Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/462 E. 2021/831 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/462 Esas
KARAR NO:2021/831

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/09/2020
KARAR TARİHİ :04/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile davalı dışı … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye davalı borçlu …’in müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, müvekkili bankanın alacağı borçlular tarafından ödenmeyince, borçlulara … 1. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 05.03.2020 tarihi itibariyle nakdi kredilerden doğan toplam 74.065,80 TL borçlarının bulunduğunu bildiren kat ihtarının gönderildiğini, ihtara rağmen borç ödenmemesi üzerine, borçlular aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dasyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun takibe ve borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davacı alacağının genel kredi sözleşmesine dayandığını ve likit olduğunu belirterek sonuç olarak, davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve takibin devamın, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin ikametgahının … … Mah. … … Sk. No: …/… …/… adresi olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemelerin … mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin, … Kredi Referans numaralı ve 07.04.2017 tarihli kredi sözleşmesine kefil olduğunu ve söz konusu kredi tutarının kalan kredi tutarının asıl ve ferileri ile birlikte tamamının 10.01.2020 tarihli dekont ile ödenerek kapatıldığını, davalının oğlu olan …’in, işbu kredi sözleşmesinin akdedilmesinden sonra davacı banka ile … Kredi Referans numaralı ve 23.07.2019 tarihli kredi sözleşmesini imzaladığını ve müvekkilinin 23.07.2019 tarihli kredi sözleşmesinde asıl borçlu, müşterek müteselsil kefil veya garantör sıfatını taşımadığını, davalının kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesinin 2017 yılına ait olduğunu ve borcun ödendiğini, bu sebeple müvekkilin kefilliğinin sona ermiş bulunduğunu, davacı banka tarafından müvekkile herhangi bir şekilde hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmediğini ve yasal borç bildiriminde de bulunulmadığını, davalının matbu kredi sözleşmesine ad soyadı ve imza attığını, bu sebeple kefalet sözleşmesindeki şekil şartları yerine getirilmediğinden kefaletin geçersiz olduğunu, ayrıca müvekkilin evli olduğunu, ancak eşinin kefil olduğuna ilişkin kendi el yazısı ile rıza beyanı bulunmadığını, çünkü eşinin okuma yazma bilmediğini, bu yönüyle de kefaletin geçersiz olduğunu belirterek netice olarak; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötü niyetli davacıdan %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının alınmasına ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası
2- Sözleşme, ihtarname, ihtarname tebliğ evrakı
3- Banka kayıtları
4- Davalının nüfus kayıt örneği
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine kefile karşı açılan itirazın iptali davasıdır.
Davalının Mahkemenin yetkisine itirazı yönünden; 6100 sayılı HMK’nun 19. maddesinde “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 61. maddesi gereğince İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Genel kredi sözleşmesi tacirler arasında düzenlenmiş ticari nitelikte bir sözleşme olduğundan, HMK’nun 17.maddesi uyarınca sözleşmedeki bu yetki şartı geçerlidir. Kefaletin fer’iliği ilkesi ve 6102 Sayılı TTK’nun 7.maddesindeki ticari teselsül karinesi uyarınca genel kredi sözleşmesindeki yetki şartı sözleşmenin müteselsil kefil olan davalıyı da bağlayacağından davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun n 68/b maddesi uyarınca “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Bu madde hükmüne göre,kefil yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının borçluya tebliği gerekiyor ise de kat ihtarının kefile tebliğ şartı bulunmamaktadır. Ancak kefile yapılacak tebliğ, kefil hakkında temerrüt faizi uygulanması için değerlendirilir. Dosyada bulunan sözleşmenin, 62. maddesinde,müşteri ve kefillerin sözleşmede belirtilen adresine yapılacak tebligatların adlarına yapılmış sayılacağı, sözleşmede bildirilen adres değişikliğinin ticaret siciline kayıt edilerek bildirilmediği takdirde sözleşmede kanuni ikametgah kabul edilen adrese yapılacak tebligatların geçerli sayılacağı düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, kat ihtarının sözleşmedeki adrese gönderilmesi yeterli olup, borçluların sözleşmedeki adresten ayrılmış olmaları sebebiyle tebliğ yapılmamasının önemi yoktur.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581 vd. maddelerinde kefalet detaylı ve sıkı şekil kurallarına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK’nun 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; yazılı olması, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin müteselsil kefalet varsa bunu belirtmesi ve tüm bunların kefilin el yazısı ile yazılması gerekir. TBK’nun 584.Maddesi gereğince ise kefilin evli olması durumunda eşinin en geç sözleşmenin kurulması anında açıkça yazılı rızasının bulunması gerekmektedir. Tüm bu şartlar kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartı olup herhangi bir eksikliğin bulunması durumunda geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; ” …Beri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77.maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise; “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 584/2.maddesi gereğince kefilin sorumluluğun artmasına ilişkin değişiklik içinde eş rızası aranacaktır.
Tüm bu açıklamalarla birlikte mahkemece yapılması gereken; alanında uzman bankacı bilirkişiden hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenip, bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp, kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacak bulunmasını ve bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve faizin gider vergisi işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarı ödemeler varsa tenkis edilerek saptanarak takip tarihindeki alacağın tespitini talep etmektir.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 07/04/2017 tarihinde davacı banka ile dava dışı … arasında imzalandığı, davalının 160.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından Beşiktaş 1. Noterliğinin 05/03/2020 tarihli 9140 yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalının sözleşmedeki adresine 23/03/2020 tarihinde iade edilmekle birlikte sözleşme çerçevesinde tebliğ edilmiş sayıldığı, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 1 gün süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 1 gün eklenmek suretiyle 25/03/2020 olduğu görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan 64.883,74-TL asıl alacak 7.232,92-TL işlemiş akdi faiz, 1.678,95-TL işlemiş temerrüt faizi, 83,95-TL vergiler toplamı, 276,91-TL masraf olmak üzere toplam 74.156,47-TL, 5475670178919838 no.lu kredi kartı borcuna ait olmak üzere de; 34.790,82-TL asıl alacak, 6.223,99-TL işemiş akdi faiz, 40,50-TL işlemiş temerrüt faizi, 1,17-TL vergiler toplamı, 184,30-TL masraf olmak üzere toplam 41.240,78-TL’nin … 115.397,25-TL, … 74.156,47-TL’den sorumlu olmak kaydıyla takip yapıldığı, ödeme emrinin 18/09/2020 tarihinde kefil …’e tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 10/08/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, sözleşme ve banka kayıtları dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bankacı bilirkişinin 17/05/2021 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı … A.Ş. ile dava dışı … arasında 07.04.2017 tarihinde 160.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözkonusu sözleşmede, davalı …’in 160.000,00 TL tutarlı kefalet imzasının bulunduğu, sözleşmenin kefalet bölümünün, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinde öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlendiği, ayrıca eş rıza beyanının mevcut olduğu, bu sebeple 6098 sayılı TBK’nın 584. Maddesinde belirtilen şartın da yerine getirildiği taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden davalı asıl borçluya, 07.04.2017 tarihinde 358-TT-16813 hesap no.su ile Hazine Destekli Kredi Garanti Fonu kefaleti ile 60 ay vadeli, 100.000,00 TL tutarlı Taksilli Ticari Kredinin kullandırıldığı ve söz konusu kredinin 10.01.2020 tarihi itibariyle mevcut bulunan 56.648,99-TL anapara, 5.644,80-TL komisyon ve 283,25-TL BSMV’sinin dava dışı asıl borçlu … tarafından nakden ödendiği, huzurdaki davaya konu kredinin ise aşağıda detaylandırılan 23.07.2019 tarihli 130 gün ödemesiz … no lu Taksitli Ticari Kredi (Yapılandırma Kredisi) olduğu, söz konusu kredi tutarının 31.675,14 TL’lık kısmı ile dava dışı asıl borçluya 11.07.2018 tarihinde kullandırılan … Nolu kredinin anapara ve birikmiş faiz borcunun ödendiği, kalan tutarırı 27.130,98 TL’lık kısmı ile Kredili Mevduat Hesabında mevcut anapara borcunun 5.215,01-TL’lık bölümü ile şirket kredi kartı ve sigorta borçlarının ödendiği dava dışı asıl borçluya ait mevduat ve kredi hesap hareketleri incelendiğinde, dava konusu taksitli ticari krediye hiçbir geri ödeme yapılmadığı ve 05.03.2020 tarihinde davacı bankaca kredi hesabının kat edildiğinin tespit edildiğini, dava dışı asıl borçluya ait mevduat ve kredi hesap özetleri incelendiğinde, 06.03.2020 takip tarihi itibariyle ödeme planındaki 30.11.2019, 31.12.2019, 31.01.2020 ve 29.02.2020 tarihli taksitler ödenmedikleri için muaccel oldukları, kalan anapara tutarının ise kat ihtarnamesinde verilen süre dolmadan icra takibinin açılmış olması nedeniyle, takip tarihinde muaccel olmadığı kanaatine ulaşıldığını, bu durumda, davacı tarafından takip tarihi itibariyle, davalı kefilden sadece muaccel olan taksit tutarları ile bu alacaklara işletilen temerrüt faizi ve BSMV tutarlarının talep edilebileceğinin değerlendirildiği, neticeten dava konusu alacak tutarının, davacı …Ş. ile dava dışı asıl borçlu … arasında imzalanan 160.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi’ne istinaden, dava dışı asıl borçluya kullandırılan 64.522.09-TLlik Taksitli Ticari Kredi (Yapılandırma Kredisi) borcundan kaynaklandığı, kat ihtarnamesi noter tebliğ şerhlerine göre; dava dışı asıl borçlunun sözleşmedeki ve aynı zamanda Vergi Levhasındaki adresine gönderilen kat ihtarnamesinin dava dışı asıl borçluya tebliğ edilemediği, ancak taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin 62. maddesi uyarınca, kat ihtarının 23.03.2020 tarıhinde tebliğ edilmiş sayılabileceği, bu durumda dava dışı asıl borçlunun 25.03.2020 tarihinde temerrüde düştüğü, davalı kefil …’e gönderilen ihtarnamenin de tebliğ edilemediği, bu sebeple adı geçenin takiple temerrüde düştüğü, ancak, kat ihtarnamesinde muhataplara verileri süre dolmadan, davacı banka tarafından 06.03.2020 tarihinde icra takibinin açıldığı, bu nedenle dava dışı asıl borçlunun da takiple temerrüde düştüğü, 08.03.2020 tarihinde takiple temerrüde düşen dava dışı asıl borçlu bakımından, dava konusu … No.lu Taksitli Ticari Kredi için yapılan hesaplama sonucunda, davacı bankanın takip tarihi itibariyle 74.106,00 TL alacak tutarının bulunduğu, takip talebinde ise 74.156,47 TL talep edildiği, Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde, davalı kefil …’in 160.000,00 TL’lık geçerli kefaleti bulunduğu, takiple temerrüde düşen kefile ve dava dışı asıl borçluya gönderilen ihtarnamede verilen süre dolmadan davacı bankaca icra takibinin açıldığı, Yargıtay, yerleşik içtihatlarında, borçlulara gönderilen ihtarnamede verilen sürenin sonuna kadar muacceliyetin ertelendiği görüşünde olup bu itibarla, davalı kefilin sadece takip tarihi itibariyle muaccel olan taksit tutarlarından ve işlemiş gecikme faizlerinden sorumlu Mahkeme tarafından işbu görüşün benimsenmesi halinde, davalı kefilden 06.03.2020 takip tarihi itibariyle toplam 12.350,81 TL talep edilebileceği, ancak Mahkeme tarafından söz konusu görüşün benimsenmemesi halinde davalı kefil de dava dışı asil borçlu ile birlikte takiple temerrüde düştüğünden, dava dışı asıl borçlu için hesaplanan ve davalı kefilin kefalet limiti içinde kalan toplam 74.106.00 TL borçtan, kefil …’in de sorumlu tutulabileceği, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 12.2. Maddesi uyarınca davacı banka tarafından, takipten itibaren asıl alacak tutarı için %21,24 akdi faiz oranının 2 katı olan %42,48 faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacı ile dava dışı kredi borçlusu … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davalının müteselsil kefil olduğu, müteselsil kefilin yukarıda ayrıntılı anlatılan kefalet sözleşmesi şekil şartlarını sağladığı, davacı tarafından hesabın 05.03.2020 tarihinde kat edildiği, kat ihtarnamesinin asıl borçluya 23.03.2020 tarihinde iade edilmekle birlikte sözleşme gereğince tebliğ edilmiş sayılacağı, davalı kefile yapılan tebligatın iade edilmekle takip tarihi itibari ile temerrüte düşmüş sayılacağı, kefile başvurabileceği, davaya dayanak takibin takip talebinin 17.06.2020 tarihinde açıldığı, ancak kefile yapılan tebligat iade döndüğünden takip tarihine kadar temerrüt faizi hesaplanamayacağı, dava konusu borcun davalıların kefil olduğu genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredinin yapılanmasından kaynaklandığı ve kefilin borçtan sorumlu olduğu görülmüştür.
Davalı vekilinin imza ve yazı inkarı yönünden ise; davalı vekilnin cevap dilekçesi ile savunmasını kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarına dayandırdığı, ancak imza inkarında bulunmadığı, mahkememizin 31/05/2021 tarihli 3. celsesinde imzayı inkar ettiği, mahkememizce 2 nolu ara kararı ile imza inkarının, cevap dilekçesinde ki ikrar nedeniyle reddedildiği, bu sefer davalının 4. celse sözlü beyanı ile yazıyı inkar ettiği, davalının tüm bu açıklamalardan görüldüğü üzere yargılamayı uzatmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin kefilin eşi yönünden okuma yazmasının bulunmadığı iddiası ile kendi el yazısı ile rızasının alınmadığından bahisle yazı inkarında bulunmuş, imzayı kabul etmiştir. TBK madde 584 uyarınca eşin rızası, adi yazılı şekle tabidir. Bu noktada, rıza beyanının eş tarafından el yazısı ile belirtilmesi gerekli olmayıp, eşin kefalet belgesini imzalaması yeterlidir. Bu halde davalının eş rızasındaki beyanın kendi el yazısıyla olmadığı iddiası ve yazı incelemesi talebi yargılamaya fayda sağlamayacağından inceleme yapılmayarak davanın kısmen kabulüne karar verilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptaline; takibin 11.369,56-TL asıl alacak, 670,80-TL işlemiş faiz, 33,54-TL BSMV ve 276,91-TL masraf olmak üzere toplam 12.350,81-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %42,48 oranında temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 2.470,16-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 843,68-TL harçtan, peşin alınan 689,42-TL harç mahsup edilerek kalan 154,26-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 689,42-TL peşin harç, 54,40TL başvuru harcı olmak üzere toplam 743,82-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.834,74-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 752,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 125,20-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 219,80-TL’nin davalıdan, 1.100,20-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/10/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır