Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/710 E. 2021/740 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/710 Esas
KARAR NO:2021/740

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ :11/04/2013
KARAR TARİHİ:13/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle;davacıların murisi yanında çalışan senet lehdarı dava dışı … tarafından hırsızlık yapılarak çalınan senetlerden 25.05.1998 tanzim ve 30.08.1999 vade tarihli 250.000 USD bedelli senedin davalı …’e ciro edildiğini ve 200.000 USD’lik kısmının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı … tarafından takibe konulduğunu, dolandırıcılık ve hırsızlık suçundan davalı … ve lehdar …’in beraat ettiklerini, alacağın 02.03.2004 tarihinde diğer davalı …’a temlik edildiğini, bu kez …, … hakkında sahtecilikten şikayetçi olduğunu ancak davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiğini, davalı …’in ceza dosyalarında talimatla alınan ifadesinde, senet lehdarı ve temlik edileni tanımadığını ve bu senetlere ilişkin bilgisinin olmadığını beyan ettiğini, davalı …’in vekilinin geçerli vekaletname ile icra takibi başlatmadığını, davalı …’ın da ceza dosyasında alınan ifadesinde, okuma yazma bilmediğini ve imza atamadığını beyan etmesine rağmen temlik işleminde imza attığını, yapılan temliknamenin geçersiz olduğunu belirterek davalıların HMK 106/1. maddesi uyarınca yetkili hamil olmadıklarının ve bonodaki … imzasının sahte olduğunun tesbiti ile…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının icra dosyasındaki alacağını temlik etmekle dosya ile ilgisinin kalmadığını, davalının icra takibine dayanak vekaletname sonrası vekil tayin ettiği yeni tarihli vekaletname tanzim edildiğini ve temlik işleminin gerçekleştirildiği icra işlemlerine muvafakat ettiğini, icra işleminin ve vekaletnamenin sahteliğinin iddia edilmesinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla ilgili olarak daha önce …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile imza inkarına dayalı açtıkları menfi tespit davası sonucunda imzanın keşideciye ait olduğunun tespit olduğunu, temliknamenin geçersizliği konusunda davacıların şikayeti üzerine …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2004/… Esas ve 2004/… Karar sayılı ve 27.05.2004 tarihli karar ile temlik alanın açık kimliğinin yazılı olmasını yeterli görerek şikayetin reddine karar verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Dava, icra takibinden sonra açılan keşidecinin temlik eden hamile ve temlik alana borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2013/… Esas 2014/… Karar sayılı dosyası ile davanın reddine dair karar verilmiş olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/4804 Esas 2020/3687 Karar sayılı kararı ile bozularak Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/4804 Esas 2020/3687 Karar sayılı kararının bozma gerekçesinde “Uyuşmazlığa ilişkin olayları anlatma taraflara, hukuki tasvif ile davanın niteliğinin tespiti mahkemeye aittir. Her ne kadar davacı davasını tespit olarak nitelendirmiş ise de dava dilekçesinin talep kısmında davalıların yetkili hamil olmadığı,sahtecilik yolu ile ele geçirilen bonoya dayalı icra takibinin iptalinin istenilmiş olması söz konusu davanın, borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğunu göstermekte olup, menfi tespit istemine konu davada menfi tespite konu miktar üzerinden Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca nispi harç alınması gerekmektedir. Dava maktu harç yatırılarak açılmış olup,mahkemece Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca nispi harcın yatırılması konusunda kesin mehil verilmesi ve yatırılmadığında ise bu madde hükümlerince işlem yapılması gerekirken eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devam olunması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Bozma üzerine Mahkememizce yeniden oturum günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ edilmiş, tayin edilen gün, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devamla esas hakkında hüküm tesis edilmiştir.
Bozma sonrası Mahkememizce Yargıtay ilamı doğrultusunda eksik harç tamamlatılmış olup, davalılardan …’in 16/02/2020 tarihinde vefatı ile mirasçıları davaya dahil edilmiş, ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının Yargıtay’da olduğu, ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının derdest olduğu görülmüştür.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra yargılamaya devam olunmuştur. alınmıştır.
Dava konusu bononun incelenmesinde; senedin borçlularının … ve … Ltd.Şti, lehdarının … olduğu, lehdar tarafından …’e ciro edildiği, alacaklı … vekili tarafından takip başlatıldığı ve icra dairesinde yapılan temlik işlemi ile alacağın … tarafından temlik alındığı ve takibin devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından yine diğer davacılar adına velayeten açtığı davasında müteveffa …’ın keşideci bulunduğu davamıza konu senet ile ilgili olarak imza inkarı nedeniyle menfi tespit davası açtıkları ve yapılan yargılama neticesin de senet üzerindeki imzanın davacıların murisine ait olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak ve tashihi karar istemi de reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; sanıklardan …’ın öldürülen …’ın yanında şoför olarak çalıştığı, önceden hazırlanmış ve kasada bırakılmış 25.05.1998 keşide tarihli 250.000-USD meblağlı bir adet senedi çalarak icra takibine koyduğu, diğer sanıkla işbirliği yaparak sanıklar hakkında hırsızlık ve dolandırıcılık suçundan dolayı kamu davası açıldığı ve senetlerdeki imzaların …’a ait olduğunu, hırsızlık olayının …’ın ölümünden evvel olduğunu, bu nedenle zamanaşımı dolduğundan düşme kararı ve unsurları oluşmayan dolandırıcılık suçundan beraat kararı verildiği ve Yargıtay 7. Ceza Dairesince hırsızlık suçundan dolayı verilen düşme kararının onandığı ve dolandırıcılık suçundan dolayı açılan kamu davasının da zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, kararın kesinleştiği ve yargılamanın iadesi talebi de reddedildiği anlaşılmaktadır.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas (yeni esas …) sayılı dosyasının incelenmesinde; aynı sebeplerle aynı icra dosyası ve 250.000-USD lik senede ilişkin olarak HMK 208 maddesi gereğince … adına usulune uygun bir vekaletname olmadan geçersiz vekaletname ve sahte yetki belgesi ile diğer taraf okuma yazma bilmeden ve imza atamayan … ile 02.03.2004 tarihli…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan alacağın temlik işleminin sahteliğinin tesbiti ile işlemin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, davanın 01.04.2013 tarihinde açıldığı davanın derdest bulunduğu anlaşılmıştır.
…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; müştekilerin …, …, …, sanık … olduğu, 28/05/1998 keşide tarihli 28.05.2008 vade tarihli 3.995-USD bedelli ve 28/05/1998 keşide 28/05/2008 vade tarihli 2.000-USD bedelli senetler ve 09/05/2008 tarihli Garanti Sözleşmesi’nin sahte imza ile düzenlendiğine ilişkin kamu davası açıldığı, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçu sabit olduğundan 4 yıl hapisle cezalandırılmasına, sanığın garanti sözleşmesinin düzenlenmek suretiyle özel belgede sahtecilik suçu işlediği sabit olduğundan 2 yıl hapisle cezalandırılmasına, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyulan Yargıtay ilamı kapsamı itibari ile eksik harcın ikmali ile, …. Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dosyasında müteveffanın imzasının inkarı nedeniyle yargılama sonucunda imzanın keşideciye ait olması nedeniyle menfi tespit davası reddedilmiş Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Davacı vekili de davasının bu kez …’nin imzasının yani cirantanın imzasının sahte olduğunu ve temlik sırasında atılan imzanın …’a ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunulmuştur. Davacı tarafından temlik alan dosyamız davalısı …’a ait temlik imzası ve sahteliği hususunda…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas (yeni esas …) sayılı dosyası ile dava açtığı ve yargılamanın devam ettiği görülmektedir. Genel kural gereği, geçerli imzanın sahipleri geçersiz imzaları ileri süremez, yani keşideci lehtarın imza sahteliğine veya cirantaların imza sahteliğine dayanarak borçtan kurtulamaz. İmzanın keşideciye ait olduğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu gibi ceza davası da kesinleşmiştir. Her iki davalı da vekilleri aracılığıyla davaya cevap vermişler ve davacı iddialarını reddetmiş olup davacılar tarafından başkalarının imzasının geçersiz olduğuna dayanılarak menfi tespit talep edemeyeceğinden davacının menfi tespit talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 7.642,30-TL harçtan (11.04.2013 tarihli 24,30-TL, 16.02.2021 tarihli 7.618,00-TL) mahsubu ile bakiye 7.583,00-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 39.425,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar tarafına ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır