Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/623 E. 2022/197 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/623 Esas
KARAR NO :2022/197

DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ17/11/2020
KARAR TARİHİ:21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, icra takibine dayanak çekte yer alan cirodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmayıp taklit edilerek atıldığını, çekin düzenleyicisi hakkında dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunulacağını, davanın kabulü ile yargılama giderlerinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının sunmuş olduğu imza sirküleri ile çekteki imza karşılaştırıldığında senetteki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olduğunun görüleceğini, davalı şirket takibe konu çeki, … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den iktisap ettiğini, davalının çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek ve bunu araştıracak durumda olmadığını, kaldı ki kambiyo vasfını haiz kıymetli evraklarda sebepten mücerretlik ilkesi bulunmakta, müvekkili firmada iyi niyetli haklı hamil konumunda olduğunu, takibe konu çek, … İnş. Kuy. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı … İnş. Taah. Nak. Haf. San. Tic. Ltd. Şti. lehine keşide edilmiş olup, davacı tarafından da … San. Tic. Ltd. Şti.’ye ciro edilmekle bu nedenle davacı ile keşideci … İnş. Kuy. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … San. Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinin incelenerek, davacı ile aralarında ticari bir ilişki olup olmadığı, takibe konu çekin ticari faaliyete ilişkin olarak verilip verilmediğinin tespitini talep ettiklerini, izah edilen ve mahkemenizce re’sen göz önüne alınacak sair sebeplerle, usule, yasaya, hukuka aykırı ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, davacının %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası
2-… 27. Noterliği’nin 26.11.2018 tarih … yevmiye sayılı vekaletname aslı
3-… 27. Noterliği’nin 04.02.2019 tarih … yevmiye sayılı vekaletname aslı
4-… 27. Noterliği’nin 20.03.2019 tarih … yevmiye sayılı vekaletname aslı
5-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü 24.12.2020 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi aslı,
6-Dava konusu … Bankası … Şubesi … seri numaralı, 31.03.2019 keşide tarihli, keşidecisi … San ve Tic Ltd Şti lehdarı … İnş Taah Nak ve Hafr San Tic Ltd Şti olan 100.000,00-TL bedelli çek aslı
7-… …-1 hesap numaralı müşteri hesap kartonu asılları
8-ATK raporu
9-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki çeke dayalı davacı aleyhine başlatılan kesinleşmiş icra takibinde davacının çekdeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacı aleyhine …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında çekten kaynaklanan 100.000,00-TL asıl alacak 1.709,59-TL takip öncesi faiz, 10.000,00-TL %10,0 çek tazminatı, 300,00-TL %0,3 komisyon olmak üzere toplam 112.009,59-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 25/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde borca itiraz etmediği, takibin kesinleştiği görülmüştür.
İmza örnekleri; mahkememizce imza mukayesesine dayanak olmak üzere davacı şirket yetkilisi …’e ait … 27. Noterliği’nin 26.11.2018 tarih … yevmiye sayılı, 04.02.2019 tarih … yevmiye sayılı, 20.03.2019 tarih … yevmiye sayılı vekaletname asılları; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü 24.12.2020 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi aslı, dava konusu çek aslı, … …-1 hesap numaralı müşteri hesap kartonu asılları celbedilmiştir.
Adli Tıp Kurumu’nun 08/11/2021 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu çekin arka yüzünde “…. Nak. Ve Hafr. San. Tic. Ltd. Şti.” kaşe izi üzerinde yer alan basit tersimli imza ile …’in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediğini belirtmiştir.

Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının dava konusu çekin ciro edeni olduğu, davalı tarafından icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, dava konusu çekte ciro eden olarak davacının imzası bulunduğu ancak bu imzanın inkarı nedeniyle açılan menfi tespit davasında davacının imza inkarı nedeniyle ATK’dan imza incelemesine ilişkin rapor alındığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, çekteki imzanın davacıya ait çıkmadığı ve imza itirazının mutlak defilerden olup iyiniyet-kötüniyet ayrımı yapılmaksızın herkese karşı ileri sürülebileceği, bu halde davacının imzası nedeniyle davaya konu çek ve icra takibine borçlu olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek;
Kötü niyet tazminatı talebi yönünden; İcra ve İflas Kanunun 72. maddesinin 5.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. ”Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.Bu nedenle davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine
2-Davalının hamil olarak, kambiyo ilişkisinde yer aldığından ve kötüniyeti tespit olunamadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 7.651,33-TL harcın, peşin alınan 1.912,84-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.738,49-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcının ve 1.912,84-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 960,00-TL Adli Tıp Kurumu faturası ödemesi ve 374,14-TL’ yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 14.590,86-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/03/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır