Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/101 E. 2021/1061 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/101 Esas
KARAR NO : 2021/1061

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında çeşitli tarihlerde abonelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalıya faturalı hatlar tanımlandığını ve davalının bu hatları aktif olarak kullandığını, davalının hatların faturalarının ödemesini yapmadığını, bunun üzerine taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… dosyası ile takip başlatıldığını ve davalının takibe itiraz ettiğini, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve anlaşma sağlanamadığını, takibe yapılan itirazın haksızlığının bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, davalının borca ve ferilerine itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalılar davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası
2-Tarafların ticari defter ve kayıtları
3-… abonelik dosyası
4-Bilirkişi raporu
5-Davacı vekilinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Bilindiği üzere faiz; para borçlarında borcun zamanında ödenmemesi -borçlunun temerrüde düşmesi- halinde kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüd devam ettiği sürece varlığını koruyan, alacaklının zararın varlığını ve miktarını aynı zamanda borçlunun kusurunu ispat etmek zorunda kalmaksızın borçlunun ödemek durumunda olduğu ve miktarı yasalarca belirlenmiş asgari ve maktu bir tazminattır. Temerrüt faizinin miktarı yasalarca belirlenmiş olduğundan, alacaklının bir zararının olup olmadığı veya zararın temerrüd faizi oranından daha düşük olup olmadığı tartışmalarına meydan vermeksizin, borçlunun faiz ödemeye peşinen zorlanması yargı organlarını da büyük bir yükten kurtarmakta ayrıca borçluyu zamanında ödemede bulunmaya sevk etmektedir. Para borçlarında borçlunun borcunu vadesinde ödememesi halinde kararlaştırılan gecikme zammının aslında bir faiz olduğu kabul edilmektedir (HGK’nun 16.06.2004 gün ve 2004/19-357-360; 10.10.2012 gün ve 2012/7-502-707 sayılı kararları)
6098 sayılı TBK’nun 117.maddesi “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” hükmü mevcuttur.
Buna göre, abonelik sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta her bir faturanın son ödeme günü belli ve muayyen olduğuna göre, abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmemesi hakkındaki madde hükümlerine göre her bir fatura alacağına son ödeme tarihinden itibaren 6098 sayılı TBK’nın madde 117 maddesi gereğince faiz (abonelik sözleşmesinde hüküm bulunması halinde gecikme zammı, aksi halde yasal faiz) işletilmesi gerekir. (Yargıtay 3.H.D. 2016/13741E-2018/2639K sayılı emsal ilamı)
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin… sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 7.167.12-TL asıl alacak 636,66-TL işlemiş faiz, 110,51-TL işlemiş faizin KDV’si, 40,89-TL işlemiş faizin …’si olmak üzere toplam 7.955,18-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 02/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 09/07/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Abonelik dosyasının incelenmesinde, davacı ile davalı arasında 11/02/2019 tarihinde …mobil telefon hizmetleri kurumsal tip abonelik sözleşmesi akdedildiği, davalı şirket yetkilisi …numaralı … tarafından imzalandığı sözleşme gereği 70 adet hattın davalının kullanımına sunulduğu sözleşmenin 5.6 maddesinde son ödeme tarihini geçen fatura tarihleri için … tarafından günlük bazda gecikmeli gün sayısı kadar faiz uygulanacağı, uygulanacak faiz oranlarının düzenlenen faturalarda ve ilgili hizmet kanallarından bilgi verileceği belirtildiği davalı şirket yetkilisi tarafından 12/02/2019 tarihinde …’dan …’e kurumsal aboneler için numara taşıma talebinde bulunduğu, söz konusu hakları tahakkuk ettirilen fatura bilgilerinin cd ortamında gönderildiği, herhangi bir cihaz kampanyası bulunmadığı cihaz teslim tutanağı gönderilmediğinin bildirildiği görülmüştür.
Mali bilirkişinin 09/11/2021 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacı 2019 yılı ticari defter ve yardımcı defterleri içeriğinde takibe dayanan faturaların 120.10101- ALICILAR ana hesabı altında davalı hesabına dayalı kayıplarının sunulduğu, davacının 2019 yılı ticari defterlerine göre takibe Dayanak faturalarının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, 20.06.2019 takip tarihi itibariyle davacının 7.167,12-TL davalının kaydi alacağının göründüğünü, davacının takibe konu alacağının 70 ayrı GSM hattına ilişkin toplam 140 adet faturasından kaynaklandığını, dolayısı ile davacının takibe konu alacağının 7.167,12TL’den ibaret olduğunun tespit edildiğini, davalının …Anonim Şirketi ticari defter ibrazında bulunmadığını, davacının takipte talep edilen alacağa dayanak dosyaya mübrez faturaları incelendiğinde faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye, sözleşme içeriği tarife ve fiyatlandırmalara uygun olarak tanzim edildiği ve faturaların süresi içinde itiraza uğramadığının tespit edildiğini, bu itibarla takibe dayanak faturaların davalı aleyhine borç doğurduğunu, davacının alacak iddiası benimsense bile, taraflar arasında gerek akdi faiz yönünden bir sözleşme olmadığından gerekse de takipten önce temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebinin yersiz olduğunu, yine taraflar arasında akdi faiz yönünden bir sözleşme olmadığından uyuşmazlığın 3095 sayılı Yasa hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, 3095 sayılı yasanın 4489 sayılı yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin “avans” oranında hesaplanacağının belirtilmiş bulunduğunu, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 20.06.2019 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %19,50 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %19,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği sonucuna varıldığını, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının temerrüt faizi isteyebileceğini benimsemesi halinde; davacı şirket davalı ile aralarında imzalanmış olan bila tarihli “…”ni sunulduğunu, söz konusu sözleşme matbuu “tip” sözleşme olup sözleşmenin “mali hükümler” başlıklı 5. Maddesinde aylık gecikme zammı /faizi oranına ilişkin belirlenen bir oran olmadığı, ancak mahkemece işlemiş faiz talebinin yerinde görülmesi halinde talep gibi %48 oranında her fatura son ödeme tarihi ile takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabının yapıldığı, yapılan mali inceleme sonucu davacının 7.162,12-TL davalıdan asıl alacağının olduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereği hesaplanan faiz ve ferilerinden daha düşük olan 636,66-TL işlemiş faizin, 110,51-TL işlemiş faizin KDV’si ve 31,87-TL işlemiş faizin ÖİV’sini talep etmiş olmakla taleple bağlılık ilkesi gereği takibe bu tutarlar üzerinden devam edilebileceğini, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 20.06.2019 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %19,50 olduğu anlaşıldığından taleple bağlılık ilkesi gereği davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %19,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini ancak mahkemece davacının takipte talep ettiği oranda faize isteyebileceğini, davacının belirlenen asıl alacağı yılık %48 oranında faiz yürütülebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; dava, davalı abonenin GSM hattını kullanmasına rağmen fatura bedellerini ödemediği nedeniyle yapılan takibe vaki haksız itirazın iptali isteminden ibarettir. Abonelik Sözleşmesi Yönetmeliğinin 11/f.1. maddesi, Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliğinin 20 ila 22. maddeleri gereğince fatura düzenleme ve gönderme sorumluluğu yüklemiştir. Davacının, davalı şirketin sözleşmede belirttiği adrese fatura düzenlediği ve gönderildiği, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak davalarında, kurumun fatura son ödeme tarihinden itibaren temerrüt (gecikme) faizi isteme hakkının da bulunduğu, abonenin sadece fatura bedeli olarak istenen bedeli ödemekle tüm borçtan kurtulmasının mümkün bulunmadığı, fatura son ödeme tarihi ile takip/dava tarihi arasındaki dönem için (faize faiz yürütülmemek şartıyla) hesaplanacak işlemiş temerrüt (gecikme) faizini de ödemek zorunda olduğu, bu bağlamda dosya kapsamındaki faturalardan, faturalandırılacak hizmetler ve fiyatlandırma konusunda davalı şirket tarafından gerekli bilgilendirilme yapıldığı, nazara alındığında davacının fatura bedelini talep edebileceği, işlemiş faizin bilirkişi raporu ile hesaplandığı, sözleşmenin 5.6 maddesi uyarınca temerrüt faizinin, faturalarda aylık faizin (gecikme bedeli) %4 olarak belirlendiği, bu halde takip talebindeki faiz oranın talep edilebileceği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 7.167,12-TL asıl alacak, 636,66-TL işlemiş faiz, 110,51-TL işlemiş faizin KDV’si 31,87-TL ÖİV olmak üzere toplam 7.946,16 üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %48 oranında faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 1.589,23-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 542,80-TL harçtan, peşin alınan 135,86-TL harç mahsup edilerek kalan 406,94-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 542,80-TL peşin harç, 59,30-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 602,10-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 774,60-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 773,70-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.318,50-TL’nin davalıdan, 1,50-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/12/2021

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır