Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/736 E. 2023/524 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/736 Esas
KARAR NO:2023/524 Karar

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/12/2020
KARAR TARİHİ:20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 28/12/2020 tarihli dava dilekçesini özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında Reklam Ajansı Hizmet Satın Alma Sözleşmesi akdedildiğini, bahse konu sözleşmeye göre, müvekkili şirketin davalı şirket lehine hizmet verdiğini, davalı yanın … markası iin var olan ve onayladıkları reklam çalışmasının geliştirmesi ile diğer markaların olan … için reklam çalışması yapılmasına dair talimat verdiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin ticari teamüller doğrultusunda davalıya reklam hizmeti sunduğunu, taraflar arasında mail trafiğinin gerçekleştiğini, davalının onayları doğrultusunda çalışmalar yapıldığını. Reklam hizmeti sunulmaya devam edilirken talep doğrultusunda bütçe ve masrafların bildirdiğini, çalışmalar yapılırken masraflar ve hizmet bedeline ilişkin fatura düzenlendiğini, ancak davalının gönderilen faturaları iade ettiğini, işbu iade işleminin hizmet alımına rağmen haksız olarak gerçekleştirildiğini, davalının verilen hizmetler ile yapılan masrafları ödemekle mükellef olduğunu, davalının yapılan hizmetlerin iade edilmesinde ileri sürdüğü sebebin; “hizmetlere onay vermemesi” olduğunu, oysa ki, mailler ve yapılan toplantılar açıkça gösterdiği üzere, müvekkilinin davalı şirketin yönlendirmesi ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiğini, müvekkili şirketin, davalı ile olan sözleşme ve ticari ilişkilerinde üzerine düşn tüm edimlerini gerçekleştirerek borçlarını özenle ifa ettiğini, buna karşılık verdiği hizmet ve yapmış olduğu masrafın karşılanmasının hukuka aykırı olduğunu, uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk sürecinin işletildiğini, sonucunda ise anlaşılmadığını beyan ederek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL ‘nin işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 27/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “…”, “…” ve “…” gibi markaların sahibi olduğunu, müvekkili şirketin reklam kampanyalarına ilişkin ihtiyaçlarının karşılanması için davacı şirket ve birçok reklam ajansı ile çalışmalar yaptığını, müvekkili şirketin markasının tanıtımına ilişkin beklentilerini ve fikirlerini içeren özeti ajanslara sunduğu, akabinde ajansların bu konuda kendi fikirlerini ve projelerini sunduğunu, müvekkili tarafından beğenilen ve bütçesi de onaylanan projeler üzerinde birlikte çalışılmaya başlandığını, ancak ajanslara ilettikleri her fikir veya proje için ödeme yapılmadığını, eğer bütçeler ve iş onaylanırsa ödemelerin gerçekleştiğini, Taraflar arasında 5.4.2018 tarihiyle münakit “… Markasına ilişkin reklam hizmetleri” sözleşmesinde belirtilen işlere dair tüm ödemelerin yapıldığını, bu sözleşmenin somut çekişme ile zaten ilgisinin olmadığını, davacının andığı sözleşmenin neleri kapsadığının o sözleşmenin 2. Maddesinde yazılı olduğunu, esasen; müvekkili şirketin davalı şirket ile birçok reklam kampanyasında çalışmalarının söz konusu olduğunu, müvekkilinin … markasına ilişkin 2020 kampanyası ihtiyacı doğduğunda da birçok ajansla birlikte davacı şirkete de “…” ileterek fikirlerini bildirdiğini, bunun üzerine diğer ajanslar gibi davacı şirketin de bir kısım projeler sunduğunu, ancak davacının bu sunumları hem çok geç teslim ettiğini, hem de müvekkilinin taleplerinin karşılanmadığından olumlu bulunmadığını, … markasına ilişkin olarak da reklam kampanyası yapmak istediklerini, bu taleplerine ilişkin birçok reklam ajansına başvurduklarını, bu ajanslardan birinin de davacının sahip olduğu … Ajansı olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketin çalışanları ile yaptıkları yazışmada ve toplantılarda taleplerini ilettiklerini, davacı tarafından bir takım projeler sunulduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından bu projenin kabul edildiğine dair veya projeye ilişkin bütün işlerinde çalıştığı tüm ajanslar ile reklam sektöründe uygulanan süreci izlediğini ve hiçbir noktada anlaşmazlık yaşamadığını, Müvekkili şirketin reklam kampanyasında “konkur” yöntemini kullandığını ve yapmak istedikleri kampanyaya ilişkin “…” belirledikleri birkaç ajansa gönderdiklerini ve bu konuda hepsi ile toplantılar ve görüşmeler yaptıklarını, davacı şirketin ajansı da dahil olmak üzere tüm bu ajansların konkur sürecinde olduğunun belli olduğunu, müvekkili şirketin göndermiş olduğu … metninde herhangi bir ödeme taahhüdünde bulunulmadığını, şirketin daha önceki ticari işlerinde de böyle bir ödeme uygulamasının bulunmadığını, davacı yanın sunduğu bütçenin müvekkili şirketçe hiçbir zaman kabul edilmediğini, kaldı ki, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4. Maddesine göre de, işin başlayabilmesi için yapım bedellerine ait bütçenin müvekkili şirket tarafından onaylanması gerektiğini, ancak davacının yaptığı işler için müvekkilinden onay almadığını, buna rağmen fatura gönderilmesi üzerine süresi içinde iade edilerek içeriğine itiraz edildiğini beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava reklam hizmetine ilişkin alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Bilirkişi heyetin düzenlediği 07/03/2022 tarihli 13 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı yanın sunduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı defterlerinin HMK 222 ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun sayın mahkemenizin takdirinde bulunduğu, Davalı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davalı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde bulunduğu, yan defterlerinde karşılıklı kayıt durumunun davacının istemine vücud verecek içerik taşımadığı, davacının alacağına dayanak yaptığı faturaları kendi ticari defterlerine kayıt etmediği ticari defterler yönünden kaydi alacağının görünmediği, davalının ticari defterlerinde de davacı yana borcunun görünmediği, salt bu açıdan bakıldığında bu şeçenekte davacının davasının kabul koşullarının oluşmadığının düşünülebileceği; Reklamcılık sektöründe somut işleyiş açısından yerleşmiş ticari teamüllerin yukarıda sektör uzmanı bilirkişi tarafından ortaya konulduğu gözetilerek, açıkça bu alana dair sözleşmesel bir hak talep etmenin koşulları doğmamış olsa da ve bu anlamda, yanların ticari defter kayıtlarında karşılıklı bir “alacaklı/borçlulu ilişkisi” namevcut bulunsa da; davacının, sektörel inceleme çercevesinde yukarıda tafsilen anlatıldığı gibi, davalının davacı nezdinde, ” işin davacıya verileceği” yönünde uyandırdığı “güven” nedeniyle ve fakat davalının bu “uyandırılan güven ile uyumlu davranmadığı tespitiyle davacının istemlerinin bir ölçüde kabulü sayın mahkemece benimsenecek olursa, bu seçenekte TTK md. 19/2 hükmünü de gözeterek, davacının yukarıda anılan (5.775, -TL + 17.625,- TL) : 2=11.700, -TL’yi ve ayrıca yine TTK md. 19/2 ‘nin işaretiyle, davacının kendi bünyesinde yaptığı işler için de seyyanen 10.000, -TL olmak üzere toplam 21.700,- TL meblağı davacıdan talep edebileceğinin mahkemenin takdiri bünyesinde kalacağı, hüküm anılan “netice-i talep ile bağlılık ilkesi”nin muhterem yargı makamının değerlendirmesine muntazır olduğu. Takdir ve karar mahkemeye ait olmak üzere rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyetin düzenlediği 24/10/2022 tarihli 3 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; Yanların kök raporda vaki beyan ve itirazları tetkik olunmuştur. Buna nazaran kök raporda iki seçenekli olarak ve gerekçelerine dair kanaat de izhar edilmek suretiyle kanaat sunulup hesaplama yapıldığı görülmekle, nihai takdirin sayın mahkemeye ait olduğu mütalaası serdedilmiştir. Ek rapor sürecinde de, kök rapor da yer bulan seçenekli anlatımın özünün korunmakta olduğu kanaatinde rapor sunulmuştur.
Davacı vekilinin 14/03/2023 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesini özetle; davalı yandan fazlaya ilişkin hakları saklı kaydıyla dava değerini 10.000,00 TL bildirdiğini, bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde alacak toplamın 21.700,00 TL belirlendiğini, kısmen talep edilen alacak kalemlerin ıslah ile ıslah değeri olan 11.700,00 TL artırdıklarını, davalıdan faizi ile birlikte tahsilini, avukatlık ücreti dahil yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; davalı tarafından, bünyesinde bulunan … markası için reklam kampanyası hazırlanması amacıyla konkur (yarışma) düzenlendiği, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere reklamcılık sektöründe konkura katılacak olanlara ödeme yapılıp yapılmayacağının davet sırasında bildirildiği, genellikle konkur için ücret ödenmediği, konkur sürecinin ajansların sunumunu yapması ile sona erdiği, somut olayda davalı tarafından konkur sunumları tamamlandıktan sonra aynı anda farklı ajanslardan düzeltme ve değişikliklerin talep edildiği, tekrar tekrar sunumların alındığının anlaşıldığı, her ne kadar davacı tarafından … markası için uzun süren süreç sonunda anlaşma sağlandığından bahisle aynı sürecin … markası için yaşanması ihtimali ile davalı tarafın taleplerinin karşılandığı düşünülebilir ise de; yapılan masrafların davalıdan talep edebilmesi için davalının onayının bulunması gerektiği, konkur sürecinin uzaması ve davalı tarafından tekrar tekrar talep edilen sunumlardan sürecin uzadığı ve mali külfet getirdiği idrak edilerek işin alınması ihtimalinin düşük olduğunun hatırda tutularak, davalı tarafın isteklerini yerine getirmeyebileceği, konkurun ötesine geçen sürecin davacı tarafça iradi olarak uzatıldığı anlaşıldığından taraflar arasında herhangi bir anlaşmanın bulunmadığı, davalı tarafın bedel ödeme taahhüdünde de bulunmadığı, davaya konu reklam çalışması işini almak isteyen davacı tarafından yapılan masrafların davalı taraf ile gelecekte yapılması muhtemel olan reklam çalışmasına hazırlık mahiyetinde olduğundan TTK 20. Maddesi gereği ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş sayılamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1- Davanın reddine,
2-179,90-TL karar harcının peşin alınan 170,78-TL den düşümü ile kalan 9,12-TL nin bakiye ilam harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır