Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/398 E. 2022/190 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/398 Esas
KARAR NO :2022/190

DAVA:Menfi Tespit & Manevi Tazminat ( Çekteki Sahte İmzadan Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ:12/08/2020
KARAR TARİHİ:16/03/2022

Mahkememizde görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkil aleyhine üzerinde ad- soyad ve imzasının olmadığı 24/08/2017 tanzim 28/02/2018 vade tarihli 2.500,00 TL bedelli bono ile 24/08/2017 tanzim 30/03/21018 vade tarihli 2.500,00 TL bedelli iki adet bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alarak kambiyo takibi başlattığını ödeme emrinin müvekkilin mernis adresine tebliğ edildiğini müvekkilin takipten haberdar olamadığı için itiraz edemediğini, takip konusu senetlerin her ikisinin de müvekkilin bir dönem müdürlüğünü yaptığı asıl borçlunun … San. İç ve Dış. Tic. Ltd. Şti. adına olduğunu, senetlerdeki imzaların şirket yetkilisine ait olduğunu, takip dayanağı senetlerin tamamı incelendiğinde müvekkilin senetler üzerinde ad soyad ve imzasının olmadığını belirterek müvekkilin söz konusu icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, haksız icra takibi nedeniyle 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmışsa da davaya yanıt vermemiştir. Süresinden sonra davalı vekili tarafından sunulan dilekçede ise, davacı borçlunun çelişkili beyanlarda bulunduğunu, imzanın çekin yetkilisine ait olduğu belirtilmiş olup keşide tarihlerinde yetkili şirket temsilcisinin davacı olduğunu beyanla davanın reddini dilemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, bonolardaki sahte imza iddiası ile İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit ve haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı …’e ait imza örnekleri alınmış, mukayeseye elverişli evrak asılları dosya arasına kazandırılmıştır. ATK tarafından yapılan grafolojik inceleme sonucunda mukayese imzaları ile bonolar arasında herhangi bir bağ kurulamadığı belirtilmekle yetinilmiştir.
Uyuşmazlık işbu bonoların davacı tarafından benimsenip benimsenmediği, tek ortaklı limited şirketin tek yetkili temsilcisi ve tek ortağı olduğu dönemde tanzim olunan bonolardan davacının haberdar olup olmadığı noktasındadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde açık bir şekilde bonoda müvekkilinin adı soyadı yazmadığından sorumlu olmayacağını, bir dönem müvekkilinin yetkili müdür olduğu borçlu şirketin keşide tarihleri itibariyle yetkili olan temsilcisi kimse imzaların ona ait olduğunu ileri sürmüştür. Her iki bononun da keşide tarihleri 24/08/2017 olup o tarih itibariyle yetkilileri gösterir sunulu imza sirküleri ve İTO kaydına göre, davacı …’in dava dışı … San. İç ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin münferiden yetkili temsilcisi ve dahası 12/12/2018 tarihine kadar şirketin tek ortağı olduğu açıktır. Dava dilekçesinde hem müvekkilinin ad ve soyadının olmadığı belirtilerek imza inkarında bulunulmuş, hem de imzaların o tarihte şirket yetkili temsilcisinin davacı olmadığı, imzaların şirketin ilgili yetkilisine ait olduğu yönünde çelişkili beyanlar söz konusudur. TMK’nın 2. maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdür. Dürüstlük kurallarının temel ilkelerinden birisi de “çelişkili davranış yasağı” prensibidir. Dosyaya kazandırılan 09/08/2017 tarihli ticaret sicil gazetesi örneğinden açıkça görüleceği üzere davacının bonoların tanzim tarihi itibariyle münferit imza ile yetkili temsilciliği devam ettiği gibi diğer eski ortak … tarafından hisselerin tamamı davacı …’e devredilmiş, davacı (09/08/2017 tarihi itibariyle) limited şirketin tek ortağı olmuştur. Dolayısıyla davacı vekilinin beyanları kendi içerisinde çelişkili olduğu gibi TTK’nın 701/3 maddesi gereğince bonolar üzerindeki çift imzalardan birisi şirket adına diğeri ise aval olarak atılmış sayılır.
TTK’nın 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 678. maddesi gereğince şirket yetkilisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizatihi kendisini sorumlu kılar. Yine TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 701 ve 702. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekli değildir. Nitekim avalin şekli şartlarının düzenlendiği TTK’nın 701. maddesinde avalistin adı ve soyadının senede yazılması zorunlu unsur olarak sayılmamıştır. Bu bağlamda şirketin yetkili temsilcisi tarafından atılan şirketi borçlandıran ikiz imzanın, şahsi mesuliyetini doğuran avalisti bağlamaması düşünülemez.
Öte yandan dava dışı olup davacı ile herhangi bir bağlantısı bulunmayan … Optik San. Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. adına tanzim olunan bonolarda da aynı yönde imzalar için icra mahkemesinde imza inkarında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Birbiri ile alakasız alacaklı şirketlerin seri halde davacı aleyhine sahte bonolar düzenleyerek icraya koymaları da hayatın olağan akışına aykırıdır. Sahteliği iddia olunan bonolar karşısında davacının suç duyurusunda bulunmamış olması da düşündürücüdür. Kaldı ki, ATK raporunda da imzanın davacıya ait olmadığı yönünde kesinlik bildiren bir ibare kullanılmadığı gibi imzalar arasında irtibat tespit edilemediği belirtilmekle yetinilmiştir. Bir başka söyleyişle, grafolojik rapordaki muallak ifade nedeniyle şüpheden borçlu yararlanır ve imzanın ona ait olmadığı yönünde adi karine ortaya çıkar. Lakin dosyadaki diğer doneler ve özellikle keşide tarihi itibariyle davacının tek yetkilisi olması ve dilekçesinde bononun yetkili tarafından atıldığı yönündeki beyan karşısında artık sahte imza iddiası dinlenebilir görülmemiş olup davanın reddi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince manevi tazminat yönünden 1.000,00 TL, menfi tespit talebi yönünden ise 5.000,00 TL vekalet ücretlerinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Hazineden sarfedilen 1.320,00 TL’den ibaret arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına gereği için yazı işleri müdürlüğünce tahsil yazısı yazılmasına, ATK bakiye ödenmeyen rapor fatura bedeli 260,00 TL’nin de davacıdan tahsili ile irad kaydına,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır