Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/387 E. 2021/625 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/387 Esas
KARAR NO : 2021/625

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın şubesi ile dava DIŞI kredi lehtarı … LTD. ŞTİ. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, davalı kefilinde işbu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, bahse konu sözleşmeye istinaden taksitli kredi ile gayrinakdi çek taahhüt bedeli kredisi kullandırıldığını, kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle … 7. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen nakdi kredi borcunun ödenmediğini, akabinde … 6. İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açıldığını, davalı/borçluların asıl borca ve takibin tüm ferilerine itirazları üzerine takibin durduğunu, taleple edilen faizin sözleşmenin 22 mad. ile TMK 2.m. uygun olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesinin 41 m. delil anlaşması mahiyetinde olduğunu, bu nedenle müvekkili bankanın defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı beyan edilerek, itirazın takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğu ileri sürülüp, toplam 586.705,92-TL nakdi ve gayrinakdi kredi alacağı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı hakkında % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği, davaya cevap verilmediği görüldü.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 11/02/2021 tarihli celsesi 6 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 17/05/2021 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ ve KANAAT:
1-Davacı banka ile dava DIŞI kredi lehtarı … LTD. ŞTİ. firması arasında Genel Kredi sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalı/kefil hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
2-Davalı/Kefıllerin Kefalet limiti ve Sorumluluğu:
Davalı kefilin/lerin, sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 5.000.000,00TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarının 543.291,28 TL olduğu nazara alındığında, hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin hem kendi ve hem de dava dışı kredi lehtarı şirketin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.mAnın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
3-Davacı Bankanın TAKİP TARİHİ itibariyle Alacakları
a)Nakdi kredi yönünden Takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere 3 seçenekli/terditli hesaplama sonuçları aşağıda tek tek arz edilmiştir.
1.)Sözleşme koşulları uyarınca %45 tem. faiz oranına göre;
Alacak kalemleri Talep edilen Hesaplanan Talep edilmesi gereken
Asıl alacak-ihtiyaç kredisi(%45) 543.291,28 543.291,28 543.291,28
İşlemiş faiz 31.248,49 19.694,30 19.694,30
BSMV 1.562,43 984,72 984,72
Diğer masraf alacağı 4.513,72 962,89 962,89
TOPLAM ALACAK 580.615,92 564.933,19 564.933,19
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 15.682.73 TL (580.615.92 -564.933,19=) reddi durumunda. TAKİP Tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 543.291,28 TL’na %45 oranında işleyecek sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
2.)Akdi faiz oranı kapsamında belirlenen %35,52 tem. faiz oranına göre;
Alacak kalemleri Talep edilen Hesaplanan Talep edilmesi gereken
Asıl alacak-ihtiyaç kredisi (%45) 543.291,28 543.291,28 543.291,28
İşlemiş faiz 31.248,49 15.545,37 15.545,37
BSMV 1.562,43 777,27 777,27
Diğer masraf alacağı 4.513,72 962,89 962,89
TOPLAM ALACAK 580.615,92 560.576,81 560.576,81
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 20.039.11 TL (580.615.92 -560.576.81=) reddi durumunda. TAKİP Tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 543.291,28 TL’na %35,52 oranında işleyecek HGK içtihadı kapsamında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
3.)Ara karar uyarınca 3095 say.K’nun 2/2 m. göre;
Alacak kalemleri Talep edilen Hesaplanan Talep edilmesi gereken
Asıl alacak-ihtiyaç kredisi (%45) 543.291,28 543.291,28 543.291,28
İşlemiş faiz 31.248,49 7.406,11 7.406,11
BSMV 1.562,43 370,31 370,31
Diğer masraf alacağı 4.513,72 962,89 962,89
TOPLAM ALACAK 580.615,92 552.030,59 552.030,59
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 28,585.33 TL (580.615.92 -552.030.59=) reddi durumunda. TAKİP Tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 543.291,28 TL’na %13,75 oranında ve değişen oranlarda işleyecek ticari AVANS temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
b)Gayrinakdi Çek Taah. Bedeli Kredisinin Depo talebi yönünden
Davacı bankanın 6.090,00 TL’sını (3 adet çek yaprağı x 2.030,00=) faiz getirmeyen bir hesapta DEPO edilmesini davalı kefilden talep etme hakkının doğmuş bulunduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
13.09.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile … şirketinin kullandığı kredilere davalının 5.000.000 TL kefalet limiti ile kefil olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı krediler, … nolu kredilerdir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket ortağı ve/veya yöneticisi oldukları anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarının tebliği sonrası verilen sürenin bitimiyle 16.12.2019 tarihinde davalı kefil temerrüde düşmüştür.
Genel kredi sözleşmelerinde temerrüt faizi oranın belirleme yetkisinin bankanın keyfine bırakılmasında doktrinde eskiden beri çok kuvvetli bir şekilde ileri sürülen görüşleri “Ticari Kredilerde Temerrüt Faizi oranının Sözleşme Eliyle Bankaların inisiyatifine Bırakılması Sorunu” ( Barış Bahçeci – http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2017-128-1632) isimli makaleden aynen aktarmak gerekir ise:
“Öğretide özellikle ekonomik özgürlükleri sınırlandıran sözleşmelerin sözleşme ile taahhütte bulunan kişinin ekonomik özgürlüğünü yok etmesi veya ağır şekilde kısıtlaması halinde ahlaka aykırı kabul edildiği dikkat çekmektedir.
Konumuzla ilgisi nedeniyle …’in genel kredi sözleşmelerinde yer verilen kurallarla, bankalara faiz oranlarını tek taraflı artırma yetkisi hakkındaki görüşlerini burada özellikle zikretmek gerekmektedir. Yazara göre bu hükümler, bankaya tek yanlı olarak, diledikleri kadar artırma yetkisi vererek, banka müşterisi sanayici ve tüccarın iktisadi varlığının yok olması tehlikesi yaratacak biçimde mutlak surette bankaların keyfine bağlı tutmakta, tüccar ve sanayicileri bankaların vesayetine sokmakta ve iktisadi faaliyet hürriyetinin kullanılmasını felce uğratan bir nitelik taşımaktadır. Bu hükümler, BK md 19 ve 20 gereğince hem kişilik haklarına hem de ahlaka aykırı olduğundan batıldır.
Eren daha dar bir çerçevede, sözleşmenin taraflarından birinin hukuki veya fiili tekel durumunda bulunması halinde, güçlü ve üstün durumunu kullanarak edimler arasında büyük oransızlığa sebep olmasının gabin dışında bir olgu sayılarak ahlaka aykırı olarak nitelendirilmesi gerektiği görüşündedir.62 Kocayusufaşaoğlu, ise “Türk hukukunda banka kredi sözleşmelerinde bankalara sözleşmede yer alan faiz oranlarını sonradan herhangi bir sınıra bağlı olmaksızın tek taraflı olarak istedikleri kadar artırma” yetkilerinin tanınmasının ahlaka aykırı olduğu BK md 19 ve 20 gereğince hükümsüz sayılması gerektiğini belirtmektedir.
Ticari kredi ilişkisinin doğumunda öncelikle bir temel ve çerçeve sözleşmesi olan genel kredi sözleşmesi (GKS) yapılmaktadır. GKS ile kredi kuruluşu kredi limiti çerçevesinde belirli bir miktara kadar nakdi veya gayrı bir nakdi bir kredi sağlama borcu altına girmektedir. GKS Borçlar Kanunu md 306 vd’da düzenlenen karz sözleşmesi niteliği taşır (Canaris, Bankvertragsrecht, Rn. 1206). Yüksek Yargıtay kararlarında da bu görüş savunulmaktadır.”
GKS’de her ne kadar TCMB’na bildirilen en yüksek faiz temerrüt faizinin belirlenmesinde ölçü olarak alınmış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-1650 esas, 2019/507 karar sayılı ilamındaki “Ne var ki Yargıtay uygulamasında bankaların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.
O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin 45. maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir. ” şeklindeki gerekçe mahkememizce de kabul edilmekle taşıt kredisi ve taksitli kredi temerrüt faizinin tespitinde fiilen uygulanan akdi faiz baz alınarak bu faiz oranlarının % 100’ü hesaplanarak %35,52 temerrüt faizi bulunmuştur.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı/kefillerin, Genel Kredi Sözleşmesinde kefilin sorumluluğunu düzenleyen çek kredisi ile ilgili depo yükümlülüğüne ilişkin açık bir düzenlemenin bulunması nedeni ile davalılardan kefillerin de depo sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının … 6. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
543.291,28 TL asıl alacak,
15.545,37 TL işlemiş temerrüt faizi
777,27 TL BSMV
962,89 TL ihtarname gideri olmak üzere
toplamda 560.576,81 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 35,52 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Depo bedeline itirazın ise 6.090 TL üzerinden iptaline,
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2-560.576,81 TL’nin % 20’si olan 112.115,36 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 38.293,00-TL ilam harcından peşin alınan 7.116,40-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 31.176,60-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvuru harcı, 7.116,40-TL peşin harç olmak üzere toplam 7.170,80-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 45.078,84-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 1.393,10-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.331,06-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin kabul-red oranına göre 1,261,21-TL’nin davalıdan, 58,79-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.01/07/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”