Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/440 E. 2022/305 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/440 Esas
KARAR NO : 2022/305
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/08/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememizine sunmuş olduğu dava dilekçesinde; plakası tespit edilmeyen aracın, 28/07/2019 günü saat:20:30’da müvekkilinin yönetimindeki motosikleti virajda sıkıştırması sonucu dengesini kaybeden müvekkilinin motosikletten düşmesi sonucu müvekkilinin yaralandığını, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, 5.500,00-TL daimi maluliyet tazminatının davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; Kazanın plakası ve sürücüsü tespite dilemeyen bir araç nedeni ile meydana geldiğine ilişkin başvuru sahibinin başvurunun ispata yeterli olmadığından reddi gerektiğini, kaza tespit tutanağında kusur dağılımında davacı %100 kusurlu olduğunu, davacının maluliyet ile ilgili tazminat talebinde bulunabilmesi için maluliyet oranının ve malul kaldığını tam teşekküllü hastane raporları ile belgelendirmesi gerektiğini, kusur oranını bilirkişilerce belirlenmesi gerektiğini, kaza esnasında davacının seyahat ettiği motosiklette koruyucu tertibatını kullanmaması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunu, müvekkili aleyhine tazminata hükmedilecek ise tazminatın içeriğinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile belirleneceği sabit olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın usul ve yasaya aykırı davanın reddini, haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddini ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile hasta müşahede evrakları üzerinde inceleme yapılarak kaza nedeniyle davacının maluliyet oranın belirlenmesi için dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir.
Adli Tıp Kurumunun düzenlediği 06/09/2021 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacının meslekte kazanma gücünden kayıp oranının %15 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) ay olduğunu belirtmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri, ile Adli Tıp Kurulunun raporu ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak kaza tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için aktüer ve kusur bilirkişisine verilmiştir.
Aktüer bilirkişinin kusur bilirkişisi ile düzenlediği 30/11/2021 tarihli raporunda özetle; Plakası tespit edilemeyen aracın kimliği belirsiz sürücüsünün olayda % 50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, Davacı … …’ in olayda % 50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, Yargıtay 17 HD 14/12/2020 T., 2020/4594 E. , 2020/8383 K. sayılı kararı nazara alındığında tüm vücut engellilik oranının maddi zarar hesabında esas alınması gerektiği kanaatine varılmış olmakla birlikte; dosyada Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine Göre düzenlenen ATK … İhtisas Kurulunun … tarihli raporu dışında belge olmadığından takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere %15 oranındaki meslekte kazanma gücü kabına göre hesaplama yapıldığı, Davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 123.027,62 TL olduğu, Temerrüt başlangıcının 27.12.2019 tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu Görüş ve kanaatleriyle raporlarını sunmuşlardır.
Dosya içinde trafik kaza raporu ve olay yeri krokisi mevcut. Olay yeri fotoğraflarından yolun orta refüj ile ayrılmış, tek yönlü, asfalt kaplama olduğu, olay saatinden havanın açık, görüşün normal olduğu anlaşılmaktadır. Konu ile ilgili alınan Uzman Mütalaa raporunda, olayın viraj içinde meydana geldiği, motosikletin üçüncü şeritte seyri sırasında plakası tespit edilemeyen aracın sıkıştırması sonucu motosiklete sürücüsünün kontrolunu kaybederek aracını devirdiği, olayın meydana gelmesinde olay yerinde durayan plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünü % 100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Trafik kaza raporunda her ne kadar olayın tek taraflı kaza olduğu ve davacının olayda kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, davacının olaydan hemen sonraki ifadesinde, kontrolunu kaybetmesine başka bir aracın neden olduğu açıklaması mevcuttur. Bu açıklama doğrultusunda olay sırasında her iki aracın virajda seyretmeleri sırasında birbirlerine aşırı yaklaşmaları sonucu motosiklet sürücüsünün ani doğrultu değiştirmek istemesi ile kontrolunu kaybettiği kanaatine varılmıştır.
Karayolları Trafik Kanununun şerit izleme ile ilgili 56.maddesinde,1. sürücülerin geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları yasaktır, hükmü bulunmaktadır.
Plakası tespit edilemeyen aracın kimliği bilinmeyen sürücüsü, olay sırasında kendisi ile aynı yönde seyreden motoskletin yanında viraja girerek viraj içindeki doğrultu değiştirmesi sırasında motosikletin emniyetli seyrine engel teşkil edecek şekilde yaklaştığından kazanın meydana gelmesinde kusurlu görülmüştür. Trafik kaza raporunda, bu varlığı bilinmeden rapor düzenlenmiş olduğundan rapordaki görüşe latılmanın mümkün olmadığı gibi olayın çarpışma sonucu meydana gelmemiş olması dikkate alınarak Uzman raporunda belirtildiği gibi oalyda sadece bu sürücünün kusurlu olduğu görüşü de uygun görülmemiştir.
Davacı motosiklet sürücüsü … … yönetimindeki motosiklet ile Karayolları Trafik Kanununun 52.maddesinde belirtilen kurallara uymadan
viraja yaklaşırken tedbirli davranıp aracının teknik özelliklerini de dikkate alarak hızını azaltmadığından, viraja girerken yakınında bulunan plakası bilinmeyen araç ile arasında güvenli mesafe bırakmak için gerekeni yapmadığından, diğer aracın yanına aşırı yaklaşması ile kontrolunu kaybetmesinde diğer araç sürücüsü kadar kusurlu görülmüştür.
19.04.1995 doğumlu olan davacı … … 28.07.2019 kaza tarihi itibarı ile (24) yaşında olup,TRH-2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (50) yıl ve (74) yaşına kadar yaşayacaktır. Davacının (24) yaşından itibaren, (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif (36) yıldır. Davacının (60-74) yaşları arası zarar gördüğü emeklilik ve pasif devresi (14) yıldır.
Yargıtay 17 HD 14/12/2020 T., 2020/4594 E. , 2020/8383 K. sayılı kararı nazara alındığında tüm vücut engellilik oranının maddi zarar hesabında esas alınması gerektiği kanaatine varılmış olmakla birlikte dosyada Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine Göre düzenlenen ATK … İhtisas Kurulunun … tarihli raporu dışında belge olmadığından %15 oranındaki meslekte kazanma gücü kabına göre hesaplama yapılacaktır.
Sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının, ilkokul mezunu ve mesleksiz olduğu belirtilmektedir. Davacının kazançlarına ilişkin SGK Hizmet Dökümü veya ücret bordrosu mevcut olmadığından bekar çalışanlar için uygulanan net asgari ücretler hesaba esas alınacaktır.
Davacının İşlemiş aktif devrede sürekli iş göremezlik maddi zararı = 57.725,97 TL x 15,0% = 8.658,90 TL,
İşleyecek aktif devrede sürekli iş göremezlik maddi zararı = 1.152.967,20 TL x 15,0% = 172.945,08 TL,
İşleyecek pasif devrede sürekli iş göremezlik maddi zararı = 429.675,12 TL x 15,0% = 64.451,27 TL olup, Davacının sürekli iş göremezlik maddi zararları toplamı = 246.055,25 TL dir.
Olayın meydana gelmesinde davacı %50 kusurlu olduğundan hesaplanan maddi zarar tutarından %50oranında kusur indirimi yapılacaktır.
Somut olay iş kazası olmadığından 5510 sayılı yasanın 13. ve 19. Maddesine göre davacıya SGK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinin 02.09.2020 tarihli müzekkere cevabında davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı belirtildiğinden rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmamaktadır.
Davacıya maddi tazminat ödemesi yapılmadığı anlaşıldığından ödeme tenziline yer bulunmamaktadır.
Davacının , Kusur indirimi (246.055,25 x %50 kusur) = 123.027,63 TL, olup, Davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararı = 123.027,62 TL dir.
Davalı …na sorumluluk yöneltilmesinin gerekçesi plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün davacının yaralanmasına sebep olmasıdır. 5684 sayılı Sigorta Kanununun 14/2/b 6maddesinde “sigortalısı tespit edilemeyenlerin neden olduğu bedensel zararlar için,” …na başvuru yapılacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu edilen talep, maluliyet tazminatı talebine ilişkin olması nedeniyle bedensel zarar kapsamındadır. Davacının 5684 sayılı Sigortacılık Kanun’unun 14. ve … Yönetmeliğinin 9. maddeleri uyarınca, …na başvuru şartları oluşmuştur.
Dava konusu olayda söz konusu olan zorunlu poliçe, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi olup, tazminatın varlığının değerlendirilmesinde Trafik Poliçesi genel şartları ve KTK hükümleri dikkate alınmıştır. Kaza tarihi itibarı ile Hazine Müsteşarlığınca belirlenmiş olan ZMSS poliçe limitleri sakatlık yönünden 390.000,00 TL ve tedavi gideri yönünden 390.000,00 TL dır.
Davacının sürekli iş göremezlik maddi zararı 123.027,62 TL olup, 390.000,00 TL tutarındaki sakatlık teminat limitinin altında kalmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….MADDE 99- Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren (8) iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” denmektedir. Davalı …’ na dava öncesinde 16.12.2019 tarihinde ihtar edildiği ve 38056 kayıt numarası ile incelemeye alındığı ve talebin kusursuzluk nedeniyle reddedildiği görülmüştür. Bu durumda; 16.12.2019 tarihinin 8 iş günü sonrası olan 27.12.2019 tarihinin temerrüt başlangıcını teşkil edeceği sonucuna varılmıştır. Faiz nev’i talep ile bağlı kalınarak yasal faizdir.
Davacı vekili bilirkişi raporunda belirtilen %50 kusuru indirimini dikkate almadan, davasını 240.555,25-TL arttırarak 246.055,25-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, İş bu asıl ve ıslahla açılan davada 123.027,62-Tl nin 27.12.2019 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Sigortadan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu asıl ve ıslahla açılan davada 123.027,62-Tl nin 27.12.2019 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Sigortadan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Karar ve ilam harcı 8.404,00-TL nin peşin ve bedel arttırımla alınan 876,02-TL den mahsubu ile kalan 7.527,98-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 930,42-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.204,50-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 1.102,20-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 15.637,62-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 15.637,62-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır