Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/694 E. 2022/78 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/694 Esas
KARAR NO:2022/78 Karar

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/12/2020
KARAR TARİHİ:15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 14/12/2020 tarihli dava dilekçesini özetle; müvekkilinin … Cumhuriyetinde tatil yaparken kumarhanede kumar oynadığnı ve alkollü iken kumarhane işletmecisinin sıkıştırarak boş senet imzalattığını, davaya konu senetin müvekkili tarafından doldurulmadığını, müvekkilinin davalı ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili hakkında davalı tarafından …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından 50.000,00- USD’lik senette borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, senet davalı tarafın icra takibine konu edilen senedin belirtilen sebepler ile iptaline ve borçlu olmadıklarının tespitine, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 12/01/2021 tarihli cevap dilekçesini özetle; davacı borçlu hakkında …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başladığını ve borçlunun itiraz etmemesi üzerine kesinleştiğini, davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiası yerinde olmadığını, davacı iddialarını kanıtlayacak hiçbir delil sunmadığını, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davalarında tedbir verilemez olduğunu, senede karış davacının senetle aksini kanıtlaması gerektiğini, bu nedenle davanın reddi ile davalının %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içeresine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 50.000.-USD asıl alacağa 139,04 USD temerrüt faizi ile birlikte 50.139,04-USD için Kambiyo senetlerine ilişkin ödeme emri çıkartılarak takip yapıldığı anlaşıldı.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 22/11/2021 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; Delil durumunun takdirine göre, davacı yanın kumar ve bahis savını ispatlayamadığının yüce Mahkemece kabulü kaydı ile, bono aslının da Mahkemece incelenmesi kaydıyla, bonoya yönelik imza itirazının da bulunmadığı kabul edilecek olursa, davacının menfi tespit davasının kabul koşullarının, kambiyo senetlerinin soyutluğuna dair ilmi açıklamalar çerçevesinde mevcut olmadığı düşünülmeye elverişli bulunabilecektir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada dava dosyasındaki belgelere göre; davanın, davacı yanın davalının yaptığı takibin kesinleşmesi nedeniyle bu senetten borçlu olmadığı iddiası noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Bu konuda “Borçlu icra takibinden sonra borcu ödeyinceye kadar menfi tespit davası açabilir. Bu davayı açmak içinde hukuki yararının bulunması gerekir.
Dava konusu edilen 50.000,00 USD tutarlı senet dosya içeriğinde mevcut değildir. Ancak dava konusu edilen senedin davalının eline nasıl geçtiği dosya içeriğinde belge ve bilgilere göre tespit edilemediği görülmektedir. Davacı yan dosyada yer bulanan 14.12.2020 tarihli dava dilekçesinde, davada anılan senedin “kumar borcu” için verilmiş, içeriği sonradan doldurulmuş bir senet olduğunu iddiasındadır.
Senedin kumar borcu için verildiğinin değerlendirilmesini sağlayacak bir veriye de dosya içeriğinden ulaşılamamaktadır. Önce “kumar ve bahis borçları” açısından bir genel değerlendirme yapmak gerekirse, doktrine dayalı olarak şunlar söylenebilir “TBK md. 604’e göre, kumar ve bahisten doğan alacak hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz. Kumar ve bahis borcunun ödenmesi için dava açıldığı takdirde, dava mahkemece (kumar borcu bir senet ile tespit edilmiş ve ifası vadedilmiş olsa dahi) resen ret olunur. Fakat borçlu kumar borcunu kendiliğinden öderse, bu ödeme geçerlidir…” öte yandan “bononun kumar veya bahis için düzenlendiği iddiası HMK 201 uyarınca tanıkla ispat edilemez. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09.05.2006, E. 2006/2181 k. 5137-YKD. 2006/11, 1180)”.
Öğretide baskın olan görüşe göre, kumar ve bahis sözleşmeleri geçerlidir; bunlardan borç doğar. Fakat bu borçlara dayanarak borçluyu borcunu ifa etmek üzere zorlama imkanı yoktur. Bu borç, dava hakkından yoksun, eksik (tabii) bir borçtur.
Kumar ve bahis borcunun eksikliği savunması bir defi değil, bir itiraz oluşturur. Varlığı yargıç tarafından görevinden ötürü dikkate alınır. Böyle bir savunmayı ortaya atmak da hakkın kötüye kullanılması sayılmaz.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; görülmekte olan davaya konu senedin kumar borcu nedeniyle verildiği ileri sürüldüğüne göre, bu iddia bakımından güçlü delil bulunmamaktadır.
Bu davada dayanılan evrakın da bir bono olduğu kabul edilecek olursa ve bonodan bahsetmek için yasanın aradığı şekil şartlarım ilgili senedin kambiyo takibi yapılarak kesinleştiğinden senedin şekli konusunda bir ihtilaf yoktur. Bono, bir kambiyo senedi olarak kaideten “sebepten mücerret” evrak niteliğindedir. Öğretide bu hal şu şekilde ifade edilmektedir: “Örneğin kambiyo senetleri (poliçe, bono, çek) soyutluğun iki boyutuna da sahiptir. Gerçekten de kambiyo senetleri temel borç ilişkisinden doğmuş alacağın yanında temel alacaktan bağımsız yeni bir alacak yarattığı gibine kambiyo senetlerinin varlığı ve geçerliği onun düzenlenmesine sebebiyet veren temel borç ilişkisinin varlığına ve geçerliğine bağlıdır ne de bir kambiyo senedinden doğan alacağın bir tipi vardır.
Bu durumda davacının menfi tespit davasının kabul koşullarının, kambiyo senetlerinin soyutluğuna dair açıklamalar çerçevesinde mevcut olmadığı kanaatine varılmış olmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İş bu asıl davanın reddine,
2-80,70-TL karar harcının peşin alınan 6.774,31-TL den düşümü ile kalan 6.693,61-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00.-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına
5-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 36.217,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır