Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/105 E. 2020/589 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/105 ESAS
KARAR NO : 2020/589 KARAR

DAVA : Tahkim (Hakem)
DAVA TARİHİ : 20/12/2012
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tahkim (Hakem) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı …A.Ş.’nin …abone nolu elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından müvekkilinden 31.07.2011 ile 31.07.2012 tarihleri arasında 85.700,80 TL Kayıp/Kaçak (K/K) Bedeli ile PSH (Sayaç Okuma) Bedeli adı altında para tahsil edildiğini, söz konusu tahsilatın haksız olduğunu iddia etmekte ve müvekkilinden tahsil edilen bedellerin yasal faizi ile birlikte iadesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kayıp-kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu gereği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğler gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, bu konuda muhatabın Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) olduğunu, dolayısıyla açılacak davaların ilk derece mahkemesinin Danıştay olduğunu; Kayıp/Kaçak Bedelinin 2011 yılına mahsus tanımlanan ve belirlenen bir bedel olmadığını, bu bedelin 2011 yılından önce faturalarda açıkça gösterilmemekle beraber aktif enerjî bedelinin içinde tahakkuk ettirildiğini, 2011 yılında maliyet kalemlerinin faturalarda ayrı gösterilmesi sebebiyle görüldüğünü, esasen tüketicilerin elektrik faturalarının eskiye oranla artmadığını, 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı EPDK Karan ile onaylanan mevcut tarifelere (perakende satış perakende satış hizmetleri, dağıtım, iletim sistemi kullanımı bedelleri) ilaveten Kayıp Enerji Bedeli ve Perakende Satış Hizmetleri (sayaç okuma) bedelinin de eklendiğini, EPDK’nın düzenlediği işlemlerin tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığını, bu bağlamda müvekkili şirketin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmasının mümkün olmadığını, belirtmekte ve davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; kayıp-kaçak ve PSH bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Enerji Piyasası Kanunu’nun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun olarak belirlediği bir bedel olup, kurumun kararlarının gerçek ve tüzel kişileri de bağlayıcı nitelikte bulunduğunu, dolayısıyla kurul kararına karşı açılan davada görevli mahkemenin Danıştay olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararına dayalı olarak yasa ve mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülük gereğince müvekkilince tüketiciden tahsil edilerek ilgili Dağıtım Şirketine faturası mukabilinde ödendiğini, kayıp-kaçak ve PSH bedelinin haksız ve usulsüz olmadığını belirterek yerinde olmayan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2014/4993 E, 2014/14416 K sayılı 04.11.2014 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Davanın kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davacının davasının kabulü ile; davacının dava konusu faturalardaki kayıp kaçak bedeli ile sayaç okuma bedellerinin iptali ile 84.195,14 TL kayıp kaçak bedeli 1.505,66 TL PSH ( sayaç okuma bedeli) olmak üzere toplam 85.700,80 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2016/7821 E, 2017/2507 K sayılı 06.03.2017 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; ” Nitekim, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada geçmişe de etkili olan 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19: “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, artık usulü kazanılmış hakkın gerektirdiği yönde değil, sonradan çıkan ve 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” çerçevesinde inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak ve PSH bedelleri ile ilgili olarak halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmekte olup, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir..” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda tüm deliller toplandıktan sonra ; “davanın reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2019/281 E, 2019/5150 K sayılı 29.05.2019 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri taktir edilmemesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davanın davacı yanın fatura içinde haksız tahsil edilen bedellerin iadesi iddiası ile açılan alacak davası olduğu anlaşıldı.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı ve davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/72454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.’nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır.
Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ)
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Dosyamızda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda; dava 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. Maddesi bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığından bu davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Yukardaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olup ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davada karar verilmesine yer olmadığına, Davacı vekili yararına maktu ücreti vekalet taktirine, Mahkeme masraflarının davalıdan alınıp davacıya verilmesine
2-54,40-TL karar harcının peşin alınan 21,15-TL den düşümü ile kalan 33,25-TL nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.297,15-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.084,65TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar yan vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay İlgili dairesine temyiz yolu açık olmak üzere açıkça karar verildi.13/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır