Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/688 Esas
KARAR NO : 2022/717
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin parfüm, itriyat, kozmetik ürünler ve konolya ticareti ile iştigal etmek üzere “…” markası ve alan adını kullanarak 17/11/2017 tarihinde faaliyet başladığını, bu markanın tescili için davalılarla çalıştığını, “…” markasının 03, 35 ve 44 sınıflarda tescili için davalı şirket çalışanı diğer davalı Nilgün tarafından 27/12/2017 tarihinde …nolu başvurunun yapıldığını, başvuru yapılmadan önce bu markaya ilişkin benzerlik araştırmasında bulunulması ön koşuluyla anlaşma yapıldığını, davalılar tarafından söz konusu markaya ilişkin benzerlik araştırması neticesinde tescile engel bir durumun söz konusu olmadığının bildirildiğini, daha sonra davalı şirket müşteri temsilcisi tarafından 22/12/2017 tarihli yayın kararı üzerine ilanı müteakip …şirketinin 2012/20709 numaralı ve 07/02/2012 tarihli “…” tescili markası nedeniyle yayına itiraz ettiğinin bildirildiğini, bunun üzerine davacı tarafından bedeli ödenerek söz konusu karara itiraz edilmesi talimatı verildiğinin, itiraza ilişkin süreçte davalılar tarafından davacıya bilgi verilmediğinin, davacı tarafından Türk Patent Kurumu kayıtlarında da savunma yapıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanmadığını, akabinde kurum tarafından …’un itirazının haklı bulunduğunu ve kısmi ret kararı verildiğini, bu kararın davalılardan Nilgün’e 11/09/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalıların davacıya karardan bahsedilmediğini ve bu nedenle davacının yeniden inceleme için iki aylık süreyi kaçırdığını, davalılardan Nilgün’ün … şirketinin vekili olarak “…” markası için 18/10/2018 tarih ve… numaralı başvuruda bulunduğunu, bu başvurunun davacının markasının kısmi reddine ilişkin karara itiraz süresi içinde yapıldığını, davalıların davacının markasına itiraz eden … vekili oldukları için davacının talep hakkını kullanamaması için kısmi ret kararından davacıya bahsetmediğini, davacının Türk Patent Kurumu Patent ve Marka Vekilleri Disiplin Kurulu Başkanlığı’na davalıları şikayet ettiğini, kurum tarafından davalılara kınama cezası verildiğini, davacının hem web sitesi kuruluş ve yayınları hem de ticari tanıtımını yaptığı “…” markasını kullanamamasından doğan zararlarından sorumlu olduğunu, davacının marka tescili için davalı şirkete ve İto’ya internet sitesi yapımı ve geliştirilmesi için yazılım şirketine, markanın sanal pos hizmeti ve internet sitesi yıllık hizmeti için payu hesabına, marka adına düzenlenecek faturaların basımı için matbaa şirketlerine ödemeler yaptığını, “…” markasını kullanmadığı için başka bir markanın tescili için başka bir şirkete ödeme yaptığını, yeni markanın internet sitesi yapımı için anlaştığı şirketin henüz fatura düzenlemediğini ve bu zarar kalemine ilişkin fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, bu zarardan davalıların sorumlu olduğunu, davacının tüm bu süreç nedeniyle itibarının zarar gördüğünü ve manevi zarara da uğradığını belirterek davanın kabulüne 21.310,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 41.310,00 TL zararın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davanın vekalet sözleşmesinden kaynaklandığını bu nedenle mahkemenin görevli olmadığını, davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davalıların almış olduğu disiplin cezasına karşı idari yargı yoluna başvurulduğunu ve idare mahkemesinde devam eden davanın bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, davacının markasına yapılan itirazın davacıya bildirildiğini ve davacının talimatıyla karşı görüş bildiriminde bulunulduğunu, davacının Türk Patent kayıtlarında göremediğini belirttiği işlemlerin hem gelişme olarak hem de doküman olarak çevrim içi sistemde bulunduğunu, kurum tarafından verilen kısmi ret kararlarının her ikisinin de davacıya sistemde kayıtlı e-mail adresinden mail olarak ve telefon numarası üzerinden sms olarak bildirildiğini ancak davacıdan karar itiraz etme talebinin gelmediğini, itiraz süresinin bitiminden önce davalı ile irtibata geçildiğini ve yapılan görüşmeden sonra kesin olarak karara itiraz etmek istemediği görüşme kaydı olarak davalı şirketin sisteminde bulunduğunu, davalılar tarafından davacının markasına benzer bir markanın olup olmadığı hususunda araştırma yapıldığını ve benzer marka görülmediğini, hizmetin ifası sırasında gerekli özenin gösterildiğini, davacının markasına karşı yapılan itirazın TPMK tarafından 12/03/2018 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalı şirketin 15/03/2018 tarihinde davacıya mail yoluyla bildirdiğini, … şirketinin vekilliğinin yapılması hususunda bir engel bulunmadığını, bu başvurunun geri çekildiğini, davacı adına yapılan inceleme sonucunda markanın reddine gerekçe olan itirazın müvekkilleri tarafından değil …A.Ş. tarafından yapılmış bir itiraz olduğunu, karşı görüş belirtme işleminin de davacı tarafından yapıldığını, … firmasının davalı şirkete Türkiye’deki tüm markaların takibi veya başvurusunu takip etme yetkisini vermediğini, bir marka başvurusu için yetki verildiğini, … firması davacının markasına itiraz edeceğini belirtmediği için marka başvuru işlemlerinin gerçekleştirildiğini, davacı tarafından ret kararına itiraz etmeye eği yönünde onay alınmış olmasına rağmen durum fark edildiğinde menfaat çatışmasını engellemek adına başvurudan feragat edilerek başvurunun geri çekildiğini, geri çekilmese bile davacının markadan doğan haklarına zarar getirecek bir durumun mevcut olmadığını çünkü … firması adına söz konusu marka ibaresinin 1997 yılından beri tescilli olduğunu, ret gerekçesinin yeni yapılan başvuru olmadığını, davalıların davacının web sitesi kuruluş ve yayınları ile ticaret unvanından kaynaklanan masraflardan sorumlu olmadığını, Paris Sözleşmesi gereği davacının markasının tescil olmamasının ticari hayatında “…” ibaresini kullanmasına engel teşkil etmeyeceğini, davacının İto’ya yaptığını iddia ettiği ödemeye ilişkin olarak “isim tescili” adı altında bir kalem olmadığını ve davacının var olmayan bir işlemden zarar gördüğü iddiasını kabul edilemeyeceğini, davacının iddia ettiği diğer zarar kalemlerinin mecburi olmayan ve keyfiyetten kaynaklandığını tazminat hükümleri kapsamında değerlendirilmeyeceğini, davacının sonradan tescili için başvurduğu markanın dava konusu marka ile hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, bu markanın tescil olmasının davalıların herhangi bir kusuruna işaret olmayacağını, davalıların manevi tazminattan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… hesabına “Patent Savunma Ücreti” Açıklaması ile yapılan ödemeye ilişkin banka dekontu.
2-Türk Patent ve Marka Kurumu Marka Dairesi Başkanlığı 07/09/2018 tarihli yayıma itiraz kararı.
3-Türk Patent Kurumu Patent ve Marka Vekilleri Disiplin Kurulu Başkanlığı’na yapılan şikayet başvuru dilekçesi.
4-Patent ve Marka Vekilleri Disiplin Kurulu’nca davalılar hakkında verilen kınama cezasına ilişkin karar.
5-Ödemelere ilişkin belgeler.
6-İhtarnameler
7-Arabuluculuk Son Tutanak Aslı.
8-Bilirkişi İncelemesi.
9-Ticari defter ve belgeler.
10-Yargıtay Kararları.
11-Banka Kayıtları.
12-Ticaret Sicil Gazetesi, Faaliyet Belgesi ve Vergi Levhası.
13-Müvekkil firma Adres patent tarafından davalıya yapılan bildirimler
14- Davaya konu markanın Türk Patent marka tescil formu
15- TPMK … yayım kararı.
16-… markasına yapılan itiraz formu ve dilekçesi,
17- … markası için müvekkil firma ve vekil tarafından yapılan karşı görüş formu .
18-… kaydı
19-Keşif, Bilirkişi İncelemesi
20-Uzman Görüşü, Yemin, isticvap ve sair her türlü yasal deliller.
Bilirkişi Prof. Dr… ve … tarafnıdan düzenlenen 13/04/2022 tarihli Nihai raporda özetle; Davalıların, davacının vekili olduğu dönemde marka tescil başvurusuna itiraz eden ve davacı ile menfaati zıt olan dava dışı … şirketinin de vekaletini üstlenerek ve TPMK’nun kısmi ret kararına itiraz etmeyerek vekalet verenin haklı menfaatini gözetmediklerini ve davacıya karşı vekalet görevini sadakat ve özenle yerine getirmediklerini, davalıların kusurlu olduğu değerlendirilmekle birlikte, davacının tescil ettirmek istediği “…” markası ile davalı tarafından önceden tescil edilmiş olan “…” markalarının görsel ve işitsel olarak ayırt edilmeyecek kadar benzer olmalarının, TPMK tarafından re’sen gözetilecek olan mutlak ret nedeni olması sebebiyle, davalıların kusurlu davranışlarıyla davacının markayı tescil ettirememekten kaynaklı, maddi zararı arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, davalıların, menfaati zıt olan tarafların aynı dönemde vekaletlerini üstlenerek ve kısmi ret kararına süresinde itiraz etmeyerek kusurlu olduklarını, davacıdan aldıkları marka başvuru ücretinin 572,30 TL’yi dava tarihine kadar işlemiş 262,77 TL faizi ile birlikte ve savunma ücreti 530,00 TL’yi dava tarihine kadar işlemiş 223,88 TL faizi ile birlikte, toplam 1.588,95 TL ücreti iade etmeleri gerektiğini, davalıların vekalet ilişkisinde özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve güven unsurunun kritik bir öneme sahip olduğu vekalet ilişkisini müvekkillerinin güvenini sarsıcı eylemlerde bulunduğu hususların manevi tazminat talebi bakımından değerlendirilebileceğini ancak davacının manevi zarar ve diğer taleplerinin Mahkemenin takdirinde olduğunu tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu dava tazminat davasıdır.
Uyuşmazlığın, yanlar arasında varlığı kurulan vekalet sözleşmesi uyarınca davalı danışmanlık firması ile ifa yardımcısı olan diğer davalı çalışanı …’nin işin mahiyetine uygun olarak özen borcunu yerine getirip getirmediği, adı geçen markanın tesciline dair hak kaybı yaşanmasında davalıların kusurlarının olup olmadığı, davalıların vekalet sözleşmesine ve özen borcuna aykırı davranışlarından ve ihmallerinden davacının zararı doğup doğmadığı doğan zarar ile davalıların kusuru arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, manevi tazminat talebinin koşullarının oluşup oluşmadığı konularında toplandığı anlaşıldı.
Somut Olayda; Patent vekilleri disiplin kurulu kararı, Dava konusu yapılan markaya ilişkin patent başvuruları, Üçüncü kişinin marka tescil belgeleri ile üçüncü kişinin davacının dava konusu yaptığı marka tesciline yönelik itiraz belgeleri , yeniden inceleme kurulu kararı, tarafların birbirlerine karşılıklı keşide ettikleri ihtarnameler ve elektronik posta yazışmaları, vekaletnameler ile faturalar dosyaya celp edilmiştir.
Davalı vekil şirket ile ifa yardımcısı davalının, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinde ifa edeceği “…” markasının tescili sürecinde, davalı şirketin gerekli özeni gösterip göstermediği, üçüncü kişiye ait olan “…” markası tesicilli olmasına ve aynı zamanda bu şirketinde vekili olması, davalının menfaat çatışması bulunan her iki şirketin vekilliğini üstlenmesinden kaynaklı, davacının maddi zarara uğrayıp uğramadığının, uğramış ise miktarının tespiti için iki kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmuş, bilirkişi heyetinin dosyaya sunmuş olduğu raporun tarafların iddia ve savunmalarını karşılar şekilde yasal düzenlemeler kapsamında somut olayı tartıştığı ve yapmış oldukları tespitlerin denetime açık ve hüküm kurmaya yeterli olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; davacının “…” markasına yönelik TPMK yapmış olduğu inceleme neticesinde verdiği kısmi ret kararına yönelik davalılar tarafından süresinde itiraz edilmemesi nedeni ile davacının zararı doğup doğmadığı noktasında yapılan değerlendirmede, her ne kadar davalı taraf davacı tarafa TPMK nın kısmı ret kararının bildirildiği ancak davacı tarafın TPMK nın karına itiraz edilmemesini talep etmiş olması nedeni ile itiraz edilmediği yönünde savunmada bulunmuş ise de, davalı şirket ve davalı ifa yardımcısının davacının, kısmi ret kararına yönelik itirazda bulunulmaması yönündeki beyanının bulunduğu hususunu kanıtlayamadığı, vekalet sözleşmesi hükümlerine göre ise vekilin üstlendiği işi özen borcu çerçevesinde davacı vekil edenin haklı menfaatlerini gözeterek yerine getirmesi gerektiği davalı tarafın ise, kısmi ret kararına karşı zamanında itiraz etmeyerek sözleşmeye aykırı davrandığı ortadadır. Davacı vekil eden tarafın zararının davalı vekillerin kusurlu davranması nedini ile doğmuş olması gerektiği, vekilin zarar sorumluluğundan söz konusu sözleşmeye aykırı davranışı olmasa da davacı iş sahibinin zararının yinede doğacağını ispatı halinde vekilin sorumluluğu ortadan kalkacağı muhakkaktır. Bilirkişi heyetininde raporunda belirtiği üzere Davacının tescile konu edilen markası ile markaya itiraz eden üçüncü kişinin markasının benzer ve karıştırılma ihtimale yüksek olduğundan davalıların TPMK’nın kısmi ret kararına yönelik yapacakları itirazının neticeyi değiştirmeyeceğinden davalıların bu zarar kalemi yönünden davalıların kusuru ile zarar arasında illiyet bağı kesileceğinden davalı tarafın sorumlulukları doğmayacaktır. Yine davacı tarafın marka hakkına güvenerek reklam baskı vb gibi harcamalardan kaynaklandığını ileri sürdükleri zarar kalemlerine yönelik harcamaların marka tescil baş vurusundan ve davalı tarafla yaptığı vekalet sözleşmesinden önce gerçekleştirdiği görüldüğünden bu talepler yönünden de davalı tarafın kusuru ile yapılan harcamalar arasında illiyet bulunmadığından davalı tarafın sorumluluğu doğmayacaktır.
Davalı taraf gerek TPMK’nın kısmı reddine itiraz etmeyerek özen yükümlüğüne aykırı davranmış olması gerekse menfaat çatışması olan tarafların aynı anda vekilliğini üstlenmiş olması nedeni ile kusurlu hareket ettiği ve gerekli özen ve dikkati gözetmiş olsaydı davacının tescilini istediği markanın benzeri ve karıştırılma ihtimali olan başka bir markanın tescil edildiğini kaldı ki söz konusu tescil işlemlerini vekil sıfatı ile yürüttüklerini bilebilecek durumda olduklarından, davacı tarafın marka tescil vekilliğini üstlenmeleri ve tescil için gerekli olan harcama kalemlerinin sarfına neden olduklarından bilirkişi raporunda belirtilen harcama kalemleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Manevi tazminat talepleri yönünden yapılan değerlendirmede; Medeni Kanunun 24 maddesinde ve Borçlar kanunu 58. Maddesinde düzenlenen manevi tazminatın talep edilebilmesini zarar gören tarafın kişilik hakkının zedelenmesi koşuluna bağlamıştır. Davacı taraf dava konusu ettiği vekalet sözleşmesine aykırılık nedeni ile açtığı dava dilekçesinde davalı vekil şirketin ve ifa yardımcısı tarafın sözleşmeye aykırı davranışları dışında, davacının kişilik haklarını zedeleyecek her hangi bir vaka ileri sürmediği gibi doğmuş bir zararının bulunduğunu açıklamadığı dolayısı ile ispatta edemediği anlaşıldığından davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın Madde Tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜ İLE
2-1.588,95 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Fazlaya ilişkin 19.721,05 TL lik talebin reddine
4-20.000,00 TL lik manevi tazminat isteminin reddine
5-Alınması gereken karar ve ilam harcı 108,54-TL nin peşin alınan 705,48 TL den düşümü ile kalan 596,94-TL bakiye ilam harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan kalan bakiyeden 162,95-TL peşin harç ve başvuru harcının davalı alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 979,00-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 73,00-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8- Maddi Tazminat yönünden; Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 1.588,95-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9- Maddi Tazminat yönünden; Davalı … kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
10-Red edilen Manevi Tazminat yönünden; Davalı … kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
11-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekilleri yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.07/12/2022
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*