Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/134 E. 2022/314 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/94 ESAS
KARAR NO : 2022/292
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile davalı kredi borçlusu/lehtarı … SAN. TİC. LTD. ŞTİ. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmeyi diğer davalı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, bahse konu sözleşmeye istinaden taksitli kredi kullandırıldığını, verilen kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle, Kredi Sözleşmesinin verdiği yetkiye istinaden … Noterliğinin 03.12.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 600.070,37 TL nakit kredi alacağından dolayı cari hesabın kesilip kat edildiğini, verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine bu kez … İcra Müd. 2019/… Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı/borçlunun yetkiye, asıl borca ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, GKS’nin 4. mad. uyarınca temerrüt faizi talep edildiği, müvekkili bankanın ticari defter ve kayıtlarının yegane delil teşkil ettiğini, tüm bu nedenlerle 521.371,89TL nakit alacak üzerinden itirazın iptalini, takibin devamını ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya cevap verilmediği görüldü.
Mahkememizin 11.11.2021 tarihli celsesi ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 15/03/2022 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ ve KANAAT:
Yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; tüm delillerin takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1-Davacı banka ile davalı asıl kredi borçlusu/kredi lehtarı (asıl borçlu) … SAN. TİC. LTD. ŞTİ. firması arasında Genel Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı/kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
2-Davalı/Kefilin/lerin Sorumluluğu: Davalı kefil/lerin, kefalet sözleşmesinde gösterilen kefalet limitleri toplamının 880.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itbariyle hesaplanan asıl borç toplamının 515.136,25 TL olduğu, dolayısıyla hesaplanan asıl borcun kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin hem kendi ve hem de davalı kredi lehtarı asıl borçlunun temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
3-TAKİP TARİHİ İTİBARİYLE YAPILAN HESAPLAMA:¸
4-Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 300.72 TL (521.371,89 — 521.071,17 =) reddi durumunda, TAKİP TARİHİNDEN itibaren asıl alacak tutarı 515.136,25 TL’sı tamamen ödeninceye kadar yıllık 4.414,95 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun 45 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
5-DAVA TARİHİNDEN (07.02.2020) SONRA olmak üzere; 20.07.2020 tarihinde 13.862,48 TL, 29.09.2020 tarihinde 4.805,57 TL, 27.10.2020 tarihinde 5.771,75 TL, 07.12.2020 tarihinde 4.670,00 TL, 30.12.2020 tarihinde 5.726,00 TL ve 10.02.2021 tarihinde 2.114,94 TL olmak üzere toplam 36.950,74 TL’lik tahsilat sağlanmıştır. İşbu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
18.04.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile davalı şirketin kredi lehdarı, davalı …’un 880.000 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları anlaşılmıştır.
Takibe konu krediler nakdi kredi ve taksitli kredidir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket ortağı ve/veya yöneticisi oldukları anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 05.12.2019 tarihi itibariyle davalılara tebliğ edilmiş olup, verilen 1 günlük sürenin sonu olan 07.12.2019 tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüştür.
GKS’nin temerrüde ilişkin maddesinde bankaca uygulanan faiz baz alınarak temerrüt faizinin belirlenmesi kararlaştırılmış olup; buna göre temerrüt faizi oranını % 38 olduğu ancak taleple bağlılık gereğince % 14,95 temerrüt faizi oranının hesaplamada dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
İcra inkar tazminatı yönünden; dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalıların … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
515.136,25 TL asıl alacak,
5.652,30 TL işlemiş temerrüt faizi
282,62 TL BSMV olmak üzere
toplamda 521.071,17 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 14,95 sözleşmesel temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2-521.071,17 TL’nin % 20’si olan 104.214,23 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 35.594,37-TL karar ve ilam harcından 6.297,13-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 29.297,24-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvuru harcı, 6.297,13-TL peşin harç olmak üzere toplam 6.351,53-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AA.Ü.T. göre hesaplanan 43.103,56-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL’nin kabul-red oranına göre 1.359,22-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak 0,78-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan 1.448,50-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.447,66-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.14/04/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”