düzenlemeye bakıldığında söz konusu 10 yıllık süre hak düşürücü süredir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, TBK’nun 598. maddesi ile getirilen 10 yıllık sürenin bir zamanaşımı süresi olmadığı, dolayısıyla kesilmesinin veya durmasının söz konusu olamayacağı, 10 yıllık sürenin gerçekleşmesi ile birlikte kefilin yükümlülüğünün kendiliğinden yasa gereği ortadan kalkacağı, hakimin bu süreyi re’sen gözeteceği nazara alınarak mahkememizce hak düşürücü süre yönünden resen inceleme yapılmıştır. Dava konusu sözleşmenin incelenmesinde 19/06/2007 tarihli olduğu, 10 yıllık sürenin 19/06/2017 tarihinde dolacağı, takibin 27/07/2018 tarihinde yapıldığı, davanın 08/01/2021 tarihinde açıldığı nazara alındığında davanın hak düşürücü sürenin bitiminden sonra açıldığı görülmekle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 3.251,23-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.191,93-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 25.150,29-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00.-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır