Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/422 E. 2021/963 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/422 Esas
KARAR NO:2021/963

DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ:20/08/2020
KARAR TARİHİ:08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; Müvekkili şirket nezdinde sağlık sigortası ile sigortalı olan …’ın 01/03/2017 tarihinde, … plakalı araç içindeyken araç sürücüsü …’nin kusuru ile meydana gelen trafik kazasında zarara uğradığını ve tedavi olduğunu, müvekkilinin sigortalısının tedavisi nedeniyle ödemelerde bulunduğunu ve TTK 1472. mad. çerçevesinde rücuen halefiyet hakkı kazandığını, müvekkilinin sigortalısına toplamda 12.550,39 TL’lik tedavi gideri ödediğini, bu zarardan Karayolları Kanununun 98. maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile …’nun sorumlu olduğunu, müvekkilinin sigortalısının yaralandığını trafik kazasında … A.Ş.’nin … numaralı poliçe ile zorunlu trafik sigortacısı olarak sorumlu olduğunu, …’nin ise sigortalısına vermiş olduğu zarardan dolayı kusurlu araç sürücüsü olarak sorumlu olduğunu, dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle sigortalısına ödedikleri tedavi giderlerinin davalılardan işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılardan … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu beyan dilekçesinde özetle; Davacının davasının zaman aşımına uğradığını, 2918 sayılı kanunun 109. maddesince belirlenen hak düşürücü süre olan 2 yıllık süre içerisinde davanın açılmadığını, davalının idare ettiği aracın 01/03/2017 tarihinde kazaya karıştığını, kazanın gerçekleştiği anda davalı yanında …’ın da bulunduğunu ve bu kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, davalının aracın hangi hızda, hangi yolda gitmesi gerektiğini, aracın teknik özelliklerini, hava ve trafik durumunu bilebilecek tecrübe ve bilgiye sahip olduğunu, davada müvekkilinin taraf olarak gösterilmesinin doğru olmadığını, davacı sigorta firmasının talebini, müvekkilinin sigorta sigortalayanı olan diğer davalı … A.Ş.’ye yöneltilmesi gerektiğini, kaza sonucu davacının sigortalısının olaydan zarar görmüş ise de müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, yaralanmalı kazalarda hastane masraflarının aynı zamanda … güvencesi altında olduğunu, davalının bir sorumluluğunun bulunmadığını, diğer davalıların tazminat yönünden sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekilinin Mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, davacının talebine konu tedavi gideri ve tedavi kapsamında sayılan diğer giderlerin yasa değişikliği ile …’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğundan müvekkillinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasının genel şartlarda belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yapılması gerektiğini, davacının sigortalısının kazaya karışan araçta yolcu konumunda olması nedeniyle, hesaplanacak tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden, aksi halde davanın esastan reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
Davalılardan … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlığın iş mahkemelerinin yetkili olması nedeniyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, dava tarihi itibariyle dava konusu alacak bakımından zaman aşımı süresinin dolduğunu, yasal düzenleme gereği davacı şirketin müvekkili kuruma yazılı olarak başvuru yapmadığından dolayı davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, poliçe/sözleşme genel ve özel şartlarına aykırı ya da uygun olmayan ödemeler bakımından sigorta şirketinin rücu hakkından söz edilemeyeceğini, bu nedenle davacının taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, sağlık hizmet sunucularının ve sigortalıların müvekkili kuruma karşı sahip oldukları talep haklarının 3. kişilere devredilmesinin mümkün olmadığı gibi özel sigorta şirketlerine devredilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle Karayolları Kanununun 98. maddesinin dayanak yapılarak müvekkili kurumdan rücuen talepte bulunulmasının söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Tedavi belgeleri
2-Poliçe, hasar dosyası
3-Ödeme belgesi
4-Bilirkişi raporu
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu cismani zarara uğrayan sigortalısı için tedavi gideri ödeyen davacı sağlık sigortacısının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, zarardan ötürü sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder. Böyle bir davada sigortacı, gerçek zarar miktarını zarar sorumlusundan isteyebilir.
6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “… tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur.
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 22/10/2020 tarih 2020/28 Esas 2020/6095 Karar sayılı emsal ilamı)
27.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. Bendinde de; “trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4. maddesinin 1. Fıkrasının iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesi 2013/7713 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay 15. Dairesince “2918 sayılı Kanun’un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin 14/11/2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16/03/2016 tarihinde de “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
Zamanaşımı itirazı yönünden; Sigortacı tarafından açılan rücu davası aslında bir tazminat davası olup zamanaşımı yönünden sigortalı için uygulanacak hükümler sigorta şirketi içinde geçerlidir. Sigortalı için zamanaşımı hangi tarihte işlemeye başlamış ise sigortacı için de aynı tarihte işlemeye başlar. Zamanaşımı süresini düzenleyen 2918 Sayılı Yasanın 109/2 maddesinde davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanununda bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüş bulunması halinde bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihi 01/03/2017 olup dava tarihi itibariyle 8 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalı tarafın zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı değerlendirilerek mahkememizin ilk celsesi 5 nolu ara kararı ile reddine karar verilmiştir.
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/4337 Esas 2019/544 Karar sayılı; 2015/1686 Esas 2015/4071 Karar sayılı emsal ilamları)
Başvuru dava şartı yönünden; Sigorta şirketlerinin birbirlerine olan rücu taleplerinin hızlandırılması hakkındaki protokolün bu protokolde imzası bulunan sigorta şirketleri arasındaki iç ilişki olması nedeniyle, protokol gereğince bir sigorta şirketinin, karşı taraf sigorta şirketine başvuru yapması gerekliliğinin dava şartı olarak kabulü mümkün değildir. Zira, dava açma hakkına yasa hükmü dışında, şahıslar arasında yapılan düzenlemeler ile engel getirilebilmesinin kabulü, Anayasa’nın 36. maddesindeki hak arama hürriyetine aykırıdır. Davacı sigorta şirketinin protokolde imzası bulunsa dahi, davalı sigorta şirketine başvurmadan dava açmasına yasal bir engel olmadığı, davacı sigortanın davalılardan … A.Ş.’ye 01/08/2019, davalı …’ya 02.08.2019 tarihinde başvuru yapıldığı görülmüştür.
Faiz yönünden; TTK.nun 1301.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere sigortacının sigorta ettirene halef olabilmesi için öncelikle gerçekleşen riziko bedelinin sigortalısına ödenmesi gerekmektedir. Bu nedenle sigortacının 3. şahsa rücu edebilme tarihi, sigorta ettirene ödeme yaptığı tarihtir.
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/16603 Esas 2013/2189 Karar sayılı emsal ilamı)
Tedavi evraklarının incelenmesinde; dava dışı sigortalı …’ın Medipol Mega Hastanesi’nde 01.03.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle gördüğü tedavilere ilişkin hasta işlem dosyanın gönderildiği görülmüştür.
… A.Ş.’nin hasar dosyasının incelenmesinde; … adına kayıtlı … plakalı aracın … nolu 29.09.2016-29.06.2017 vadeli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile kayıtlı bulunduğu, vaki ihbar üzerine 01.03.2017 tarihinde meydana gelen hasar neticesinde … nolu hasar dosyası açıldığı, dosyada hasar tespit tutanağı ve poliçe dışında başkaca evrak bulunmadığı görülmüştür.
Davacı şirketin poliçesinin incelenmesinde; … A.Ş. … Sigortası Teknik Şartnamesi gereğince 05.01.2018-04.01.2019 dönemini kapsayan … A.Ş. personellerine … Sigortası Hizmeti verilmesine için poliçe hazırlandığı, dava dışı sigortalı …’ın 05.01.2018-05.01.2019 dönemi için … Hayat Ses … Sigortası Sertifikası bulunduğu ve ekinde teminat limitlerinin bildirildiği görülmüştür.
Ödeme belgesinin incelenmesinde; davacı … … A.Ş. tarafından … Sağlık ve Eğitim Hastanesi hesabına 11.05.2017 tarihinde 11.568,60-TL, 22.06.2017 tarihinde 981,79-TL olmak üzere toplamda 12.550,39-TL yatırıldığı görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, hasar dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman tıbbi hesaplama uzmanı ve makine mühendisi bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Makine Mühendisi ve Tıbbi Hesaplama Uzmanı bilirkişi heyetinin 09/09/2021 tarihli 17 sayfadan ibaret raporunda özetle; Dosya içeriğine göre kazada … plakalı aracın sürücüsü …’nin düz, eğimsiz, asfalt ve kuru yolda aracının hızını araç içinde sürücü ile birlikte toplam 6 kişi olduğunu, aracının teknik özelliklerini ve yol durumunu dikkate alarak ayarlaması gerekirken buna uymayarak aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek kazanın oluşumuna neden olduğundan trafiğin tüm unsurlarının sorumlulukları ile ilgili düzenlemeler öngören ve hem yayaların hem sürücülerin can güvenliklerini koruma amacı güden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52. Maddesinin “b” bendi hükümlerini ihlal ettiğinden meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu, 2011 yılında gerçekleştirilen mevzuat değişikliği sonucu vatandaşların ödediği zorunlu trafik sigorta poliçesi prim bedellerinin belirli bir yüzdesi …’ya verilmeye başlanmış ve özel sigorta şirketlerinin zorunlu trafik sigortası poliçesi nedeniyle yapacakları ödemeler …’nun sorumluluğuna geçtiğini, trafik poliçeleri sebebiyle yatırılan primlerin %15’i …’na aktarılmış, bunun karşılığında trafik kazası nedeniyle oluşan tedavi giderlerinin, geçmişe dönük olarak … tarafından ödeneceği hükme bağlandığını, trafik kazalarındaki sağlık harcamalarının geri ödemelerinde … tarafından Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) hükümleri dikkate alınarak, bağlı bulunduğu kendi mevzuatı çerçevesinde, resmi fiyatlar üzerinden geri ödeme yapılması gerektiği, vakanın acil olup olmamasının önem taşımadığı, ayrıca harcanan tedavi giderleri ile yaşanan trafik kazası arasında İlliyet Bağı bulunması halinde (sağlık harcamalarının trafik kazası nedeniyle yapılması halinde) özel sağlık sigortacısı tarafından ödemelerin Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi kapsamında değil de Sağlık Poliçesi kapsamında yapılmasının …’nın geri ödemeleri için engel teşkil etmeyeceği kanaatini taşındığını, böyle bir durumda; “Sigorta şirketi özel sağlık sigortası nedeniyle lehtardan primlerini tahsil etmiş olduğundan, özel sağlık sigortası nedeniyle yapılan ödemelerden …’nun sorumlu tutulmasının davacı sigorta şirketi lehine sebepsiz zenginleşme meydana getireceği” ve “özel sağlık sigortası vasıtasıyla trafik kazalarına ilişkin sağlık harcamaları -sanki Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesiymiş gibi- …’dan alınarak konunun suistimal edildiği” hususlarının dikkate alınıp alınmaması hususunun Mahkemelerin takdirinde olduğunu, dava konusu olayın 01/03/2017 tarihinde yani 04/04/2015 tarihli 6645 sayılı kanun değişikliğinden sonra meydana gelmiş olduğu, söz konusu kanun değişikliğinin halen yürürlükte olduğu, bu nedenle söz konusu değişikliğe göre “Genel Sağlık Sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetleri “geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde”, başka bir ifadeyle Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri doğrultusunda Tebliğe ekli listelerde belirlenmiş olan resmi fiyatlar üzerinden … tarafından karşılanması gerektiğini, bu meblağı aşan miktardan kusurluların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, dosyada mevcut Medipol Mega Hastaneler Kompleksine ait epikrizlerden bazılarının kurumu bölümünde “…” bazılarında ise “… … A.Ş.” yazıldığı, ancak davalı … tarafından dosyaya ödeme yapıldığını gösteren herhangi bir Medula çıktısının sunulmamış olduğunu, bu durumda … tarafından dava konusu tedavilerle ilgili olarak hiç ödeme yapılmamış gibi değerlendirme ve hesaplama yapılması gerektiğini, dava konusu tedavilerle 01.03.2017 tarihinde yaşanan trafik kazası arasında İlliyet Bağı bulunduğu, talep edilen meblağın poliçe limitleri dâhilinde olduğu, Mahkeme tarafından dava konusu ödemelerin … tarafından SUT hükümleri doğrultusunda resmi fiyatlar üzerinden ödenmesine karar verilmesi halinde; …’nın ödeyeceği meblağın yasal faizi hariç 3.131,71 TL, diğer davalıların ödemeleri gereken meblağın 4100 kusur durumuna göre yasal faizi hariç 9.418,68 TL (12.550,39 TL – 3.131,71 TL = 9.418,68 TL) olduğu, (Talep Miktarı:12.550,39 TL), … Sağlık ve … A.Ş.’nin … A.Ş.’ne hitaplı 25/07/2019 tarihli talep dilekçesi ile başvurduğu ve bu yazının tebliğ tarihinin 07/08/2019 olduğu anlaşıldığından; 8 iş günü sonrası olan 20/08/2019 tarihinin; …’ye hitaplı 25/07/2019 tarihli talep dilekçesi ile, ayrıca İstanbul … İl Müdürlüğü’ne hitaplı 25/07/2019 tarihli talep dilekçesi ile başvurduğu anlaşıldığından, söz konusu yazıların tebliğ tarihlerinin faiz başlangıç tarihi olduğu, faiz oranının %9 yasal faiz oranı olduğu kanaatine varılmıştır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının … Sigortası kapsamında dava dışı sigortalı …’ın 05.01.2018-05.01.2019 dönemi için özel sağlık sigortacısı olduğu, trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden özel veya devlet hastanesi ayrımına gidilmeksizin ve SUT konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın “tüm” tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağı, bu durumda, davacı taraf ödenen fatura bedeline istinaden tedavi gideri talep ettiğine göre 25/02/2011 Tarih ve 27857 (Mükerrer) Sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 Tarih ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümleri gereğince davacı tarafça yapılan belgeli tedavi giderlerinden dolayı davalı …’nın sorumlu tutulması gerektiği gözetilerek, yapılan tedavilerin sigortalının yaralanmasının mahiyeti ile uyumlu olduğu ve talep edilen meblağın poliçe limitleri dahilinde olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olmakla davalı … yönünden davacının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davanın kabulüne, trafik kazası sonucu yaralanan kişinin tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşana kadar yaptığı tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağı yani KTK 98. maddesindeki değişikliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte zorunlu mali sorumluluk sigortacısının tedavi harcamaları konusunda bir sorumluluğunun kalmadığı, bilirkişi raporu ile somut olayda davaya dayanak yapılan harcamaların … kapsamındaki tedavi giderlerinden olduğunun belirlendiğinden davalı … ve … A.Ş. yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 15/11/2018 tarihli 2018/2076 Esas 2018/1913 Karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 18/05/2021 tarihli 2020/207 Esas 2021/511 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … ve … yönünden REDDİNE
2-Davanın davalı … yönünden KABULÜ ile; 12.550,39-TL’nin ödeme tarihi olan 11.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
3-Alınması gereken 857,31-TL harcın, peşin alınan 214,33-TL harçtan mahsubu ile bakiye 642,98-TL harcın davalılardan …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcının ve 214,33-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.669,50-TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalılar … ve … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve … A.Ş. tarafına ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalı …’dan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır