Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/509 E. 2021/1106 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/509 Esas
KARAR NO:2021/1106

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/09/2020
KARAR TARİHİ:15/12/2021

Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının muhakemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkilinin Entegre Tesis Yönetimi Hizmeti Sözleşmesi’nin 28/3 maddesi kapsamında davalı çalışanlarının sadece kıdem tazminatlarından sorumlu olmayı taahhüt ettiğini, teknik şartnamenin 3.3./2. bendinde, kıdem tazminat haricinde başkaca sorumluluklarının olmayacağının kararlaştırıldığını, davalı firma işçilerinden …’ın, müvekkili ve davalı … firması aleyhine … 28. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından hükmolunan bir kısım işçilik alacaklarının icra dosyası üzerinden ödendiğini, davalıya müvekkili tarafından Güvenlik Hizmeti sunmak üzere de güvenlik firması seçme hakkı tanındığını, bu doğrultuda davalı … firmasının, … … Ltd. Şti ile beraber ihaleye teklif verdiğini, … firması ile sözleşme akdedildiğini, İşbu sözleşmede de müvekkilinin sadece kıdem tazminatından sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, nitekim … firması müvekkil ile akdettiği sözleşme kapsamında müvekkile vermiş olduğu teminat mektubu iadesine dair tahkim yargılamasında da hakem tarafından müvekkilin sözleşmeler kapsamında sadece kıdem tazminatından sorumlu olacağının hüküm altına alındığını beyanla davalının işçisi …’ın ödenen kıdem tazminatı dışındaki bölümün davalıdan rücuen tahsil haklarının doğduğunu belirterek başlatılan takibe itirazın iptali ile takibin devamına, asgari % 20 inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, talebin zaman aşımına uğradığını, sözleşmenin 6.1 maddesinde belirtildiği üzere sözleşmenin birim fiyat sözleşmesi olduğunu, Normal çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, fazla çalışma süreleri ve resmi tatil çalışmaları bilgilerini içeren aylık puantajlar esas alınarak fatura düzenlendiğini, müvekkilinin fatura ile sorumlu olduğunu, mahkemece puantaj çizelgesinin üzerinde bir tutara hükmedilmesinin eksik hakkediş yapıldığı anlamına geldiğini, puantaj çizelgesine uygun olarak düzenlenen fatura tutarından daha fazla bir tutara mahkemece hükmolunması nedeniyle oluşacak bu bedellerin işçilere ödenebilmesi için önce davacı tarafından, müvekkiline ödeme gerçekleştirilmesi gerektiğini, davacı tarafın, davalıya yapmadığı bir ödemeyi, rücuen alacak davasına konu edemeyeceğini, müvekkilinin, dava dışı işçilere karşı sorumluluğunun sözleşme yürürlüğü olan 01/02/2015 tarihinde başladığını, dava dışı işçinin sözleşme tarihinden öncesi hak kazanmış olduğu yıllık izin ücretlerinin tamamı davacı yanın sorumluluğunda olduğunu, dava dışı işçinin müvekkili nezdinde 01.02.2015-12.08.2015 tarihleri arasında iş gördüğünü, işçinin açtığı davada hüküm altına alınan ücreti vekalet ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın reddini dilemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, dava dışı işçiye davacı tarafından ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı yan süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde zaman aşımı def’i ileri sürmüşse de, alacağın kaynağı yanlar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı için TBK’nın 146. maddesi gereğince 10 yıllık genel zaman aşımı süresinin uygulanması gerekir. Bir başka söyleyişle TBK’nın 73/1 maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığından davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.
Uyuşmazlık yanlar arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında davalı işçisine davacı tarafından ödenen işçilik alacaklarının ne oranda ne kadarının rücu edilebileceği noktasında toplanmaktadır. Hiç şüphesiz işçiye karşı davalılar alt işveren üst iş veren olarak müteselsilen sorumlu olsalar da iç ilişkide birbirlerine karşı öncelikle sözleşmede özel hüküm varsa bu nispette rücu hakkı kazanabileceklerdir. Yanlar arasındaki 01/02/2015 tarihli sözleşmenin 28/3. maddesinde “Personelin sigorta ödemeleri, işe iade ve buna bağlı tüm yükümlülükler ve buna benzer tüm sosyal haklar ile iş hukuk kanunlarında yönetmelik ve tüzüklerinde belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama ve ödeme hizmet veren yüklenici (yani davalı) tarafından yapılacaktır.” hükmü kaleme alınmıştır. Diğer yandan, Teknik Şartnamenin Personelin diğer hakları başlıklı 3.3./2. bendinde ise, “Personelin kıdem tazminatına ilişkin olarak, … A.Ş’ nin yasal yükümlülüğünün doğması halinde, kıdem tazminatları, tazminatın doğduğu zamanda … A.Ş. tarafından ayrıca ödenecektir. Kıdem Tazminatlarının dışında … A.Ş.’ nin başkaca yükümlülüklere ilişkin bir sorumluluğu olmayacaktır” hükmü kararlaştırılmıştır. Yanlar arasındaki bu düzenleme gereğince kıdem tazminatı haricindeki davacı tarafından davalı taşeron işçilerine ödenen sair işçilik alacaklarından davalının sorumlu olacağı aşikardır.
Bu bağlamda davacı asıl işveren, tarafından dava dışı işçiye … 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 15/11/2017 tarihinde ödendiği sabit olan 4.695,09 TL net kıdem tazminatı ve fesih tarihi 12/08/2015 tarihinden ödeme tarihine değin işlemiş faizi ile birlikte toplamda 6.134,07 TL’sinden hizmet sözleşmesi kapsamında tek başına sorumludur.
Avukatlık gideri ve (yıllık izin hariç) sair işçilik alacakları açısından davalı alt işveren sadece kendi hizmet süresine tekabül eden kısım açısından sorumludur. (Yargıtay 23. HD 2017/2004 E. 2020/2636 K. 07/09/2020) Alınan hesap raporunda da bu kıstaslar ışığında denetime elverişli olarak rapor tanzim edildiği görülmektedir. Bu bağlamda işçinin özellikle dava dışı … firmasındaki hizmet süresi de nazara alınarak oranlama suretiyle 899,71 TL’den davalının sorumlu olacağı tespit edilmiştir.
Davacı vekili itirazen, yanlar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince kıdem tazmimatı haricindeki alacak kalemlerinin tamamından davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle hizmet süresine tekabül eden oranlama yapılmasının doğru olmadığını, nitekim bir başka tahkim yargılamasında da aynı sözleşme hükümleri yönünden kıdem tazminatı hariç tüm alacak kalemlerinden alt işverenlerin sorumlu olacağına ilişkin emsal karar verildiğini belirterek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Sözleşme metinlerinin yorumunda ve özellikle TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralları bağlamında doktrinde ve içtihatlarda yaygın bir şekilde kabul edilmiş olan genel yorum kurallarından birisi “düzenleyen aleyhine yorum ilkesi” dir. Zira kendisi lehine olan anlamı açık ve tereddütsüz bir şekilde ifade etmek sözleşmeyi/ilgili hükmü düzenleyen taraftan beklenir. Borçlu lehine yorum ilkesi ise tereddüt ve belirsizlik halinde borçluya daha az yükümlülük getiren yorumun tercih edilmesidir. Güven teorisi kapsamında ele alınması gereken bu ilkeye göre, işlem hayatında taraflara hangi yükümlülüklerin yüklendiğinin belirli bir kesinlik seviyesinde anlaşılır olması gerekir. Dolayısıyla, yükümlülüğün kapsamında tereddüt hâsıl olması halinde söz konusu yükümlülük ister beyan sahibine ister muhataba yönelik olsun, muhatap bunu dar kapsamda anlamaya mezun ve mecburdur meğerki somut olayın diğer koşulları aksi bir kabulü gerektirsin. ( Dr. Murat Sarıkaya, Sözleşmenin Yorumu, 1. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, Kasım 2019, s. 305 vd. ) Bu açıklamalar ışığında somut olaydaki kıdem tazminatından sorumluluğa ilişkin sözleşme maddesi irdelendiğinde; yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri çerçevesinde davacı ana iş verenin kıdem tazminatı haricindeki alacaklardan sorumlu olmayacağına dair hükmün mefhumu muhalifinden otomatik olarak davalı taşeronun kendi hizmet süresi dışında kalan başka işverenler yönünden tahakkuk etmiş alacaklardan da sorumlu olacağı kanısına varılamaz.
Dolayısıyla salt kıdem dışındaki alacaklardan sorumlu olunmayacağına dair hüküm davalının kendi nezdinde çalıştırmadığı dönemler yönünden de sorumluluğunu gündeme getirmez. Hesap bilirkişisi tarafından yapılan oranlama yerindedir. Ayrıca tahkim yargılamasında verilen hüküm ve yapılan hatalı hukuki yorumların mahkememizi bağlayıcı herhangi bir yönü bulunmamaktadır. Hal böyleyken açılan davanın yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kısmen kabulü gerekmiş, takipten önce hesaplanabilir ve tespiti mümkün likit alacak olduğundan inkar tazminatına da aşağıdaki gibi hükmedilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi gereğince iptali ile; takibin 899,71-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle alacağın tahsili için takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibariyle likit ve belirlenebilir olduğundan %20 icra inkar tazminatı 179,94-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 61,45-TL harçtan peşin alınan 138,54-TL harcın mahsubu ile, bakiye 77,08-TL’nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen, 138,54-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı olmak üzere cem’an 200,74-TL’den ibaret harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 899,71-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan, 1.600,00-TL bilirkişi gideri, 82,00- TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere cem’an 1.682,00-TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 131,90-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
9-Hazineden sarf edilen 1.320,00 TL’den ibaret ara buluculuk anlaşmazlık giderinin haklılık durumu nazara alınarak 103,50-TL’sinin davalıdan, bakiye 1.216,50-TL’sinin ise davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, gereğinin ikmali için yazı işleri müdürlüğünce tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekili Av. … ile davacı vekili Av. …’ın yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.15/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır