Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/295 E. 2021/696 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/130 Esas
KARAR NO:2021/521

DAVA:Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ :28/04/2016
KARAR TARİHİ:14/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin görevsiz mahkemeye tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davalıların sahibi ve sorumlusu olduğu … Gazetesinin … tarihli nüshasının, birinci sayfasında “…” başlığı altında, “…’a …”, “…, … … …’a, …. …, …”, “…, kredi için bankaya başvurdu. …i”, …. sayfasında “…! …” başlığı altında “… … …’a …”, “…”, “… …’a …”, “…”, “… …’ın n…”, “…” şeklinde ve gerçek dışı ifadeler ile müvekkili bankanın “…”, “…”, “… …” bir banka olarak kamuoyunun husumetine maruz bırakılmaya çalışıldığını, söz konusu yayında belirtilen ifadelerin gerçek dışı olup, basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak, müvekkili bankanın itibar ve saygınlığına zarar verecek nitelikte olduğunu, gerçek dışı konular üzerinden müvekkili bankanın itibarını kırmaya yönelik bir kamuoyu algısı yaratmayı amaçlayan haberin ifade özgürlüğü ile bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkili banka hakkında gerçek dışı, asılsız ve tahkir niteliğinde yayınların öncelikle Bankacılık Kanununca suç teşkil ettiğini, ayrıca Borçlar Kanunu ve Medeni Kanun hükümlerince de müvekkili bankanın kişilik haklarına zarar verdiğini, davalıların sahibi ve sorumlusu bulundukları … Gazetesinin … tarihli nüshasının birinci ve onuncu sayfasında müvekkili banka aleyhine yapılan gerçeğe aykırı müvekkili bankanın kanunlarla korunan saygınlığına ve dolayısıyla da kişisel değerlerine, adına, servetine, şöhretine, şerefine, onuruna ve itibarına zarar veren hukuka aykırı aynı zamanda suç teşkil eden kasten yayın yoluyla yapılan hukuka aykırı saldırılar nedeniyle müvekkili bankanın itibarına ve saygınlığına çok ağır zarar veren bu yayın hakkında söz konusu zararın bir nebze telafisi için 500.000,00-TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına, davalıların müşterek ve müteselsilen sorumluluğuna, hükmedilecek tazminata haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren en yüksek banka işletme kredisi üzerinden faiz uygulanmasına, Türk Medeni Kanununun 25/2 fıkrası uyarınca banka ve ticari sır oluşturan kısmın çıkarılarak oluşturulacak yeni metnin ayrıca tirajı en yüksek iki gazetede yayınlanmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar vekilinin görevsiz mahkemeye sunduğu sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, müvekkili …’a husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, zira … … yer alan künye bilgileri ve … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen 28/08/2014 tarihli mevkute beyanı ile de sabit olduğu üzere müvekkili müvekkili …’a husumet yöneltilmesinin hukuken doğru olmadığını, husumet itirazı nedeniyle müvekkili … yönünden davanın usulden reddini talep ettiklerini, davaya konu haberin, içeriği itibariyle görünür gerçeklik ilkesine uygun olduğunu, zira basında oldukça geniş yer bulan ve devlet sırrı niteliğinde kabul edilen mit tırlarına ilişkin görüntülerin bir kısım basın kuruluşunda yayınlanmasının ardından, ilgili gazetenin genel yayın yönetmeni hakkında başlatılan ve başkaca yayın kuruluşları tarafından da kamuya aktarılan adli soruşturma kapsamına dair gazetecilik mesleği gereği edinilen bilgilerin okuyucular ile paylaşılmasından ibaret olduğunu, davaya konu haberin hukuki dayanağının ulusal ve uluslararası düzeyde korunan basın ve ifade özgürlüğü kavramından almakta olup, tamamıyla yasaya ve hukuka uygun olduğunu, gazetecilerin haber konusunun gerçek olduğunu ispatlamak ve haberin kaynağını açıklamak zorunda olmadıkları gibi haber kaynaklarının varlığını da ispatlamak zorunda olmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülemeyeceğini, bu sebeple talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu beyan ederek, usule ilişkin itirazlarının kabulüne, yapılacak yargılama neticesinde ilgili yazıların ifade ve basın özgürlüğü sınırları dahilinde yayınlanması sebebiyle hukuka uygun olduğundan bahisle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… CBS … soruşturma sayılı dosyası
2-….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
3-… yazı cevabı
4-Gazete nüshaları
5-Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırması
6-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı 20.03.2018 tarihli görevsizlik kararı verilmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/2420 Esas 2020/1429 Karar sayılı 24.12.2020 tarihli ilamı ile davacının istinaf başvurusu reddedilerek dosya mahkememize tevdi edilmiş olup yargılamaya devam olunmuştur.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum, halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını …” belirtmiştir.
İfade özgürlüğü ve bu bağlamda basın özgürlüğünün asıl, sınırlamanın ise istisna olduğu unutulmamalıdır. Sınırlamanın kanuni olması, meşru amaca dayanması ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı olması da gözetilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, ilgili gazete incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Dava konusu yayının incelenmesinde; … gazetesinin … tarihli nüshasının …. sayfasında “…” manşetli, ….sayfasında da “…”, “…” başlıklarıyla “… …’ın …. … … …’a …: …” alt başlığıyla haber yapıldığı görülmüştür.
….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı …, davalı …, davanın davalıya ait @… rumuzlu … hesabından davacının itibarına zarar verecek ifadelerde bulunması nedeniyle manevi tazminat talepli olduğu, davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/1267 Esas 2020/3998 Karar sayılı ilamı ile kararın onandığı görülmüştür.
… CBS’nın …Muh. 07/03/2017 tarihli cevabi yazısı ile … gazetesinin … tarihli baskısında yayınlandığı bildirilen haber nedeniyle herhangi bir soruşturma bulunamadığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı ….’nin … kayıtlarının incelenmesinde; davalılardan …’ın şirket yetkililerinden olduğu görülmüştür.
Türkiye …’nın 07/11/2017 tarih 71 sayılı cevabi yazısının incelenmesinde; müşteri …’ın konut alımı için kredi değerlendirilmesi neticesinde Kavaklıdere … Şubesi tarafından 14.05.2013 tarihinde …, …, …, 841 ada, 20-25 parsellerde kayıtlı müstakil ev vasıflı taşınmazın alımınının finansmanını teminen %7,5 faiz oranına ilave olarak 10.850,00-TL komisyon ve masraflar da müşteri tarafından ödenmek üzere toplam 4.000.000,00-TL’lik cari hesap şeklinde işleyen değişken faizli kredi tahsis edildiği, söz konusu kredi teminatını 6.000.000,00-TL bedelli taşınmaz üzerine konulan ipotek ve eş kefaletinin oluşturduğunu, 07.11.2017 tarihi itibari ile 1.312.863,00-TL faiz, 84.655,00-TL komisyon ve 2.000.000,00-TL anapara olmak üzere toplamda 3.397.518,00-TL kredi geri ödemesi tahsilatı yapıldığı bildirilmiştir.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün cevabi yazısının incelenmesinde; …’ın gazeteci olarak 3.905,00-TL maaşla çalıştığı, evli bir çocuklu olup adına kayıtlı gayrimenkul ve araç bulunmadığı, fiziksel engelinin olmadığı ve kirada oturmadığının bildirildiği; …’ın birkaç şirkette şirket ortağı olduğu, bu işten sabit bir gelirinin olmadığı, işi dışında 400,00-TL kira, 2.600,00-TL emekli maaşı geliri olduğu, evli ve 2 çocuklu olup fiziksel engelinin bulunmadığı, Bayrampaşa 362 parselde tam hisse sahibi olduğu işyeri vasıflı taşınmazı bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; dava konusu olan … tarihli … gazetesinin dava konusu edilen “…” manşetli ve …. sayfadaki “…”, “…” başlıklarıyla yayınlanan yazı bütün olarak değerlendirildiğinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/624 Esas 2019/124 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, … yazı cevabı ile davaya konu yayında adı geçen …’a konut alımı için 4.000.000,00-TL kredinin cari hesap şeklinde işleyen değişken faizli kredi tahsis edilmek suretiyle kullandırılmış olduğu, ana para ve değişken oranlı faizine ilişkin taksitlerin halen geri ödenmekte olduğu, buna göre davaya konu paylaşımlarda geçen ana konu olan …’a cari hesap usulüyle kredi kullandırılmış olması olayının doğru olduğu, kredinin faizsiz kullandırıldığına dair paylaşım davacı banka cevabına göre doğru değil ise de haberin mevcut haliyle ilk anda görünen gerçekliğe uygun olduğu, verilen krediye ilişkin olarak yapılan haberlerin toplumu ilgilendirmesi, haberin yapılmasında kamusal yararın bulunması ile yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde haber de eleştirel mahiyette ifadelere yer verildiği, yazının Basın ve İfade özgürlüğü kapsamında kaldığı, AİHS m.10 ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve davacı tarafın kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/3857 Esas 2019/1258 Karar sayılı emsal ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1644 Esas 2021/173 Karar sayılı ve 2019/1580 Esas 2019/1416 Karar sayılı emsal ilamları )
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 8.538,75-TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.479,45-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10-3 maddesi gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır