Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/213 E. 2020/321 K. 13.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/213 Esas
KARAR NO : 2020/321

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/04/2020
KARAR TARİHİ : 13/05/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 01/08/2015 tarihli kira sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca Otoport Ana Yapı Yönetimi içindeki taşınmazın aidat ve diğer tüm yan giderlerinden kiracının sorumlu olduğunu, taraflar arasındaki işbu kira ilişkisi uyarınca müvekkil şirketin kiracı adına Avm Yönetimine aidatları ödediğini, davacının davalıdan her üç icra dosyasından toplamda 87.545,72-TL tutarında alacağı mevcut olduğunu, davalının itiraz dilekçelerinde belirtmiş olduğu; davalı şirketin hiçbir borcu bulunmadığına dair iddialarının asılsız olduğunu, davacının davalı kiracının aidat borçları yönetime ödenmiş olduğunu ve kiracıdan rucuan tahsili için icra takiplerine geçilmiştirdiğini, davacının yasal faiz talep edebileceğini, davacının alacağının icra ödeme emrinin davalı borçluya ulaşması ile muaccel hale geldiğini, ödeme dekontları ile birlikte aidat ödemelerinin borçluya yapıldığı hususu da sabit olduğunu, bu nedenle müvekkilin alacağı bakımından yakın ispat koşulu sağlandığını, diğer taraftan borçlu kiracıya karşı 3. Kişiler tarafından icra takiplerine girişildiği öğrenildiğini, davacının mallarını kaçırdığını ve ihtiyati haciz kararının alınmaması halinde müvekkilin alacağının hiç tahsil edememe tehlikesi doğduğunu, bu nednele ihtiyati haciz talep ettiklerini, müvekkilinin haksız çıkması halinde borçlunun zararlarına karşılık alacağın yüzde yüzü oranında teminatı yatırmaya hazır olduklarını, borcun muayyen ve likit olduğunu %20 oranında icra inkar tazminatı talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle ihtiyati haciz taliplerinin kabulüne, icra dosyalarına yapılan itirazların iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; kira sözleşmesinden kaynaklanan aidatların rücuen tahsilinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmakta olup davacı taraf ödemiş olduğu aidatların kira sözleşmesi gereğince davalıdan rücuen tahsili istemiyle işbu davayı açmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemeleri’nin görevi belirlenmiş olup buna göre “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara” bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Kira ilişkisi söz konusu olduğunda tarafların tacir olup olmadıklarının da önemi yoktur. Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun /1-a. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle talebin görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı olarak yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına, (ihtaratın tensip zaptı tebliği suretiyle yapılmasına)
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 13/05/2020

Katip … ¸

Hakim …
¸