Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/37 E. 2021/507 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/37
KARAR NO:2021/507

DAVA:İtirazın İptali ( TTK’nın 1472. maddesi uyarınca Rücuen Tazminat )
DAVA TARİHİ:16/01/2020
KARAR TARİHİ:09/06/2021

Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkilinin sigortalısının mağazasında bulunan emtia ve dekorasyon kıymetlerin 30/12/2018 tarihinde davalının kiracısı olduğu dükkanda su basması sonucunda zarara uğradığını, iş yeri paket sigorta poliçesi kapsamında 27/05/2019 tarihinde 41.646,51 TL ödeme yapıldığını, kiralayan davalının kiralananı sözleşmeyle amaçlanan kullanım şekline uygun olarak kiracıya teslim ve sözleşme süresi boyunca da bu halde bulundurma yükümlülüğü altında olduğunu, kira sözleşmesinin bu yönüyle ihlal edildiğini belirterek uğranılan zarardan sorumlu olduğundan bahisle rücuen alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı şirketin vaki olmuş itirazının iptali ile asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, ödeme yapılan mobilyacının, iddia ettiği sınırlar ile müvekkilinin herhangi bir kira ilişkisi içerisinde olmadığını, yapılan hasar tespitinin gerçeğe aykırı olduğunu, sigortacının eksik inceleme yaptığını zararla eylem arasında illiyet bağı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, iş yeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Sigorta rücu davalarının TTK 1472/1. maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle, TTK’nın uygulanmasından bahisle, aynı yasanın 4/1 maddesi uyarınca bu tür davaların mutlaka ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği düşünülebilir ise de, halefiyet prensibi gereğince, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre ticaret mahkemesinde bakılıp bakılamayacağının değerlendirilmesi gerekir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki uyuşmazlık, ticari dava niteliğinde ise bu davaya TTK’nın 5/3. maddesi uyarınca ticaret mahkemesinde bakılabilecek, aksi durumda dava ticaret mahkemesinde açılamayacaktır. (Işıl Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Bası, Ankara 2012, s.255) Somut olayda, davacı sigorta şirketinin sigortalısı ile davalı arasında zarara uğrayan taşınmazın kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi mevcut olup uyuşmazlık temelde kira akdinden kaynaklanmaktadır.
Zira, davacı sigortacı da dava dilekçesinde açık bir şekilde kiralayan davalının kiralananı sözleşmeyle amaçlanan kullanım şekline uygun olarak kiracıya teslim ve sözleşme süresi boyunca da bu halde bulundurma yükümlülüğü altında olduğundan bahisle bunun ihlali durumunda kiracının uğradığı zararların kiralayan tarafından tazmin edilmesi gerektiğine işaret ederek esasen kira ilişkisine dayanmıştır. Davalı cevap dilekçesinde aralarında kiracılık ilişkisi olmadığımı savunmuşsa da, dosyada mübrez 01/01/2018 başlangıç tarihli kiracısı sigortalı Hakan Tunç kiralayanı davalı şirket olan 1 yıl süreli kira sözleşmesinin altındaki kaşeli imzanın inkar edilmediği, davacının da kira ilişkisi kapsamında rücuen tazmin talebinde bulunduğu görülmektedir.
HMK’nın 4/1-a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan her türlü davalarda değerine bakılmaksızın, tarafların her ikisi tacir dahi olsa görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay …. HD 2016/… Esas 2016/… Karar sayılı, 13/12/2016 günlü içtihadı) Zira, HMK’nın 4/1-a maddesindeki özel düzenleme karşısında bu davaların nisbi ticari dava olması söz konusu değildir. (Yargıtay …. HD 2018/… Esas, 2018/… Karar, 04/10/2018 tarihli içtihat) Bu nedenle; HMK’nın 4/a maddesi uyarınca davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesine ait olduğundan, HMK’nın 114/c ve HMK’nın 20. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ve yetkili … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına, (ihtar edildi)
3-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 09/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır