Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/511 E. 2021/1151 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/511 Esas
KARAR NO :2021/1151

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/09/2020
KARAR TARİHİ:27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2014 yılı sonunda … Bloklarında, fuar alanları çevresi açık alanlar ile açık ve kapalı otopark alanlarında Entegre Tesis Yönetimi Hizmeti işi için hizmet alımına dair ihaleye çıktığını ve bu kapsamda müvekkili şirket tarafından idari ve teknik şartnameler hazırlandığını, davalının ihaleye teklif verdiğini ve hizmeti üstlenmeye talip olduğunu, bu doğrultuda ihalenin davalı firmaya verilerek 01/02/2015 tarihli Entegre Tesis Yönetimi Hizmet Alımı Sözleşmesi akdedildiğini, davalının işçilerinin iş akitlerini haksız şekilde feshettiğini ve çalışanları tarafından işçilik alacakları talepli davalar ile işe iade davası açılmasına sebebiyet verdiğini, iş mahkemelerinin asıl işveren sıfatı ile müvekkiline de sorumluluk altında tuttuğunu, bu nedenle müvekkilinin davalı şirket işçileri tarafından ikame edilen takip dosyalarına ödemeler yapmak zorunda kaldığını, davalı firma işçilerinden … tarafından ikame edilen dava dosyasında müvekkilinin sorumlu tutulduğu tutarın …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu ancak davalının takibe haksız ve hukuka aykırı şekilde itiraz ettiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafına bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın işçilik alacaklarına hak kazandığı … 13. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasını … 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına dayanak teşkil ettiğini ve müvekkili ile davacı yana karşı icra takibinde bulunduğunu, icra dosyasının davacının ödemede bulunması ile kapandığını, davacının kendi sorumluluğunda bulunan ödemeyi gerçekleştirdiği halde müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, icra takibine taraflarınca itiraz edildiğini, dava dışı işçi …’ın kazandığı alacak kalemlerinin tamamının davacının sorumluluğunda olduğunu, davacı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin 28. maddesinde kıdem tazminatından davacının sorumlu olduğunun belirtildiğini, dava dışı işçinin hak kazandığı ihbar tazminatından davacı yanın sorumlu olduğunu, çünkü personellerin işe alımının ve iş akitlerini feshedilmesinin, davacı yanın inisiyatifinde olduğunu, davacının alacak iddialarının zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddini, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-… 13. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
3-… 4. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası
4-İş blokları ve fuar alanları entegre tesis yönetimi idari ve teknik şartnamesi
5-Bilirkişi raporları
6-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsiline ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da, anılan madde hükmü uyarınca davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl(üst) işveren, davalı (alt) işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim, TBK’nın 167. maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yani, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
… 13. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının …, davalıların … San ve Tic A.Ş.ile … A.Ş.olduğu, davacının iş akdinin haksız ve ihbarsız feshi nedeniyle işçilik alacaklarının tahsilinin talep edildiği, davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
… 4. İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde, dava dışı … tarafından mahkememiz dosyasının davacı ve davalısı aleyhine … 13. İş Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı gereğince toplam 17.553,54-TL alacak için takip yapıldığı, icra dosyasının infaz ile kapatılmasına karar verildiği görülmüştür.

…. İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan 11.965,53-TL asıl alacak 6.072,83-TL faiz olmak üzere toplam 18.038,36-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 24/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 21/08/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Sözleşmenin incelenmesinde; davacı ile davalı arasında 01.02.2015 tarihinde imzalanan Hizmet Alım Sözleşmesinde; Sözleşmenin 5. maddesinde sözleşmenin konusunun tanımlandığı,
Sözleşmenin Süresi başlıklı 9. Maddesinde, işin süresinin 01.02.2015-01.02.2018 tarihleri arası olarak belirtildiği,
Sözleşmenin 28. Maddesinin üçüncü fıkrasında; “Personelin sigorta ödemeleri, işe iade ve buna bağlı tüm yükümlülükler ve buna benzer tüm sosyal haklar ile iş hukuku kanunlarında yönetmelik ve tüzüklerinde belirtilen her türlü zorunluluk, vergi, harcama ve ödeme hizmet veren yüklenici tarafından yapılacaktır” olarak belirtildiği,
Teknik Şartnamenin 3.3 maddesinde; “Personelin sigorta ödemeleri, işe iade ve buna bağlı tüm yükümlülükler ve buna benzer tüm sosyal haklar ile iş hukuku kanunlarında yönetmelik ve tüzüklerinde belirtilen her türlü zorunluluk, vergi, harcama ve ödeme hizmet veren yüklenici tarafından yapılacaktır.” Personelin kıdem tazminatlarına ilişkin olarak; … AŞ’nin yasal yükümlülüğünün doğması halinde, kıdem tazminatları, tazminatın doğduğu zamanda … AŞ tarafından ayrıca ödenecektir. Kıdem tazminatlarının dışında … AŞ’nin başkaca yükümlülüklere ilişkin bir sorumluluğu olmayacaktır” şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı bilirkişinin 23/01/2021 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; dava dışı işçinin işçilik alacaklarına ilişkin davasının … 13. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında görüldüğü işçilik alacaklarından dolayı … 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına asıl alacak 11.965,53 TL ve 6.072,83 TL işlemiş faiziyle birlikte toplam 18.038,36 TL ödeyerek dosyayı kapattığını, dava dışı işçinin işçilik alacaklarına ilişkin davasının … 13. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, hükmolunan işçilik alacaklarına konu hizmet süresinin 15.10.2005-15.04.2015 tarihleri arasında olduğu duruma göre kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacağı için hesaplama yapıldığını, ayrıca bayram ve genel tatil alacağı için 04.05.2010-15.04.2015 tarihleri arası dönem için, fazla çalışma ücretini için sadece 01.01.2015-15.04.2015 dönemi için hesaplama yapıldığını, kıdem tazminatından asıl işveren konumundaki davacı … AŞ’nin sorumlu olduğu ve söz konusu tutarı rücuya konu etmediği dikkate alındığında, ihbar tazminatından eşit oranda sorumlu olunduğu ve diğer alacak kalemlerinden taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerektiğini,
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 01.02.2015 tarihinde imzalandığını, önceki döneme ilişkin herhangi bir sözleşmenin olmadığını, 15.10.2005-31.01.2015 tarihleri arası döneme ilişkin hizmet alım sözleşmesinin sunulmamış olduğu görüldüğünden yıllık izin ve UBGT ücretinden hizmet süresi ile orantılı olarak eşit oran sorumlu olunduğunu,
01.02.2015-15.04.2015 tarihleri arası döneme ilişkin hizmet alım sözleşmesinin sunulmuş olduğu ve yüklenicinin kıdem tazminatı dışında işçilik alacaklarından hizmet süresine denk gelen oranda (ihbar ve fazla mesai ücretinin tamamından) tüm sorumluluğun alt işverende olduğunu,
Neticeten; dava dışı işçi …’ın işçilik alacaklarının temini maksadı ile … 13. İş Mahkemesinde açmış olduğu davasına istinaden davacının ödemiş olduğu toplam 18.038,36 TL’nin davalıdan tahsiline ilişin olarak; her ne kadar taraflar arasında imzalanan 01.02.2015 tarihli Hizmet Alım Sözleşmesinde sorumluluğun yüklenici firmada olduğu belirtilmiş olsa da işçilik alacaklarına konu rücuya esas hesaplamanın 01.02.2015 tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin olduğunu,
01.02.2015 tarihinden öncesine ait taraflar arasında hizmet alım sözleşmesinin ve tarafların sorumluluğunu düzenleyen herhangi bir sözleşmenin olmadığı duruma göre; Davacı … AŞ’nin 3.115,25 TL’den Davalı … San. Ve Tic. AŞ’nin 14.923,11 TL’den sorumlu olduğunu, davacının …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki takibe itirazın kısmen yerinde olduğunu, icra inkar tazminatına ilişkin takdirin mahkemede olduğunu belirtmiştir.
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı bilirkişinin 01/04/2021 tarihli 6 sayfadan ibaret 1. ek raporunda özetle;davacının dava dışı işçiden dolayı yapmış olduğu ödemelerin tahsili amacıyla davalıya karşı …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında 12.08.2020 tarihinde icra takibi başlattığını, davalının borca itirazı ile iş bu davanın 26.09.2020 tarihinde açıldığını, 12.08.2020 tarihinden 26.09.2020 tarihine davalı sorumluluğuna denk gelen 14.923,11 TL için avans faiz (%13,75) oranı üzerinden hesaplanan faiz miktarının 252,98 TL olduğunu, toplam tutarın (14.923,11+252,98) 15.176,09 TL olduğunu, davacının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe itirazın kısmen yerinde olduğunu belirtmiştir.
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı bilirkişinin 16/07/2021 tarihli 2 sayfadan ibaret 2. ek raporunda özetle; kök ve ek bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmenin olduğu dönem (01.02.2015-15.04.2015 tarihleri arası dönem) ve sözleşmenin olduğuna ilişkin bir tespitte bulunulamayan (15.10.2005-31.01.2015 tarihleri arası döneme ilişkin hizmet alım sözleşmesinin sunulmamış olduğu) dönem olarak ikiye ayrılmış, değerlendirme ve hesaplamalarda dava dışı işçinin bu iki döneme ilişkin çalışma sürelerine göre feshe bağlı alacaklar ve feshe bağlı olmayana alacaklar yönüyle kalem kalem sorumluluklar tespit edilerek hesaplama yapıldığını, davacı vekili faiz hesabının icra takibi öncesine ilişkin yapılması gerekirken icra takibinde dava tarihine kadar yapıldığını belirterek yapılan hesaplamaya itiraz ettiğini, icra dosyası incelendiğinde, davacı tarafın davalı aleyhine asıl alacak tutarı 11.965,53 TL ve işlemiş faiz tutarı 6.072,83 TL olmak üzere toplam 18.038,36 TL üzerinden 16.06.2020 tarihinde icra takibi başlattığı, İşlemiş Faizin 13.12.2016-01.01.2017 tarihleri arasında %10,5, 01.01.2017-01.07.2017 tarihleri arasında %9,75, 01.07.2017-01.01.2010 tarihleri arasında %19,5 ve 01.01.2020-16.06.2020 yılları arasında %13,75 oranı üzerinden hesaplandığını, icra takibinden önceki dönem için faiz işletildiği anlaşılmış olup, davacı tarafın beyan ettiği gibi icra takibinden önceki dönem için faiz hesabının yapılması halinde mükerrer faiz hesabı yapılmış olacağını, bu yönleri ile raporda değişiklik yapmayı gerektirecek bir duruma rastlanmadığını belirtmiştir.
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı bilirkişinin 126/11/2021 tarihli 3 sayfadan ibaret 3. ek raporunda özetle; 15.10.2005-31.01.2015 tarihleri arası dönemde sözleşme olmadığı için yıllık izin, fazla mesai ve UBGT ücretinden hizmet süresi ile orantılı olarak asıl işveren alt işveren sorumluluğunun eşit oranda sorumlu olunduğunu, 01.02.2015-15.04.2015 tarihleri arası dönemde sözleşme olmadığı için yıllık izin, fazla mesai ve UBGT ücretinden hizmet süresi ile orantılı olarak alt işverenin tam sorumlu olunduğunu, alt işverenin tüm dönemden sorumluluğunun 14.778,96-TL olduğunu, davalı aleyhine …. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasındaki asıl alacak tutarının 11.965,53 TL olduğunu, davacının talebinin hesaplanandan düşük olması sebebiyle talebe bağlılık ilkesi gereğince talep edilen tutarla sınırlı olduğunu, talep edilen 11.965,53-TL’ye ödemenin yapıldığı 02.06.2017 tarihinden takibin başlatıldığını, 16.06.2020 tarihine kadar işleyen avans faizinin 5.003,39-TL olduğunu, talep edilebilecek toplam tutarın 16.968,92-TL olduğunu belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilecektir. Davacı tarafça, dava dışı işçinin işverenleri durumunda olan davalı şirketin, sözleşme gereğince işçi alacaklarından mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir.
Taraflar arasında dava dışı işçi …’ın davalı şirkette çalıştığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar ,bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup, bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarından hangi tarafın ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Yine işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davacının davalıya bu alacağını da rücu edebileceği Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin içtihatları ile bellidir.
Talebe konu İş Mahkemesi kararı ise kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacağına ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. Maddesi uyarınca sözleşmenin süresi 01.02.2015 başlamış bulunmaktadır. Bu tarihten öncesinde sözleşme sunulmadığından alacaklardan taraflar işçinin çalıştığı dönemle oranlı olmak üzere eşit oranda sorumludurlar. Bu tarihten sonraki dönemde ise davacı sadece kıdem tazminatı ve ferilerinden sorumludur. Bu kapsamda dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ayrıntılı ara karar uyarınca davalının ödemesi gerektiği ancak davacı tarafından ödenen ve bu nedenle rücusu gereken miktarın tespiti ile bu miktar oranında tüm mahkeme ve icra takip giderlerinden sorumluluğunun tespiti ile, davacı ödeme tarihinden itibaren faiz isteyebileceğinden davacının işçiye yaptığı ödeme tarihinden dava konusu takibin ödeme tarihine kadar işlemi faiz hesaplamasının yapılması gerekmektedir. Bilirkişi son ek raporu bu doğrultuda olup, 15.10.2005-31.01.2015 tarihleri arası dönemde sözleşme olmadığı için yıllık izin, fazla mesai ve UBGT ücretinden hizmet süresi ile orantılı olarak asıl işveren alt işveren sorumluluğunun eşit oranda sorumlu olunduğunu, 01.02.2015-15.04.2015 tarihleri arası dönemde sözleşme olmadığı için yıllık izin, fazla mesai ve UBGT ücretinden hizmet süresi ile orantılı olarak alt işverenin tam sorumlu olunduğunu, alt işverenin tüm dönemden sorumluluğunun 14.778,96-TL olduğunu, davalı aleyhine …. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasındaki asıl alacak tutarının 11.965,53 TL olduğunu, davacının talebinin hesaplanandan düşük olması sebebiyle talebe bağlılık ilkesi gereğince talep edilen tutarla sınırlı olduğu, işlemiş faiz talebi yönünden ise davacının dava dışı işçiye ödeme yaptığı tarihten takip tarihine kadar tarafların tacir olması nedeniyle değişen oranlarda avans faizi talep edebileceği, bilirkişi raporunda hesaplamanın hatalı yapıldığı, yargılamanın geldiği aşama nazara alınarak mahkememizce aşağıdaki şekilde hesaplama yapıldığı,
TARİH ARALIĞI
FAİZ ORANI
HESAPLANAN TUTAR
02.06.2017-29.06.2018
%19,50
2.505,88-TL

30.06.2018-11.10.2019
%18,25
2.799,93-TL
12.10.2019-21.12.2019
%13,75
315,53-TL
22.12.2019-13.06.2020
%10
570,41-TL
14.06.2020-16.06.2020
%16,75
10,98-TL

TOPLAM= 6.202,73-TL

Hesaplanan miktar 6.202,73-TL olmakla beraberle davacının takip talebinde daha düşük miktarda talepte bulunduğu taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013/22286 Esas 2014/2147 Karar, 2013/23685 Esas 2014/5067 Karar; 2015/40097 Esas 2018/3016 Karar; sayılı ilamları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/3992 Esas 2014/4794 Karar; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/9000 Esas, 2014/7235 Karar; 2015/5859 Esas 2015/ 6854 Karar; Yargıtay 11 Hukuk Dairesi 2016/2239 Esas 2016/4044 Karar sayılı ilamları, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/1998 Esas 2019/291 Kararsayılı ilamı )
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yöneltilen davalı itirazının iptali ile takibin 11.965,53-TL asıl alacak ve 6.072,83-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.038,36-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faizi işletilmesine,
2-Alacak niteliği itibariyle likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 3.627,72-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 1.232,20-TL harcın, peşin alınan 217,87-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.014,33-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcının ve 217,87-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.324,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır