Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/452 E. 2022/564 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/452 Esas
KARAR NO : 2022/564
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 10/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında hizmet sözleşmeleri imzalandığını, müvekkilinin üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, 10/05/2015 tarihinde Yönetim Hizmet Sözleşmesi gereğince edimler yerine getirilmekte iken davalı şirket tarafından haksız bir şekilde Ağustos 2015 itibariyle sözleşmeye son verildiğini, sözleşmeler gereğince müvekkili şirkete bir kısım ödemelerin yapıldığı, fakat müvekkilinin doğmuş olacağının büyük bir kısmının erken ve haksız fesih nedeniyle muaccel alacağının davalı uhdesinde durmaya devam ettiğini, davalı şirket … Noterliğinin 20/12/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünü ve ödeme talep edildiğini, netice elde edilememesi üzerine arabuluculuğa başvurulduğu ve yine netice alınamadığını, işbu nedenle bu davanın açılmasının zaruriyetinin doğduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın kabulünü, sözleşmeler gereğince müvekkilinin alacaklarının tespiti ile tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletinde davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasındaki hizmet sözleşmeleri imzalandığını, imzalanan sözleşmelerin yerine getirilmediği hususunun 21/10/2015 tarihli ihbar ve ihtarname ile davacı tarafa bildirildiğini, 23/12/2015 tarihindeki ihbar ve ihtarname ile sözleşmenin gerekleri yerine getirilmediğinden dolayı son verildiğini, kiralama komisyon bedeline mahsuben 94.400,00-TL bedelli bir fatura kesilerek şirketlerine ulaştırıldığını, 07 Ocak 2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarla fatura karşılığında hizmet alınmadığından dolayı davacı tarafa iade olunduğunu, yine kiralama komisyon bedeline mahsuben 76.700,00-TL bedelli bir adet faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini, 19 Şubat 2016 tarihli yevmiye … yevmiye numaralı ihtarla faturanın iade edildiğini, davacı tarafça … Noterliğinden 20 Aralık 2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarla müvekkili şirketten kaynağı ve dayanağı olmayan 620.499,60-TL alacağın talep edildiğini,… Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarla cevap verildiği ve alacak kalemlerinin kabul edilmediğini, müvekkili nezdinde davacı tarafın herhangi bir alacak kaleminin bulunmadığını, tüm bu açıklanan nedenlerle yetki itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 14/12/2020 tarihli celsesinde, sözleşmenin 7.8 ve 9.7 maddeleri uyarınca yetki itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mali Müşavir ve Konu Uzmanı bilirkişi heyetinin 17/07/2021 tarihli raporunda özetle; AVM Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi bakımından davalı şirket tarafından haklı fesih sebebi oluşmuş olup ihtarname ile davacı şirkete bildirim yapılmıştır. Davacı şirket ihtarnameye – istinaden gerekli yönetim hizmetleri sözleşmesi edinimlerini yerine getirmemiştir. Kiralama Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda 15 dönemde aylık 10.000 TL ücret ödendiği dava konusu dosya ekinde sunulmuş olup ilgili tutarın kira sözleşmesinin 5. maddesi d bendinde aylık danışmanlık hizmet bedeli sabit ödemesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirket tarafından fesih’e konu gerekçeler 21.10.2015 tarihinde belirtilen ihtarname ile belirtilmiş olmasına karşın 30.05.2015 tarihinde kira sözleşmeleri davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edilmiştir. İlgili tutanak ile kiralama hizmeti tamamlandığı belirtilmiştir. Davalı şirketin eksik hususlar için tanzim ettiği ihtarname kabul tarihinden sonra olduğu anlaşılmış kabul tutanağında eksik şartlar belirtilmediğinden ötürü sözleşme bir bütün olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Kiralama sözleşmesi hükümleri ve tutanak ile kabul edilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde iş tamamlanmıştır. 30.12.2015 tarihli, Kiralama komisyon bedeline mahsuben … sıra numaralı 94.000,00 TL bedelli komisyon bedeli fatura tutarı davacı şirketin haklı alacağıdır.
Mali yönden yapılan incelemede neticesinde; Sayın Mahkemenizin 22/01/2021 tarihli ara kararının 2. maddesinde “tarafların defterlerini sunmaları hususunda verilen kesin süre kapsamında” inceleme günü ve/veya öncesinde defterlerini sunmamış ve yerinde inceleme talebinde de bulunmamış olan davacı tarafın defterleri işbu rapor itibariyle incelenmediği, dava dilekçesi ekindeki faturaların davalı defterlerinde yer alıp almadığı yönünden yapılan incelemede; dava dilekçesi ekindeki faturaların (ve ayrıca bu faturalar haricinde davacı tarafından tanzim edilmiş herhangi bir faturanın) davalının usulüne uygun tutulmuş olan ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı (yani davalının defterlerinde davacı tarafından tanzim edilmiş herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı), dava dilekçesi ekindeki faturaların davalıya tebliğ edildiği yönünde herhangi bir bilgi/belge sunulmamış olmakla birlikte, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu “davalı şirket tarafından keşide edilip davacı şirkete gönderilmiş olan ihtarnamelerde” “davacının davalı adına tanzim etmiş olduğu 30/12/2015 T. ve … nolu 94.400,00 TL bedelli faturanın; 30/11/2015 T. ve … nolu 129.800,00 TL bedelli ve 30/11/2015 T. ve … nolu 118.000,00 TL bedelli faturaların ve 29/01/2016 T. ve … nolu 76.700,00 TL bedelli faturanın”, davalı tarafından kabul edilmeyerek noterlikte keşide edilen ihtarnameler ile davacıya iade edilmiş olduğu tespit edildiği bildirilmiştir.
Mali Müşavir ve Konu Uzmanı bilirkişi heyetinin 22/08/2022 tarihli ek raporunda özetle;
Davalı vekilince; “Ancak mali konularla ilgili yapılan değerlendirmede “dava dilekçesi ekindeki faturaların davalı defterlerinde yer alıp almadığı yönünden yapılan incelemede” denilmekle sanki davalının bahse konu faturaları delil olarak sunduğu ve bu fatura deliline dayandığı gibi bir anlam çıktığından hem hukuki hem de mali değerlendirme açısından hatalı sonuçlara yol açacağından yukarıda açıklanmış olmasına karşın önemine binaen tekrarla, dosyada bahse konu faturalar davacı delilleri arasında yer almayıp ispat açısından fatura deliline dayanılmamıştır. Raporda bu tespitle ilgili bölümler ve bunun sonucunda hatalı tespitlere göre davacının alacaklı olabileceği sonucuna ulaşılabilecek bir rapor tanzimine itiraz ediyoruz.” şeklinde itiraz edilmiştir. Konu ile ilgili olarak belirtmek gerekir ki, muhasebe kayıt sisteminde, ticari defter kayıtları ve kayıtlara dayanak belgeler bir bütün teşkil etmektedir; keza, muhasebenin temel kavramlarından birisi de tarafsızlık ve belgelendirme kavramıdır; bu kavram gereği muhasebe defterlerine yapılan her kaydın mutlaka, işlemin gerçek durumunu yansıtan, usulüne uygun olarak düzenlenmiş ve işletme ile ilgili tüm finansal bilgi kullanıcılarına karşı ispat edici özelliği olan objektif bir belgeye dayandırılması gerekir. Ülkemizde muhasebe belgeleri ve bu belgelerin düzenlenme koşul ve esasları da başta vergi kanunları olmak üzere, Türk Ticaret Kanunu ve sermaye piyasası mevzuatında ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Netice itibariyle, ticari defter kayıtlarının belgelerle tevsiki zorunlu olup, ticari defter kayıtlarının incelenmesi, kayıtlara dayanak belgelerin incelemesini de zorunlu kılmaktadır. Bu itibarla, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu faturaların, tarafların defterlerinde kayıtlı olup olmadığı tarafımca incelenmiştir; tarafımca yapılan inceleme ile işbu İncelemeye davalının yaptığı itirazların değerlendirmesi Sayın Mahkemeniz takdirindedir. Davacı vekilince; “kök raporda ticari defterlerinin tarafımca incelenmemesine” itiraz edilmiştir. Konu ile ilgili olarak belirtmek gerekir ki, kök raporda davacının defterlerinin neden incelenmediği açıklanmıştır; Sayın Mahkemenizce ek rapor tanziminde “davacının defterlerinin de incelenmesi” hususunda görevlendirilmem üzerine işbu ek rapor itibariyle, davacının defterleri de incelenmiştir.
Tarafların “kök Rapordaki Diğer İnceleme” İle İlgili İtirazlarının incelenmesi ve Değerlendirilmesi:
AVM Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi bakımından davalı şirket tarafından haklı fesih sebebi oluşmuş olup ihtarname ile davacı şirkete bildirim yapılmıştır. Davacı şirket ihtarnameye istinaden gerekli yönetim hizmetleri sözleşmesi edinimlerini yerine getirmemiştir. Kiralama Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda 15 dönemde aylık 10.000 TL ücret ödendiği dava konusu dosya ekinde sunulmuş olup ilgili tutarın Kira sözleşmesinin 5. maddesi d bendinde aylık danışmanlık hizmet bedeli sabit ödemesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirket tarafından fesih’e konu gerekçeler 21.10.2015 tarihinde belirtilen ihtarname ile belirtilmiş olmasına karşın 30.05.2015 tarihinde kira sözleşmeleri davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edilmiştir. İlgili tutanak ile kiralama hizmeti tamamlandığı belirtilmiştir. Davalı şirketin eksik hususlar için tanzim ettiği ihtaname kabul tarihinden sonra olduğu anlaşılmış kabul tutanağında eksik şartlar belirtilmediğinden ötürü sözleşme bir bütün olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Kiralama sözleşmesi hükümleri ve tutanak ile kabul edilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde iş tamamlanmıştır. 30.12.2015 tarihli, Kiralama komisyon bedeline mahsuben 004328 sıra numaralı 94.000,00 TL bedelli komisyon bedeli fatura tutarı davacı şirketin haklı alacağı olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki kiralama, iç mimari-cephe proje ve yönetim hizmet sözleşmeleri uyarınca davacının yerine getirdiği edimler kapsamında iddia edilen ve süresinden önce gerçekleştirilen fesih nedeniyle mahrum kalınan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında … adlı işyerinde bulunan dükkanların kiralanması ile ilgili 01/03/2014 başlangıç tarihli sözleşme, AVM’nin yönetimi ile ilgili 01/02/2014 tarihli Yönetim Hizmet Sözleşmesi ve bila tarihli İç Mimari-cephe projesi hizmet sözleşmesi ile ek protokolü imza edilmiştir. İlgili sözleşmeler kapsamında uyuşmazlık halinde yetki belirlemesi İstanbul Mahkemeleri olarak usulüne uygun şekilde düzenlendiğinden davalının yetki itirazına itibar edilmemiştir.
Davacı bahsi geçen sözleşmeler kapsamında edimlerini yerine getirdiğini, faturalar düzenlediğini ancak ihtarlara rağmen davalının ödemekten kaçındığını, davalının haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini, erken fesihten dolayı zarara uğradığını belirterek sözleşme ve faturaya dayalı alacak isteminde bulunmuştur. Davalı ise cevap dilekçesinde sözleşmelerin gereği gibi yerine getirilmemesinden dolayı haklı nedenle feshedildiğini, faturaların karşı tarafa iade edildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davalı 21/10/2015 tarihli ihtarname ile yönetim ve kiralama sözleşmelerinden doğan edimlerin yerine getirilmediğini, tüm kira kontratlarının kendi avukatları tarafından düzenlendiğini, ön çalışma raporunun sunulmadığını, gerekli toplantıların yapılmadığını, kat planlarına uyulmadığını, marka taahhütlerinin yerine getirilmediğini, taahhüt edilen aylık gelir seviyesine ulaşılamadığını, yönetimle ilgili aylık raporların sunulmadığını, raporlama ve görevlerin aksatıldığını belirterek eksikliklerin 15 günlük mehilde giderilmesini aksi halde sözleşmenin feshedileceğini davacıya ihtar etmiş, 19/02/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmelerin feshedildiğini bildirmiştir.
Davacı 20/12/2018 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeler kapsamında edimlerin yerine getirildiğini, projenin tamamlanarak teslim edildiğini, kiralamaların tamamlandığını, yönetim süreci devam ederken sözleşmenin süresinden önce feshedildiğini belirterek bakiye alacaklarını ve fatura bedellerini davalıdan talep etmiştir. Davacı bu ihtarından sözleşmenin ağustos 2015 tarihinde feshedildiğine işaret etmiştir. Oysa davacının dayandığı birçok faturanın düzenleme tarihinin bu tarihten sonraya dayalı olduğu görülmüştür.
Yapılan bilirkişi incelemesinde davalının ticari defterlerinde davacı tarafından tanzim edilmiş herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı, davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı tarafça kabul edilmeyerek keşide edilen ihtarnameler ile davacıya iade edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki bila tarihli İç Mimari-cephe projesi hizmet sözleşmesi ile ek protokolü kapsamında;
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı)
Yapıldığı iddia ve ispat edilen işler yönünden, iş bedeli yapıldığı tarihteki mahalli rayiçlere göre belirleneceği temel ilkedir. Sözleşme ilişkisi kapsamında fatura düzenlenmesi, tek başına sözleşmenin varlığını ve faturadaki işlerin yapıldığını kanıtlamaya yetmez ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde veya ihtilafsız olması halinde, sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Faturada belirtilen birim değerlerin fahiş olduğu iddia edilemez. Ancak faturada belirtilen işlerin yapılarak, iş sahibine teslim edildiği hususu yüklenici tarafça ayrıca ispatlanmak zorundadır. Faturada belirtilen işlerin bir kısmının yapılmadığı iddiası, eksik iş iddiasına dayalı olmakla, herhangi bir itirazı kayda veya öncesinde ihbar yükümlülüğü taşımaz ise de, ayıplı iş iddiası teslimden sonra makul sürede, yükleniciye ihbar edildiğinin kanıtlanması zorunluluğunu gerektirir.
Davacının proje bedeli kapsamında 110.000,00 TL’lik (toplam 129.800,00 TL bedelli) faturayı 30/11/2015 tarihinde düzenlediği, bu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, faturanın tebliğine ilişkin evrak sunulmadığı, faturanın davalı tarafça 23/12/2015 tarihinde teslim alınmayarak iade edildiği, davalının akdin feshine ilişkin ihtaratının 21/10/2015 tarihli olduğu, taraflar arasındaki ek sözleşmeye göre hakediş usulünün işin tamamlanma oranına göre belirlendiği, davacının bu kapsamda düzenlediği faturanın hakediş usulüne uygun olmadığı, iade edilen fatura ile içeriğinin kesinleşmediği, faturada belirtilen işlerin yapılarak, iş sahibine teslim edildiği hususunun yüklenici davalı tarafça ayrıca ispat olunamadığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki alacak talebi reddedilmiştir.
Taraflar arasındaki … AVM adlı işyerinde bulunan dükkanların kiralanması ile ilgili 01/03/2014 başlangıç tarihli sözleşme kapsamında;
Davacının kiralama hizmeti kapsamında dosyaya sunduğu 28/05/2015 tarihli kiralama sözleşmeleri teslim tutanağı bulunmaktadır. Bu belgenin içeriğine göre %100 doluluk oranı sağlanarak sözleşmeler teslim edilmiştir. Teslim tutanağı altında imzası bulunan kişi … ‘dır. Oysa dosyadaki belgelerden şirket temsilcisinin … olduğu, bu kişiden ayrı olarak ilgili kişiye teslim tutanağı düzenlenme gerekçesinin açıklanamadığı, davalının da bu yönde açık itirazı bulunduğu görülmüş, aksi davacı tarafça delillendirilmemiştir.
İlgili sözleşme hükümlerine göre davacı AVM’de orantılı marka dağılımı yapmak, işveren davalı tarafından onaylanmış kira şartlarına göre sözleşmeler hazırlayıp işverenin onayını almak, kira işleri ile ilgili aylık raporlar sunmak, sözleşmeler imzalanmadan işverenin onayını almakla yükümlenmiştir. Bunun karşılığında sabit veya cira bazlı kira bedeline oranla ücrete hak kazanacak ve ilk kira bedelleri ile teminatlar yatırıldığında (m.;5.1-b) davacı ücrete hak kazanacaktır. Bunun haricinde aylık 10.000 TL’lik fatura düzenlenerek sabit ödeme işverence yapılacaktır. (m.;5.1-d) İşverenin onayı halinde masraflar da karşılanacaktır. Ücretler fatura edildikten 5 iş günü sonrasında 5.1-b maddesine göre ödenecektir. (m.; 5.2)
Davacının kiralama hizmeti bedeli kapsamında tanzim ettiği faturaların hangi usulle, hangi kira bedellerine göre hesaplandığı açık olmamakla birlikte 76.700,00 TL’lik kiralama komisyon bedeline dair faturanın 29/01/2016 tarihinde düzenlediği, 94.400,00 TL’lik faturanın 30/12/2015 tarihinde düzenlendiği, bu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, faturanın tebliğine ilişkin evrak sunulmadığı, 76.700,00 TL’lik faturanın davalı tarafça 19/02/2016 tarihinde; 94.400,00 TL’lik faturanın ise 07/01/2016 tarihinde teslim alınmayarak iade edildiği, davalının akdin feshine ilişkin ihtaratının fatura tarihlerinden önce 21/10/2015 tarihli olduğu, davacının bu kapsamda düzenlediği faturanın hakediş usulüne uygun olmadığı, kira sözleşmelerinin imza edilmeden önce işverence onaylandığına veya görüşüldüğüne dair bilgi ve belge sunulmadığı, sadece 28/05/2015 tarihli kiralama sözleşmeleri teslim tutanağının bulunduğu, tek taraflı düzenlendiğinden içeriğine dair işveren kabulüne işaret edemeyeceği, oysa davalının bu tutanağı kabul etmediği, teslim alınmadığını ileri sürdüğü, teslim alan kişinin yetkili temsilci olduğuna, teslim tutanağını teyit eder şekilde dayanak kiralama sözleşmeleri örneklerinin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla işin tamamlanarak davalıya teslim edildiğine, davacı tarafça ücrete hak kazanıldığına dair ispatın davacı tarafça yerine getirilmediği anlaşılmakla davacının bu yöndeki alacak talebi reddedilmiştir.
Kiralama hizmeti kapsamında davacının sözleşmede yükümlendiği edimlerini gereği gibi yerine getirmediği, kira sözleşmelerinin davalı işveren onayına sunulduğuna, raporlandığına veya imzadan önce işverence onaylandığına dair işlerin yerine getirilmediği görülmekle bu gerekçelerle davalı işveren tarafından gerçekleştirilen feshin bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi haklı nedene dayandığı, anlaşılmakla ücrete hak kazandığına dair iddiaya itibar olunmamış, davacının sözleşme süresince kira sözleşmesinin 5. maddesi d bendinde aylık danışmanlık hizmet bedeli sabit ödemesi almaya hak kazandığı aylık 10.000,00 TL’lik ücretlerinin de işverence ödendiği tespit olunmakla bu yöndeki tüm alacak talepleri reddedilmiştir.
Taraflar arasındaki AVM’nin yönetimi ile ilgili 01/02/2014 tarihli Yönetim Hizmet Sözleşmesi kapsamında;
AVM’nin yönetimi ile ilgili 01/02/2014 tarihli Yönetim Hizmet Sözleşmesi bağlı sözleşme olup kiralama hizmet sözleşmesi kapsamında dükkanların kiralanmasından sonra yürürlüğe gireceği belirlenip bir yıl süreli olarak imza edilmiştir.
Davacı tarafça yönetim hizmet bedeli adı altında 30/11/2015 tarihinde 118.000,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş ise de öncelikle belirtildiği gibi bu sözleşmenin kiralama hizmet sözleşmesine bağımlı olduğu ve tüm kira işlerinin tamamlanması halinde yürürlüğü gireceği, kiralama işlerinin yukarıda ifade edildiği üzere davacı tarafça usulünce yerine getirilmediği, sözleşmenin haklı nedenle davalı tarafça feshedildiği, dolayısıyla sözleşmenin asıl borç yerine getirilmediğinden sona erdiği tespit edilmiştir. Bunun yanında bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının ihtarname ile davacı şirkete bildirim yapılmasına rağmen davacı şirketin sözleşme uyarınca edinimlerini yerine getirmediği anlaşılmıştır. İlgili 118.000,00 TL’lik faturanın 30/11/2015 tarihinde düzenlediği, bu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, faturanın tebliğine ilişkin evrak sunulmadığı, faturanın davalı tarafça 23/12/2015 tarihinde teslim alınmayarak iade edildiği, davalının akdin feshine ilişkin ihtaratının fatura tarihinden önce 21/10/2015 tarihli olduğu, sözleşme kapsamında periyodik raporlamaların işverene sunulduğuna dair delil bulunmadığı, sözleşmenin 7.2. maddesinde davacının ücrete hak kazanmasının düzenlediği faturanın işverence onaylanmasına bağlı olduğu anlaşılmakla davacının bu yöndeki alacak talepleri reddedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalının haklı feshi kapsamında davacının bakiye alacak, kazanç mahrumiyeti talebinde bulunamayacağı, sözleşme edimlerinin gereğince yerine getirilmediği, tanzim edilen faturaların karşılıklarının usulünce belirlenmediği, davalı tarafça iade edildiği, ticari defterlerde kayıtlı bulunmadığı, içeriklerinin teyide muhtaç olduğu, sözleşme şartlarına uygun olarak fatura edilmediği, ücrete hak kazanıldığının usulünce ispat olunamadığı, açıkça yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu harcın 5.123,25-TL peşin harçtan düşümü ile artan 5.042,55-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 45.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının gerekçeli karar tebliğ gideri düşüldükten sonra re’sen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.10/10/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸