Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/100 E. 2021/553 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/100 Esas
KARAR NO:2021/553

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/02/2020
KARAR TARİHİ:21/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile davalı kredi lehtarı … arasında Genel Kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşmeyi diğer davalı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, anlan sözleşmeye istinaden kredili mevduat hesabı, taksitli kredi ve çek taahhüt bedeli tazmin kredisi kullandırıldığı, borcun öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle ….Noterliğinin 19.09.2019 tarih ve …-… yevmiye no.lu tarihli kat ihtarnamesi ile kredi hesabı kesilip kat edildiği, İhtarname ile verilen sürede borcun ödenmemesi üzerine ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiği, kefil …’nın sorumlu olduğu miktar … no.lu krediden dolayı 36.500,71 TL için ihtiyati haciz kararı alındığı, Davalı/kefil 07.11.2019 tarihinde 20.000,00 TL ile 18.11.2019 tarihinde 16.571,00 TL ödeme yaptığı, borç ödendiği için ipoteğin fek edildiği iddia edilmekte ise de, Yargıtay içtihatlarına göre ipoteğin fek edilmesi borcun ödendiği anlamına gelmediği, bahse konu ipoteğin takip ve dava konusu kredi ile bir alakasının bulunmadığını, davalı/kefil bir yandan borcun ödendiği iddia ederken bir yandan da imzayı inkar etmiş olmasının bir çelişki yarattığı, borçlular, asıl borca, işlemiş faize ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğu, belirtilen sebeplerle hukuka aykırı itirazın asıl borçlu yönünden tamamı üzerinden, kefil yönünden ise 36.500,71 TL üzerinden üzerinden iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; takibin yetkisiz icra dairelerinde açıldığını, müvekkillerin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı, …’nın kefaletiyle sınırlı borç için alınan ipoteğin 31.03.2017 tarihinde fek edildiği, bankanın alacağı olmuş olsaydı ipoteği fek etmeyeceğini, müvekkilin kefaletine dayalı borcun tümünün ödendiğini, müvekkil …’nın imzası taklit edilerek sözleşmeye atıldığı, dolayısıyla imzaya itiraz edildiğini, eş muvafakatinin de tesis edilmediği, müvekkillerinden …’nın sadece tek bir borca kefil olduğunu, o borç içinde ipotek verdiği ve borç ödendiği için bu ipoteğinde fek edildiği belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası
2-Sözleşme, ihtarname, ihtarname tebliğ evrakı
3-Banka kayıtları
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefil tarafından ödenmemesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davalının yetki itirazı yönünden; takibe dayanak genel kredi sözleşmesinin 61. maddesinde … mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Genel kredi sözleşmesi tacirler arasında düzenlenmiş ticari nitelikte bir sözleşme olduğundan, HMK’nun 17. maddesi uyarınca sözleşmedeki bu yetki şartı geçerlidir. Kefaletin fer’iliği ilkesi ve 6102 Sayılı TTK’nun 7.maddesindeki ticari teselsül karinesi uyarınca genel kredi sözleşmesindeki yetki şartı sözleşmenin müteselsil kefil olan davalıyı da bağlar. Mahkememizce ilk celse ara karar ile davalıların yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun n 68/b maddesi uyarınca “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Bu madde hükmüne göre,kefil yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının borçluya tebliği gerekiyor ise de kat ihtarının kefile tebliğ şartı bulunmamaktadır. Ancak kefile yapılacak tebliğ,kefil hakkında temerrüt faizi uygulanması için değerlendirilir. Dosyada bulunan sözleşmenin, 62. Maddesinde, müşteri ve kefillerin sözleşmede belirtilen adresine yapılacak tebligatların adlarına yapılmış sayılacağı, sözleşmede bildirilen adres değişikliğinin ticaret siciline kayıt edilerek bildirilmediği takdirde sözleşmede kanuni ikametgah kabul edilen adrese yapılacak tebligatların geçerli sayılacağı düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, kat ihtarının sözleşmedeki adrese gönderilmesi yeterli olup, borçluların sözleşmedeki adresten ayrılmış olmaları sebebiyle tebliğ yapılmamasının önemi yoktur.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581 vd. maddelerinde kefalet detaylı ve sıkı şekil kurallarına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK’nun 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; yazılı olması, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin müteselsil kefalet varsa bunu belirtmesi ve tüm bunların kefilin el yazısı ile yazılması gerekir. TBK’nun 584.Maddesi gereğince ise kefilin evli olması durumunda eşinin en geç sözleşmenin kurulması anında açıkça yazılı rızasının bulunması gerekmektedir. Tüm bu şartlar kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartı olup herhangi bir eksikliğin bulunması durumunda geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; ” …Beri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77.maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise; “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 584/2.maddesi gereğince kefilin sorumluluğun artmasına ilişkin değişiklik içinde eş rızası aranacaktır.
Tüm bu açıklamalarla birlikte mahkemece yapılması gereken; alanında uzman bankacı bilirkişiden hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenip, bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp, kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacak bulunmasını ve bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve faizin gider vergisi işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarı ödemeler varsa tenkis edilerek saptanarak takip tarihindeki alacağın tespitini talep etmekdir.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 12/10/2016 tarihinde davalılardan … ile davacı arasında imzalandığı, davalılardan …’nın 350.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, kefilin eşi …’nın 12.10.2016 tarihinde kredi kefaleti hususunda muvafakatname vererek rıza gösterdiği görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından …. Noterliğinin 19/09/2019 Tarihli … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalının sözleşmedeki adresine 20/09/2019 tarihinde iade edilmekle birlikte sözleşme çerçevesinde tebliğ edilmiş sayıldığı, diğer davalı kefilin sözleşmede yer almayan adrese “… … mah … sk No:…/… … …” adresine iade edildiği, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 1 gün süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 1 gün eklenmek suretiyle 22.09.2019 olduğu görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan 85.173,65-TL asıl alacak, 227,61-TL ihtarname gideri, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 121,00-TL ihtiyati haciz gideri, 10.080,83-TL işlemiş faiz, 504,04-TL BSMV olmak üzere toplam 96.713,13-TL takip yapıldığı, icra dosyası kapsamında borcun tamamı için esas takibe geçilerek alınan haciz talimatı ile İstanbul Anadolu 23.İcra Dairesi’nin 2019/1266 Talimat sayılı dosyası ile 07.11.2019 tarihinde asıl borçlu …’nın adresine gidildiği, kapalı ve kimse bulunmaması nedeniyle kefil borçlu …’nın adresine gidilerek ihtiyati haciz tatbik edildiği, ihtiyaten haczedilen malların borçlu kefil …’ya yediemin olarak teslim edildiği, ödeme emrinin tebliğ edilmediği, borçulara çıkartılan tebligatların 06.11.2019 tarihinde iade edildiği, borçluların süresi içerisinde 12/11/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, sözleşme ve banka kayıtları dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bankacı bilirkişinin 17/05/2021 tarihli 15 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı banka ile davalı kredi borçlusu … şahıs firması arasında 350.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, TBK’nun 584 m. hükmü uyarınca davalı/kefil …’nın eşi … tarafından 350.000,00 TL kefalet limiti kapsamında 12.10.2016 tarihinde eş muvafakati tesis edildiği, davalı kredi lehtarı …’ya Rotatif kredi, kredi kartı ve çek taahhüt bedeli tazmin kredisi kullandırıldığı, Davacı bankadan bizzat temin edilen kredi hesap ekstreleri ile hesap kat ihtarnamesi karşılaştırıldığında, kredilerin anapara bağlamında birbirleriyle uyumlu oldukları görüldüğü, ancak, bir kısım işlemiş faiz ve fer’ilerinin ise dönemsel olarak hak edilmiş olmasına rağmen, aktifleştirilmemiş oldukları, bahse konu işlemiş faiz ve fer’ilerinin aktifleştirilmemiş olması demek bu alacak kalemlerinin talep edilemeyeceği anlamına gelmediğin, hesap kat ihtarnamesiyle istenilen alacak kalemlerinin yerinde olduğunu, Davalı kredi lehtarı-…: Muhatabın gösterilen adresinden taşındığı ve yeni adresi de bilinemediği için 23.09.2019 tarihinde çıkış merciine İadE edildiği, noter tebligat parçasından anlaşıldığı, Davalı/kefil -… Muhatabın gösterilen adresinden taşındığı ve yeni adresi de bilinemediği için 23.09.2019 tarihinde çıkış merciine İade edildiği, noter tebligat parçasından anlaşıldığını, Davalı/kredi lehtarı şahsa ve kefiline geçerli birer tebligatın yapılamamış sayılması nedeniyle, yerleşik içtihatlar uyarınca takip tarihi itibariye davalıların temerrüde düşürülmüş sayılabilecekleri, taraflar arasında akdedilen Kredi Sözleşmesinin 52.m. hükmü uyarınca, ….Noterliğinin 19.09.2019 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile kredi hesapları 19.09.2019 tarihi itibariyle kesilip kat edilmiş, ihtarnamenin tebliğ tarihini takip eden (1) gün içinde 36.500,71 TL nakdi kredi borcunun ödenmesi, aksi halde yasal yollara müracaat edileceğinin ihbar ve ihtar edildiği,. Davalı kredi lehtarı şahsa öncelikle hesap kat ihtarının tebliğ edilip, borcun ödenmesine davet edilmesinin ilk adım olduğu, hesap kat ihtarının tebliğ edildiği mevcut delillere göre ispatlanamadığı için bu ilk adım prosedürü tamamlanamadığını, Davalı kredi lehtarına (asıl borçlu) ve kefiline usulüne uygun olarak hesap kat ihtarının tebliğ edilememiş sayılması nedeniyle, takip tarihi öncesi dönemde bir temerrüt günü belirlenemediği için, temerrüt günü odaklı bir asıl alacak hesabı da haliyle yapılamadığını, Neticeten; Davacı banka (…) ile davalı kredi borçlusu/kredi lehtan … şahıs firması arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, Davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 350.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 35.793,68 TL kefalet limitlerinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin kefalet limitiyle sınırlı olarak (çünkü, takip tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş oldukları için) hesaplanan borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği) Davalı kredi lehtan asıl borçlu şahıs firması yönünden Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fazlayailişkin 3.260.10 TL (96.713.13-93.453,03 =) reddi durumunda. takip tarihinden itibaren 85.171,65 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %28,80 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, Davalı/Kefil yönünden, fazlaya ilişkin 56.727.05 TL (96.713,13-39.986.08 =) reddi durumunda takip tarihinden itibaren 35.793,68 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %28,80 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, Davalı kredi lehtarı asıl borçlu şahıs firması yönünden Asıl alacak tutarı : 58.066,17 işlemiş faiz : 3.948,49 BSMV : 197,42 toplam alacak: 62.212,08 TL olup mahkemece raporun benimsenmesi halinde, dava tarihinden itibaren 58.066,17 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %28,80 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, davalı/Kefil Yönünden Asıl alacak tutarı : 3.812,16 İşlemiş faiz : 259,23 BSMV : 12,96 toplam alacak : 4.084,35 TL olup, dava tarihinden itibaren 3.812,16 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %28,80 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davalılardan …’nın asıl borçlu, diğer davalının müteselsil kefil olduğu, müteselsil kefilin yukarıda ayrıntılı anlatılan kefalet sözleşmesi şekil şartlarını sağladıkları, kefilin eş rızasının bulunduğu, kefaletin geçerli olduğu, davacı tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarnamesinin davalıların sözleşmedeki adreslerine tebliğ edilmekle birlikte asıl borçluya yapılan tebligat her ne kadar iade dönmüş ise de sözleşmedeki adrese gönderildiğinin görüldüğü, bu hali ile tebliğ edilmiş sayılacağı, kefile başvurulabileceği, temerrüdün oluştuğu, mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bilirkişi raporunda dava tarihi ve takip tarihi itibari ile iki ayrı hesaplama yapıldığı, takipten sonra davadan önce alacağın bir kısmının tahsil edildiği, davadan önce tahsil edilen alacak miktarı açısından davacının hukuki yararı bulunmadığından dava tarihi itibariyle hesaplanan alacak miktarı esas alınması gerektiği, davalının imza inkarı ise mahkememizce davalı isticvap edilmiş davalı taraf imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiş bu nedenle imza incelemesi yapılmadığı gibi, davalı vekilinin ipoteğin fek edildiği borcun tamamının ödendiği iddiası ise alanında uzman bilirkişi tarafından incelenerek hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek ;
İcra İnkar Tazminatı yönünden; Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacı tarafından davalılar aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptaline; takibin 58.066,17-TL (Kefil … yönünden 3.812,16-TL ile sınırlı olmak üzere) asıl alacak, 3.948,49-TL (Kefil … yönünden 259,23-TL ile sınırlı olmak üzere) işlemiş faiz, 197,42-TL BSMV (Kefil … yönünden 12,96-TL ile sınırlı olmak üzere) ve 727,00-TL ihtiyati haciz yargılama gideri olmak üzere toplam 62.939,08-TL (Kefil … yönünden 4.811,35-TL ile sınırlı olmak üzere) üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %28,20 oranında temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 12.587,81-TL (Kefil … yönünden 962,27-TL ile sınırlı olmak üzere) icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 4.299,36-TL harcın, peşin alınan 1.168,05-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.131,31-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalı kefil … yönünden 81,59-TL ile sınırlı olmak üzere)
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcı ve 1.168,05-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.222,45-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (Davalı kefil … yönünden 93,39-TL ile sınırlı olmak üzere)
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.982,08-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (Davalı kefil … yönünden 686,23-TL ile sınırlı olmak üzere)
6-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.066,11-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar tarafına verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 933,10-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 607,20-TL’lik kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle (Davalı kefil … yönünden 46,39-TL ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 859,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, (Davalı kefil … yönünden 65,62-TL ile sınırlı olmak üzere) 461,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır