Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/123 E. 2021/462 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/123 Esas
KARAR NO:2021/462

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:20/02/2020
KARAR TARİHİ:31/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından dava konusu sigorta poliçesi ile sigorta teminatına alınan …’nın bulunduğu … … Sokak’ta davalı kurum …’ye ait temiz su hattı patlayarak lisenin bodrum katında akıp spor salonunda parke kaplamasında zarar verdiğini, bu zararın 34.867,00 TL tutar karşılığında 20.02.2018 tarihinde ilgili sigorta poliçesi kapsamında onarıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesi gereği hasar bedeli davalı kuruma rücu ettirilmiş ancak kurum tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından …. İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatılan … Esas sayılı dosyaya davalı kurum tarafından yapılan itiraz ile icra takibi durdurulduğundan davacı şirketin alacağın tahsili için itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğinden idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı, gerçekleştiği iddia edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının kurulması da mümkün olmadığı nedeniyle davayı reddetmekle beraber, ….Bölge Abone İşleri Dairesi Başkanlığınca verilen 06.07.2020 tarihve … sayılı yazısında “…Müdürlüğümüz arşiv kayıtlarımızda yapılan incelemede; … Mahallesi, … Sokak, No:7 adresine ait 01.01.2018 – 01.02.2018 tarihleri arasında içmesuyu ve atıksu hatlarında herhangi bir arıza kaydına rastlanmadığı…” bilgisine yer verildiği, dava konusu hasarın gerçekleştiği yerde müvekkili … Genel Müdürlüğünce bir çalışma yapılmadığı gibi …’ye herhangi bir arıza kaydı bildiriminin yapılmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 08/03/2021 tarihli yazı cevabının incelenmesinde; dava dışı …’nin ticari unvanların tasnifinden meydana gelen sicil fihristinde kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… Vergi Dairesi’nin 04/03/2021 tarihli yazı cevabının incelenmesinde; özel öğretim kurumları tarafından verilen genel ortaöğretim faaliyet ile iştigal eden iktisadi kuruluş olup bilanço usulünde deftere tabi mükellef olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Dava; davalının temiz su tesisatında meydana gelen patlama nedeni ile oluşan hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigortacı davacının, ödediği bedelin rücuen tahsilinden kaynaklı yapılan icra takibine itirazın iptali talebinde istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
TTK m 16/2 ‘ ye göre Develet, il özel idaresi , belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısın dan fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi , ister doğrudan doğruya ister kamu hukuk hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzelkişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar .
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, dava sözleşmenin tarafları arasında değil; haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanmış olup, ticari/sinai işletme poliçesi ile sigortalanmış yer…Lisesi olup eğitim kurumudur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici davası sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda davacı sigorta şirketi sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanarak işbu davayı açmıştır. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, halefiyete dayandığından mutlak ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigorta şirketi, sigortalının sahip olduğu haktan fazlasına sahip değildir. Dava haksız fiile dayanılarak açılmış olup, taraflar arasında ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalardan görüleceği üzere bu davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, görev hususunun re’sen göz önüne alınması gerektiği, eldeki davanın 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, mutlak ticari davalardan olmadığı, sigortalı …’nin eğitim kurumu olduğu, tacir olmadığı, bu halde eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu kanaatiyle, davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 31/05/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır