Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/652 E. 2021/264 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/652 Esas
KARAR NO : 2021/264

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2017
KARAR TARİHİ : 29/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının …’nin ortak olduğu … şirketinde 2003-2008 yılları arasında çalıştığını, şirketin ortağı … ve diğer ortağının davacıdan iki adet teminat senedi aldığını, davacının senetleri boş şekilde imzalayarak verdiğini, davacı işten çıkarıldıktan sonra …nin senedi doldurarak ciro ettiğini ve …’a verdiğini, …’ın senedi icraya koyduğunu, icra dosyasında davacıya ait gayrimenkuller üzerine hacizler konulduğunu ve satışa çıkarıldığını, …’ın alacağını alacağın devri sözleşmesi ile …’a devrettiğini, davacının davalılara borcu olmadığını beyanla davacının borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin… şirketine ortak olduğunu, müvekkiline ait işyerinin bulunmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bir çalışanın işverenine iki adet boş senet vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının çalışan değil… ve …Tekstil şirketlerine ortak olduğunu, davacının müvekkilinden borç para aldığını karşılığında da senetleri verdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının icra takibine konu senet hakkında İstanbul .. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası ile dava açtığını, bu davada davacının takip konusu senette sadece tanzim tarihine itiraz ettiğini, borcuna mahsuben şirket hisselerini devrettiğini açıkça beyan ettiğini, bu davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini, kesin hüküm nedeni ile davanın usülden reddinin gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının … şirketinin hissedarı ve ortağı olduğunun beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının İstanbul… İcra Hukuk Mahkemesi’nde takibe konu senet hakkında dava açtığını, bu davanın reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, kesin hüküm nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davacının işçi değil şirketin ortağı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER
1-İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyası
2-Davacının SGK hizmet cetveli
3-İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, teminat senedi iddiasıyla icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı taraf davasını 04/01/2017 tarihinde İstanbul …İş Mahkemesine açmış olup, bu mahkemenin … Esas, … Karar sayılı ve 03/07/2019 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilmiş olup, kararın 10/11/2020 Tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği, ve dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden önce menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin kambiyo senedinde görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, bedelsizlik iddiasına dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve … E., … K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Davacı borçlunun senedin hata, hile, ikrah nedeni ile geçersiz olduğunu, senedin karşılıksız olduğunu, hatır senedi olduğunu, borcun ödeme ibra takas gibi nedenlerle son bulduğunu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ileri sürmesi halinde bu iddiasını kendisinin ispat etmesi gerekir.
Bir bonunun boş olarak verilmesi mümkün olduğu gibi senedi boş olarak alan kimsenin bunu aynen bir başkasına bu şekilde devredebileceği, devralan kişinin de lehdar hanesine kendi adını yazarak takip ve tahsile girişebileceği ( Yargıtay 19. HD 14.09.2004 T. 522/8730; 30.04.2004 T. 8028/4926; 27.01.2004 T. 1773/571), senedin boş olarak verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, teminat senedi olduğunu, davacı borçlunun yasal delillerle kanıtlaması gerekeceği ( 19. HD. 10.09.1996 T. 11953/7382), tam olarak doldurulmamış ve başka bir amaçla imzalanmış senedin davalı alacaklı tarafından haksız olarak ele geçirildiği iddiasının davacı borçlu tarafından ispat edilmesi gerektiği ( 11.HD 18.12.1987 T. 8549/7377) Yargıtay kararları ile kabul edilmiştir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin…esas sayılı takip dosyasında bonodan kaynaklanan 130.597,02-TL asıl alacak 2.361,48-TL işlemiş faiz, 391,79-TL %0,30 komisyon olmak üzere toplam 133.350,29-TL takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul…İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı … aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte senedin imza atılmasından sonra farklı bir zamanda düzenleme tarihinin eklendiğinden bahisle takibin usul yönünden iptaline karar verilmesine ilişkin olduğu, davanın reddine karar verildiği, kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 19.11.2013 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Dava konusu bononun incelenmesinde; Keşidecisinin davacı lehtarının davalı …, 01/07/2012 düzenlenme 28/02/2013 ödeme tarihli, 72.756-USD bedelli olduğu, lehtar tarafından …’a ciro edildiği, hamil tarafından takip konusu alacağın Beyoğlu … Noterliği’nin 15/06/2016 tarih … yevmiye nolu alacağın devri sözleşmesi ile diğer davalı …’a devredildiği görülmüştür.
Davacının SGK hizmet cetvelinin incelenmesinde; davacı …’ın sigorta hizmet dökümlerinin eklendiği, 14/08/2002 – 29/02/2008 tarihleri arısnda dava dışı …Ltd. Şti. De çalıştığı görülmüştür.
Ticaret Sicil kayıtlarının incelenmesinde; davacının …Ltd. Şti. Ortağı olduğu, 19/01/2007 ve 27/09/2007 tarihli hisse devri sözleşmelerle ile hisselerini … ve…’a devrettiği,
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı tarafından dava konusu senedin hisse devrine teminat olmak üzere boş olarak verildiği, senedin bedelsiz kaldığı, iddiasıyla lehtar, ciranta ve alacağın temliki yolu ile alacağı devralana karşı menfi tespit talebi ile eldeki dava açılmıştır. Davacı her ne kadar mahkememiz dosyasında dava konusu bononun işe girerken alındığını iddia etmiş ise de İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında hisse devri karşılığında verildiğine ilişkin yazılı beyanları ile ikrarı mevcuttur.
Kural olarak bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden tarafın bononun teminat amacıyla verildiğini HMK’nun 200. maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir. Davacı tarafça sunulmuş bu yönde bir delil bulunmadığı gibi, bonoda bononun teminat olarak verildiğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki teminat senedi iddiası ve bono lehdarına borcunun bulunmadığı iddiası şahsi defi niteliğinde olup, iyiniyetli hamile karşı ileri sürülmesi de mümkün değildir. Yine yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere açığa bono düzenlenmesi mümkün olup, bononun boş kısımlarının anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden borçlunun bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir ki bu yönde de bir delil bulunmamaktadır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1980 Esas 2020/1000 Karar sayılı emsal ilamı da bu niteliktedir.
Bu nedenlerle ispatlanmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 2.777,29-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.717,99-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 16.618,28-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır