Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/358 E. 2022/322 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/358 Esas
KARAR NO : 2022/322

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/06/2018
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalı vekilinin ortağı olduğunu, müvekkil şirketin 29 Mart 2018 tarihinde davalı şirketin … Genel Müdürlüğü Emniyetevler Mahallesi, … Cad. NO;… adresinde yapılan 2017 yılı Olağan Genel Kurulu toplantısına katıldığını, muhalefet şerhi kullandığını, itiraz konusu Genel Kurul sırasında önergeler talep edilmesine karşın önergelerin verilmediğini ve önergelerin kendilerine sunulmadığı konusunda tutanağa şerh düşüldüğünü, davalı şirketin Sermaye Piyasa Kuruluna tabi bir şirket olduğunu, bu nedenle davalı şirketin genel kurulularında Sermaye Piyasası Mevzuatı gereğince de yapılması gereken yükümlülüklerin bulunduğunu, ancak itiraza konu edilen genel kurul usul ve yasaya aykırı olarak oluşturulduğunu, davalı şiketin 05/03/2018 tarihinde Kamuyu aydınlatma Plartformunda da “Genel Kurul işlemlerine ilişkin Bildirim” olarak gündemini ekinde vekaletname ve ilan metnini yayınladığını, ancak kurumsal yönetim ilkelerinin tek tek açıklanması gereken ilkelerin açıklanmasına yer vermediğini, davalı şirket tarafından kurula çağrı sırasında… açıklamasında 1.3.1. C deki hususlar açıklanmadığından tebliğdeki şartların yerine getirilmediğini, davalı şirket tarafından genel kurula çağrı sırasında … açıklamasında 1.3.1. C deki hususlar açıklanmadığını, yatırımcılar bu konuda bilgilendirme dökümanı ile bilgilendirilmemiş olduğunu, Tebliğdeki şartlar yerine getirilmediğinden 29.03.2018 tarihli genel kurulun 2 maddesinde alınan kararların iptali gerektiğini, davalı şirketin 2017 finansal raporun dipnotların 32. sayfasında da 8 nolu dipnotta görülen… Menkul Değerler AŞ’ye ödenen komisyon giderlerinin 2016 yılında 808.000,00 TL iken 2017 yılında 2. 130.000,00 TL olarak iki buçuk kat arttığını, bu artışın nedenlerinin faaliyet raporunda yer verilmediğini, açıklanan nedenlerle davalı şirketin 2017 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, bağlı şirket raporu, bilanço ve gelir tablosu 2017 dönem karı ve yönetim kurulu üyelerinin ibrazına itiraz edilmiş olduğunu, bu itirazın kabul edilmemiş ve gündemin 4. 5. 6. ve 8. maddesine muhalefet şerhinin derç edildiğini, davalı şirketin tablolarının 9 . sayfasında 31 Aralık 2018 tarih itibari ile grup çalışan sayısının 35 kişi denildiğini, faaliyet raporunda ise şirkette 27 adet personel istihdam edildiğinin belirtildiğini, …’ın 3 yönetim kurulu üyesi 2017 yılında sadece Kasım 2017 ve Aralık 2017 de ücret ödenmekte olduğunu, … yönetim kurulu üyelerine 2017 yılında ödenmesi gereken net ücretin 12.000 TL olduğunu, bu durumda 2.700.000,00 TL nin 12.000,00 TLsi…’ın 3 yönetim kurulu üyesine ödenirken geri kalanın davalı şirket yönetim kurulu üyeleri ile danışman isminde kişilere ödenmiş olduğunu, davalı şirketin diğer olarak nerelere ödeme yapıldığını açıklanmadığını, yönetim kurulu üyeleri için ödenen ücretler toplamı hangi kısımda yer aldığı yine anlaşılmamış olduğunu, hangi danışmanlara ne kadar ücret verildiği de açıklanmamış olduğunu, yine şirkette çalışan üst düzey yönetici ve yönetim kurulu üyesi olan kişilerin … veya bu gruba ait dğer şirketlerde görev alıp almadığı konusunda bilgi verilmesini de talep edilmesine karşın bu konuda da bir açıklama yapılmadığını, davalı şirketin yazılı önerge sunulduğunu iddia ettiğini, tutanağa önergeler kendilerine sunulmadığı ve bu konudaki tüm hakları saklı olduğu derç edildiğini, davalı şirketin 29.03.2018 tarihinde akşam saatlerinde KAP açıklamasında önergeleri tutanağa eklediğini, önergeler de kurul sırasında gösterilmediğini belirterek davalı … AŞ’nin 29 Mart 2018 tarili Olağan Genel Kurulunun ve genel kurulda 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 maddelerinde alınan kararların iptal edilmesini, söz konusu kararların dava sonuna kadar icrasının geri bırakılması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin kendilerine 12/07/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının müvekkil şirkette 1 adet pay sahipliği devam etmediğinden öncelikle davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı davasında kötüniyetli olduğunu, davacının 1 adet pay satın alarak hiçbir yatırım amacı olmayan müvekkil şirkete kötü niyetli şekilde ortak olduğunu, davacının bu davada ileri sürdüğü iddiaların iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, 29/03/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının davacının iddialarının aksine sermaye piyasa kanuna ve kurumsal yönetim ilkelerine uygun şekilde yapıldığını, davacı bu yöndeki itirazlarını somut iddialara dayandırmadığı gibi bu iddialarını ispatlar bir delil dosyaya sunmadığını, davacının dava dilekçesinde kurumsal yönetim ilkeleri gereğince tek tek açıklanması gereken açıklamalara yer verilmediğini iddia etmişse de bu yöndeki iddiların gerçeği yansıtmadığını, davacının iddialarının aksine genel kurul toplantı ilan kurumsal yönetim ilkelerinin 1.3.1. maddesine uygun bir şekilde internet sitesi ve kapta ilan edilmiş ve toplantı ile ilgili gerekli açıklamalar yapıldığını, davanın kötüniyetli bir şekilde açıldığını belirterek bu davanın husumet nedeni ile reddini, davacının huzurdaki davada hukuki menfaati bulunmadığından, davanın HMK 114/1-h maddesi kapsamında hukuki yarar yokluğundan usulden reddini, davacılar tarafından ikame edilen iş bu haksız davanın usul ve esastan reddini, HMK’nın 329 maddesi uyarınca kötüniyetli ve hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan davacı aleyhine en az 20.000,00 TK kötüniyet tazminatı ile en az 20.000,00 tl disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Dava; davalı … Anonim Şirketinin 29 Mart 2018 tarili Olağan Genel Kurulunun ve genel kurulda 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 maddelerinde alınan kararların iptal edilmesi istemine ilişkindir.
İstinaf İlamı; Mahkememizin … Esas… Karar sayılı dosyası ile “davacının hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine” dair karar verilmiş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2020/381 Esas 2020/730 Karar sayılı kararı ile kaldırılmakla Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2020/381 Esas 2020/730 Karar sayılı kararının kaldırma gerekçesinde “…davacı vekili davalı şirketin 29 Mart 2018 tarihinde yapılan 2017 yılı Olağan Genel Kurul toplantısına katıldığı ve alınan kararlara olumsuz oy kullandığı ve alınan kararlarlarla ilgili muhalefet şerhini tutanağa eklettiği, davanın üç aylık yasal hak düşürücü süre içinde ve davalı şirketin adresi itibariyle yetkili mahkemede açılmış olup açıkça TTK. 446. Maddesinde azınlık pay sahiplerinin GKK. İptali davası açamayacağına yönelik bir düzenlemenin olmadığı, buna göre her pay sahibinin alınan GKK. İptaline yönelik dava açma hakkının olması sebebiyle hukuki menfaatininde olduğu kabul edilerek ve TTK.nun 448/3, 451.maddeleri hükümleri gözetilerek mahkemece işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının, HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği…” şeklinde karar verilmiş, bir üyenin “…davacının asıl amacının davalı şirket ortağı olmak olmadığı, sırf davalı şirket genel kuruluna katılmak ve genel kurul kararlarına karşı iptal davası açmak için halka açık şirket olan davalı şirket hissesini (1 adet) satın aldığı, genel kurul toplantısında alınan kararların konusu, içeriği fark etmeksizin tüm alınan kararlara hemen hemen aynı gerekçe ile önceden hazırlanmış şekilde muhalefet ettiği, davacının bu eyleminin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu açık olduğundan ve TMK’nın 2/2 maddesine göre hakkın açıkça kötüye kullanımı hukuk düzenince korunmayacağından esas itibarıyla davanın reddine dair mahkeme kararı doğru olmakla davacının istinaf talebinin reddi gerekirken kabulüne ve mahkeme kararının kaldırılmasına dair çoğunluk görüşüne katılmıyor ve muhalif kalıyorum.” şeklinde muhalefet şerhi eklediği görülmüştür.
Kaldırma sonrası Mahkememizce alınan bilirkişi heyetinin 07/01/2022 tarihli 17 sayfadan ibaret raporunda özetle; TTK md. 446’deki iptal sebepleri bakımından “kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine” iptal davası açılabileceği dikkate alınarak Davacının dayanağı kanun veya esas sözleşme hükümlerine aykırılık olmadığından, ancak dürüstlük kuralına aykırılık sebebine dayanılabileceğini, Davacı yanın davalı şirketin 2017 finansal raporunun dipnotlarının 32. sayfasında da 8 nolu dipnotta görülen …AŞ’ye ödenen komisyon giderlerinin 2016 yılında 808.000,00 TL iken 2017 yılında 2.130.000,00 TL olarak iki buçuk kat arttığını, bu artışın nedenlerine faaliyet raporunda yer verilmediğini ileri sürerek karar muhalefet ettiğini, Davalı şirketin incelemeye sunmuş olduğu muavin hesap ekstrelerinde, 2017 yılı komisyonlarının bu tutarda olduğu doğrulanmış olup, davalı yanın cevap dilekçesinde buna ilişkin yapmış olduğu açıklamalarda, 2016 yılında nominal tutarda ihraç edilen tahvil tutarının 130.000.000,00 TL, 2017 yılında ise 361.000.000,00 TL olduğu, ihraç komisyonu olarak 2016 yılında 940,60, 2017 yılında ise %0,58 oranı üzerinden komisyon ödendiği beyan edilmiş olup, artış sebebinin, ihracı gerçekleştirilen tahvil tutarının artmasına dayalı olarak ödenen komisyon tutarındaki artış olduğu anlaşıldığını, Davacı yanın bahse konu ettiği 4.783.000,00 TL tutarındaki maaş ödemesi konsolide raporda yer almakta olup, davalı şirkete münhasıran düzenlenen solo raporda bu tutarın 4.191.000,00 TL olduğunu, 31 Aralık 2017 ve 31 Aralık 2016 tarihlerinde sona eren hesap dönemlerinde esas faaliyet giderleri içinde yer alan personel giderleri detayının;
¸şeklinde olduğunu, davacı yanın bahse konu ettiği 2.702.000,00 TL tutarındaki üst düzey yöneticilere sağlanan faydalar konsolide raporda yer almakta olup, davalı şirkete münhasıran düzenlenen solo raporda bu tutarın 2.423.000,00 TL olduğunu, Üst düzey personel sayısı 2, diğer personel sayısının 33 kişi olarak göründüğü, buna göre 2.702.000,00 TL nin 2 kişi, kalan 2.080.000,00 TL nin ise 33 kişiye ait olduğu, halka açık bir şirkette 2 kişiye bu kadar yüksek ücret ödenmesinin hakkaniyet aykırı olduğunun ileri sürüldüğünü, yine bu tutar ve kişi sayıları konsolide raporda ye almakta olup, davalı şirkete Münhasıran düzenlenen solo raporda toplam çalışan sayısının 27, üst düzey personel sayısının 1 olduğu, üzey yöneticiye sağlanan faydalar toplamının 2.423.000,00 TL, kalan 26 personele sağlanan faydalar toplamının ise 4.191.000,00 TL – 2.423.000,00 TL = 1.768.000,00 TL olduğunun görüldüğünü, bu hususun faaliyet raporunda, “29.03.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurulda alınan karar doğrultusunda 31.12.2017 tarihi itibarıyla yönetim kurulu üyelerine, huzur hakkı ile genel müdüre maaş ve ikramiye olarak toplam 2.423 226,78 TL ödeme yapılmıştır” şeklinde ifade edilmekle dolayısıyla 2.423.000,00 TL ödemenin bir tek kişiye yapılmadığının anlaşıldığını,
Davacı tarafın değerlendirmeleri bu bilgilerin yeterli ayrıntıda veya eksik nitelikte olduğu yönünde ise TTK md. 437 ve 438, 439, 440, 441, 442, 443, 444 hükümlerinde sağlanan bilgi edinme yollarını bütün aşamalarıyla tüketmeden bu genel kurul kararlarının iptali talebinde bulunması dürüstlük kuralı bakımından mahkemenin takdirinde olduğunu,
Gündemin 7 numaralı maddesindeki bağımsız denetçi seçimi TTK md. 397 ve devamı maddeleri ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ve SPKn md. 14, md. 62, md. 63, md. 64 hükümleri çerçevesinde zorunlu olup, bağımsız denetçi seçimi her yıl genel kurulca yapılmak zorunda olduğunu, bu düzenlemeler kapsamında, denetçi seçiminde bir ihale zorunluluğu bulunmadığı gibi aksine TTK md. 440 f. 2’de bir denetçinin 10 yıl içinde 7 yıl süreyle kesintisiz (her yıl genel kurulca yeniden seçilerek) görev yapmasına imkân tanındığını, Denetim hizmetinin icra usulü Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından çıkarılan ikincil düzenlemelerle, TTK md. 397 gereği olarak KGK tarafından “yayımlanan uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartları” ile ayrıntılı bir şekilde belirlendiğini, hizmet standartlı belirli olan denetim hizmetinin bedeli konusundaki endişe bakımından, bağımsız denetim piyasasında reklam ve fiyat rekabeti, piyasa kuralı olarak, kabul görmeyen uygulamalar olarak kabul edildiğini, bu çerçevede kanuni gereklerin sonucu zorunlu olarak alınan ve sıkı kurallarla düzenlenmiş bulunan, denetimi de hem KGK ve hem de SPK tarafından sıkı bir şekilde yapılan denetim hizmeti için ihale açılmadığını, ücretin açıklanmadığı gerekçesiyle iptal talebinde bulunulmasının yerindeliğinin mahkemenin takdirinde olduğunu,
Öte yandan, Davalı şirketin payları borsada işlem gören halka açık bir şirket olması sebebiyle SPK’nunda belirlenen ve SPK’ca düzenlenen kamuyu aydınlatma iklerine tabi olduğunun da gözetilmesi gerekli olup, kamuyu aydınlatma düzenlemeleri bakımından halka açık şirketlerin yatırımcıların kararlarını ve sermaye piyasası aracının değerini veya fiyatını etkileyebilecek nitelikteki bilgileri öncelikle KAP yoluyla açıklamaları zorunlu olmakla bu kuralın istisnası olmadığını, eğer herhangi bir sebeple KAP’tan önce başka bir yolla kamuya duyurulmuş bu nitelikte bir bilgi var ise, bilginin derhal bu defa KAP’ta açıklanması zorunlu olduğunu, bu kurallar SPK”nın sıkı ve yakın takibi altında bulunduğunu, bu sebeplerle davalı şirketin …’ta yayımlanandan ayrıca davacıya bilgi açıklama yükümlülüğü olmadığı gibi böyle bir eylem kural ihlali sonucu doğurabileceğini,
Gündemin 10’uncu maddesine dair muhalefet şerhi kapsamında yönetim kurulu üyelerine ödenen aylık net 9.000 TL ücretin fahiş olduğu iddiasının maddi unsurlarının somut bir şekilde ortaya konulmasının gerekip gerekmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu,
Bir ücretin “fahiş” olması ancak emsalleri ile karşılaştırmalı olarak doğrulanabilecek bir iddia olacağından, mesleki bilgi ve tecrübemiz çerçevesinde halka açık ve payları borsada işlem gören bir şirketin yönetim kurulu üyelerine ödenecek aylık net 9.000 TL ücretin fahiş olarak nitelendirilmesinin yerinde olmayacağını,
Gündemin 11’inci maddesinde yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapmasına ve rekabet edebilmesine dair genel kurul izinlerini içeren kararın iptali talebi bakımından, Davalı şirketin faaliyet konusunun Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından sıkı bir şekilde düzenlenmiş ve denetime tabi tutulan bir sektör olması, bu sektöre girişin ve çıkışın BDDK’nın izin ve denetimine tabi tutulması sebepleriyle pratik olarak ihlali söz konusu edilemeyecek bir kuraldan genel kurul kararıyla muaf tutulmanın sakıncalı bir sonuç ortaya çıkarmayacağını,
Gündemin 12’nci maddesindeki aykırılık iddiasının bağımsız denetçi raporunda bir eksiklik iddiasına dayandırılmasının TTK md. 446’da öngörülen iptal sebepleri bakımından takdirin Mahkemeye ait olduğunu belirtmişlerdir.
Dava, davalı … Anonim şirketinin 2017 yılına ilişkin 29/03/2018 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11 ve 12 maddelerinin iptalinin istemine ilişkindir.
Davacının 2017 yılı Genel Kurul tarihi olan 29/03/2018 tarihinde ve de dava tarihinde davalı şirketteki payı bir adet olup şirketin esas sermayesi ise 45.000.000 TL dir.
Genel Kurulun 1,2,3 ve 9.numaralı kararlarının iptali için davacı tarafça SPK’nın kurumsal yönetim ilkeleri 1.3.1 hükmüne aykırılık gerekçe olarak gösterilmişse de TTK 446. Maddeki iddia sebepleri kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırılık olduğu, bu kapsamda SPK’nın Kurumsal Yönetim İlkelerinin, genel kurul kararlarının iptali için 1 ve 2. Nedenler kapsamında kalmadığı, dürüstlük kuralına aykırılık açısından ise, bu hususta bir ispat bulunmadığı gibi genel kurul tarihinde ve dava tarihinde 1/45.000.000 TL paya sahip olan davacı açısından ileri sürülen hususların dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesinin imkanının bulunmadığı; şirket yönetim kurulunun en az ve en çok 7 üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetileceği ve yönetim kurulu üyelerinin B grubu pay sahipleri tarafından önerilen adaylar arasında, bağımsız yönetim kurulu üyeleri dışındaki diğer üyeler A grubu pay sahipleri tarafından önerilen adaylar arasında seçileceği esas sözleşmede yazılı ise de, davacının davalı şirkette genel kurul tarihinden 1/50.000.000 pay sahibi olduğu dikkate alındığında bu hususun davacılar açısından iptal sebebi olamayacağı;
Genel Kurul kararlarının 4,5,6 ve 8. Kararlarına ilişkin iptal talebi değerlendirildiğinde, ihraç komisyonu olarak 2016 yılında %0,60, 2017 yılında ise %0,58 oranı üzerinde komisyon ödendiği, komisyon miktarının artış sebebinin komisyon oranından değil ihracı gerçekleştirilen tahvil tutarının artması nedeni ile olduğu; davacı tarafın iptal talebine gerekçe gösterdiği üst düzey yöneticilere sağlanan 2.702.000 TL’nin, konsolide raporda yer almakta olup davalı şirkete özgü düzenlenen solo raporda bu tutarın 2.423.000 TL olarak gösterildiği ve faaliyet tutarında bu raporun yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ile genel müdüre maaş ve ikramiye olarak ödendiğinin açıklandığı, buna göre bu ödemenin bir tek kişiye yapılan ödeme niteliğinde olmadığı, şirketin …’ta açıklanan finansal tablolarının dip notlarında ayrıntılı açıklamaların yapıldığı, buna ilişkin bilgilerin yeterli ayrıntıda veya eksik nitelikte olduğu iddiası açısından davacı tarafın TTK 437 ve devamı maddelerindeki bilgi edinme yollarının bütün aşamaları ile tüketmeden bu hususların genel kurul kararlarının iptali gerekçesi oluşturmayacağı, davalı şirketin …’ta yayınlanmadan önce ayrıca davacıya bilgi açıklama yükümlülüğün bulunmadığı, buna göre genel kurulun bu kararları açısında da iptal koşullarının bulunmadığı;
Genel Kurulun 7. Kararının iptali açısından yapılan değerlendirmede bağımsız denetçi seçiminin TTK 397 ve devamı maddeleriyle buna ilişkin KGK ve SPK gereğince zorunlu olduğu, bu düzenlemeler kapsamında denetçi seçiminde ihale zorunluluğun bulunmadığı, kanunu zorunluluklar nedeniyle alınan ve sıkı kurallar ile düzenlenen ve denetimi de hem KGK hem de SPK tarafından sıkı bir şekilde yapılan denetim hizmeti için ihale açılmamasının genel kurunun bu kararının iptalini gerektirmediği;
Genel Kurul kararlarından 10,11,12,13 ve 14 kararlarının iptali talep edilmişse de, gündemin 10. Maddesindeki yönetim kurulu üyelerine ödenmesi kararlaştırılan aylık net 9.000 TL ücretin, emsal şirketlere ilişkin KAP’ta yayınlanan ücretler ve ticari hayatın gerekleri dikkate alındığında fahiş olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, 11. Maddesinin iptali açısından ise yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapmasına ve vekalet edebilmesine dair genel kurul kararının, davalı şirketin faaliyet konusunun BDDK tarafından sıkı bir şekilde düzenlenmiş ve denetime tabi tutulan bir sektör olması dikkate alındığında, pratik olarak ihlali söz konusu edilemeyecek bir kuraldan genel kurul kararı ile muaf tutulmasının sakıncalı bir sonuç ortaya çıkaramayacağı, 12. Kararı açısından ise iptal talebi gerekçesinin teminat, rehin ve ipoteklerin SPK bülten formatına göre hazırlanmaması olarak ileri sürüldüğü, gerek iptal talebi gerekçesinin formata ilişkin olması gerekse yukarıda anlatıldığı üzere genel kurul kararlarının iptali için kanuna veya esas sözleşmeye aykırılığın gerekmesi SPK tebliğlerinin bu kapsamda kalmaması ve ayrıca bu durumun dürüstlük kuralına somut olayda aykırılık teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine
-Davalı tarafın HMK 329. maddesine yönelik talebinin kötüniyet sabit olmadığından reddine
2-Alınması gereken maktu 80,70-TL harcın, peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 70,33-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,

Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 21/04/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”