Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/605 E. 2021/343 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/605 Esas
KARAR NO : 2021/343

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/09/2011
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarih, … ve … sayılı kararlarına istinaden Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde 12/03/2009′ da yayınlanan duyuru ile akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleriyle bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip ekipman, kredi, kira gibi ayni ve şahsi hakları içeren sözleşmelerin, rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağını, bu tür anlaşmaların varlığı halinde beş yılı aşan süreler bakımından, 2002/2 Sayılı Tebliğ’de tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının kamuoyuna bildirildiğini, sebepsiz zenginleşenin devamlı temerrüt halinde bulunduğundan alacaklının ayrıca bir ihtarda bulunmasının gerekmediğini, haksız fiilin faili gibi, sebepsiz zenginleşenin de devamlı temerrüt halinde olduğunu, davalılardan …Ticaret ve Sanayi Kolektif Şirketi … ve …’nün … ili, … ilçesi, … mahallesi, 28 pafta, 2418 parselde kayıtlı gayrimenkulde işletilen bayinin, diğer davalılar …, …, … ve …’ün ise bahse konu gayrimenkulün sahibi olduğunu, davalı … Şirketi Mehmet ve … ile müvekkilinin arasında bayilik sözleşmesi ve bununla ilintili sözleşmelerin Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararları ve Rekabet Kurumu’nun 12/03/2009 tarihli duyurusu nazara alındığında geçersiz hale geldiğini, müvekkili şirketin akdedilmiş sözleşmeler kapsamında üstlenmiş olduğu edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, dava konusu akaryakıt istasyonunun gelişimine ve işletilmesine katkı anlamında inkişaf bedeli ödemesi ile sabit yatırım harcamaları yapmış bulunduğunu, Rekabet Kurumu’nun öngördüğü şekilde Dikey ilişkinin sonlandırılması suretiyle bayilik ilişkisi ile ilintili tüm sözleşmelerin birlikte ve öngörülen zamandan önce neticelendirilmesi sonucunda, davacı şirketin peşinen ve sözleşme süresi öngörülerek yapmış olduğu inkişaf bedeli ödemesinin ve sabit yatırım harcamalarının geçersiz ve davacı şirketin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre faiz ve semereleri ile birlikte davacı şirkete iadesinin gerektiğini, bu nedenlerle inkişaf bedelinin, geçersiz ve müvekkili şirketi tarafından kullanılamayacak sözleşme süresine karşılık gelen ve kıstelyevm usulüne göre hesap edilen 355.036,36 TL tutarındaki kısmının, müvekkili şirketçe inkişaf bedeli ödemesi yapıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini, ayrıca akaryakıt istasyonunun yaptığı sabit yatırım harcamalarının, geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak sözleşme süresin e karşılık gelen ve kıstelyevm usulüne göre hesap edilen 2.950,00TL tutarındaki kısmının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama giderlerinin davalı yana yüklenilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalılar …, …, … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkilleri arasında 24/04/2008 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalanmış olduğunu, davacı tarafından dilekçesinde belirtildiği gibi en fazla 5 yıl süre ile intifa hakkı tanınabileceğini, müvekkillerine ait olan taşınmazın üzerine 18 yıllığına davacıya intifa hakkı tanındığını, bu intifa hakkı karşılığında davacı tarafından bir kısım ödemeler yapıldığını, müvekkilinin bu paraya akaryakıt istasyonu için harcadığım, davaa tarafça daha sonradan söz konusu ekipmanları, kaplamalan ve ışıklı panoları tesise yapılan tüm eklentileri geri aldığını, müvekkilinin bu bedellerden ötürü zenginleşmediğini, müvekkilinin tapuda davaa lehine intifa hakkı tanımış oldukları taşınması intifa hakkı ile beraber … isimli kişiye … tarihinde … yevmiye nosu ile satmış olduklarım, taşınmazı satın alan kişinin intifa hakkım bilerek taşınmazı satın aldığım ve tesisi işletmeye devam ettiğini, taşınmazın yeni sahibi ile davacı arasındaki ilişkinin müvekkilleri tarafından bilinmediğini, davacı ile taşınmazın yeni sahibinin bayilik sözleşmelerini feshetmesini müvekkillerini bağlamadığını, intifa hakkının devam ettiğini, davacı tarafından müvekkillerinden istenen bedel 18 yıllık intifa için ödenen bedelin Rekabet Kurulu’nun kararma istinaden geri verilmesi olduğunu, ancak hem rekabet kurulu kararında belirtilen 5 yıllık sürenin dolmamış olduğunu ve taşınmazın üzerinde davaamn intifa hakkının devam etmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkillerinin taşınmazı 3. bir kişiye devir ettiğinden 3. kişiye dava açılması gerektiğini, davacı tarafından taşınmazın …’na devir edildiğini bildiğini, davanın bu nedenle zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2013 tarihli celsesi, 4 nolu ara kararı gereğince, bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 14/06/2013 tarihli raporunda özetle;
Davacının defterlerinde takip tarihi itibariye davalıdan 21.323,99TL alacaklı olduğunu, ancak söz konusu davaya cari hesap bakiyesinin konu edilmediğini, davacı ile davalı şirket arasında akdedilmiş bir protokol mevcut bulunduğunu, davacıya 18 yıl için tanınmış inkişaf bedelinin 5 yılı aşan süre bakımından 4054 sayılı Kanunun 56. Maddesine istinaden 18.09.2010 tarihi itibariyle geçersiz hale geleceğini; davacının sözleşmenin bitim tarihine kadar süreceği inancıyla inkişaf bedeli tutarlarını talep edebileceğinin mahkemece kabulü halinde, davacı tarafından yapılan ödemelerin sözleşme feshinden sonra kalan süreye isabet bölümünün 307.812,48TL olarak hesaplandığını, bu tutarın dava tarihi itibariyle ve denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan karşılığının ise 401.156,62TL olduğunu, davacı tarafından talep edilen sabit yatırım bedeline ilişkin talep edilen harcama unsurlarının davalı şirket ile ilgili bulunup bulunmadığı ve amortisman ya da yararlı sürelerini tamamlayıp tamamlamadıkları hususunun teknik uzman tespitine muhtaç bulunduğunu, davalıların zaman aşımı ve hukuki itirazlarının nihai takdirinin mahkemeye ait olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce verilen 08/06/2017 tarihli karar ile, ”A)İnkişaf bedeline ilişkin davanın kabulüne, 473.364,81-TL’nın dava tarihi olan 19.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan tahsili ve davacıya verilmesine, B)Sabit yatırıma ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine” karar verildiği,
Mahkememizin kararının davalılar vekilince istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 22/10/2020 tarihli kararı ile,
”İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinde haklı bir sebep olmaksızın başka bir şahıs aleyhine zenginleşen kimsenin malvarlığında meydana gelen artışın aynen veya nakden iadesi söz konusudur. Her borç ilişkisinde olduğu gibi sebepsiz zenginleşmede de bir borçlu ve bir alacaklı vardır. Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu, malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan (zenginleşen) kişidir.
Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, sözleşme tarihinin 25.04.2008 tarihi olduğu, rekabet kurulu kararının 05.03.2009 tarihli olup, 18.09.2010 tarihinden itibaren muafiyetin son bulduğu düzenlemesinin bulunduğu, sebepsiz zenginleşmenin 18.09.2010 tarihi itibariyle başladığı ve dava tarihinin 19.09.2011 olduğu, Borçlar Kanununun 66’ncı maddesine göre; nedensiz mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğradığı dikkate alınarak davacı tarafın talep edeceği bedelin 1 yıllık zamanaşımı içerisinde olup olmadığına ilişkin Mahkemece değerlendirme yapılmadığı, davalılardan …’e ilişkin vekaletnamenin bulunmadığı ve Mahkeme tarafından tamamlatılmadığı, şirket adına sunulmuş vekaletnamenin bulunduğu, … adına verilen cevap dilekçesinin vekaletname tamamlattırıldıktan sonra …’den beyan alınarak cevap dilekçesindeki hususlara ve özellikle zaman aşımı itirazına yönelik icazetinin bulunup bulunmadığının sorulmasına, şirket ve diğer davalılar yönünden cevap dilekçeleri tebliğ ve cevap süreleri dikkate alınarak ayrı ayrı zaman aşımı defi yönünden değerlendirilmesi ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek Mahkemece 6100 Sayılı HMK’nın 77.maddesi gereğince işlem yapılmak suretiyle varılacak sonuca göre uygun bir karar verilmelidir.
Açıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçe ile kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilerek dosyamızın Mahkememize iade edildiği ve Mahkememizin 2020/605 Esasına kaydedildiği anlaşıldı.
Dava, Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmesi süresinin 5 yıl ile sınırlandırması nedeniyle inkişaf bedelinden davacının kullanamayacağı sözleşme süresine denk gelen bedelin istemine ilişkindir.
Sabit yatırıma ilişkin davanın feragat nedeniyle reddi kararı kesinleşmiş olmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde davalılardan …’e ilişkin vekaletnamenin dosya içinde bulunduğu anlaşılmış, kulakçıkla da işaretlenmiştir.
Mahkememizin 19.02.2013 tarihli ara karar gereği; Dava tarihi itibarıyla davacının davaya konu sabit yatırım ve inkişaf bedelinden davacının kullanamayacağı sözleşme süresine denk gelen kısmı olup olmadığı varsa bunu dava tarihi itibarıyla güncelleştirilmiş değeri açısından alacakları varsa hesaplanmasına yönelik bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bilirkişi raporunda; davacı …Ş. ( PO ) ile davalı … Şirketi (Bayi ) arasında akdedilmiş bir protokol’ün mevcut olduğu, davacıya 18 yıl için tanınmış inkişaf bedelinin 5 yılı aşan süre bakımından 4054 sayılı Kanunun 56. maddesine istinaden 18.9.2010 Tarihi itibariyle geçersiz hale geleceği; davacının, sözleşmenin bitim tarihine kadar süreceği inancıyla inkişaf bedeli tutarlarını talep edebileceğinin Sayın Mahkemece kabulü halinde; davacı tarafından yapılan ödemelerin sözleşme feshinden sonra kalan süreye isabet bölümünün 307.812,48.-TL olarak hesaplandığı; bu tutarın dava tarihi itibarıyla ve denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan karşılığının ise, 401,156,62.-TL olduğu yolunda rapor sunulmuştur.
Davacı ile davalı … Şirketi … ve … şirketi arasında 20.04.2008 tarihinde İstasyon Bayilik Sözleşmesi imzalanmıştır. Yine davacı ile davalılar …Şirketi … ve … şirketi, …, …, …, … arasında bayilik sözleşmesine bağlı olarak 20.04.2008 tarihinde protokol imzalanmıştır.
Rekabet Kurulu 05.03.2009 tarihli kararları ve bu kararlara istinaden … adresindeki resmi internet sitesinden 12.03.2009’da yaptığı duyuru, akaryakıt dağıtım sektörü bakımından bir milat oluşturmuş ve kurul, o güne kadar sadece bayilik sözleşmesi süresinin 5 yıl ile sınırlı olduğunu, taraflar arasındaki (intifa, kira, kredi, ariyet ve benzeri) sair anlaşmaların rekabet hukuku kapsamı dışında kaldığını ve özel hukuka tabi olduğunu içtihat etmişken, söz konusu karar ve duyurusu ile bu sayılan hukuksal ilişkilerin tamamının rekabet hukuku kapsamında değerlendirileceğinin hükme bağlamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişki 24.08.1998 tarihinde başlamış olup, 13.10.1995 tarihli davacı lehine intifa hakkı tesis edilmiştir.
… Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak taraflar arasında imzalanan intifaya ilişkin tapu kaydı istenilmiş, gelen tapu kaydında, taraflar daha sonra 25.04.2008 başlama tarihli ve 2026 yılına kadar davacı lehine intifa hakkı tesis edilmiştir. İntifa hakkının bitiş süresi 25.04.2026’dır. Taraflar arasında imzalanan protokolün 4. Maddesi uyarınca davacı tarafça davalılara 275.000 USD inkişaf bedeli ödenmiştir. Davalıların inkişaf bedelinin ödendiğine ilişkin itirazları bulunmamaktadır.
Davacı taraf ödenen inkişaf bedelinin, bayilik sözleşmesinin intifa hakkında belirlenen 2026 yılına kadar devam edeceğine güvenerek yaptığını, ancak sözleşmenin Rekabet Kurulunun almış olduğu karar uyarınca muafiyetin 18.09.2010 tarihinde son bulduğunu, bu nedenle ödenen bedelden kullanılmayan süreye denk gelen miktarın kıstelyevm hesabına göre hesaplanarak iadesini talep etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 24.maddesinde; işbu sözleşme konusu ticari münasebet nedeniyle, bayi’nin PO’daki borç ve alacağının miktarı ile PO’dan temin ettiği, her nevi akaryakıt, madeni yağ vs. malların cins, miktar, bedelleri ive teslimat tarihleri PO’nun defter kayıtlarına göre belirlenecektir. Bu bakımından PO’nun defter ve kayıtlarının kat’i delil teşkil ettiğini, HMK 287.vd.maddeleri uyarınca delil sözleşmesi hükmünde olmak üzere kabul etmişlerdir.
Taraflar arasında imzalanan protokolün 4. Maddesinde ” ….bayi adayının istasyonda yapılacak olan inşaat ve tadilat işleri ile mevcut ticari faaliyetinin geliştirmesinde için kullanılmak üzere 275.000-USD +KDV (tapuda PO lehine kullanılanların dışında tüm takyidatların kaldırılması ve PO lehine olan intifanın terkin edilerek yerine yeniden 18 yıl süre için intifanın tesis edilmesi şartı ile ) intifa tesis tarihindeki TC. Merkez bankası döviz alış kuru üzerinden yeni Türk lirasına çevirilerek fatura mukabilinde nakden ve def’aten ödenecektir. “denilmek suretiyle taraflar arasında kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 20.04.2008 tarihli İstasyon Bayilik Sözleşmesi, Protokol, Protokolün 4. Maddesi, dosya içeriğine uygun ve hüküm kurulmaya yeterli bulunan bilirkişi raporu, tapu kaydı ve tüm dosya kapsamından;
Davacı tarafça davalılara 24.04.2008 tarihli protokolün 4. Maddesi uyarınca 275.000-USD inkişaf bedeli ödemesi yapıldığı, bayilik sözleşmesinin rekabet kurulu karaları uyarınca 18.09.2010 tarihinde son bulduğu, yapılan ödemenin, sözleşmenin ve 25.04.2008 tarihli davacı lehine kurulan intifa hakkının 25.04.2026 tarihine kadar süreceğine güvenilerek davacı tarafça yapıldığı, sözleşmenin idari kararla son bulması nedeniyle davacı tarafça yapılan ödemenin davalılar lehine sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre ve sözleşmenin son bulduğu tarihten sonra kalan ve davacının kıstelyevm hesabına göre 401.156,62-TL davacının alacaklı olduğu, bilirkişi raporunda değerlendirilmemiş ise de protokol hükmü uyarınca alacağın KDV’si ile hesaplanarak verilmesi gerektiğinden tespit olunan 401.156,62-TL alacağa %18 KDV eklenmek suretiyle toplam alacağın 473.364,81-TL olarak hesaplanması sonucunda davacının 473.364,81-TL talep edebileceği ve bu alacağa avans faizi yürütülerek tahsili, KDV kanunun 24/c maddesi uyarınca avans faizin KDV’si ile birlikte tahsili isteyebileceği anlaşılmıştır.
Borçlar Kanununun 66’ncı maddesine göre; nedensiz mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğradığı dikkate alınarak davacı tarafın talep edeceği bedelin 1 yıllık zamanaşımı içerisinde olup olmadığına ilişkin Mahkememizce yapılan değerlendirme de ise; Davalılar …, … ve … zamanaşımı itirazında bulunmuş, dava dilekçesi davalılar … ve …’e 31.01.2012 tarihinde Davalı …’e ise 26.01.2012 tebliğ edilmiş olup, bu davalılar vekilince cevap dilekçesi 10.02.2012 tarihinde verilmiş olup Davalı … açısından cevap dilekçesi 2 haftalık süre 09.02.2012 tarihinde dolmakta olup, davalı … açısından cevap dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı … 31.01.2012 tarihinde bizzat cevap dilekçesi sunmuş ise de o dilekçede zamanaşımı itirazı bulunmamaktadır. Buna göre … ve …’in zamanaşımı itirazı ile ve ayrıca …’in zamanaşımı itirazlarının süresinde iken Ayten’in zamanaşımı itirazının süresinde olmadığı anlaşılmıştır.
Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmesi süresinin 5 yıl ile sınırlandırması nedeniyle inkişaf bedelinden davacının kullanamayacağı sözleşme süresine denk gelen bedelin istemi talebi BK 66. Madde gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, sebepsiz zenginleşmenin 18.09.2010 tarihi itibariyle başladığı, bu tarih itibariyle de sebepsiz zenginleşmenin başladığının davacı tarafından bilindiği buna göre 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açıldığı anlaşıldığından … ve …, … açısından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Davalılar … Şirketi, … açısından inkişaf bedeline ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Sabit yatırıma ilişkin davanın feragat nedeniyle reddi kararı kesinleşmiş olmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-… ve …, … (…) … açısından açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
3-Davalılar …Şirketi, … açısından inkişaf bedeline ilişkin davanın kabulüyle 473.364,81-TL’nin dava tarihi olan 19.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine
4-a)Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 32.335,55-TL ilam harcından peşin alınan 7.337,10-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 24.998,45-TL harcın davalılar … Şirketi ve …’dan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b)Davacı tarafından yatırılan 18,40-TL başvuru harcı, 7.337,10-TL peşin harç olmak üzere toplam 7.355,50-TL harcın davalılar … Şirketi ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
C)Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 40.718,24-TL vekalet ücretinin davalılar … Şirketi ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
ç)Davacı tarafından yapılan 1.803,50-TL yargılama giderinin davalılar … Şirketi ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
d)Davalı … Şirketinin karşıladığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-a)Davalılar …, … ve … (…) …, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 40.718,24-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar …, … ve … (…) …’ya verilmesine,
b)Davalı … tarafından yapılan 28,30-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalı …’ye verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oyçokluğuyla verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.15/04/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye … (M)
¸
Katip …
¸

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, Rekabet Kurulu Kararına istinaden sözleşmenin olağan süresinden önce sonra ermesi nedeniyle fazla ödenen inkişaf bedeli ile sair semerelerin iadesi istemine ilişkindir.
Borçların kaynağı, sebepsiz zenginleşme, sözleşme, haksız fiil ve vekaletsiz iş görmeden ibarettir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder. Sebepsiz zenginleşmede ise, sadece malvarlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur. Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Aynı ilkenin bir sonucu olarak, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Yukarıda değinilen ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.06.2007 gün ve E:2007/18-330, K:350 sayılı kararında da benimsenmiş olup, fazla ödenen paranın geri alınmasının sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.01.1968 gün ve E:1966/T-1728, K:6 sayılı kararında da, feshedildiği ileri sürülen bir sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın, sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve zamanaşımının da buna göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir (Aynı yöndeki diğer kararlar için bakınız: Hukuk Genel Kurulu’nun 09.02.2005 gün ve E:2005/11-20, K:2005/34; 17.02.2010 gün ve E:2010/13-93, K:2010/88; 15.12.2010 gün ve E:2010/13-618, K:2010/668 sayılı ilamları). Bu yargısal uygulama yanında, öğretide ağırlıkla ortaya konulan görüş de “iktisap edilen değerin iade yükümü bir sözleşmeden kaynaklandığı takdirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağı” yönündedir (Tekinay/ Akman/ Burcuoğlu/ Altop: Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 7.Baskı, İstanbul 1993, s.731; Serozan, Rona: İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme, İstanbul 2009, s.290; Yavuz, Nihat:Eski ve Yeni Borçlar Kanunu’na Göre Uygulamada Sebepsiz İktisap, Ankara 2011, s.29; Öz, Turgut: Öğreti ve Uygulamada Sebepsiz Zenginleşme, İstanbul 1990, s.70 vd.; Saymen/Elbir:Türk Borçlar Hukuku, İstanbul 1958, s.575; Reisoğlu, Seza:Sebepsiz İktisap Davasının Genel Şartları, Ankara 1961, s.32-33; Oğuzman/Öz: Borçlar Hukuku, Cilt:II, İstanbul 2012, s.330).
Somut olayda, davanın hukuksal temeli idari kurul kararı gereğince sözleşmesel ilişkinin erken son bulmasına bağlı olarak olağan süresi nazara alınarak yapılmış peşin ödemelerin kıstalyevm usulüne göre aşkın kısmının iadesine dayalıdır. Bir başka deyişle, borcun kaynağı sebepsiz zenginleşme değil sözleşmedir.
Eldeki davada borcun kaynağı sözleşmesel ilişkiden kaynaklandığı için sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak 818 sayılı BK’nın 66. maddesindeki (6098 sayılı TBK 82. md.) 1 yıllık zamanaşımı süresi değil BK 125. maddesindeki (6098 sayılı TBK 146. md.) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı aşikardır. Nitekim Yargıtay’ın somut olay ile benzer nitelikteki ihtilaflarda vermiş olduğu yerleşmiş kararları da bu yöndedir. (Yargıtay 19. HD 2011/15743 E. 2012/983 K. 26/01/2012 ; 2014/13636 E. 2014/15920 K. 10/11/2014 tarihli emsal kararları) Dolayısıyla, istinaf mahkemesinin sözleşmesel ilişkiyi göz ardı ederek davayı sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirmek suretiyle zamanaşımı süresini BK 66. maddesi gereğince 1 yıl olarak nitelendirmesi doğru görülmemiş olup, kararın bu yönüyle 2 nolu hüküm fıkrasına muhalif kalınması gerekmiştir.

Üye
¸
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”