Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/91 E. 2023/172 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/91 Esas
KARAR NO : 2023/172

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2017
KARAR TARİHİ : 06/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … Kargo ile önce şube müdürü sıfatı ile çalıştırılmak için kurum içi eğitimlere alındığını, bir süre sigortalı olarak çalıştırıldıktan sonra 01/06/2015 tarihinde muvazaalı bir şekilde acentelik sözleşmesi ve alt kira sözleşmesi akdederek acenteymiş gibi görev yapmaya başladığını, müvekkilinin şube müdürü olarak işe alınmasına rağmen sonradan muvazaalı şekilde acente gibi ve kendi şubesindeki çalışanların işvereni olarak gösterilmek suretiyle oluşan vergi ve SGK borçları ile yüzyüze kaldığını ileri sürerek işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkette işçi olarak çalışmadığını, acentelik sözleşmesinin 6. maddesine göre taleplerinin, ücret ve SGK payları gibi alacakların ve 3.000,00-TL’lik alacak iddiasının ve menfi tespite ilişkin taleplerinin davacı ile müvekkili arasında imzalanan Acentelik Sözleşmesinden kaynaklandığını ve ticari defter ve kayıtların incelenmesini gerektirir ticari iş niteliğinde olduğunu ileri sürerek görevsiz kararı verilmesini, alacak iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek davanını reddini talep etmiştir.
Bursa … İş Mahkemesinin…Esas,… Karar sayılı ve 18/10/2017 tarihli ilamı ile davacı … yönünden tefrik edildiği ve aynı karar ile dosyanın bu şirket yönünden mahkemenin görevsizliğine kararı verilerek, dosyanın Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği ve … Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında 16/10/2018 tarihli celsede mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek, Mahkememizin … Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce deliller celp edilmiş, tanıklar dinlenerek beyanları dosya kapsamına alınmıştır.
Tanık … beyanında; ”Biz …Kargo olarak bazı işletmelerimizi bizzat kendi firmamız personeli şirketimize kayıtlı araçlar ile yerine getirir. Geri kalan işletmeler ise şirketlere komisyon usulü verilerek yaptırtılır. Komisyoncu şirket yaptığı işi bizim adımıza yapar ve …gonun faturası kesilir, yaptığı cirodan da … Kargo ilgili şirkete pay verir, komisyon faturası keser. Davacı firmadan bu şekilde komisyon alarak bu işi yapmaktadır. Komisyon sözleşmesi kurulurken şirketler bize başvurur anlaşırsak sözlemeyi kurarız. Firma bizim demirbaşımız statüsündeki malları satın alır. Acenta malları taşıdıktan sonra ay sonunda bize komisyon faturası keser, yaptığı ciro üzerinden de firma bana hak edişinin öder, bu ödeme genelde aylık olarak gerçekleşmektedir. İstisnai durumlarda 1 ay geriden de vadeli ödeme yapılabilmektedir ancak bu 6 ay vs. geriye gitmez. Acenta ile şirketimiz arasında imzalanmış olan acenta sözleşmesine aykırı bir durum olması halinde müdahalede bulunuruz ancak bu ilişki sadece komisyon sözleşmesi kapsamında olur. Biz doğrudan herhangi bir personele uyaramayız. Sadece ilgili acenta yetkilisine acenta sözleşmesi kapsamında işin kurulları çerçevesinde yapması hususunda uyarıda bulunabiliriz. Davacı şirket ile firmamız arasında düzenlenen acenta sözlemesini detaylı olarak bilmiyorum. Ancak genel olarak acentalar ile ilgili yapılan sözleşmeler de %15-45 arasında değişen oranlarda müşteri ciroları üzerinden pay alır. Komisyon faturası keserek şirketten bunu alır. Görgüm bilgim bundan ibarettir” beyanında bulunmuştur.
Tanık … beyanında; ”Ben 2014-2016 yılları arasında … Kargo şirketinde şirket mali işler müdürü olarak görev yaptım. Davacı firmanın temsilcisi olan …bizzat … kargoya bağlı şube müdürü olarak görevine başladı. Ancak … kargo Türkiye genelinde acenteleşme sürecine girdil bu süreçte şirkette bağlı olarak çalışanlarda acenta kurmaya yönlendirildi. …’de böylece acenta kurdu. İşten ayrılmamdan üzerinden uzunca bir süre geçtiğinden tam hatırlayamamakla birlikte … Kargo ile …’in arasında acentalık sözleşmesi vardı. Belirli bir komisyon karşılığında çalışıyorlardı. Acenta şirket ile … Kargo arasında ciddi bir kontrol mekanizması vardı. Şubedeki herhangi bir personel bölge müdürlüğünün onayı olmadan izne ayrılamazdı. Acenta ile aralarındaki ilişki ile bizzat kendi şubeleri ilişkisi arasında herhangi bir fark yoktu. Acentada çalışan herhangi bir personel üzerinde kontolü olurdu. Bizzat personelde şirket bölge müdürlüğü tarafından uyarılabilirdi. Şirket acenta da çalışan personelini işten çıkarılması da dahil her konuda yetkisi vardı. Görgüm bilgim bundan ibarettir” beyanında bulunmuştur.
Tanık … ”Ben … Kargoda satış müdürlüğü, şube müdürlüğü vb. Görevlerde bulundum. 2016 yılında işten ayrıldım. Acenta olmak isteyenler firmaya başvururlar. 40-45 gün kadar eğitime tabi tutulurlar ve daha sonra şubeye atanırlar. Davacı şirketin işlettiği şube 2000’li yıllardan beri faaliyetteydi. Tam hatırlamamakla birlikte 2014 yıllarında… Kargo tarafından ilgili şubeye atandı. Bildiğim kadarı ile aralarında bir sözleşme vardır. … Kargo ile davacı şirket arasında katı bir bağ vardır. Mesela bayiyi başka bir yere taşıyamazsınız. Bayideki sistemi değiştiremezsiniz hatta personel çıkarma ve alma hakkınız yoktur, bunların hepsi … kargo tarafından onay verilmesi halinde mümkündür. Mesela bilgisayarımızı dahi değiştiremezsiniz. Bir başka örnek olarka … Kargo bir işçinin görevini yapmadığı kanaatine varırsa doğrudan müdahalede bulunarak ilgili personelin işine son verdirttirir. Bu hususta acentanın karar yetkisi yoktur. Bir başka örnek olarak şirkette ki bir masanın yerinin dahi değiştirilmesi acenta tarafından mümkün değildir. Görgüm bilgim bundan ibarettir” beyanında bulunmuştur.
Tanık …beyanında; ”Ben … Kargoda bölge müdür yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Davacı firma yanlış hatılamıyorsam 2017 yılında acenta olarak görev başladı. Yaklaşık 2 yıl sonra da sözleşmeyi feshederek işi bıraktı. Acenta ve genel müdürlük arasında iş kurulmadan önce sözleşme imzalanır. Acentalık sözleşmesine göre hak ediş sözleşmesi yapılır. 1 aylık süre sonunda da hak edişler acentaya ödenir. Hak ediş genelde %25-35 gibi rakamlarla komisyon ücreti verilir. Buradaki önemli olan husus acentanın müşteri grubudur. Bizim acenta personeli ile aramızda herhangi bir ilişki yoktur. Biz bir sorun görürsek acentaya bildiririz. Acenta da personel ile ilgili müdahalesini acenta sözleşmesine göre uyarısını yapar. Bizim herhangi bir müdahalemiz yoktur. Bizim kendimize bağlı şubelerimizde personele doğrudan müdahalemiz mümkünken acentalarımız da böyle bir şey mümkün değildir. Her türlü personel ayarlamasını acenta yapmaktadır. Acenta şubeleri kendi kararlarını almakta ve acenta sözleşmesi sınırları içerisinde istediklerini yapmakta özgürdür. Görgüm bilgim bundan ibarettir” beyanında bulunmuştur.
Talimat mahkemesince aldırılan Mali Müşavir bilirkişinin 31/03/2022 tarihli raporunda özetle; Davacının hakkedişlerine karşı düzenlendiği faturalar toplamını 451.189,90-TL olduğu, hesabına yatan peşin hakkediş bedelleri toplamının 406.140,34-TL düşüldüğünde 45.049,56-TL olacağı, Hakkediş belgelerinde görülen vadeli hakkediş hesabındaki 104.981,09-TL davacı alacağının, davacının hesabında bloke olarak tutulduğunun beyan edildiği, davacının talebinin araç ve demirbaş ödemelerini yaptığı ancak devirlerinin yapılmadığı olduğu, davacının araç ve demirbaş devir şartlarına göre araçlar ve demirbaşlar için 19 taksit ödeme yaptığının tespit edildiği, yapılan sözleşmeye göre araç ve demirbaş teslimlerinin ödeme planındaki ödemelerin tamamının … Kargo’ya ödenmesini takip eden bir aylık süre içinde acente lehine gerçekleştirileceği belirtildiği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer alan davalıya düzenlemiş olduğu faturalara karşılık ödemelerin yapılmış olduğu görülse de davacı beyanı a maddesinde bu hususun değerlendirildiği, Bursa … İş Mahkemesine sunulan bilirkişi …’in raporunda;
Düzenleme Tarihi
Vade
Tutar
Lehdarı
Borçlu
Kefil
21.06.2017
21.07.2017
50.000 USD
… Kargo A.Ş.


Anılan senede ilişkin davalı tarafından davacılar … ve … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı görülmektedir. Söz konusu senedin teminat senedi olup olmadığı, miktar ve vadesinin yazılı olup olmadığı veya sonradan yazılıp yazılmadığı ve menfi tespit hususunda takdir Sayın Mahkemenindir diye tespitleri yapıldığı, dosyasında senet mevcut olmadığından tekrar incelenemediği bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan Mali Müşavir bilirkişinin 23/01/2023 tarihli raporunda özetle; Netice itibariyle, tarafların ticari defter kayıtlarından ve dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeler ve hakediş belgelerinden, davacının, davalı şirketin acentesi olduğunun anlaşıldığı, davacının muvaza iddiasının ise tarafların defterlerinden anlaşılmadığı, yapılan inceleme ve tespitler neticesinde de taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında devam eden acentelik ilişkisi neticesinde davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmadığının tespit edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davanın ilk olarak iş mahkemesinde açıldığı, davacı gerçek şahıs Tuncay’ın ücret alacağı, kıdem tazminatı alacağı, diğer davacı Mustafa’dan (Tuncay’ın babası) alınan senedin teminat senedi olması nedeniyle menfi tespit ve şirket tarafından davalı yararına ödenen bedellerin iadesi kısmi dava türünde açılarak davalı şirketten talep edilmiştir.
Davacı Tuncay ve babasının bir kısım talepleri İş Mahkemesinde devam olunmuş, davacı şirketin acentelik sözleşmesine konu talepleri yönünden Bursa Ticaret Mahkemesine görevsizlik verilmiş, bu Mahkemece de sözleşmedeki yetki şartı nedeniyle ilk itiraza değer verilerek yetkisizlik kararı üzerine dosya Mahkememize gönderilmiştir. Dolayısıyla devam eden yargılamada tek talep davacı şirketin olup, muvazaalı acentelik ilişkisinden dolayı davalı yararına haksız şekilde ödenen bedeller ile davalı yanca ödenmesi gerektiği iddiasıyla SGK bedellerinin iadesi uyuşmazlık konusudur. Bu taleplere atıf yapan dava değeri dava dilekçesinde 3.000,00 TL olarak somutlaştırılmıştır.
Davacı şirket temsilcisi tefrik edilen dosyada diğer davacı olan Tuncay’dır. Tuncay’ın başlangıçta davalı şubesinde davalıya bağlı çalışan işçi olduğu, daha sonra şirket adına acentelik sözleşmesi imzaladığı uyuşmazlık konusu değildir. Ancak dava dilekçesinde belirtildiği şekilde özetle, bu ilişkinin gerçeği yansıtmadığı, Tuncay’ın işçi sıfatına muvazaalı olarak son verilip acente ilişkisinin kurulduğu, davalı tarafından katlanılması gereken tüm giderlerin haksız olarak şirkete yansıtıldığı, acentelik ilişkisinden tek menfaati bulunanın davalı olduğu, davacının külfetlere katlanırken nimetlerden yararlanmadığı, işçilerin giderlerinin davalı yanca ödenmediği, aletlerin gereksiz yere davacıya fatura edildiği ve sair iddialarla alacak isteminde bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi 01/06/2015 tarihinde imza edilmiştir. Sözleşmeye davacı şirketin usulünce taraf olduğu hususunda bir inkar veya uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında imza edilen sözleşme 12/06/2017 tarihinde davacı yanca feshedilmiştir. Davacı şirket tarafından imza edilen bir sözleşmede irade sakatlığı gündeme gelebilirse de tarafların arasındaki gerçek iradeye dair aynı güçte yazılı delil bulunmayan muvazaa iddiasına değer verilmemiştir. Nihayetinde muvazaa ilişkisinde asıl amaç gerçekte gizli bir irade bulunup bulunmadığına bakılmaksızın (mutlak veya nısbi muvazaa) dışarıya karşı danışıklı bir görüntü vermekten ibarettir. Davacının bu yönde veya davalının bu görüntüden nemalandığına dair iddiası bulunmamakla beraber iddianın sübutu noktasında usulünce ileri sürdüğü bir delil de yoktur. Dolayısıyla sözleşmenin geçerliliği veya yerindeliğinden ziyade davalı yararına olacak şekilde haksız yere davacıya ödetilen, hak edişlerden kesilen, davacıya iadesi gereken bir bedel bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekecektir.
Sözleşmenin acente ilişkisi üzerine kurulduğu, davacı şirketin bağımsız bir tacir olduğu, sözleşme ilişkisi dolayısıyla kargo dağıtımının, tedarik edilecek malzemelerin, istihdam edilecek işçilerin, tarafların sorumluluk ve hak edişlerinin, cari hesap ilişkisinin kapsamı sözleşmeden açıkça anlaşılmaktadır.
Davacının alacak iddiası kapsamında sözleşme irdelendiğinde;
Sözleşmenin Demirbaş Temini ve Kullanımı başlıklı 7. maddesinin a bendinde davacının, … kargo tarafından tespit edilecek piyasa bedellerini ek protokoldeki hükümler çerçevesinde “MNG Kargo’ya” ödeyerek devralacağı ve kullanacağı belirlenmiş olup malzeme bedellerinin davalıya yüklenmesi veya hak edişten kesintisi sözleşmeye uygundur. Yine Teknik donanıma ilişkin sözleşmenin 25/a-b maddelerinde … tarafından sağlanan demirbaşlar haricinde gerekli araçların acente tarafından sağlanacağı, … tarafından sağlananların ise davacı acente hak edişinden aylık mahsup edileceği belrlenmekle davalının sözleşmeye aykırı eylemi bulunmamaktadır.
Sözleşmenin kiraya ilişkin 8. maddesinde kiracılık sıfatının …’ye ait olduğu, kira bedeli ve stopajın acerte hak edişinden kesileceği belirlenmiştir.
Sözleşmenin 3. şahıslara yapılacak ödemelere dair 14. maddesinde resmi veya özel ödemelerin acente tarafından yapılmasına karar verilerek … tarafından karşılanması halinde rücu edileceği belirlenmiştir.
Sözleşmenin tahsilat ve faturalara dair 20. maddesinde acentenin aldığı ücretlerin … nam ve hesabına tahsil edileceği banka hesabına yatırılacağı, gecikme halinde gecikme cezasının hak edişten kesileceği belirlenmiştir.
Sözleşmenin giderlere dair 21. maddesinde faaliyet için her türlü giderin acente üzerinde olduğu, buna büro çalışanları giderlerinin, vergilerin de dahil olduğu belirlenmiştir. Yine 26. maddede devredilen acentelik faaliyeti kapsamındaki işçilerin hak ve alacaklarından, 27. madde kapsamında ise vergi, prim, kesenek gibi resmi yükümlülüklerden davacının sorumlu olduğu açıktır. Buna göre istihdam edilen işçilerin SGK giderlerinin de davacı acente üzerinde olması veya bu giderlerin yasal sorumluluğu bulunan davalı tarafından yapılması halinde davacı hak edişinden kesilmesi sözleşmeye uygundur. Yine 24-a maddesinde kullanılan araç gider, bakım ve sigortalarının davacı üzerinde kalması ahde uygundur.
Yine bahsi geçen gelir giderlere dair tarafların hak ve yükümlülüklerinin Ek protokoller ile detaylı şekilde düzenlendiği görülmüştür.
Açıklanan gerekçe ve incelenen sözleşme kapsamında davacının muvazaa iddiasına sözleşmenin niteliği ve tarafların amacı gözetilerek değer verilemeyeceği, sözleşmenin geçerli şekilde kurulduğu, davacının sözleşme ve girişim özgürlüğü kapsamında açık olan sözleşme hükümlerine dair hak ve yükümlülüklerinin bilincinde olarak hareket etmesi gerektiği, basiretli tacir olmanın bunu gerektirdiği, alınan bilirkişi raporu ile de sözleşmeye aykırı şekilde davalı yanca davacıya yüklenen veya haksız kesintiye sebep olan bir alacak kaleminin bulunmadığı, davacı tarafından ödenip de davalıya rücuyu gerektirir bir tespit yapılmadığı, aksinin davacı yanca ispat olunamadığı, davacı tarafından davalı adına yapılan ödemeler olarak ifade edilen alacak taleplerinin sözleşmenin davacıya yüklediği sorumluluklardan kaynaklandığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Dosyanın tefrik edilerek ayrı esasa kaydının yapıldığı gözetilerek karar tarihine göre alınması gerekli 179,90-TL peşin harç ile 179,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 359,80 -TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbuhl Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.06/03/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza