Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/692 E. 2021/34 K. 01.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/692 Esas
KARAR NO : 2021/34

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 26/12/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı… Sigorta A.Ş.’ye 27.04.2018 – 27.04.2019 tarihleri arasındaki dönem için …numaralı… Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı sigortalı … İşletmeciliği A.Ş.’nin spor salonu/jimnastik ve fitness merkezi olarak faaliyet gösterdiği … Sportif/Nuspa şubesindeki işyeri, arsa malikleri …, …… ve…ile davalı arasında düzenlenen 01.06.2018 tarihli kira sözleşmesi kapsamında davalıya kiralanmış olduğunu, davalı tarafından kiralanan arsa üzerine inşa olunan bina ve yapılar, mülkiyeti davalıda kalmak şartıyla yine davalı ile dava dışı sigortalı arasında akdedilen 02.01.2014 tarihli Ek Protokol kapsamında, dava dışı sigortalıya devir olunduğunu, müvekkili şirkete sigortalı spor salonunun faaliyet gösterdiği binanın zemini altından geçen sıcak su borusunun 30.11.2018 tarihinde patlaması ve sızan suların sigortalı spor salonuna sirayeti sonucu meydana gelen hasarlar nedeniyle, dava dışı sigortalı yetkilisi… tarafından hasar ihbarında bulunulduğunu, hasar ihbarı üzerine açılan…no.lu hasar dosyası üzerinden Ekspertiz Raporu alındığını, söz konusu sıcak su tesisatının binaya ait kıymet olduğu ve mülk sahibinin sorumluluğunda olduğu, toplam hasarın 32.482,86.-TL olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtildiğini, davacının 28.12.2018 tarihinde, davaya konu olay nedeniyle sigortalısına 32.482,86.-TL sigorta tazminatı ödediğini, TTK. m.1472 gereğince ödemiş olduğu tazminat nedeniyle sigortalısının haklarına halef olduğundan zarar sorumlusu olan davalılya karşı rücu hakkı edindiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile 32.482,86.-TL sigorta tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan 28.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın, dava dışı sigortalısı ile müvekkili şirket arasında kira ilişkisi olduğunu iddia etmiş ise de davacı sigorta şirketi sigortalısının haklarına halef olduğuna göre müvekkili şirkete karşı açtığı dava da işbu kira ilişkisine dayanmakta olduğundan görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile arsa sahibi olduğu iddia edilen kişiler arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, bu kapsamda herhangi bir sözleşmenin de varlığını kabul etmediklerini, davacı şirketin herhangi bir kira ödemesi de yapmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte yıllar önce arsa sahipleri ile bir kira ilişkisi kurulmuş olduğunun kabulü halinde bile bu ilişki dava sebebi su basması olayının yaşanmasından çok daha önce sona erdiğini, müvekkili şirket, kiralamaların yapıldığının iddia edildiği dönemde dava dışı sigortalı şirket ile aynı grup şirket bünyesine dahil olup bu nedenle dava dışı sigortalı ve müvekkil şirket arasında o dönem itibariyle bir takım ilişkiler kurulmuş olsa bile, müvekkil şirket hisselerinin tamamının, 2016 yılında, … adlı, Amerika ve Çin dahil dünyanın pek çok farklı ülkesinde sinema zinciri olarak faaliyet gösteren Kore merkezli yatırımcı şirkete satılması ile tüm bu ilişkiler de sona erdiğini, görev itirazının kabulüne, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak açtığı davada, davacının sigortalısı ile davalı arasında kira ilişkisi mevcut olup davacı tarafından alacak kira sözleşmesi dayanılarak talep edilmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemeleri’nin görevi belirlenmiş olup buna göre “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara” bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Kira ilişkisi söz konusu olduğunda tarafların tacir olup olmadıklarının da önemi yoktur. Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesine aittir. ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1024 Esas 2020/5802 Karar sayılı emsal ilamı)
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi.01/02/2021

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır