Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/428 E. 2021/1072 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/428 Esas
KARAR NO:2021/1072

DAVA:Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ( Bakiye )
DAVA TARİHİ:24/08/2020
KARAR TARİHİ:08/12/2021

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, 30/06/2011 günü sürücü … idaresindeki … plakalı aracın …’tan … istikametinde devam ederken aşırı hız ve hayalı sollama nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek davacının desteği …’a çarpması sonucu meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı dosyasından açılan davanın onanarak kesinleştiğini, o davada … plakalı araç ile plakası belirsiz aracın sürücüsünün %50’şer kusurlu olduklarının tespit edildiğini, mahkemesinde tazminat 109.127,99 TL olarak tespit edilmişse de yargılama sürecindeki talep arttırım ile ıslah dilekçeleri sunulması nedeniyle ikinci kez ıslah edemediklerinden ötürü mahkemece 61.266,21 TL’ye hükmedildiğini ve kusur da dahil olmak üzere kararın bu şekilde kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme kararına istinaden şimdilik bakiye 47.861,78 TL’nin güncel asgari ücret artışları ile ilk dava tarihi 28/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigortacı ile … hesabından müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş olup, bilahare talebini 127.098,82 TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Sigorta vekili, kesin hüküm itirazında bulunduklarını, ilk açılan davadaki kusur tespitlerinin bu davada bağlayıcı olmadığından yeniden bilirkişi incelemesi gerektiğini, kaldı ki …. ATM … E. sayılı dosyasında ıslah ederken fazlaya dair haklar saklı tutulmadığından ek dava açılamayacağını, tazminat hesabında ise TRH 2010 ve %1,8 teknik faizin uygulanması gerektiğini, faiz başlangıcının işbu dava tarihinden itibaren olabileceğini, kaldı ki avans değil yasal faiz istenebileceğini, öte yandan müvekkiline gerekli evraklarla başvuru yapılmadığından usulüne uygun müracaat söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
Davalı … Hesabı vekili, davacının tüm zararını karşıladıklarını, 2011 yılı itibariyle kaza yönünden teminat limiti 200.000,00 TL ile sorumlu olmaları nedeniyle vefat eden …’ın hak sahiplerine 07/07/2014 tarihinde 102.223,00 TL ödeme yapıldığı, aynı kazada …için ise 17/02/2020 tarihinde hak sahiplerine 60.689,25 TL ödeme gerçekleştiği nazara alınarak teminat limitinin dolduğunu, dolayısıyla başkaca sorumluluklarının söz konusu olamayacağını, diğer yandan kusur ve zararın ispata muhtaç olduğunu, ATK’dan kusur raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, kesinleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı dosyası ile tespit olunan destekten yoksun kalma tazminatının bakiye bedelinin güncel asgari ücret artışları ile birlikte tahsili isteminden ibarettir.
Davalılardan … Hesabı teminat limitini doldurduğunu ve sorumluluklarının olmadığını beyan etmişse de, 2011 yılı teminat limitleri incelendiğinde kişi başı limit 200.000,00 TL ise de birden fazla ölüm ve yaralanmalı trafik kazalarında … Hesabı’nın kanuni üst sorumluluk limitinin kaza başı 1.000.000,00 TL olduğu anlaşıldığından bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir. Öte yandan eldeki dava bakiye tazminatın istemine ilişkin olup, oluş ve kusur oranları ilk davada kesinleştiğinden bu davada bu yönde yeniden inceleme yaptırılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak ikame olunan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyasında ile bilirkişi raporu doğrultusunda 10/07/2015 günlü karar ile aynı olay ve davacı yönünden aynı davalılar için davanın kısmen kabulü ile ilk talep artırım dilekçesi kapsamında 56.504,22 TL tazminata hükmedilmiş olup, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/14980 E. 2018/8201 K. Sayılı 25/09/2018 günlü ilamı ile davanın belirsiz alacak davası olarak açılması sebebiyle bir talep artırımının yanı sıra HMK’nın 176. maddesine göre ayrıca ıslah dilekçesi verilmesinin de mümkün olduğu belirtilerek ıslah dilekçesi de değerlendirilmek üzere karar bozulmuştur. Bilahare bozma üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı kararı ile alınan ek rapor uyarınca yasal asgari ücret artışları da nazara alınarak nihai tazminat tutarı 109.127,99 TL olarak tespit edilmiştir. Ancak, davacı vekilinin dava değerini 07/11/2014 günlü günlü talep artırım dilekçesi ile ilk önce 56.204,22 TL’ye çıkardığı, sonrasında ise 61.266,21 TL olarak talebin ıslah edilmiş olması nedeniyle bozmadan sonra ıslah olmayacağından davacı vekilinin ek dava açacağı yönündeki beyanı da nazara alınarak, ayrıca bir davada ikinci kez ıslah da olamayacağından 61.266,21 TL maddi tazminata hükmedilerek kararın temyiz edilmeksizin 26/02/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Eldeki dava …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı belirsiz alacak davası olarak ikame edilen davada talep artırım ve ıslah sonrası, bozmadan sonra ikinci kere ıslah layihası sunulamayacağından talep edilemeyen bakiye alacağın tahsili istemini içermektedir. Ne var ki, davacı vekili bakiye alacağın yanı sıra asgari ücret artışlarının da işbu davada yeniden güncellenerek karar tarihine en yakın artışlarını da talep etmektedir.
Uyuşmazlık, belirsiz alacak davasında tespit edilip kesinleşen ancak usulü engel nedeniyle hükmedilmeyen bakiye alacak miktarına, sonradan açılan davada yasal asgari ücret artışlarının yeniden güncellenip güncellenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Mahkemesinde maddi tazminat miktarı yasal asgari ücret artışları bozma sonrası da re’sen nazara alınarak nihai olarak 109.127,99 TL olarak tespit edilmiş ve karar kesinleşmiştir. Dolayısıyla artık alacak miktarı kesinleştiğinden ve bir başka deyişle hesap kat edildiğinden artık açılan ek davada yeniden asgari ücret artış güncellemeleri istenemez. Aksinin kabulü bakiye miktarın küçük miktarlara bölünerek her biri yönünden ayrı ayrı yasal asgari ücret artışlarının istenebileceği sonucuna yol açacaktır ki, dürüstlük kuralına aykırı bu durum hukuk düzenince himaye göremez. Yani, alacak miktarı ilk davada kesinleşmekle, o davada çeşitli usulü engeller nedeniyle istenemeyen bakiye alacak için yeniden yasal asgari ücret artışı istenemez. Kaldı ki, belirsiz alacak davası mahiyeti itibariyle kısmi dava değil tam davadır. Dolaysıyla, o davada tespit edilen miktar artık aşılamaz. Aksinin kabulü TMK’nın 2. maddesine aykırı olup, davacı lehine sebepsiz zenginleşmeye neden olacaktır. Dolayısıyla, bakiye tutarı aşan kısım yönünden davanın reddi gerekmiştir.
Davalılar kesin hüküm itirazında bulunmuşlarsa da, İzmir’deki ilk davada yapılan tespit ve kusur oranları ile oluş şekli çekişmeli olmaktan çıkmışsa da tespit edilen alacağın bir kısmına hükmedildiğinden kalan kısım açısından açık bir şekilde feragat edilmediği sürece yeniden dava açılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Zira, somut olayda ilk davadaki usuli engeller nedeniyle alacağın tamamı hüküm altına aldırılamamış olup, açılan bu dava ile kalan 109.127,99 TL – 61.266,21 TL = 47.861,78 TL’nin istenmesinde hukuka aykırı bir yön söz konusu değildir.
Bir diğer uyuşmazlık ise temerrüt faizinin hangi tarihten itibaren başlatılacağı meselesidir. Yukarıda da değinildiği üzere belirsiz alacak davası mahiyeti itibariyle kısmi davadan farklı olarak rakam olarak belirlenmemiş alacak davası ya da eş deyişle “rakamlandırılmamış alacak davası” ( Cemil Simil, Belirsiz Alacak Davası, XII Levha Yayıncılık, 2013, 1. Bası, s. 249 ) olması nedeniyle o dava sonuçlanıp hangi miktar üzerinden kesinleştiyse temerrüt ve zaman aşımının kesilmesi gibi sonuçlar da yalnızca o belirsiz alacak davasına münhasıran sonuç doğurur. HMK’nın 107. maddesindeki dava türünün bu niteliği nedeniyle ilk açılan belirsiz alacak davasında talep edilmeyen munzam tazminat tutarı yönünden açılan ek davaya ilk davanın temerrüde ve zaman aşımına dair sonuçları teşmil ettirilemez. Dolayısıyla ilk davada sadece 61.266,21 TL’ye münhasıran temerrüt olgusu, ilk dava tarihi 28/02/2013 itibariyle oluşmuştur. Belirsiz alacak davası kapsamı dışında kalan kısım temerrüde esas olmaz. Bu durum belirsiz alacak davasının mahiyeti itibariyle ilk bakışta belirlenemeyen rakamlandırılamamış tam alacak davası olmasının bir sonucudur. Ayrıca, mevcut davadan evvel davacı tarafından her iki davalıya da eş zamanlı olarak 21/07/2020 tarihinde tebliğ olunan dilekçelerle bakiye alacağın ödenmesi için yazılı ihtar gönderilmiştir. Bu bağlamda davacı esasen davalılara borcun ödenmesi için ikinci gerek şans vermiştir. Dolayısıyla, borcun ödenmesi için çekilen ikinci ihtarname ilk ihtarın ya da dava ile oluşan temerrütün sonuçlarını bertaraf eder. Zira, alacağın ödenmesi için borçluya yeniden şans tanınmıştır. KTK’nın 99/1. maddesi gereğince 21/07/2020 tarihinden itibaren 8 iş günü hesap edildiğinde ek talep açısından temerrüdün 03/08/2020 tarihi itibariyle hasıl olduğu sabittir.
Faiz türü olarak ise avans faizi istenmişse de ilk davada yasal faize hükmedilmiş olup, ayrıca olay mahiyeti itibariyle ticari iş niteliğinde değildir. TTK’nın 19/II maddesi gereğince borcun kaynağı davalı açısından sözleşme değil haksız fiildir. Zira davacı poliçenin de tarafı değildir. Dolayısıyla faiz türü olarak da yasal faize hükmedilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Bakiye alacak 47.861,78-TL’nin KTK’nın 99/1 maddesi gereğince temerrüt tarihi 03/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 3.269,43 TL harçtan peşin alınan ve ıslah suretiyle ikmal olunan toplam 434,48 TL harcın mahsubu ile, bakiye 2.834,95 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen, 163,48 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 271,00 TL ıslah harcı olmak üzere cem’an 496,68 TL’den ibaret harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 7.022,03 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 11.100,82 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 212,50 TL posta ve tebligat masrafı, 1.600,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere cem’an 1.812,50 TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 682,50 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davadan önce hazineden sarf edilmiş bulunan 1.320,00 TL’den ibaret arabuluculuk giderinin haklılık durumu nazara alınarak 822,90 TL’sinin davacıdan, 497,10 TL’sinin ise davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, gereği için yazı işleri müdürlüğünce tahsil müzekkeresi yazılmasına,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 08/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır