Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/193 E. 2021/798 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/40 Esas
KARAR NO:2021/799

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:12/01/2018
KARAR TARİHİ:27/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 01/05/2011 tarihinde meydana gelen yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazasında ağır şekilde yaralandığını ve uzun süren bir tedavi süreci atlattığını, müvekkilinin olayda kusuru olmadığını, kazaya yol açan … plakalı aracın … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, sigorta şirketinin tüm ruhsatlarının Hazine Müsteşarlığı tarafından iptal edildiğini ve yönetiminin … Hesabıma devredildiğini, müvekkilinin ortaya çıkan maddi zararlarının … Hesabı tarafından karşılanması gerektiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 300,00 TL maddi tazminatın davalıdan yasal faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı kuruma dava açılmadan önce gerekli belgelerle başvurulması şartının yerine getirilmediğini, … Sigorta A.Ş.’nin tüzel kişiliğinin devam ettiğini, davanın pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, kaza ile ilgili kusur incelemesi ve maddi zarara ilişkin aktüeryal inceleme yapılması gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… C.Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası
2-Trafik Tescil Şube Müdürlüğü yazı cevabı
3-Poliçe, hasar dosyası
4-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
5-SGK yazı cevabı
6-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
7-Kusur aktüerya bilirkişi raporu
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
… Sigorta unvan değişikliğine giderek … Sigorta adını almıştır. Başbakan Yardımcılığı Makamının 07.08.2015 tarih ve 24316 sayılı Onayları ile mali bünye zafiyeti içerisinde bulunan … Sigorta A.Ş.’nin tüm branşlardaki ruhsatları Hazine Müsteşarlığınca iptal edilmiş ve yönetimi … Hesabı’na devredilmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
… C.Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde; taksirle yaralama suçu kapsamında suçun şikayete tabi olması, tarafların şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün cevabı yazısının incelenmesinde; davacının ekonomik sosyal durum araştırmasının yapıldığı, davacının asgari ücretle aşçı olarak çalıştığı, adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul bulunmadığı, kirada oturduğunun bildirildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; … Sigorta poliçe tarihinin 04/02/2011-04/02/2012 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 01/05/2011 tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu, davacı vekilinin 25/12/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu, davalı tarafından eksik evrak sunulduğu gerekçesiyle ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %24 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Makine Mühendisi ve Aktüer bilirkişisinin 05/05/2021 tarihli 7 sayfadan ibaret rapordan özetle; 20.04.1973 doğumlu davacı, 01.05.2011 olay tarihinde, 38 yıl, 11 günlük olup, 38 yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü 41 yıl ve muhtemelen 79 yaşına kadar yaşayacağı, Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup, buna göre davacının aktif çalışma hayatının 60 yaşına kadar süreceği kabul olunarak, olay tarihinden itibaren (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-38) 22 yıl ve pasif devresi (79-60)-19 yıldır. SGK hizmet dökümünde davacının ilk defa 2012 yılında çalışması gözükmekte olup, kazançları da asgari ücret tutarı kadardır. Bunun dışında davacının yaptığı iş ile elde ettiği ücret ve kazançları gösterir belge bulunmadığından hesaplamalar asgari ücretlere göre yapılacağı, olay esnasında yaralanan yaya davacı …’un olayda %25 oranında kusuru olduğu, trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü …’ın olayda %75 oranında kusuru olduğu, … plakalı araç kaza tarihini kapsar şekilde … Sigorta tarafından zorunlu sigorta poliçesi ile sigortalanmış olup, … Sigorta A.Ş.’nin tüm branşlardaki ruhsatları Hazine Müsteşarlığınca iptal edilmiş ve yönetimi … Hesabı’na devredildiğini, davacının %25 kusuru dışında kalan … plakalı araç sürücüsünün %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre kazada yaralanan davacı …’un; Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 2.921,79 TL, sürekli iş göremezlik dönemine ait %24 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 206.415,44 TL olduğu, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zarar toplamı olan 209.337,23 TL, kaza tarihinde geçerli olan 200.000,00 TL.lık zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti aşması nedeniyle davalının sorumluluğunun 200.000,00 TL limit ile sınırlı olacağı, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının geçici veya sürekli bakıma muhtaç olmadığı belirlendiğinden, davacını bakıcı gideri nedeniyle zararının belirlenemediği, başvuru tarihine göre temerrüdün 08.01.2018 tarihinde gerçekleşmiş olacağı, dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiğini belirtmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 28/05/2021 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu sürekli iş göremezlik yönünden 197.028,21 TL’ye, geçici iş göremezlik yönünden 2.971,79-TL’ye artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Aynı zamanda söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına göre davacının alacağının tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğu gibi Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/15535 Esas 2019/7234 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 01/05/2011 tarihinde davacı ile davalı sigortacının sigortalısı arasında trafik kazası meydana geldiği, davacının malul kaldığı, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas dairesine gönderildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli maluliyet raporunda davacının sürekli işgöremezlik oranının % 24 olup iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, alınan maluliyet raporunun ise yönetmeliğe uygun olduğu, davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyanın kusur-aktüerya raporu alınmak üzere makine mühendisi ve aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, bilirkişi raporunun Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı güncel ilamı doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosuna ve prograsif rant yönteminin uygulanması ile düzenlendiği, davacının %25, dava dışı sigortalının %75 kusur oranının belirlendiği, bu hali ile davacının davalının kusuru oranın da tazminat talep edebileceği, davacının gelir hesabının SGK kayıtları esas alınarak yapıldığı, davacının her ne kadar sosyal-ekonomik durum araştırmasında aşçı olarak çalıştığı bildirilmiş ise de alınan aktüerya raporuna itirazı olmadığı, rapor doğrultusunda ve davalı sigortanın sigorta limitleri doğrultusunda talebini artırdığı, davacının dava dilekçesinde bakıcı gideri talebi olduğu, ancak alının maluliyet raporunda bakıcı gideri zararı bulunmadığının tespit edildiği, bu talebi yönünden davanın reddi gerektiği, davacı tarafından sigortaya 25.12.2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakla son ödeme gününün 05/01/2018 cuma gününe geldiği, ödemenin iş günü içerisinde yapılamsı gerekmekle beraber davalının temerrüde düştüğü tarihin yani temerrüt faizinin başlayacağı günün iş günü olması gerekmediği, bu halde 06.01.2021 temerrüt tarihi olarak esas alınarak, davacının belirsiz alacak davası olarak açtığı davasına bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 2.971,79- TL geçici iş göremezlik ve 197.028,71- TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200.000,00-TL iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 06/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; bakıcı gideri talebi yönünden istemin reddine
2-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 13.662,00-TL harçtan, peşin alınan 35,90-TL peşin harç, 682,50-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 718,40-TL harç mahsup edilerek kalan 12.943,60-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 35,90-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı, 682,50-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 754,30-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 22.450,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.687,25-TL yargılama gideri, 562,00-TK ATK fatura bedeli olmak üzere toplam 2.249,25-TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2021

Katip … Hakim ….
e-imzalıdır e-imzalıdır