Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/116 Esas
KARAR NO : 2022/722
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ve dava dışı şirket yetkilisi … Saadettin adına yurt dışında olması fırsat bilinerek …. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas ve 2019/… Esas sayılı dosyalarıyla, davalı tarafından iki ayrı icra takibi başlatıldığını, ancak …’ın tanımadığı gibi, şirket faaliyeti nedeniyle de davalı ile herhangi bir alışverişi yahut ticari bir faaliyeti bulunulmadığını, davacı şirket ve dava dışı şirket yetkilisi hakkındaki icra dosyalarına konu senetlerin müvekkilin haberi olmadan davalı yahut başkaca ilgililerce müvekkilinin imzası taklit edilmek suretiyle düzenlenmiş ve davalı tarafından işleme konulmuş olduğunu, senetlerdeki düzenlenme tarihi olan 13.12.2018’de müvekkilinin Viyana’da olduğunu, dolandırıcılık amacıyla işleme konulan icra dosyalarında davacının bir kısım parasının haczedildiğini, eşi ve küçük çocuğunun yaşadığı tek dairesinin de icra marifetiyle elinden alınmak istenildiğini, bu aşamada teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını, şirket yetkilisi halen yurt dışında olduğundan dava dosyasına ilişkin yüklü meblağdaki harçları ödeyecek maddi durumu olmadığını, uzun bir süredir de çalışmadığını, bu nedenle adli müzaharet talebinde bulunduklarını, …. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas sayılı dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, HMK 329.maddesi gereğince davalı tarafla akdedilen sözleşme bedelinin davacı taraftan tahsiliyle, davalı ve vekili aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalı yana tahmilini talep ve dava etmiştir.
Cevap; Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı takip dosyasında senet alacağından kaynaklanan 350.000,00-USD asıl alacak 9.205,48-USD-TL işlemiş faiz, 1.050,00-USD %30 komisyon olmak üzere toplam 360.255,48-USD (2.227.134,42-TL) takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
Dava konusu senedin incelenmesinde; …. İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı takibe dayanak senedin incelenmesinde düzenlenme tarihinin 13.12.2018, tediye tarihinin 22.01.2019, lehdar …, borçlu … …Tic Ltd Şti olduğu, 350.000,00-USD bedelli olduğu görülmüştür.
Grafolog bilirkişinin 19/10/2022 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; Yazı ve imza incelemelerinde geçerli tüm grafolojik tanı yöntemleri dikkate alınarak; lup, stereomikroskop, … document dedector ve bilgisayar/scan kullanılarak yapılan incelemelerde inceleme konusu borçlu … Hiz. Dış Tic. Ltd. Şti.’ne, alacaklısı …, düzenleme tarihi 13.12.2018, ödeme tarihi 22.01.2019, miktarı 350.000-USD olan senetteki …Tic. Ltd. Şti.’ne atfen atılmış borçlu imzalarının, … ‘a ait karşılaştırma imzalarına kıyasla, … ‘un eli ürünü olmadığı, imzanın takliden atıldığı belirtilmiştir.
Dava, davacı adına düzenlenen kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2013/… Esas 2014/… Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının dava konusu senedin keşidecisi olduğu, davalı tarafından icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, davacı şirketin yetkilisinin … (isim değişikliği ile … olduğu, dava konusu bonoda keşideci şirket yetkilisi olarak dava dışı … imzası bulunduğu ancak bu imzanın inkarı nedeniyle açılan menfi tespit davasında, davacının imza inkarı nedeniyle grafolog bilirkişiden imza incelemesine ilişkin rapor alındığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bonolarda imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı ve imza itirazının mutlak defilerden olup iyiniyet-kötüniyet ayrımı yapılmaksızın herkese karşı ileri sürülebileceği, bu halde davacının imzası nedeniyle davaya konu bonolar ve icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne, davalı bono lehdarı olup, keşideci adına atılan imzanın davalı şirket yetkisine ait olmadığının sabit olması karşısında davalının kötü niyeti de sabit olduğundan, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına karar vermek gerekmiştir.
Düzeltme: Mahkememizin 08.12.2022 tarihli duruşmasında kısa kararda her ne kadar sehven “1-13.12.2018 tanzim tarihli, 22.01.2019 vade tarihli 350.00 USD bedeli dayalı olarak yapılan …. İcra Müdürülüğünün 2019/… sayılı takip dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine,
2-% 20 kötü tazminat miktarı olan 445.426,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde yazılmış ise de dava konusu senet miktarı 350.000,00-USD olup, gerekçeli karar yazım aşamasında maddi hata ile eksik yazılan “0” rakamları eklenmiş ve düzeltilen kelimelerin altı çizili yazılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davacının 13.12.2018 tanzim tarihli, 22.01.2019 vade tarihli 350.000,00-USD bedelli senede dayalı olarak yapılan …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine,
2-%20 kötü niyet tazminat miktarı olan 445.426,88-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 152.135,55 TL karar ve ilam harcından 35.381,67 TL peşin harç, 35.278,07 TL ıslah harcı toplamı 70.659,74 TL harcın düşümü ile eksik kalan 81.475,81-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 35.381,67 TL peşin harç, 35.278,07 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 70.714,14-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.359,50-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 210.356,72-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.08/12/2022
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır.
belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”