Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/184 E. 2022/523 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/184 Esas
KARAR NO : 2022/523
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu … ile müvekkili banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesini, diğer borçlular …, … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, müvekkili banka tarafından kullandırılan kredinin geri ödenmemesi üzerine …. Noterliğinin 16.12.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi kat edildiğini, davalılar tarafından ödeme yapılmamış olması sebebi ile müvekkili bankanın alacağını tahsil amacıyla borçlular aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların Bank.K’nun geçici 32. M. kapsamında, borcun yeninden yapılandırılmasını talep ettikleri, bu talepleri karşılanmadan takibe girişilmesine ve alacağın ipotekle teminat altına alındığı iddiasıyla takibe itiraz ettiklerini, müvekkili banka lehine doğmuş ve doğacak alacağın teminatı olarak bir kısım gayrimenkuller üzerinde ipotek tesis edildiğini, takip tarihi ile dava tarihi aralığında, … ‘dan 1.200.000,00-TL ipoteğin fekkine karşılık 07.01.2020 tarihinde haricen 1.050.000,00-TL, … ‘dan 1.000.000,00-TL ipoteğin fekkine karşılık 15.01.2020 tarihinde haricen 900.000,00-TL tahsilat sağlandığını, diğer …’a ait ipotekli taşınmazdan dolayı … İcra Md. 2020/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığı, belirtilen iki kalem tahsilat tutarı 1.950.000,00-TL borca mahsup edildikten sonra 4.329.429,75-TL (Faiz ve ferileri hariç) alacak bulunduğunu, davalılar Bank.K’nun geçici 32 m. uyarınca usulüne uygun bir başvuruda bulunmadığı için FYY tekliflerinin değerlendirilemediğini, neticeten nakdi 4.329.429,75-TL alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve 20’ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiller 3’er aylık geri ödemelerini düzenli olarak yapmalarına rağmen, mevcut teminatların yetersiz kaldığı gerekçesiyle yeni teminatlar talep ettiğini, bu teminatların verildiğini, aradan geçen süre içinde yeniden ek teminat istenildiğini, bu talebin yerine getirilememesi üzerine bu kez hesap kat edilerek icra takibine geçildiğini, müvekkili 5411 sayılı Bank. K’nun geçici 32 m. kapsamında yeniden yapılandırma talebinde bulunduğunu, ancak bu talebin dikkate alınmadığını, yapılan 2.000.000,00-TL’lık ödemenin dikkatlerden kaçırılmaya çalışıldığını, bu tahsilatın icra dosyasına bildirilmediğini, takibin geçici 35. M. aykırı olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Bankacı bilirkişinin 15/06/2021 tarihli 14 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı banka ile davalı kredi lehtarı … San. ve Tic. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı/kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, bahse konu sözleşme kapsamında ticari kredi kullandırılmış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalılardan aşağıda tespit edilen alacaklarını talep edebileceği kanaatinin edinildiği, Davalı kefillerin kefalet limitinin 89.700 gr. altın ile 2.650.000 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarının 5.845.840,43 TL olduğu, hesaplanan asıl alacağın kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de davalı kredi lehtarı şirketin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı sorumlu oldukları nazara alınarak, borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. Mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği) takip tarihi ile dava tarihi aralığında yapılan kısmi ödemeler nazara alınarak hem takip ve hemde dava tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonuçlarındaki toplam alacak miktarlarının, talep edilen 6.094.707,07-TL, hesaplanan 5.944.583,05-TL, talep edilmesi gereken 5.942.944,05-TL şeklinde olduğunu, mahkeme raporun benimsenmesi halinde fazlaya ilişkin 151.763,02-TL reddi durumunda takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 5.845.840,43-TL’nın tamamen ödeninceye kadar yıllık %34,20 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi ile birlikte istenebileceğini, dava tarihi itibari ile yapılan hesaplamalara göre toplam alacak miktarının 4.296.743,05-TL olduğu, dava tarihinden itibaren 4.057.243,05-TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %34,20 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi ile birlikte istenilebileceğini, dava tarihinden sonra olmak üzere 15.10.2020 tarihinde 1.100.000,00-TL’lık tahsilat sağlandığını, bu tahsilatın dosyanın infazı sırasında nazara alınmasını gerektiğini belirtmiştir.
Bankacı bilirkişinin 24/09/2021 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; davacı bankanın davalılardan aşağıda tespit edilen alacaklarını talep edebileceği kanaatinin edinildiği, Davalı/kefilin kefalet limiti ve sorumlu olduğu miktar yönünden; Davalı kefillerin kefalet limitinin 89.700 gr. altın ile 2.650.000 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarının 5.845.840,43 TL olduğu, hesaplanan asıl alacağın kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de davalı kredi lehtarı şirketin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı sorumlu oldukları nazara alınarak, borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. Mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği) takip tarihi ile dava tarihi aralığında yapılan kısmi ödemeler nazara alınarak takip tarihi itibariyle yapılan hesaplamada;
ALACAK KALEMLERİ
TALEP EDİLEN
HESAPLANAN
TALEp edilmesi gereken
Asıl alacak
5.845.840,43
5.845.840,43
5.845.840,43
İşlemiş temerrüt faizi
244.584,98
277.660,13
244.584,98
KKDF
0,11
0,00
0,00
BSMV
3.016,84
4.655,84
3.016,84
Masraf
1.264,71
969,91
969,91
TOPLAM ALACAK
6.094.707,07
6.129.126,31
6.094.412,16
şeklinde olduğu, sayın mahkemece raporun benimsenmesi halinde fazlaya ilişkim 294,91-TL (6.094.707,07-6.094.412,16=) reddi durumunda takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 5.845.840,43-TL’sı tamamen ödeninceye kadar yıllık %34,20 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
Dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada;
Asıl alacak tutarı
4.208.105.16
İşlemiş temerrüt faizi
236.576,00
BSMV
11.828,00
Toplam alacak
4.456.509,16-TL’dır.
şeklinde olduğu, raporun benimsenmesi halinde dava tarihinden itibaren 4.208.105,16-TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %34,20 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, dava tarihinden sonra olmak üzere 15.10.2020 tarihinde 1.100.000,00-TL’lık tahsilat sağladığını, bu tahsilatın dosyanın infazı sırasında nazara alınması gerektiğini belirtmiştir.
Bankacı bilirkişinin 13/04/2022 tarihli 3 sayfadan ibaret 2.ek raporunda özetle; takibe konu kredilerin 59-66 gün aralığında gecikmiş olduklarını, davalı yan her ne kadar FYY taleplerine ve bu talebin karşılanmadığına ilişkin somut bir delil sunmamış ise de geçici 32. Madde gereğince Finansal Yeniden Yapılandırma başvurusunda bulunulmasının belli bir usule tabi olduğunu, borçluların FYY talebinde bulunurken belirli bir usule uymaları ve belirli belgeleri başvuru esnasında sunmaları gerektiğini, ancak dosya içeriğine göre davalı borçlu … Kuyumculuk firmasının bu belgeleri usulüne uygun ibraz etmeden başvuruda bulunmamış olduklarının anlaşıldığını, dolayısıyla borçlu firma tarafından usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığından davacı bankanın kredi hesaplarını kesmekte haklı olduğunu, neticeten davalının hesap kat tarihi öncesi kredi ödemelerini geciktirdiğini, usulüne uygun olarak FYY talebinde bulunulmadığını, belirtilen nedenlerle davacı bankanın kredi hesaplarını kesip kat etmekte koşularının oluştuğu kanısına varıldığını, bu nedenle ek raporda değişikliğe gidilmediğini belirtmiştir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının ….İcra Dairesinin 2020/… esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan 5.845.840,43-TL asıl alacak 244.584,98-TL işlemiş faiz, 1.264,71-TL Masraf, 0,11-TL KKDF, 3.016,84-TL BSMV olmak üzere toplam 6.094.707,07-TL takip yapıldığı, takipten sonra asıl alacağa %40,50 oranında faiz işletilmesinin talep edildiği, ödeme emrinin borçlulara 07/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların süresi içerisinde 13.01.2020 tarihinde borca itiraz ettikleri, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından … Noterliğinin 11.11.2019 Tarihli … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalı şirket ve kefillere 18/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 3 gün süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 1 gün eklenmek suretiyle 20.12.2019 olduğu görülmüştür.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; davalı şirket ile davacı banka arasında imzalanan sözleşmelerde, diğer davalıların da sözleşme bedeli kadar kefalet limiti ile kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları, buna göre 03/07/2014 tarihli 150.000,00-TL, 24/02/2015 tarihli 19.900,00-TL, 27/05/2016 tarihli 30.000,00-TL, 03/07/2014 tarihli 39.800-gr altın, 20/03/2017 tarihli 2.500.000,00-TL bedelli sözleşmeler imzalandığı görülmüştür.
… Odası; firma sicil kayıtları incelenmesinde davalıların asıl borçlu şirketin ortakları olduğu görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun n 68/b maddesi uyarınca “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Bu madde hükmüne göre,kefil yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının borçluya tebliği gerekiyor ise de kat ihtarının kefile tebliğ şartı bulunmamaktadır. Ancak kefile yapılacak tebliğ,kefil hakkında temerrüt faizi uygulanması için değerlendirilir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581 vd. maddelerinde kefalet detaylı ve sıkı şekil kurallarına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK’nun 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; yazılı olması, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin müteselsil kefalet varsa bunu belirtmesi ve tüm bunların kefilin el yazısı ile yazılması gerekir. TBK’nun 584.Maddesi gereğince ise kefilin evli olması durumunda eşinin en geç sözleşmenin kurulması anında açıkça yazılı rızasının bulunması gerekmektedir. Tüm bu şartlar kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartı olup herhangi bir eksikliğin bulunması durumunda geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; ” …Beri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77.maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise; “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 584/2.maddesi gereğince kefilin sorumluluğun artmasına ilişkin değişiklik içinde eş rızası aranacaktır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde;
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
03.07.2014, 24.02.2015, 27.05.2016, 03.07.2014 ve 20.03.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile davalı … şirketinin kullandığı kredilere diğer davalıların toplamda 89.700 gr altır ve 2.650.000 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil oldukları anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı ticari kredilerdir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket ortağı ve/veya yöneticisi oldukları anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Kefiller kendi temerrüdünün sonuçlarından ;kefalet limiti ile sınırlı olarak asıl borçlunun temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Başka bir anlatımla kefiller kefalet limitini aşmamak kaydıyla en fazla asıl borçlunun borcu kadar sorumlu olacaklardır.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 18.12.2019 tarihi itibariyle davalılara tebliğ edilmiş olup, verilen 1 günlük sürenin sonu olan 20.12.2019 tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüştür.
Davalı … 1.429.429,75 TL, davlı … 5.100.000 TL ipotek vermiş olup davacı da ipotek miktarları düşülerek itirazın iptali talep edilmiş olmakla, bu hususa riayet edilerek karar verilmiştir.
GKS’nin temerrüde ilişkin maddesinde bankaca uygulanan faiz baz alınarak temerrüt faizinin belirlenmesi kararlaştırılmış olup; TCMB’na bildirilen en yüksek faizin, temerrüt faizinin belirlenmesinde baz aldığına ilişkin sözleşme maddesinde bir metin bulunmamakta olup, GKS’deki temerrüt faizi düzenlemesi açıkça (fiilen) uygulanan faizi baz almakta olup, hesap kat ihtarnamesine göre eş dönemde emsal kredilere fiilen uygulanan %22,80 akdi faiz oranı esas alınarak sözleşmenin temerrüdü düzenleyen 2.8 maddesi hükmü uyarınca bu akdi faizin %50’sinin ilavesi ile temerrüt faizinin % 34,20 olduğu sonucuna varılmıştır.
Hesabın katının hukuka aykırı olduğu itirazı açısından ise, 2. Ek raporda açıklandığı üzere takibe konu kredilerin 59-60 gün aralığında gecikmiş olduğu, 5411 S.K.’nun Geçici 32. Maddesi gereğince finansal yapılandırma buşvuralarında sunulması gereken belgeler sunularak başvuru yapılmadığı, bu nedenle de bu itirazın da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1- … İcra Dairesinin 2020/… sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;;
a- davalı … açısından kısmen kabulü ile
4.208.105,16 TL asıl alacak,
88.637,89 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere
toplamda 4.296.743,05 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 34,20 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine
b- davalı … açısından kabulü ile
1.429.429,75 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 34,20 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
c- davalı … açısından kabulü ile
994.707,07 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 34,20 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2-4.208.105,16 TL’nin % 20’si olan 841.861,03 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak (davalı … 285.885,95 TL ile davalı … 198.941,41 ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 459.103,30-TL ilam harcından peşin alınan 43.462,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 415.641,00-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (davalılardan … yönünden 265.723,44-TL, davalı … yönünden 88.402,68-TL, davalı … yönünden 61.514,86-TL ile sınırlı olmak üzere)
5-Davacı tarafından yatırılan 43.462,30-TL peşin harç ve 54,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 43.516,70-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (davalılardan Avdis yönünden 27.820,66-TL, davalı … yönünden 9.255,56-TL, davalı … yönünden 6.440,48-TL ile sınırlı olmak üzere)
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 279.208,80-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (davalılardan … yönünden 178.500,98-TL, davalı … yönünden 59.384,92-TL, davalı … yönünden 41.322,90-TL ile sınırlı olmak üzere)
7-Davalılardan … yönünden, davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılardan … tarafına verilmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.353,42-TL’nin davalıdan, (davalılardan Avdis yönünden 869,46TL, davalı … yönünden 289,26-TL, davalı … yönünden 201,28-TL ile sınırlı olmak üzere) kalan 6,58-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan 1.732,10-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.723,72-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (davalılardan Avdis yönünden 1.101,99TL, davalı … yönünden 366,62-TL, davalı … yönünden 255,11-TL ile sınırlı olmak üzere) arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen iadesine, davalı tarafça avans yatırılmadığından bu hususta hüküm tesisine yer olmadığına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.22/09/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”