Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/638 E. 2021/923 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/638 ESAS
KARAR NO:2021/923

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/12/2019
KARAR TARİHİ:21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi tarafından dava dışı asıl borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. fehine davalı-borçlu … ve dava dışı … Ltd. Şti.’nin müşterek ve müteselsil kefaletiyle kredi hesapları açıldığı ve kullandırıldığını, kredi ödemeleri yapılmaması nedeniyle kredi hesapları … 6. Noterliği’nin 20.09.2019 tarih ve … yevmiye ihtarı ile 19.09.2019 tarihinde kat edilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine borçlular hakkında…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, taraflar arasında Genel Kredi Sözleşmeleri düzenlendiğini, iş bu sözleşmelerin … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalı borçlu ile müvekkili banka arasında GKS imzalanmış olup, iş bu sözleşme gereğince takip talebinde istenilen faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğunu, işbu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davaya cevap verilmediği anlaşıldı.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 22/10/2020 tarihli celsesi 4 numaralı ara kararı uyarınca, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 09/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
”SONUÇ:
Dava konusu alacak tutarının; davacı … Bankası A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanmış olan ve …’ın da kefalet imzasının bulunduğu toplam 1.000.000,00TL.’lık Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ne istinaden kultandınlan, TTK/1, TTK/2, Spot Kredi TP ve Borçlu Cari Kredisi TP borcundan kaynaklandığı,
Davacı bankaca 19.09.2019 tarihi itibariyle davalıya kredi hasaplarının kat edildiğinin ihtar edilmek amacıyla, dava dışı asıl borçlu firmaya ve kefil …’a tebligatın çıkarıldığı ancak, her iki tarafa da kat ihtarnamesinin tebliğ edilemediği,
Davacı bankaca; 16.10.2019 takip tarihi itibariyle 564.329,38TL. alacak talep edildiği, dava dışı asıl borçlu firma yönünden, tarafımızca yapılan hesaplamada ise alacak tutarı 561.949,05TL olarak bulunmuştur.
Diğer taraftan, davalı kefile ihtarname tebligatının, tebliğ edilememiş olması nedeniyle, takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü dikkate alınarak yapılan hesaplamada, toplam borç sorumluluğunun 555.352,84-TL olduğu tespit edilmiştir.
Bu itibarla, davalı kefil …, 555.352,84TL’lik borç tutarından, müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu tutulabileceği görüşüne varılmıştır. Sonuç olarak; tüm görüş ve kanaatlerimizi içeren raporumuzu, takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere huzura saygılarımla arz ederim.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Uyap’da ilgili dosya bilgileri altında icra dosyası bulunmakta olup, Uyap icra dosyası içindeki süresindeki itiraz dilekçesine göre davalının “İcra takip dosyasında alacak iddiasında bulunan tarafa müvekkilimin herhangi bir borcu bulunmamakta olup, asıl alacağa, faize, faiz oranlarına, ferilerine ve takibin tamamına itiraz ederiz.” şeklinde itiraz etmiş olduğu anlaşılmıştır,
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
25.07.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile Sardes Turizm şirketinin kullandığı kredilere davalının 1.000.000 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı krediler, …Q00833 ve … nolu taksitli krediler, … nolu Spot Kredi ve 228779729870 nolu borçlu cari kredilerdir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, https://bilgibankasi.ito.org.tr/tr/bilgi-bankasi/firma-bilgileri linkindeki sorgudan da anlaşılacağı üzere davalı/kefilin şirket ortağı ve de yöneticisi olduğu anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı, kredi lehdarı açısından bila tebliğ iade edilmiş ise de İİK 68/b maddesi gereğince kredi lehdarı açısından tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, bu nedenle kefile başvuru için TBK 586. Madde gereğince “ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması” koşullarının da gerçekleştiği, ancak davalıya çıkartılan tebligatın bila tebliğ iade edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. Cümlesi gereğince kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefilden temerrüt faizi istenemeyeceği, kefilin takip ile temerrüd düştüğü anlaşılıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere takip tarihine kadar davalı temerrüde düşürülmediğinden akdi faiz hesaplanarak bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde alacak miktarları hesaplanmıştır.
İşleyecek temerrüt faizi oranı GKS’nin 11. Maddesi gereğince %91 ise de takip talebindeki % 46,80 taleple bağlı olunmakla bu oran üzerinden karar verilmiştir.
Kat tarihine kadar işleyen akdi faiz asıl borca eklenerek hesaplanması gerektiği itirazında davacı bulunmuş ise de bilirkişi hesaplamasını buna göre yapımış olup, kat ihtarnamesi ile bilirkişinin yaptığı hesaplamadaki farklılık kat ihtarında yersiz olarak temerrüt faizi kalemi bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Bilirkişi asıl alacak miktarını daha yükse hesaplamış ise de takip talebindeki asıl alacak miktarı ile bağlı kalınması gerektiğinden buna göre karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının…. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
543.378,98 TL asıl alacak,
924,18 TL masraf olmak üzere toplamda 544.303,16 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek % 46,8 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2-544.303,16 TL’nin % 20’si olan 108.860,63 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 37.181,35-TL karar ve ilam harcından 6.815,69-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 30.365,66-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 6.815,69-TL peşin harç olmak üzere toplam 6.860,09-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 44.265,16-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan 1.174,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.132,34-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,

Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.21/10/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …