Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/466 E. 2020/788 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/466 Esas
KARAR NO : 2020/788
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 01/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 25.08.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, emlak danışmanlık şirketi … ile yaptığı franchise sözleşmesi çerçevesinde … işletme adı ile … merkezli olarak emlak danışmanlığı faaliyeti gösterdiğini, davalının vekil eden ile imzaladığı müşteri temsilciliği sözleşmesi uyarınca bağımsız emlak danışmanı iken … Norterliğ’nin 10/08/2009 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini, fesihten yaklaşık iki ay sonra 15/10/2009 tarihinde vekil eden ile tamamen aynı konularda iştigal etmek üzere diğer davalı şirketi kurup takiben vekil edenin çok yakınındaki adreste vekil eden ile yoğun rekabet oluşturacak şekilde ticari faaliyete başladığını, davalının bu eyleminin gerek sözleşme gerekse TTK hükümleri uyarınca haksız rekabet olduğunu, Sözleşmenin 4/9.maddesi hükmüne göre sözleşmenin sona erdirilmesinden itibaren iki yıl içinde gayrimenkul danışmanının sözleşme çerçevesinde yürüttüğü işi benzer ya da rekabet halinde … nın işi ile bir başka şekilde bağlantılı işi, bu sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dahilinde yapamayacağı, aksi halde 20.000 ABD doları cezai şart ödeyeceğinin hükme bağlandığını, davalının bu yükümlülüğe rağmen 15/10/2009 tarihinde diğer davalı şirketi kurduğunu, henüz iki yıllık süre dolmadan vekil edene çok yakın bir adreste vekil edenin yürüttüğü iş ile tıpatıp aynı faaliyetleri göstermeye başladığını; Sözleşmenin 7.maddesi hükmüne rağmen vekil eden ile birlikte çalıştığı dönemde elde ettiği müşteri portföyü ve buna ait bilgileri kullanmaya başladığını beyanla rekabet yasağına aykırı faaliyetlerinin tespiti ile haksız rekabetin men’ine, fiili durumun ortadan kaldırılmasına, Sözleşmenin 4/9.maddesi uyarınca şimdilik 2.500 ABD doları cezası şartın dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların bir yıl vadeli ABD doları cinsi ticari kredilere uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; haksız portföy transferi nedeni ile şimdilik 2.500 ABD dolarının dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların bir yıl vadeli ABD doları cinsi ticari kredilere uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; haksız rekabet nedeni ile tahakkuk eden 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; hükmün , davalıların bulunduğu yerin belediye sınrıları içinde çıkan bir veay daha fazla gazetede yayınlanmasını, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili … arasında 02/01/2009 tarihinde davacı şirketin iş yerinde 02/01/2009 tarihinden 07/08/2009 tarihinde kadar gayrimenkul pazarlama ve danışmanı olarak çalıştığını, davacının emir ve talimatları doğrultusunda tamamen onun personeli olarak işlerini sürdürdüğünü, müşteriden para tahsil yetkisi bulunmadığını, hizmete dair elde ettiği tutarların tamamını davacıya verdiğini, sırf bu hükmün dahi bahse konu sözleşmenin hizmet akdi olduğunu gösterdiğini, hukuki statüsünün işçi olduğunu, görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, davacı tarafından vekil eden davalıya sözleşme yapılırken imzalatılan ve rekabet yasağından doğduğu iddia edilen borcun tahsili amacı ile icra takibine konu edilen senetlerden dolayı vekil edenin borçlu olmadığının tespiti için … İş Mahkemesinin 2009/… esas sayılı dosyasında görülmekte olan davacın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, bu davanın halen derdest olup vekil eden davalının cezai şartı ödemekle yükümlü olmadığını, rekabet etmeme yasağına ilişkin hükmün Borçlar Kanunu 348.madde karşısında geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşme hükmüne dayanılarak açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla davanın reddini, harç, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava haksız rekabet nedeni ile cezai şart ve tazminat istemine dairdir.
Haksız rekabet, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 55 vd. maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup 6102 sayılı Yasa’nın 4/1-a,c maddeleri gereğince Haksız rekabetten doğan davalar ticari davadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 maddesinde de Asliye Ticaret Mahkemelerinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
İş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş aktinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK’nın 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olup, bu tür davalar ticaret mahkemelerinde incelenip karara bağlanır (HGK’nın 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 karar sayılı kararı). Bu durumda, mutlak ticari dava niteliğindeki eldeki davaya bakma görevi de ticaret mahkemesine ait olduğundan, davalı yanın görev itirazı yerinde değildir.
…. İcra Müdürlüğünün 2009/… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takip olup, davalı tarafından … İş Mahkemesinin 2009/… esas sırasında kayıtlı menfi tespit davası açıldığı anlaşılmaktadır. İş Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisinden kaynaklanmadığı, bu nedenle ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, dosya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/… esas sırasına kaydedilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, senetlerin cezai şart bedeli olarak verildiğinin yazılı delil ile ispatlanamaması nedeni ile davanın reddine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu itibarla davalı yanın, cezai şart bedeli için verildiğini iddia ettiği senetlere ilişkin davanın dosyamız ile ilgisi olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen 08/08/2014 havale tarihli bilirkişi raporu ile 30/06/2015 havale tarihli ek raporlar aldırılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davacının haksız rekabetin önlenmesine dair talebi yönünden hüküm tesisine mahal bulunmadığına, Davacının haksız rekabet nedeniyle cezai şart isteminin kabulü ile 2.500 USD nin 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca dava tarihinden tahsil tarihine kadar devlet bankalarının bu yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranında faiziyle davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine, Haksız portföy tazminatı nedeniyle cezai şart isteminin reddine, Manevi tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde İstinaf edilmiştir.
… Bölge Adliye mahkemesinin … Hukuk Dairesinin 2017/… E, 2018/… K sayılı 07.06.2018 tarihli ilamı ile mahkememiz hükmünün İstinaf isteminin esastan reddine karar vererek onaylamıştır.
Bu karar davalı vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2018/… E, 2020/ … K sayılı 05.03.2020 tarihli ilamı ile … Bölge Adliye mahkemesinin … Hukuk Dairesinin 2017/… E, 2018/… K sayılı 07.06.2018 tarihli ilamı bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; ” somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince haksız portföy transferine dayalı cezai şart ve manevi tazminat talebinin reddine ilişkin verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre bu red kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından bu karara yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Cezai şart yönünden taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının geçerli olacağı ilçe sınırlarının belirtilmediği gibi, maddede belirlenen iki yıl da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olup; tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmaları mümkün olmayıp, buna göre cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru olmadığından hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Huzurdaki dava, haksız portföy transferine dayalı cezai şart ve manevi tazminat talebinin reddine ilişkin verilen karar onaylanmış olmakla bu aşamada taraflar arasında yapılan müşteri temsilciliği sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin hükmün ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı … arasında 02/01/2009 tarihli gayrimenkul danışmanlığı sözleşmesi akdedilmiş, sözleşme davalı tarafından … Noterliğ’nin 10/08/2009 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile feshedilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4/9.maddesi ” İşbu sözleşmenin geçerli olduğu süre ile sözleşmenin taraflarca sona erdirilmesinden itibaren iki yıl içinde Gayrimenkul Danışmanı işbu sözleşme çerçevesinde yürüttüğü işe benzer ya da rekabet halinde … Franchise alanın işi ile bir başka şekilde bağlı işi bu sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dahilinde yapamayacaktır. Aksi halde 20.000 USD Dolar cezai şart bedeli ödeyeceğini, cezai bedelin fahiş olmadığını şimdiden kabul ve beyan etmiştir ” hükmünü içermektedir.
Yine Sözleşmenin 7.maddesi “İşbu sözleşmenin sona erdirilmesi ya da süresinin bitmesi veya haklı olarak feshedilmesinden itibaren derhal Gayrimenkul Danışmanı gizlilik değeri olsun veya olmasın tüm belge ve bilgileri ofise ya da pazarlanan mülklere ait tüm anahtarları sözleşme form ve ofise ait kitapçıkları, gerekli şifreleri, müşteri listelerini ve pazarladığı tüm portföylerin detaylarını … Franchise alana iade edeceğini; bu bilgi ve belgeleri sözleşmenin bitmesine müteakip bir yıl süre ile dahi doğrudan ya da dolaylı olarak kendisi veya ikinci derece sıhri hısımları tarafından veya ortağı olduğu şirket veya adi ortaklıkta dahi kullanmayacağını veya kullandırmayacağını, bu hususta haksız rekabet kurallarına uyacağını, iltibasa mahal vermeyeceğini kabul ve taahhüt eder. Aksi halde … Türkiye’nin kendisine karşı her türlü zararlarına karşı tazminat talep etmek hakkının saklı olduğunu, bu konuda ayrıca 20.000 USD dolar cezai şart ödemeyi kabul ve beyan ettiğini, gerek cezai şart bedeli ve gerekse tazminat talep haklarına karşı hiçbir itirazının olmadığını şimdiden kabul ve taahhüt etmiştir” hükmünü içermektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından feshinden sonra, davalı tarafından, çok kısa bir süre sonra, ortağı olduğu, diğer davalı şirket faaliyete geçirilmiştir. Davalı şirket ile davacının faaliyet alanları aynı olduğu gibi faaliyet merkezleri de aynı ilçe sınırları içindedir.
Taraflar arasında imzalanan 2009 tarihli sözleşmenin 4.9 maddesinde, davalının sözleşmenin geçerli olduğu süre ile sözleşmenin sona erdirilmesinden itibaren iki yıl içerisinde sözleşme çerçevesinde yürüttüğü işe benzer ya da rekabet halinde … franchise alanının işi ile bir başka şekilde bağlı işi sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dâhilinde yapmayacağını taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Davacı tarafından dava dilekçesinde davalının anılan maddede yasaklanan işi yaptığı ileri sürülerek işbu dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlıklı 48 ve devamı maddelerinde, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu bildirilmiş, BK.’nun 19. maddesinin ilk fıkrasında, bir akdin mevzuunun kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunacağı belirtildikten sonra, 2. fıkrasında bu serbestinin sınırları gösterilmiş, 20. maddesinde ise bir akdin mevzuunun gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) mugayir olması halinde o akdin batıl olacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemekte özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. Diğer bir ifade ile Anayasa’nın ve BK.’nun anılan hükümleri sözleşme özgürlüğünün sınırlarını çizmiştir.
Bu açıklamalardan sonra haksız portföy transferine dayalı cezai şart ve manevi tazminat talebinin mahkememizce reddine ilişkin verilen kararda … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre bu red kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından bu karara yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddildiğinden bu konularda yeniden hüküm kurulmamıştır.
Bozma konusu yapılan taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının geçerli olacağı ilçe sınırlarının belirtilmediği gibi, maddede belirlenen iki yıl da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olup; tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmaları mümkün olmayıp, buna göre cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-54,40-TL karar harcının peşin alınan 127,45-TL den düşümü ile kalan 73,05-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar tarafından yapılan 2.019,70-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalılar tarafı kendilerini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdikleri anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza