Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/721 E. 2021/968 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/721 Esas
KARAR NO :2021/968

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/12/2020
KARAR TARİHİ:08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ilişki çerçevesinde müvekkili tarafından davalıya kömür satışı yapıldığını, faturalar düzenlendiğini ve davalı tarafından ödemeler yapıldığını ancak davalının 148.366,05 TL’lik cari hesap borcunu ödememesi üzerine müvekkilince…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının borca itiraz ettiğini ve müvekkiline borcu bulunmadığını iddia ettiğini, davalının ödeme yaptığını ancak bu ödemeden sonra bakiye borcu kaldığını, davalının icra dairesinin yetkisine de itiraz ettiğini, yetki itirazının yerinde olmadığını, davalı tarafından takibe yapılan itirazın haksız olduğunu, arabuluculuk başvurusu yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle;Yetki itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu … Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığını ve müvekkili şirketçe böyle bir borç akdinin kabul edilmediğini, fatura düzenlenmesinin akdi ilişkinin ve alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, müvekkilinin akitten ya da faturadan kaynaklı bir borcunun bulunmadığını, bu durumun tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde ortaya çıkacağını, ayrıca davacının sunmuş olduğu ya da sunacağı faturaların hiçbirinde davalı şirketin imzasının bulunmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan, aksi halde esastan reddedilmesini, davacı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Davalının ticari defter ve kayıtları
3-Taraflar arasındaki BA-BS formları
4-Bilirkişi raporu
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yetki itirazı yönünden; 6100 sayılı HMK’nun 19. maddesinde “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü düzenlenmiştir.
İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle (mahkemenin görev ve yetkisinden önce) icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vererek işten el çekmesi gerekir. İtirazın iptaline bakan mahkemenin icra dairesini yetkili daireye göndermek gibi bir karar vermesi mümkün değildir. Ancak icra müdürlüğü yetkili ise ara kararı ile gerekçesi yazılarak icra müdürlüğünün yetkisine vaki itiraz ret edilerek, mahkemenin görevli olup olmadığı, şayet mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş ise mahkemenin yetkili olup olmadığı incelenmelidir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/7166 Esas 2012/12627 Karar, 2014/19073 Esas 2015/8884 Karar, İstanbul BAM 13.H.D. 2018/1614Esas 2019/27Karar sayılı emsal ilamları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı borçlu takibe itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine ve cevap dilekçesi ile mahkememiz yetkisine itiraz etmiştir. 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan bir sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, icra takibinde bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan para alacağının tahsilini talep etmektedir. Taraflarca para borcunun ifa yeri bakımından alacaklının ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığı iddia ve ispat olunmamıştır. Bu itibarla, Mahkememizce ilk celse 1 nolu arar karar ile davaya bakmaya İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının…. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından kaynaklanan 148.366,05-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 17/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 21/07/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası ile alınan Mali bilirkişinin 21/09/2021 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı tarafından…. İcra Müdürlüğü nezdinde 08.07.2020 tarihinde davalının cari hesap bakiyesini ödemediği gerekçesi ile takip başlatıldığını, takibe dayanak 148.366,05-TL tutarındaki cari hesap alacak bakiyesi gösterildiğini, davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan yerinde inceleme neticesinde; 2020 yılı resmi defterlerinin TTK 64/3.-4. Maddesi ile VUK 182. Maddesine uygun şekilde tutulduğunu, açılış tasdiklerinin yapıldığı, kapanış tasdiklerinin TTK 64/2. Maddesine uygun şekilde süresinde yaptırıldığı, kayıt nizamının VUK 215. maddesine uygun şekilde tutulduğu, dava konusu işlemler bakımından muhasebe sistemi genel tebliğine uygun, birbirini tamamladığı ve teyit ettiğini, bu sebeple sahibi lehine delil niteliğinin olduğunu, davacı adına davalının ticari defterlerinde satıcılar hesabında 320.10.628 hesap kodu ile cari hesap tutulduğunu, davacının kesmiş olduğu tüm faturalar ve davalı tarafından davacıya yapılmış olan ödemenin kayıtlarda mevcut olduğunu, davalı kayıtlarında 6 adet faturanın kayıtlı olduğu toplam tutarının 178.366,05-TL olduğunu, bunun karşılığında 30.04.2020 tarihinde 1 adet Ziraat bankası üzerinden EFT ile ödeme yapıldığı ve sonucunda 148.366,05-TL bakiye borcun kaldığını, bu tutarın davacı tarafın takip talebi olan 148.366,05-TL ile örtüştüğünü, taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğunu davalı taraf ticari defterlerinin de teyit ettiğini, dava dosyasında yer alan davalıya ait 2020 yılı BA bildirimlerinde 6 adet fatura için 151.157,67-TL (KDV hariç) davacıdan mal alımına ilişkin fatura bildirimi yapıldığını, aynı şekilde davacı tarafın dava dosyasında yer alan BS bildirimlerinde de 6 adet fatura için 151.157,67-TL satış yapıldığı görüldüğünü, davacının alacak iddiasının davalı defterleri ve kayıtları doğruladığını, davalı taraf faturanın tek başına akdi ilişki ve alacak iddiasının kanıtı olamayacağını beyan ettiğini, ancak davalı taraf davacının kesmiş olduğu tüm faturaları kaydına almış ve BA bildirimlerini yaptığını bu da kesilen tüm faturalara ait malların alındığını gösterdiğini, neticeten davalı tarafın, mahkemeye beyan ettikleri adreste yer alan ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelenme ile mahkeme dosyası üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalı tarafın Ticari Defter ve belgelerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK ilgili maddelerine uygun şekilde ve zamanında yapıldığı, kayıt nizamının ve belgelerinin birbirini doğrular şekilde VUK ilgili maddelerine uygun şekilde tutulduğu ve kendisi lehinde delil olma niteliğine sahip olduğunu, taraflar arasında mal alımına dayalı ticari bir ilişki olduğunu, tarafların bildirimi zorunlu olan BA ve BS Bildirimlerinin birbirini doğrular şekilde ve zamanında GİB üzerinden verildiğini, davalı tarafın davacıya ait tüm satış faturalarını ticari defterlerine kaydettiğini, böylece davalı tarafın ticari defter ve belgelerine göre; icra takip tarihi olan 08.07.2020 itibarı ile davalının davacıya 148.366,05-TL borçlu olduğunu belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz edilmediği, davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacı tarafın dava dosyasında yer alan BS bildirimlerinde 6 adet fatura için 151.157,67-TL satış yapıldığı ve davalı ticari defterlerinde bu faturaların işlendiği, davalı tarafça davacı tarafından kesilen tüm faturaların kayda alınıp BA bildirimlerinin de yapıldığı görüldüğü, davalı kayıtlarında davacı faturalar kayıtlı olmakla olmakla malın teslim edildiğine karine teşkil edildiği, aksinin yazılı veya kesin delil ile ispatlanabileceği, faturalar davalı defterlerinde kayıtlı olmakla ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, davacının davasını bu halde ispatladığı, davacı ticari defter ve belgelerinin incelenmesinin usul ekonomisi açısından yapılmadığı, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığı ile davanın kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 148.366,05-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 29.673,21-TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Alınması gereken 10.134,88-TL harcın, peşin alınan 1.791,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.342,98-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcının ve 1.791,90-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.201,88-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 18.044,77-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır