Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/279 E. 2023/335 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/279 Esas
KARAR NO : 2023/335 Karar
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 19/04/2023

BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2012/… ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/11/2012
KARAR TARİHİ : 11/05/2016

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin alacağının sağlanması amacıyla 13/10/2010 tarihi itibariyle 131.550,15 TL alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2010/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40′ tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin davacı tarafın ifa etmiş olduğu mal ve hizmete ilişkin düzenlenen ve müvekkil şirkete tebliğ edilen tüm fatura bedellerinin tamamını davacı şirkete ödediğini, müvekkili şirketin davacı tarafa borcu kalmadığını, likit alacak bulunmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini bildirmiş, davanın reddine, % 40 dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında kurulan iş ilişkisi kapsamında davalı şirketin, müvekkili şirketin maliki olduğu … ‘ in inşası sırasında yemek hizmeti sağladığını, iş bedelinin eksiksiz biçimde ödendiğini, müvekkili tarafından davalı tarafa iş ilişkisinin devam edeceği inancı ile avans mahiyetinde bir takım fazla ödemeler yaptığını, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin nihayete ermesi sebebiyle müvekkili şirketin fazla yapılan ödemelerin iadesini talep ettiği, iade gerçekleşmediğini, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde takip alacaklısının … A.Ş. , takip borçlusunun davacı … Ltd Şti toplam alacağın 185.651,70 TL olduğu, takibin cari hesap alacağına dayalı ilamsız takip olduğu, itiraz üzerine takibin durduğu, birleşen davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldı.
… İcra Müdürlüğünün 2010/… Esas sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde takip alacaklısının … Ltd Şti. , takip borçlusunun … Tic. A.Ş., toplam alacağın 131.550,15 TL olduğu, takibin faturaya dayalı ilamsız takip olduğu, itiraz üzerine takibin durduğu ve asıl davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldı.
Mahkememizin 2014/… Esas 2016/… Karar sayılı dosyasında 11/05/2016 tarihli gerekçeli kararında; Asıl davanın reddine, kötü niyet tazminatı talep koşulları oluşmadığından bu yöndeki davalı talebinin reddine, Birleşen Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/… Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile … İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı dosyasında takibe vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 93.764,59 TL asıl alacak üzerinden bu miktara takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili için devamına ,fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmolunan miktarın % 20 si oranına tekabül eden 18.752,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Tarafların süresi içerisinde temyiz ettiği görülmüştür.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2017/… Esas 2020/… Karar sayılı 21/01/2020 tarihli kararı ile; 6100 sayılı HMK’nın 166. maddesi uyarınca, birden fazla davanın birleşmesi halinde; mahkemece birleşen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, Bu itibarla; mahkemece, asıl davadaki istemin birleşen davada re’sen mahsubu suretiyle asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesi ile asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile asıl ve birleşen dava yönünden hükmün asıl davada davacı-birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 2020/… sayılı Esası aldığı görülmüştür. Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 03/06/2022 tarihli Nihai raporda özetle; mali ve teknik incelemeler neticesinde Esas dava yönünden; SGK tarafından dosyaya sunulan kayıtlar incelendiğinden ise Haziran 2009- Aralık 2009 dönemleri arası için toplamda 152.982,00-TL tutarından hizmet bedeli tespit edildiği her iki taraf kayıtlarında ise ilgili dönemde 95.550,00-TL tutarında fatura kayıtlı olduğunu, buna göre davacı yan tarafından 152.982,00-TL – 99.550,00-TL = 53.432,00-TL tutarında daha az fatura edildiğinin tespit edildiğini, davacı şirketin az fatura edilen tutar olan 53.432,00-TL alacaklı olduğunu, Birleşen dava yönünden; çek bedellerinin davacı tarafından tahsil edildiğini, davalının davacıdan 147.196,59-TL alacaklı olduğu yönündeki tespitlerini bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin 12/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dosyada verilen kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu, mahkemece bozmaya uyulduğunu, yeniden tahkikata geçilerek bilirkişi incelemesi yapıldığını, bilirkişi incelemesi yapılmış olmakla ıslah yapma hakkının olduğunu, bu çerçevede davayı tümden ıslah ettiğini, davacı davalıya ilk olarak … olarak şahıs firması üzerinden hizmet verdiğini, daha sonra bu firmanın alacak ve borçlarını temlik alan davacı davalıya ait inşaatta işçilere yemek hizmet vermeye devam ettiğini, ancak işin sonunda davacının temlik aldığı alacakla birlikte davalıdan alacağı oluşmasına rağmen davalı ödeme yapmadığını, bir kısmı faturalı olan alacakların bir kısmı ise mail yolu ile karşılıklı mutabakat ve teyitleşmelerle belirlendiğini, işin sonunda davacının davalıdan toplam alacağı 379.589-TL olduğunu, davacıdan yemek hizmeti almasına rağmen ödemeyen davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği alacağının tahsili için iş bu dava açıldığını, davanın kabulü ile ile davacının davalıya verdiği catering hizmetinden dolayı oluşan alacağının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 379.589-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, alacağına alacağın doğduğu tarihten itibaren ticari faiz işletilmesini, masraflara vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu dava İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Uyuşmazlık ; Taraflar arasında akdedilen yemek tedarik sözleşmesi gereğince, davacı birleşen davada davalı şirketin açık hesaptan kaynaklı alacağının var olup olmadığı birleşen davada ise davalı birleşen davada davacı şirketin avans çeklerinin karşılığı yemeğin tedarik edilip edilmediği ve eksik tedarik nedeni ile davacı birleşen davada davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; tarafların defter ve faturaları ile icra dosyaları ile davalı birleşen davada davacı şirket işveren SGK kayıtlarının celp edildiği görülmüş Yargıtay … Hukuk dairesinin 2017/… Esas 2020/… Karar sayılı bozma kararına uyularak bozma kararındaki eksiklikler yerine getirilmiştir.
Davacı birleşen davada davalı alacaklı ile birleşen davada davacı asıl davada davalı şirketlerin birbirlerinden alacaklı olup olmadıklarının tespiti için dosya üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bozma sonrasında aynı bilirkişiden ek rapor alınmış bilirkişi heyetinin kök ve ek raporunun taraf iddia ve savunmalarını değerlendirerek hazırladığı raporun denetime el verişli olduğu ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu görülmüştür.
Maddi hukuka dayanılarak ileri sürülün bir hakkın dava edilmesi durumunda hakkın dayanağını oluşturan maddi vakaların ispatı gerekmektedir. Medeni Kanunun ispatı düzenleyen hükmünde belirtildiği üzere Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduklarını yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili hükümleri de medeni kanununla benzer şekilde düzenlemeye giderek ispat yükününün , kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu hüküm altına almıştır. Hukuksal İşlemlerde ispat yükünün hangi ispat araçları ile yerine getireceğini de düzenleyerek, belli bir miktarın üzerindeki bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin ancak belge ile ispatlanabileceğini hüküm altına almıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 18 maddesinin tacir olmanın gerekleri arasında ticari defter tutma yükümlüğünü getirmiş aynı kanunun 64 maddesi tacirin defter tutma zorunluluğunu düzenlemiş 83 maddesi ise hukuki uyuşmazlıklarda mahkemenin defterlerin ibrazına karar verebileceğine yer vermiş ve Hukuk Muhakemeleri Kanununa atıf yapmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222 maddesinin 2 fıkrası gereğince Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ve açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. 3 fıkrasında ise İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiğini düzenlemiştir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacağı ve 4 fıkra da ise Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olabileceğini düzenlemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; Bilindiği gibi mahkemenin hükme varabilmesi için kendisine hukuki sonuç bağlanarak ileri sürülen vakaların kesin olarak ispat edilmiş olması gerekmektedir. Bir başka anlatımla ihtimale binaen mahkeme hüküm veremez. Bu husus ispat hukukunun esasını oluşturmaktadır.Davalı birleşen davada davacı şirketin başka bir şirketten de yemek almış olabileceği gibi bir kısım işçilere yemek vermeme ihtimali var iken davalı birleşen davada davacı inşaat şirketinin gerek kendi bünyesinde çalışan gerekse taşeron firmalarda çalışan işçilerin tamamına yemek aldığı ve alınan yemeklerin sadece davacı birleşen davada davalı şirketten alındığı kabulü farazi bir kabuldür. Mahkeme daha öncesinde taraf delillerinin toplanması adına davalı birleşen davada davacı şirketin şantiyesinde çalışan işçilerin tespiti için SGK’dan kayıtlar getirtmiş, bu kayıtlar baz alınarak, çalışan işçi sayısı üzerinden tedarik edilen yemek sayısı ve fiyatlaması yaparak bilirkişiden rapor aldırmış ve alınan bilirkişi raporu ile davacı birleşen davada davalı taraf adına afaki bir alacak tespiti yapılıp ve tespit edilen bu alacak bozulan kararda kabul edilerek, davalı birleşen davada davacı şirketin alacağından mahsup edilmişse de, söz konusu hesaplama ve mahsuplaşama hukuken hatalıdır.
Davalı birleşen davada davacı şirketin inşaatında çalışan işçiler ile taşeron firmalarındaki işçilere, kaç kişilik yemek teslim edildiğinin ispat yükü davacı birleşen davada davalı şirketin üzerinde olup bu hususu irsaliye, teslim fişi veya faturalarla ispat etmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla davacı birleşen davada davalı yemek şirketi, yemek verip vermediği vermiş ise kaç adet verdiğinin ve tutarının ne olduğunu ve teslim ettiği yemeğin karşılığı olarak fatura düzenlediğininin ispat yükü altındadır. Davacı birleşen davada davalı yemek şirketi dosyaya bu yönde bir bilgi ve belge sunmadığı gibi davalı birleşen davada davacı şirketin bu yönde bir ikrarı da bulunmamaktadır. Davacı birleşen davada davalı şirketin defterlerinde de davalı birleşen davada davacı şirkete düzenlediği faturaların karşılığının davalı birleşen davada davacı şirket tarafından ödendiği ve davalı birleşen davada davacı şirketten bir alacağının bulunmadığı kendi defterlerinden anlaşılmakta olup söz konusu davacı karşı davalı şirket defterlerinin kendi aleyhine delil oluşturduğu dikkate alındığında davacı birleşen davada davlı şirketin davalı birleşen davada davacı şirketten alacaklı olduğunu ispat edemediğinden asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden yapılan değerlendirmede ise; davalı birleşen davada davacı inşaat şirketinin davacı birleşen davada davalı yemek şirketine avans çekleri verdiğini ancak karşılığı olan yemeklerin verilmediğini bu nedenle alacaklı olduğunu alacağının tahsili için …. İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı takip dosyasından başlattığı takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı birleşen davada davacının davacı birleşen davada davalı yemek şirketine bir kısım çekler verdiği ve verilen çeklerin ödendiği ancak ödenen bu çeklerin karşılığı olan yemek tedarikini gösterir bir fatura bulunmadığı dolayısı ile davalı birleşen davada davacının davacı birleşen davada davalı yemek şirketinden 147.196,59 TL alacaklı gözüktüğü her iki tarafın defterlerinin birbirlerini doğruladığı görülmüştür. Davacı birleşen davada davalı yemek şirketi defter kayıtlarının aksini ispat edecek başkaca bir delil de sunmadığı anlaşıldığından birleşen davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir. Davalı birleşen davada davacı şirketin davacı birleşen davada davacı şirketi takip öncesinde temerrüte düşürmediği anlaşıldığından takip öncesi işletilmiş olan faizi talep edemeyeceği görüldüğünden Davacı birleşen davada davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı takip dosyasına davacı birleşen davada davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptali ile takibin 147.196,59 TL Asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren % 15 oranını geçmemek üzer değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamı yönünde karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı birleşen davada davalı şirket vekili davasını ıslah etmiş ise de, ıslah dilekçesinin içeriğinde davacı şirketin ortağı olan gerçek kişinin davalı inşaat şirketine yemek tedariki yaptığını ileri sürmesi dikkate alındığında ıslahın tarafa ilişkin olduğu anlaşılmış, Yüksek Mahkemenin yerleşik kararlarında belirttiği üzere tarafa ilişkin ıslah yapılamayacağı anlaşıldığından davacı birleşen davada davalı şirket vekilinin ıslahı reddedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Düzeltme; Mahkememizin 19.04.2023 tarihli duruşmasında 2 no.lu kısa kararında her ne kadar ”Birleşen davanın kısmen KABULÜ İle,’ olarak yazılmış ise de; icra takibinin 147.196,59 TL Asıl alacak üzerinden yapıldığı, birleşen dosya dava dilekçesi ile işlemiş faiz talebinde bulunulmadığı, yalnızca asıl alacak yönünden itirazın iptali talep edildiği; keza mahkememiz kısa kararında da 147.196,59 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş olup, sehven kısa kararda ”kısmen kabulü” kısmı gerekçeli kararda düzeltilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesinde Ayrıntıları ile Açıklandığı Üzere;
1-Esas davanın REDDİNE
Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/… Esas 2012/… karar sayılı davanın KABULÜ İle,
Davacı birleşen davada davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2011/… Esas sayılı takip dosyasına davacı birleşen davada davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 147.196,59 TL Asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren % 15 oranını geçmemek üzer değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine
3-Asıl alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı olan 29.433,91 TL’nin davacı birleşen davanın davalısından alınarak davalı birleşen davanın davacısına ödenmesine,
4-Asıl davada, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken alınması gerekli olan 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken yatırılan 1.295,85-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.115,95‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Asıl davada, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davada, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen kısım üzerinden hesap ve takdir olunan 20.732,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Birleşen davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken alınması gerekli olan 10.054,99-TL karar ve ilam harcının dava açılırken yatırılan 1.257,70-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 8.797,29-TL karar ilam harcın davalı … Ltd. Şti. alınarak hazineye irat kaydına,
8-Birleşen davada davacı …. tarafından dava açılırken yatırılan 1.278,85-TL peşin ve başvuru harcının davalı … Ltd. Şti. alınarak davacıya verilmesine,
9-Birleşen davada davacı …. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; 23.079,49 TL ücreti vekaletin davalı … Ltd. Şti. alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.19/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*