Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/200 E. 2021/353 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/200 Esas
KARAR NO : 2021/353

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı … Ltd. Şti. ile davalı … Ltd. Şti.nin uzun süredir hizmet ilişkisine dayalı olarak çalıştığını, bu hizmet ilişkisinden dolayı davacının 3.526,00 TL bir bakiye alacağı kaldığını ve alacağını davalıdan defaatle talep etmiş olmasına rağmen hiçbir surette ödenmediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Dairesi nezdinde …Esas numarasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatılmış, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itiraz sebebiyle mezkur icra takibi icra müdürlüğünün kararıyla durdurulmuş, davacının haklı alacağını tahsil etmesi davalı tarafından engellenmiş olduğunu, zorunlu ticari arabulucuk yoluna gidilmiş ve zorunlu ticari arabuluculuk yolunda da anlaşılamamış olması sebebiyle işbu itirazın iptali davasını açıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla haklı davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin asıl alacak , faizi ve tüm fer’ileri ile birlikte devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.

DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Yemin
3-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisi ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın 225. maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Yasa Md. 226).
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı Yasa Md. 227-228).
Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.
Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılır. Yemin, bizzat tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir (6100 sayılı Yasa Md. 229 ilâ 232).
Yasanın 233. maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
Yasanın 234 ve devamı maddeleri gereğince, okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
Hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.
( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/4959 Esas 2017/8953 Karar sayılı emsal ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/554 Esas 2021/24 Karar sayılı emsal ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 41. Hukuk Dairesi 2019/1217 Esas 2020/1941 Karar sayılı emsal ilamı)
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiştir
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin… esas sayılı takip dosyasında cari hesap ekstresinden kaynaklanan 3.526,00-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 10/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 11/10/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce her ne kadar 11/11/2020 tarihinde ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de defterlerin sunulmadığı, davacı vekilinin 19/10/2020 tarihli dilekçesi ekinde dava konusu fatura suretlerinin sunularak, dava dilekçesindeki tüm delillerden vazgeçerek davalı tarafın ticari defterlerini delil olarak gösterdiklerini beyan ettiği, 15/02/2021 tarihli dilekçesi ile yemin metnini sunduğu, yemin metninin davalı şirket yetkilisi …’e tebliğ edildiği, davalı şirket vekilinin 16/03/2021 tarihli dilekçesi ile davacının teklif ettiği yemini iade ettiklerini davacının yemin etmesini talep ettikleri görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan cari hesap alacağı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf dava dilekçesinde delil olarak icra dosyası, tarafların ticari defterleri ve müstenidatları, bilirkişi incelemesi ile yemin deliline dayanmıştır. Ne var ki, taraflar defterlerini ibraz etmemiştir. Yargılama sırasında davacı vekili her ne kadar münhasıran davalı defterlerine dayandıklarını ileri sürmüş ise de, başlangıçta münhasır olarak davalı defterlerine dayanılmadığı, başka delillere de dayanıldığı, dolayısıyla münhasıran davalı defterlerine dayanılmasından söz edilemeyeceği, davacının mal teslimini dava değeri de gözetildiğinde yazılı delillerle kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/6811 Esas 2020/2082 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
Ne var ki, davacı taraf az önce de değinildiği üzere yemin deliline de dayanmıştır. Bu durumda mahkememizce davacı tarafa karşı tarafa yemin teklif edip etmeyecekleri hakları hatırlatılmış, davacı taraf yemin deliline dayanmıştır. Bilindiği üzere uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Bu halde davacı taraf ticari defter ve belgelerini sunmamış olsa dahi yemin deliline dayanabilecektir. Davalı şirket yetkilisine yemin davetiyesi çıkarıldığı, davetiyenin davalı şirket yetkilisine tebliğ edilmesine rağmen davalı vekilinin yemini iade ettiklerini bildirdiği görülmüştür. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. Yemin yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez. Bu halde dava konusu faturadan kaynaklı borcu bulunup bulunmadığı hususu davalıdan kaynaklanmakta olup davalı iade taraf koşulları oluşmayan yemini iade edemeyecektir. Tüm bu açıklamalarla davalı şirket yetkilisinin mahkememiz huzurunda hazır olmadığı, o halde yasa gereği dava konusu fatura alacağını ikrar etmiş olacağı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek ;
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 3.526,00 TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 705,20 -TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Alınması gereken 240,86-TL harcın, peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 186,46-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcının ve 54,40-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 87,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince dava değeri nazara alınarak 3.526,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

19/04/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır