Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/643 E. 2022/595 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/643 Esas
KARAR NO : 2022/595

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 24/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 12/09/2016 tarihinde davalı …’un sürücüsü olduğu … plakalı araç içinde seyahat esnasında meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, Savcılık tarafından yürütülen soruşturmada… plakalı araç sürücüsü…’un savcılıkça alınan bilirkişi raporunda asli kusurlu olduğunun ortaya çıktığını, Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’nun yabancı plakalı aracın zorunlu trafik poliçesinden kaynaklı zararları garanti ettiğini belirterek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile 30.000,00TL maddi tazminatın, 1.000,00TL geçici iş göremezlik ödeneğinin, 500.00TL tedavi gideri ve yol masrafının, 500,00TL yardımcı kişi giderinin, 70.000,00TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya iki araç karıştığından paylaşımlı kusur tespiti yapılması gerektiğini, kazaya bağlı maluliyet oranının belirlenmesinin gerektiğini, bakıcı parası isteminin reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalının davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Mahkememizce tüm delillerin toplandığı, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, hastane kayıtlarının ve sosyal ekonomik araştırmalarının celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 14/12/2021 tarihli raporunda özetle; mevcut belgelere göre; Mustafa ve Menekşe kızı, 20/12/1979 doğumlu, …’in 12/09/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde; I.Kas-İskelet Sistemi, Omurgaya ait sorunlar, Tablo 1.1 Kategori III’e göre kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %13 (yüzdeonüç) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunduğu bildirilmiştir.
Makine Mühendisi ve Aktüerya bilirkişilerinin 22/04/2022 tarihli raporunda özetle; Trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü davalı …’un olayda % 100 (yüzde yüz) oranında kusuru olduğu, davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’nun … plakalı aracın sigorta edeni konumunda değerlendirileceği, trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü …’ın olayda kusurunun olmadığı, davalıların %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı … (…)’in a)Geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının: 8.053,30-TL, (%20 hatır taşıması indirimli tutarı 6.442,64-TL), b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait (%13 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının = 258.956,33-TL olduğu (%20 hatır taşıması indirimli tutarı 207.165,06-TL), yukarıda belirlenen maddi zarar tutarları poliçe limiti içinde kalmakta olduğu, dosyada mevcut belgelere göre Motorlu Taşıtlar Bürosunun 23.11.2020 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, araç sürücüsü/işleten bakımından temerrüdün 12.09.2016 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, kazaya neden olan aracın kullanım şeklinin hususi olduğu, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının bakıma muhtaç olduğuna ve süresine ilişkin tespit yapılmadığından bakıcı gideri nedeniyle zarar hesabı yapılmasının mümkün olmadığı kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacılar vekili 25/05/2022 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada yolcu olan davacının yaralanması nedeni ile manevi tazminat, geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi gideri zararının tazmini istemini ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Davacının manevi tazminat talebi yönünden ise; Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370).
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının 12/09/2016 tarihinde yolcu olarak bulunduğu, davalı …’un sürücüsü olduğu …plakalı araç içinde seyahat esnasında meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, davacının malul kaldığı, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesine gönderildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davalı sürücü …’un arkadan çarpma nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğunu, aynı tespitin …Anadolu CBS … soruşturma sayılı dosyasında da yapıldığı, kazaya karışan …plakalı dava dışı araç sürücüsü …’ın kusurunun olmadığının bildirildiği, kaza tarihi baz alınarak ATK dairesinden alınan %13’lük maluliyet raporunun ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olduğu, davacının maluliyetinin belirlendiği, aktüerya bilirkişisince bilirkişi raporunun kaza tarihi esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, bu hali ile davacının tazminat talep edebileceği, davacının gelir kıstasının ev hanımı olup belgelenen gelir bulunmadığından asgari ücret esas alınmak suretiyle hesaplandığı, davacıya tenzil gerektirecek bir SGK ödemesi yapılmadığı, davacının yolcu olarak bulunduğu araç içerisinde ücretli bir taşıma veya sürücü ile akrabalığa dair bir iddia ileri sürülmediği, dolayısıyla hatır taşıması yapıldığı, buna göre tazminattan %20 hakkaniyet indirimi gerektirdiği, bu halde davacının 6 aylık geçici iş göremezliğinin kusur oranı nazara alınarak 6.442,64-TL olacağı, sürekli iş göremezliğin kusur oranı nazara alınarak 207.165,06-TL olacağı, davacının aktüer raporuna itirazının bulunmadığı, belirlenen miktarlar yönünden talebini artırdığı, davacının davalı sigorta şirketine başvurusu bulunsa da temerrüt tarihinin belirlenebileceği bir belge sunmadığı, bu halde davalı sigortanın temerrüt tarihinin dava tarihi alındığı, diğer davalı sürücü ve malik yönünden temerrüdün haksız fiil nedeniyle kaza tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla davacının sürekli ve geçici iş göremezliğe dair talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı, tedavi ve bakıcı giderleri yönünden davasını geri almış, diğer taraflar da açıkça geri almayı kabul etmiştir. Bu talepler yönünden HMK 123. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının manevi tazminat istemlerinin ise sorumluluğun sürücü ve maliki kapsadığı, nitekim davacının talebinin de bu yönde olduğu, davalı …’nun sürekli geliri bulunmayıp bekar işçi olduğu, davacının ise ev hanımı olduğuna dair ekonomik sosyal durumları, ülkenin ekonomik durumu, olaydaki hatır taşıması, davacının yaşadığı olayın ağırlığı, cismani zararın niteliği nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 207.165,06TL sürekli iş göremezlik, 6.442,64TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 213.607,70TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden 12/09/2016 tarihinden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta-Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının tedavi gideri ve bakıcı gideri talepleri yönünden HMK 123. maddesi yönünden davanın açılmamış sayılmasına,
3-25.000,00TL manevi tazminatın 12/09/2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Maddi tazminat yönünden;
a)Karar tarihi itibari ile alınması gereken 14.591,54-TL karar ve ilam harcından 54,40-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 14.537,14-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta-Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile hazineye irad kaydına,
b)Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvuru harcı, 54,40-TL peşin harç olmak üzere toplam 108,80-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta-Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine,
c)Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 32.905,08-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta-Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesine,
ç)Dosya adli yardımlı olup Hazine tarafından yapılan 1.600,00-TL bilirkişi ücretleri, 251,00-TL normal tebligat gideri, 68,50-TL elektronik tebligat gideri, 0,60-TL kep gönderi gideri olmak üzere toplam 1.920,10-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı (%84) gözetilerek 1.612,84 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle (davalı sigorta-Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) hazineye irat kaydına, bakiye 307,26 TL’sinin davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına
d)Davacı tarafından yatırılan 820,00-TL bedelli Adli Tıp Kurumu fatura bedelinin davanın kabul oranı (%84) gözetilerek 688,80 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta-Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
e)Davalılar kendileri vekille temsil ettiğinden, davanın açılmamış sayılmasına karar verilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden;
a)Karar tarihi itibari ile alınması gereken 1.707,75-TL karar ve ilam harcının davalılardan …’dan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b)Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı …dan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Kabul-red oranına göre davalı …kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 10/2 uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
6-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’ndan (diğer davalı yönünden başvuru zorunluluğu bulunmayıp arabuluculuk aşamasında taraf olmadığından) tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının gerekçeli karar tebliğ gideri düşüldükten sonra resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.24/10/2022

Katip Hakim
¸ ¸