Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/653 E. 2021/743 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2019/653 Esas
KARAR NO:2021/743

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/12/2019
KARAR TARİHİ:13/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’in sevk ve idaresindeki… plaka sayılı aracı ile 12/12/2017 günü saat 18:00-18:30 sıralarında … Caddesini takiben … istikametine seyir halinde iken … İ… kavşağına yaklaştığında aracının ön kısımlarıyla; aynı istikamette …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarptığını ve çarpmanın etkisiyle … plaka sayılı aracın ön kısımları, kavşakta … istikametine “U” dönüşü yapmak isteyen …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazada müvekkilinin… plaka sayılı araçta yolcu konumunda olduğunu, müvekkilinin kaza dolayısıyla yaralandığını ve … Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığını, … Tıp Fakültesi tarafından 19/04/2019 tarihinde düzenlenen Adli Kurul Raporuna göre müvekkilinin geçirmiş olduğu kaza neticesinde maluliyet oranının %5 olarak belirlendiğini, oluşan maddi zararın davalı şirketten karşılanması amacıyla 21/03/2019 tarihinde başvurulduğunu ancak davalı şirketin tazminat taleplerini reddettiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle 4.600,00-TL daimi maluliyet tazminatının davalıya başvuru tarihi olan 21.03.2019’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazanın 12/12/2017 tarihinde meydana geldiğini, davanın ise 13/12/2019 tarihinde açıldığını, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduklarını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, sorumluluklarının sigortalının kusur oranı ve kaza tarihi olan tarihindeki poliçe limitinin kişi başı 330.000,00-TL ile sınır olduğunu, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru bulunmadığını, müvekkilinin usulüne uygun şekilde temerrüte düşürülmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiğini, maluliyet oranının Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu tarafından incelenmesi gerektiğini, davacının hatır için taşınmakta olduğunun davacının kendisi tarafından ikrar edildiğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, dava dilekçesinde gelir ile ilgili hiçbir delile dayanılmadığını, bu nedenle davacının gelir konusunda delil sunma hakkı olmadığını, SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya yapılan ödemelerin bildirilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davanın dava şartı yokluğundan ve zaman aşımı nedeniyle reddini, esas girilmesi halinde esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER
1-… Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası
2-Poliçe,hasar dosyası
3-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
4-SGK yazı cevabı
5-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
6-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde; taksirle yaralama suçu kapsamında suçun şikayete tabi olması, tarafların şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün cevabı yazısının incelenmesinde; davacının ekonomik sosyal durum araştırmasının yapıldığı, davacının kaza tarihi itibariyle lise son sınıf öğrencisi olduğu ve ailesiyle yaşadığının bildirildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; poliçe tarihinin 28/11/2017-28/11/2018 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 12/12/2017 tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu, davacının 21.03.2019 tarihinde trafik kazası nedeniyle maluliyet tazminatı ödenmesi için başvuruda bulunulduğu, aza nedeniyle davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 04.11.2020 tarihli maluliyet raporunda özetle; 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, engellilik oranının %0 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 17.03.2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 12/12/2017 tarihinde davacı ile davalı sigortacının sigortalısı arasında trafik kazası meydana geldiği, davacının malul kaldığı iddiası ile davalı … şirketine başvuruda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, 17/03/2021 tarihli maluliyet raporunun Anayasa Mahkemesi 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 karar sayılı iptal kararı doğrultusunda yönetmeliğe uygun olduğu, davacının talebinin açık bir şekilde sürekli maluliyete ilişkin olduğu, sürekli maluliyetinin ise bulunmadığı, bu hali ile davacının maluliyet nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 14.90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00.-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır