Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/43 E. 2020/516 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/43 Esas
KARAR NO : 2020/516
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2014
KARAR TARİHİ : 28/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin … Şubesi nezdindeki hesabından alınma 24/04/2014 keşide tarihli ve üzerinde tahrifat yapılmadan önce 2.215-TL olan tahriatla birlikte 12.215-TL meblağlı çeki müvekkiline ciro eden … Hizmetleri şirketinden aralarındaki ticari ilişki nedeniyle almış bulunduğunu, müvekkilinin aracında meydana gelen hırsızlık olayı sonucu diğer bazı çeklerle birlikte rızası hilafına elinden çıktığını, … ATM’nin … esas sayılı dosyasında ödeme yasağı talepli olarak çek iptali davasının açıldığını beyanla, keşideci … Tic. Ltd. Şti’nin … Şubesi nezdindeki hesabından alınma 24/04/2004 keşide tarihli ve tahrifattan önce 2.215-TL olan ancak tahrifatla birlikte 12.215-TL meblağlı çekin davalıdan alınarak tarafına verilmesine, yukarıda adresleri yazılı olan ilgililere davanın ihbar edilmesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu çek müşteri … tarafından müvekkil şirkete temlik edildiğini, çek hakkında … Asliye ticaret Mah. 2014/… esas sayılı dosyasında ödemeden men kararı verildiğini, davacıya istirdat davasını açması için süre verildiğini, müvekkili şirketin faktoring firması olduğunu, müşteri … ile müvekkili şirket armasında Faktoring sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketi davaya konu çekin yetkili halimi olduğunu, müvekkil şirket hakkında kötüniyet ve ağır kusur izafesi yapılmayacağından davaya konu çekin istirdadının mümkün olmadığını, söz konusu davanın reddini, davacı tarafın soyut ve kötüniyete matuf iddiaları nedeniyle %20’den az olmamak üzere tazminatına mahkumiyetini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Dava konusu çek
2- Faktoring sözleşmesi, fatura, çek teslim bordrosu
3-Tarafların ticari defter ve kayıtları
4-Bilirkişi raporları
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca, rıza hilafına elden çıktığı iddia edilen çekin istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkememizin 18/06/2019 tarih ve 2014/… Esas 2019/… Karar sayılı dosyası ile davanın açılmamış sayılmasına kararı … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 18/12/2019 tarih ve 2019/… Esas 2019/… Karar sayılı ilamıyla kaldırılmakla Mahkememiz esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 790.maddesine göre; “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır”.
6102 sayılı Yasanın 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle yükümlüdür.”
Bu madde hükmüne göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki geri vermekle yükümlüdür. Kötü niyetle iktisap veya iktisapta ağır kusurun ispatı ise çek istirdadını talep eden davacıya aittir.
Davacının öncelikle usulüne uygun delillerle çekin rızası dışında elinden çıktığını kanıtlaması gerekir. Davacının bu iddiasını ispatlamasından sonra ise davaya konu çekin son hamili olan davalının 6102 sayılı TTK 792. maddesi uyarınca bu çeki kötüniyetli şekilde iktisap ettiğini ispatlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Davacının defterlerinde dava konusu çekin kayıtlı bulunması bu çekin rıza dışında elden çıktığını ispat için yeterli değildir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 18/11/2015 tarih, 2015/… esas ve 2015/… karar sayılı ilamı.
Zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz, Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, sh.295; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Cilt, Üçüncü Baskı, Ankara 1990, sh. 1646-1647; Murat Alışkan, Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998 sh. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/ İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998 sh. 363)
Hamilin ciro yoluyla senedi devraldıktan sonra cirantasını takip etme gibi yasal bir zorunluluğu bulunmamaktadır. TTK’da yer alan ve kambiyo hukukuna ilişkin ilkeleri belirleyen kuralların kişiden kişiye değişebilen “hayatın olağan akışı” şeklindeki subjektif bir takım değerlendirmelerle ortadan kaldırılması doğru görülemez. Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali(bağımsızlığı) ilkesi ile ilgili olarak Daire uygulaması istikrar kazanmıştır (Yargıtay 19.HD.’nin 17.02.2011 tarih, 2010/7937 E, 2011/2072 K; 31.03.2011 tarih 2010/8614 E, 2011/4185 K; 18.04.2011 tarih 2011/3624 E, 2011/5149 K; 13.05.2010 tarih 2009/7134 E, 2010/6030 K; 14.10.2010 tarih, 2010/4431 E, 2010/11296 K; 21.03.2012 tarih 2011/13865 E, 2012/4619 K. sayılı emsal ilamları).
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “Faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez.” hükmünü içermektedir.
Yine 6361 sayılı kanunun geçici 1. maddesi gereğince faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle olaya uygulanacak Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmelik’in 22/2. maddesinde “…Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler…” düzenlemesine yer verilmiştir.
6361 sayılı Yasa’nın 9/2. maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 22. maddesi, faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü yüklemiş, 6102 sayılı TTK’nın 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklemiştir
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, çek iptali dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplanmıştır.
Dava konusu çekin incelenmesinde; davacının ciro silsilesinde bulunmadığı, ciro silsilenin tam ve düzenli olduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından yazılı ve sözlü beyanları ile çekin üzerinde tahrifatın açık bir gözle anlaşılması hususunu davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu ispatladığını bildirmiş, bu beyan dışında davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu gösterir herhangi yazılı delil sunmamıştır.
Adli Tıp Uzmanı bilirkişinin 10/07/2017 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle ; inceleme konusu senette para miktarının evvelce ve yalnızca rakamlarla (2.215) yazıldığını, sonradan farklı evsafta kalemle baş tarafına (1) rakamı ve miktarın yazı ile belirtildiği kısma da ( iki bin ikiyüzonbeş) yazısı önüne bir defada (On) eklenmesiyle miktarın mevcut duruma getirildiği tespit edildiğini belirtmiştir.
Bankacı Mali Müşavir bilirkişinin 12/06/2017 tarihli 4 sayfadan ibaret raporunda özetle ; Dava dışı … firması tarafından, keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Fırması, muhatabı … şubesi, lehdarı da … … … olan … nolu 2.215,00-TL’lik bir çekin 14.03.2014 tarihindoe cari hesap ilişkisine dayalı ödeme yapma amacı ile davacı firmaya teslim edilmiş olduğu, işlemle ilgili düzenlenmiş bulunan 2.215,00-TL’lik tahsilat makbuzunun ve yine bu tutar üzerinden düzenlenen muhasebe kayıtlarının incelenmesi neticesinde anlaşıldığını, davalı tarafça, işleme alındığı, belirtilen ve yukarıda detayları bulunan 12.215,00-TL ‘lik çek işlemi ile ilgili olarak, 2014 yılına ait yasal defter tasdik bilgilerinin, işleme alınan çek ile ilgili yapılan muhasebe kayıt bilgilerinin, ayrıca dava dışı … firması ile yapılan sözleşmenin okunaklı bir örneğinin dosyaya sunulması durumunda incelemenin tamamlanabileceğini belirtmiştir.
Bankacı Mali Müşavir bilirkişinin 03/10/2018 tarihli 5 sayfadan ibaret ek bilirkişi raporunda özetle ; faktoring işlemleri muvacehesinde Umut İnşaat- … firması fatura alacağının 12.215,00-TL ‘sini … Faktoring A.Ş ‘ne temlik etmiş, … firması temlik ettiği alacağının tahsiliyle ilgili olarak da dava konusu 12.215,00-TL tutarlı çek’i davalı …ne ciro etmiş, … A.Ş’de iş bu çek ‘i 12.215,00-TL üzerinden faktoring işlemlerine tabi tutmuş ve temlik ettiği alacağına karşılık olarak da … firmasına 27.03.2014 tarihinde 11.832,46-TL ödeme yaptığını belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; çekin ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığı, çekin davacının defterlerinde kayıtlı olmasının da rızası hilafına elden çıktığına delil olamayacağı, buna göre davacının öncelikle kendisinin meşru hamil olduğunu ispatlaması ve meşru hamil olan kendisinin elinde iken zayi olduğunu ispatı gerektiği, bunun devamında davalının çekin ediniminde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gerektiği, davacının buna ilişkin mahkememizde kanaat oluşturacak delil sunmadığı, taraf defterlerinin incelendiği davalının faktoring usul ve yönetmeliğe uygun olarak çekin hamili olduğu, çekin devrinde kusur olarak değerlendirilebilecek bir durum bulunmadığı, davacının tahrifat nedeniyle davalı temlik eden faktoring şirketinin kötü niyet ve ağır kusurlu olduğunu iddia etmiş ise de çek üstünde tahrifatın bulunması bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceği, bu kapsam da 6361 sayılı Yasa’nın 9/2 maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 22. maddesi, faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü ile 6102 sayılı T.T.K.’nun 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklediği, faktoring şirketlerine bunların dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmü bulunmadığı, davalı … şirketine bu kapsamda ağır kusurlu ve kötü niyetli sayılamayacağı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu çekte lehtardan hamile ciro silsilesinin tam olduğu, herhangi bir kopukluk bulunmadığı anlaşıldığından davalının yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir. Davacı 6102. sayılı TTK’nın 792. maddesi gereğince davalının dava konusu çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu hususunda davacı tarafça yeterli ve inandırıcı delil sunulamadığından, davalı hakkındaki davanın kabulü olanağı olmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 19/12/2017 tarih, 2016/6788 esas ve 2017/7374 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 18/12/2017 tarih, 2016/5404 esas ve 2017/7336 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 23/10/2017 tarih, 2016/3241 esas ve 2017/5576 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 12/01/2015 tarih, 2014/14243 esas ve 2015/176 karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2017/856 Esas 2018/159 Karar sayılı ilamı; İstanbul Bölge Adliye Ma hkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2018/1167 Esas 2019/1195 Karar sayılı ilamı )
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE;
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın, peşin alınan 209,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 154,80-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı temlik alan taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 18,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza