Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/2 Esas
KARAR NO : 2021/490
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı …Ticaret A.Ş. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, davalı borçlu …’in ise söz konusu kredi sözleşmesini; müteselsil kefil sıfatıyla ve asıl borçlunun müvekkili bankaya olan doğmuş ve doğacak her türlü borcunu temin etmek üzere imzaladığından, borcun ödenmesinden sorumlu bulunmakta olduğunu, Kredi Sözleşmesine aykırı olarak kredi koşullarına uyulmaması ve borcun zamanında ödenmemesi sebebi ile borçluların kredi hesaplarının kat edildiğini ve bu hususun borçlulara … 26. Noterliği’nin …tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ve işbu ihtarnameye ekli hesap özetiyle birlikte tebliğ edildiğini, keşide edilen ihtarnamenin taraflara tebliğ edildiğini, keşide edilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, davalı borçlunun müşterek borçlu ve müteselsil kefaletleri sebebiyle Borçlar Kanunu’nun 487. maddesi gereğince davalılar hakkında … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Değişik İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve … 5. İcra Müdürlüğü’nün…E. Sayılı dosyası ile uygulandığını ve esas takibe geçildiğini, müvekkili bankanın kredi alacağının tahsili amacıyla yapılan haklı ve hukuki icra takibi üzerine borçluların yetkiye, borcun aslına, faizine ve fer’ilerine itiraz ettiğini, alacağın usulü dairesinde kat’edilerek icra takibine başlanılmasının; kredi sözleşmesine, usul ve yasaya, bu konudaki yargı içtihatlarına uygun olup muteriz borçlunun itirazlarının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, borçlunun, itirazında haksız olup kötü niyetli olduğunu, icra takibini uzatmak maksadıyla yetkiye, borca, ferilerine, faize ve faiz oranlarına itiraz ettiğini, takip tarihi itibariyle 2.000.606,00 TL alacaklarının mevcut olduğunun, kredi kullandırım belgeleri, banka defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, davalının borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine 23.12.2019 tarihinde … Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, arabuluculuk başvurusu yapmaları üzerine… arabuluculuk numarasına kayden, 30.12.2019 tarihinde arabuluculuk görüşmesi yapıldığını, yapılan görüşmelerde karşı taraflar ile anlaşmaya varılamadığını, bu nedenlerle davanın kabulünü, davalının yetkiye, borcun aslına faizine, faiz oranlarına ve ferilerine yönelik tüm itirazlarının iptalini, takibin takip talebinde yazılı şartlarda … 5. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası üzerinden takip talebinde yazılı şartlarla aynen davamını, haksız itiraz eden davalı aleyhine %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafa kesin süre verilerek dava dilekçesinde ki eksikliklerin tamamlanmasını ve alacağını ispata yarayacak delillerini davalı tarafa tebliğe çıkartması için karar oluşturulmasını talep ettiklerini, ortada geçerli bir kefalet hükmü olmadığından ötürü davanın redde mahkum olduğunu, müvekkili adına kayıtlı, davacı banka lehine ipotekli gayrimenkullerin satılarak paraya çevrildiğini ve banka tarafından alacağa mahsuben alınarak banka aktiflerine aktarıldığını, dava dışı asıl kredi borçlusu ile ilgili risk düşümünün gerçekleştirildiğini, davacı bankanın tamamen kötüniyetli olarak, müvekkili hakkında genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ayrıca bir takip dosyası oluşturduğunu ve ihtiyati haciz kararı alarak müvekkilini maddi-manevi zarara soktuğunu, taraflarınca yapılan borca itirazın geçerli ve dayanağının bankanın kendi şube yetkilileri tarafından verilen kefalet düşüm yazısına dayandığını, ancak davacı banka tarafından yazı içeriğinın görmezden gelinmekte olduğunu ve hukuka aykırı işlem tesis edildiğini, takibe dayanak olacak bir kefalet hükmü mevcut olmadığını, davacı ile müvekkili arasında imzalandığı iddia olunan ve alacağa dayanak gösterilen kredi sözleşmesinin üzerinde bulunan imzanın müvekkiline ait eli ürünü olmadığını, davacı tarafın takibine dayanak olarak gösterdiği kredi sözleşmesinin müvekkilinin tamamen bilgisi dışında imza altına alınmış olup müvekkilinin eli ürünü olmadığını, imzaya itirazlarının … 36. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına da sunulmuş olup dava dilekçesinde belirtilen hesap kat ihtarının usulüne uygun düzenlenmediği gibi taraflarınca ayrıca itiraza uğradığını ve içeriğinin kabul edilmediğini, bu nedenlerle davacının ispat edemediği haksız ve mesnetsiz davasının reddini, davacı yan aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını arz ve talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 26/11/2020 tarihli celsesi, 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 09/04/2021 tarihli raporunda özetle;
“SONUÇ VE KANAAT:
Yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; tüm delillerin takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1-Davacı banka ile dava dışı asıl kredi borçlusu/kredi lehtarı … TİC. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalı/kefil hakkında takip ve dava hakkının bulunup bulunmadığının TARTIŞMALI olduğu,
2-Davalı/Kefilin Kefalet Limiti ve Sorumlu Olduğu Miktar: Davalı kefilin kefalet limitinin 11.000.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak toplamının 2.000.000,00 TL olduğu, hesaplanan asıl alacağın kefalet limitinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefilin hem kendi ve hem de dava dışı kredi lehtarı şirketin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin düşünülebilineceği,
3-TAKİP TARİHİ İTİBARİYLE YAPILAN HESAPLAMA:
Alacak kalemleri
Talep edilen
Hesaplanan
Talep edilmesi gereken
Asıl alacak
2.000.000,00
2.000.000,00
2.000.000,00
İşlemiş tem. faizi
0,00
714.180,82
0,00
BSMV
0,00
35.709,04
0,00
İhtiyati haciz k. masrafı
606,00
606,00
606,00
TOPLAM ALACAK
2.000.606,00
2.750.495,86
2.000.606,00
4-Sayıp mahkemece raporun benimsenmesi halinde; alacağın az bile talep edilmiş olduğu nazara alınarak, TAKİP TARİHİNDEN itibaren asıl alacak tutarı 2.000.000,00 TL’sı tamamen ödeninceye kadar yıllık %23,40 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
5-Davalı/kefilin GKS’deki kefalet imzası inkarına yönelik itirazların takdiri sayın mahkemeye aittir.
6-Davalı bankanın ipotekli taşınmazların satışı sonucunda kefaletin düşeceğine (yani hükümsüz kalacağına) yönelik 28.12.2015 tarih ve 2368 sayılı yazılı beyan ve taahhüdünün takdiri sayın mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
04.05.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile … şirketinin kullandığı kredilere davalı 11.000.000 TL kefalet limiti ile kefil olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı krediler, … nolu kredilerdir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı kredi lehdarına ve davalıya 15.02.2018 tarihi itibariyle tebliğ edilmiş olup, verilen 1 günlük sürenin sonu olan 17.02.2018 tarihi itibariyle davalının temerrüde düşmüştür.
Temerrüt faizi oranı GKS’nin 4. Maddesi gereğince akdi faizin % 100 fazlası olup, somut olayımızda temerrüt faizi orın % 32 ise de davacı % 23,40 istemiş olmakla taleple bağlı kalınmıştır.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, eş onayının buluduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket ortağı ve/veya yöneticisi oldukları anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır. Takip tarihi itibariyle 2.000.000 TL asıl alacak ve 606 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplamda 2.000.606 TL alacağın bulunduğu anlaşılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Davalı 26.11.2020 tarihli celsedeki isticvabında imzanın kendisine ait olduğunu kabul etilmiştir.
Davalı tarafın savunmasındaki gibi bilirkişi de “…ipotekli gayrimenkullerin satılması ve satış bedelinin bankamız hesabına aktarılark risk düşümü gerçekleştirilmesi akabinde kefalet hükmü kalmayacaktır.” taahhüdü nedeniyle kefaletin hükümsüz kaldığı iddia edilmiş ve görüş olarak beyan edilmiş ise de ipotek 3. kişi kredi lehdarının borcu için verilmiş olup, “risk düşümü gerçekleştirilmesi akabinde” ibaresi ile ipoteğin paraya çevrilmesi ile risk düşümü, yani kredi borcunun kapanması halinde kefaletin hükümüz kalacağı anamında olup bu savunma ve görüşe katılınmamıştır.
İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davalının … 5. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının iptaline, takibin ödeme emrindeki koşullarla devamına,
-400.121,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 136.661,40-TL ilam harcından peşin alınan 24.162,32-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 112.499,08-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 24.162,32-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 24.216,72-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 99.835,91-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.087,50-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.03/06/2021
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”