Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/682 E. 2021/527 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/682 Esas
KARAR NO:2021/527

DAVA :İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/12/2020
KARAR TARİHİ:14/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında Şubat 2019 tarihinde şifahi anlaşma yapıldığını, davacının bir kısım reklam projesinin 3 boyutlu bilgisayar animasyonu işini yüklendiğini, … projesi için 5.000,00-TL, … … projesi için 2.500,00-TL, … … projesi için 8.200,00-TL, … projesi için 9.800,00-TL … … projesi için 4.800,00-TL olmak üzere toplam 30.300,00-TL karşılığında anlaştıklarını, davalı firmanın yetkili müdürü tarafından gönderilen mailde çalışma ve alacakların davalı yanın kabulünde olduğunun görüleceğini, davalı tarafın 25.500,00-TL ödeme yaptığını bakiye 4.800,00-TL’nin ödenmediğini, bunun üzerine ….İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı ile sözleşme olmaksızın ve parça başı olmak üzere bir kısım reklam projeleri için bilgisayar animasyon düzenlemesi hususunda anlaşma sağlandığını, davacı tarafın kendi isteği doğrultusunda aylık ödeme tercih etmesi nedeni ile anlaşma rakamının 25.500,00-TL’ye çekildiğini, davacı sürekli olarak ödemelerin vadesinde yapılmasını iddia etmişse de belirlenen vade sonunda davacının tüm alacağının ödendiğini, davalının temerrüde düşürülmediğini, taraflar arasında herhangi bir sözleşme, fatura, ödeme protokolü, ihtarname, protesto hatta banka havalesi bile bulunmamasına rağmen hangi yasal yükümlülüğün ihlal edildiği konusunun anlaşılamadığını, davanın reddini talep etmiştir.
… Birliği’nin 24/03/2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinde; davacı …’in esnaf kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… Vergi Dairesi’nin 24/03/2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinde; davacı …’in potansiyel mükellef olduğu ancak tacir olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 24/03/2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinde; davacı …’in gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Dava; taraflar arasındaki yazılı olmayan sözleşme uyarınca sözleşme bedelinin ödenmeyen kısmına dayalı ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın taraflar arasındaki yazılı olmayan sözleşme uyarınca alacağın tahsiline ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptali talebinden kaynaklandığı,bu davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, görev hususunun re’sen göz önüne alınması gerektiği, 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde davacının tacir olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı, davacı vekiline öninceleme duruşması 4 nolu ara karar ile tacir olduğuna dair delillerini sunmak üzere kesin ve ihtaratlı süre verildiği, davacının herhangi bir belge sunmadığı, mahkememizce yazılan müzekkere cevaplarında da davacının tacir olduğuna dair kayıt bulunmadığı, bu hali ile TTK 4. maddesinde tarif edilen her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün bulunmadığından eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi.14/06/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır