Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/704 E. 2021/979 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/704 Esas
KARAR NO:2021/979

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/12/2019
KARAR TARİHİ:11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalılar arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalıların kredinin geri ödemelerindeki vaki düzensizlikleri nedeniyle kredi hesabının kat edildiğini ve bu hususun davalılara … 11. Noterliğinin 02/01/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından takibe, borca, ödeme emrine, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, takibe konu borç miktarının 16.880.786,30 TL olduğunu, işlemiş ve işleyecek faiz ve faiz oranlarının sözleşme ve yasalara uygun olduğunu, borçluların ödeme emrine itirazlarının hiçbir hukuki dayağının bulunmadığını, bu nedenle davalıların itirazının iptalini ve takibin devamını, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine itiraz dilekçelerinde de belirttikleri gibi talep edilen alacağın muaccel olmadığını, kat ihtarnamesi asıl borçlu ve kefillere 1 gün süre verildiğini, bu durumun hakkın kötüye kullanılması olduğunu, hesap katı ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, usulsüz tebligatın borcu muaccel kılmadığını, davacı tarafın takip yapma hakkının doğmadığını, borcu kabul etmediklerini, işletilen akdi faiz ve gecikme faiz oranları ve hesaplanan tutarların fahiş olduğunu ve taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, yapılan takibin sözlemeye aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 26/11/2020 tarihli celsesi, 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 01/09/2021 tarihli raporunda özetle;
“IX-) SONUÇ ve KANAAT:
Yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, tüm delillerin takdiri tamamen sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1-Davacı banka (…) ile davalı kredi borçlusu/kredi Lehtarı … TİC. A.Ş arasında Genel Kredi Sözleşmesi/leri akdedildiği, işbu sözleşmeleri davalı/kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan taksitli ticari kredinin öngörülen süresi içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
2-Kefalet Limiti ve Davalı Kefilin Sorumluluğu: Davalı kefilin/lerin sözleşmede gösterilen kefalet limiti toplamının 27.100.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 10.667.046,42 TL’nın kefalet limitinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de davalı asıl borçlunun temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet fimitiyle sınırlı olmaksızın müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
3-Davacı bankanın TAKİP TARİHİ (04.11.2019) itibariyle alacakları
(Davalı kredi lehtarı şirket ile kefillerin birlikte sorumlu oldukları borç)
Alacak Kalemleri Talep Edilen Hesaplanan Talep Edilmesi Gereken
Asıl Alacak 16.860.000,00 10.667.046,42 10.667.046,42
İşlemiş Temerrüt Faizi 20.786,30 2.622.577,53 20.786,30
Toplam Alacak 16.880.786,30 13.289.623,95 10.687.832,72
4-Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin 6.192.953,58 TL (16.880.786,30 – 10.687.832,72=) reddi durumunda, TARİHİNDEN başlamak üzere 10.667.046,42 TL asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %9 oranında temerrüt faizi (talep gibi) ile birlikte istenilebilineceği,
Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
12.09.2015 ve 29.05.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile davalı … şirketinin kullandığı kredilere diğer davalıların toplamda 13.100.000 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil oldukları anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı kredi, … nolu kredidir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefil …’nın kredi lehdarı davalı …’da her iki kefalet tarihinde şirket yöneticisi oldukları anlaşıldığından (https://www.ticaretsicil.gov.tr/view/hizlierisim/ilangoruntuleme.php) , eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 29.08.2018 tarihi itibariyle davalılara tebliğ edilmiş olup, verilen 1 günlük sürenin sonu olan 31.08.2018 tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüştür.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 08.01.2018 tarihi itibariyle davalılara tebliğ edilmiş olup, verilen 1 günlük sürenin sonu olan 10.01.2018 tarihi itibariyle davalı temerrüde düşmüştür.
Kat ihtarı usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de buna ilişkin bir somutlaştırma ve ıttıla tarihine ilişkin bir beyan da bulunmadığı, yapılan tebligatların da geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf ihtarname ile verilen 1 günlük sürenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu beyan etmiş ise de kat tarihinde zaten 10,11 ve 12. Aylara ilişkin taksitlerin süresinde ödenmediği, kat hakkının GKS’nin 48. Maddesine dayalı olarak kullanıldığı dikkate alındığında bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
Takip talebindeki miktar ile bilirkişi tarafından hesaplanan miktar arasındaki farkın temel nedeni takip talebinde; asıl alacak miktarının, akdi faizdeki gibi temerrüt faizinin asıl alacağa eklenmesi suretiyle oluştuğu düşünülmektedir. Asıl alacak kalemi içinde istenen temerrüt faizinin ayrıştırılarak temerrüt faizi kalemine eklenmesi ile hüküm kurulması mümkün olmayıp, alacak kalemlerine ilişkin taleplerle mahkememiz bağlı olmakla, buna göre hüküm kurulmuştur. Bu haliyle talep edilmesi unutulan temerrüt faizi miktarı kapsamında daha sonradan davacının takip yapması elbette mümkündür.
İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalıların …. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
10.667.046,42 TL asıl alacak,
20.786,30 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere
toplamda 10.687.832,72 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 9 yasal faiz (% 32’iyi geçmemek üzere) temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2-10.687.832,72 TL’nin % 20’si olan 2.137.566,50 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 730.085,85-TL ilam harcından peşin alınan 203.877,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 526.208,15-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 203.887,70-TL peşin harç ve 44,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 203.922,10-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 195.503,33-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 150.554,54-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-Ret oranına göre 835,70-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 484,30-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan 1.137,50-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 720,20-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.11/11/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …