Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/613 E. 2022/301 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/613 Esas
KARAR NO : 2022/301

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 18/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalının istasyonlu akaryakıt bayiliği yaptığını, bu faaliyeti kapsamında müvekkilinden satın aldığı ürünlerin bedellerini ödemediğini, dava dışı … A.Ş. ile davalı arasında imzalanan 19.03.2015 tarihli Standart Bayilik Sözleşmesi’nin birinci maddesi ile, …’den veya…’in belirleyeceği yerden satın alacağı akaryakıt, oto …, madeni yağlar ve …tarafından belirtilecek diğer malları kendi nam ve hesabına olmak üzere satmayı, bulundurmayı kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme maddesi gereğince de davalı, …’in grup şirketi olan davacı …Akaryakıt’tan söz konusu ürünleri satın aldığını fakat bedellerini davacıya ödemediğini, davalının dilekçe ekinde yer alan hesap dökümünden de anlaşılacağı üzere 24.06.2016 tarihli 1.560,43-TL, 21.09.2016 tarihli 2.771,40-TL tutarında fatura alacağı bulunduğunu, davalının faturaları daha önce iade ettiği yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalı, ilgili faturaları iade etmiş olsa dahi bu durum faturaya konu ürünleri teslim almadığı anlamına gelmeyeceğini, dosyaya sunulan sevk irsaliyeleri ile de kanıtlandığı üzere malların borçluya teslim edildiğini ancak ürün bedellerinin ödenmediğinin açık olduğunu, davalı borçludan olan alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı sonucu takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %30’dan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; faturalar için her ne kadar zaman aşımı süresi kanunla düzenlenmemiş olsa da, TBK kapsamında dava ve takibe konu borcun dayanağı faturaların zaman aşımına uğradığını, Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi…Esas sayılı dava nedeniyle derdestlik itirazı olduğunu, söz konusu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında herhangi bir borç bulunmadığını, Bayilik sözleşmelerinin süresinin bitimi olan otogaz için 15.01.2017, akaryakıt bayiliği için 25.01.2017 tarihinden sonra, sözleşmeleri yenilenmeyeceğini, bu nedenle istasyonda bulunan tüm kurumsal ekipmanların 25.01.2017 tarihine kadar sökülerek alınmasını ve istasyonun yeni marka ile çalışmaya uygun olacak şekilde protokol hükümlerine göre boş olarak teslim edilmesi için bu ekipmanların davacı tarafından teslim alınmasını, hem davacı şirkete hem de grubuna bağlı …A.Ş’ye sözleşmelerin bitim süresinden önce Ordu … Noterliğinin 14.10.2016 tarih ve … yevmiye nolu teyit mektubu anlamında olan ihtarname ile bildirdiklerini, ayrıca davacı şirketin, müvekkili şirkete 31.12.2016 tarihinde elektronik posta ile 31.12.2016 tarihi itibarıyla borç bakiyesinin olmadığı konusunda mutabakat metni gönderdiğini, bu e-postanın “borcumuz olmadığı hususunda mutabıkız” onayı ile davacı şirkete gönderildiğini, bu mutabakat TTK 21/3. maddesi gereği yazılı kesin delil olduğunu, bunun yanında müvekkili şirketçe bayilik sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin ihtaren bildirilmesine rağmen müvekkillerine ait istasyondaki kurumsal ekipmanlar sözleşmenin bitim tarihi olan 25.01.2017 tarihine kadar alınmadığı ve 3 gün gecikmeli olarak 28.01.2017 tarihi itibariyle davacı şirket yetkililerince alındığını, müvekkilleri ile davacı şirket ve grup şirketler arasındaki sözleşmeler yasal mevzuata uygun olarak sona erdirildikten sonra yine yasal mevzuata uygun olarak bir başka dağıtım şirketi olan … ile bayilik sözleşmesi yapıldığını, davalı şirketin kurumsal ekipmanları sözleşme bitim tarihi itibariyle almaması nedeni ile 3 gün kapalı kalan istasyon ancak 28.01.2017 tarihi itibarıyla dağıtım yapmaya başladığını, her türlü lisans işlemleri EPDK onaylı olarak gerçekleştiğini, müvekkili ile davacı şirket arasında, 25.01.2012 tarihinde imzalanan protokolün 2. 3. maddesi gereği 25.01.2012 tarihi öncesi taraflar arasındaki ticari ilişki ibra edildiğini, bu tarihten sonra 25.01.2012 tarihli protokol, taraflar arasında bayilik sözleşmesi olarak geçerli olduğunu, protokole göre 31.12.2016 tarihi itibarı ile müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcu kalmadığını, 01.01.2017 tarihi ile 25.01.2017 tarihli arasında 25 günlük bayilik süresi içinde de müvekkil şirketin davalı şirkete hiçbir borcu olmadığını, bu durum 01.01.2017 ila 25.01.2017 tarihleri arasındaki cari hesap mutabakatı ile açık olduğunu, tüm ticari ilişki, sözleşmenin sona erdiği tarih olan 25.01.2017 tarihinde sona erdiği için TTK md. 94/11 gereği ve TTK 98/1-a gereği sözleşmede kararlaştırılan sürenin sona erdiği tarih olan 25.01.2017 tarihi cari hesap bakiyesinin belirlenmesinde hesap dönemi sonu olduğunu, 26.01.2017 tarihli…AŞ Espiye Deposu Sevkiyat Sorumlusu/Muhasebeci…. imza/kaşeli evrak ile müvekkili şirketin gecikmiş bakiyesi ve alımdan kaynaklı fatura borcunun bulunmadığının bildirildiğini, sözleşmenin sona erdiği tarih olan 25.01.2017 tarihi itibariyle müvekkil şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, buna rağmen davacı şirket tarafından borçsuzluk mutabakatı imzalanmadığını, davacı şirket ile irtibat kurulamadığını, bu nedenle borçsuzluğun tespiti ve sözleşme gereği müvekkilinin taşınmazlar üzerine konulan ipoteğin fekkine ilişkin Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı davası açmak zorunda kalındığını, ilgili davanın derdest olduğunu, sökülemeyen ve söküldüğünde ekonomik değeri yok olacak kadar azalacak değerde olan tonoz, 3 adet akaryakıt pompası, 6 dalgıç pompa, 4 adet sahada gömülü yakıt tankının, davacı şirket yetkilileri ile varılan mutabakat sonucu satılması için teklifte bulunulduğunu, teyit edilen fiyat teklifleri doğrultusunda bu üç kalem ariyet için davacı şirket hesabına 17.02.2017 tarihinde 50.700,00-TL gönderildiğini, aynı zamanda teyit mektubu anlamına gelen Ordu …Noterliği’nin 27/02 /2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı gönderildiğini ve usulüne uygun olarak 02.03.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, bu ihtara TTK md. 21/2 gereği 8 günlük yasal süresi içinde itiraz edilmediği gibi bu malların karşılığı olarak gönderilen 50.700,00-TL para da iade edilmediğini, dolayısıyla, ihtar (teyit mektubu) muhtevası davacı tarafından kabul edilmiş anlamında olduğunu, bu satış bedelinin faturası halen davalılara gelmediğini, davacı… Petrol A.Ş. tarafından müvekkillerine, e-mail, yasal tanımı ile güvenli e-posta yoluyla gönderilen “kurumsal kimlik sökümü yansıtma” açıklamalı 28.02.2017 tarihli 14.737,66-TL’lik fatura, saat 14.54 itibarıyla davalılara ulaştığını, TTK md. 21/2 gereği yasal 8 günlük süresi içinde “Ordu … Noterliğinin 03.03.2017 tarih ve …yevmiye nolu ihtarı” ile iade edildiğini, hiçbir sözleşmede kurumsal kimlik sökümünün davalılara yansıtılacağına ilişkin hüküm olmadığını, bu ihtar ve fatura iadesi davacı şirkete 08.03.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, taraflar arasında akdedilmiş olan 25.01.2012 tarihli 14 maddelik bir nüsha hazırlanmış ve aslı davacı tarafta olan protokolün 2.4. maddesi hükmü gereği sözleşmenin süresinin sonu olan 25/01/2017 tarihi itibarıyla davacı tarafa hiçbir borcun kalmadığı yasal anlamda kesinleştiği için, son teyit mektubu anlamına gelen Ordu … Noterliği’nin 30/03/2017 tarihli ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile ipoteğin fekki için ihtarname gönderildiğini, bu ihtar da usulüne uygun olarak muhatap davacıya 03.04.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup bu güne kadar itiraz edilmediğini, yasal borçsuzluk durumu karşısında davacı şirketin dava dilekçesine konu, icra takibine esas sunduğu faturalar irdelendiğinde; TTK m:98/1 hükmü açık olup taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesi kararlaştırılan süre sonu olan 25/01/2017 tarihi itibariyle sona ermiş olup 25/01/2017 tarihinden itibaren TTK m. 94/2 gereği yasal 1 aylık süre içerisinde müvekkili şirkete herhangi bir borç bildirimi yapılmadığını, ayrıca davacı şirket, müvekkil şirkete 31.12.2016 tarihinde elektronik posta ile 31.12.2016 tarihi itibarıyla borç bakiyesinin olmadığı konusunda mutabakat metni göndermiş ve bu e-posta davalı tarafından “borcumuz olmadığı hususunda mutabıkız” onayı ile davacı şirkete gönderildiğini, bu mutabakat TTK 21/3. maddesi gereği yazılı kesin delil olduğunu, yine aynı şekilde 26/01/2017 tarihii …A.Ş. Espiye Deposu Sevkiyat Sorumlusu/muhasebeci… imzalı/kaşeli evrak ile de sabit olduğu üzere müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, bu nedenlerle HMK m. 12 gereği yetkili mahkeme sözleşmeye konu taşınmazların bulunduğu mahal mahkemesi olan Ordu Mahkemeleri olup dosyanız hakkında yetkisizlik kararı verilmesi ile dosyanın yetkili Ordu Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davanın olumsuz dava şartlarından olan derdestlik dava şartı gereği usulden reddini, Mahkemeniz aksi kanaatte ise dosyasınız yönünden birleştirme kararı verilmesini, davacı yanın TTK m. 94/2 ve 98/2 hükmü ile yasal olarak sabit olduğu üzere herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Tarafların ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporları
4-Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun cevabi yazısı
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yetki itirazı yönünden; 6100 sayılı HMK’nun 19. maddesinde “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü düzenlenmiştir.
İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle (mahkemenin görev ve yetkisinden önce) icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vererek işten el çekmesi gerekir. İtirazın iptaline bakan mahkemenin icra dairesini yetkili daireye göndermek gibi bir karar vermesi mümkün değildir. Ancak icra müdürlüğü yetkili ise ara kararı ile gerekçesi yazılarak icra müdürlüğünün yetkisine vaki itiraz ret edilerek, mahkemenin görevli olup olmadığı, şayet mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş ise mahkemenin yetkili olup olmadığı incelenmelidir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/7166 Esas 2012/12627 Karar, 2014/19073 Esas 2015/8884 Karar, İstanbul BAM 13.H.D. 2018/1614Esas 2019/27Karar sayılı emsal ilamları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı tarafından icra dairesinin yetkisine ve mahkememizin yetkisine süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak itiraz edilmiştir.
6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunmamakla birlikte ticari satımdan kaynaklanan bir sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, icra takibinde bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan para alacağının tahsilini talep etmektedir. Taraflarca para borcunun ifa yeri bakımından alacaklının ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığı iddia ve ispat olunmamıştır. Bu itibarla, icra dairesi ve mahkeme yetkisi yönünden davaya bakmaya İstanbul Mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Zamanaşımı itirazı yönünden; dava konusu alacak TBK 146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olmakla mahkememizce zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Derdestlik itirazı yönünden; davacının derdestelik itirazında bulunduğu ilgili mahkeme dosyası mahkememizce celp edilmiş ve incelenmiş, taraflarının aynı olmadığı, talep konusu alacakların birbirinden farklı oldğu anlaşılarak birleştirme ve derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Ayrıca bilindiği üzere hak düşürücü süre olumsuz dava şartlarından olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Mahkemece davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. İtirazın iptali davaların da bu süre İcra ve İflas Kanununun 67/1 maddesi uyarınca itirazın tebliğinden itibaren bir yıldır. Anılan yasa maddesinde de açıkça belirtildiği gibi; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun’un 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişilerden raporlar alınmıştır.
Sözleşmenin incelenmesinde; dava dışı…A.Ş. ile davalı şirket arasında 19/05/2015 tarihinde Standart Bayilik Sözleşmesi imzalandığı sözleşmenin 1. Maddesinin “BAYİ, münhasıran kullanım hakkını haiz bulunduğu ”… Mah. … No:.. Ordu” adresinde ve ” Ordu ili, Merkez ilçesi,… mahallesi, … ada,… ve… parsel” sayıda kayıtlı gayrimenkul üzerinde kurulu bulunan akaryakıt satış ve servis istasyonunda (bundan böyle kısaca ”İSTASYON” olarak anılacaktır.”, münhasıran …’den ve/veya …’in yazılı olarak belirleyeceği yerden satın alacağı akaryakıt, oto … , madeni yağlar ve … tarafından belirtilecek diğer malları, kendi nam ve hesabına olmak üzere satmayı, bulundurmayı kabul ve taahhüt eder. BAYİ, … haricinde başkaca gerçek veya tüzel kişinin mallarını hiçbir şekilde satmamayı, bulundurmamayı ve teşhir etmemeyi, …’in yazılı izni olmaksızın işbu Sözleşme çerçevesinde tayin ve tespit edilen işler dışında başka bir işle iştigal etmemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.” şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
Mutabakatın incelenmesinde; 31/12/2016 tarihli mutabakat metninde davalı şirketin dava dışı …A.Ş’e borçlu olmadığı görülmüştür.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun cevabi yazısı incelendiğinde;…Anonim Şirketi’ne verilen lisansın 28.06.2018 tarih ve …sayılı Kurul Kararı ile sona erdirildiği,…Akaryakıt Dağıtım Anonim Şirketi’ne verilen lisansın yürürlükte olduğu, ayrıca, …Akaryakıt Dağıtım Anonim Şirketi tarafından Kurumumuza gönderilen 06.12.2021 tarih ve… sayılı yazıda, …Anonim Şirketi’ni devralması suretiyle birleşmesini içeren bildirim yapıldığını, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 17 inci maddesi uyarınca “Birleşme ve devralmalar da dahil olmak üzere lisans sahibinin tüzel kişiliğinin sona ermesi” lisansın sona erdirilmesi nedeni olmakla birlikte, yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda … Anonim Şirketi’nin yürürlükte herhangi bir lisansı bulunmadığından söz konusu birleşmenin üzerinde etkili olabileceği herhangi bir lisans da bulunmadığı bildirilmiştir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 4.331,83-TL asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 02/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 02/09/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Talimatla aldırılan Mali bilirkişinin 22/03/2021 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; davalı …Kollektif Şirketi’nin 2016 yılı yevmiye defterlerinin… sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereği e-defter kapsamında olduğundan bu kapsam gereği e-defter beratları ve mali mühürlü olduğunu, davalı …Kollektif Şirketi’nin davacı…Dağıtım Anonim Şirketi ile aralarında ticari ilişkisi olduğunu, davalı … Kollektif Şirketi’nin ticari defterinin incelenmesi sonucunda davacı…Dağıtım Anonim Şirketi’nce davalı tarafa düzenlenen faturaların kayıtlı olduğu ve davalının dönem sonu bakiye borcun olmadığını, 28.11.2019 tarihinde davanın açıldığı ancak bu tarihten önce 2016 yılında yevmiye defteri kayıtlarından dönem sonu borç bakiyesinin olmadığını belirtmiştir.
Mali bilirkişinin 11/07/2021 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacının ibraz olunan ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin tam olduğunu, ticari defterlerinin de sahibi lehine delil vasfında olduğunu, davacının ticari defterlerine göre 28.08.2019 takip tarihi itibariyle davacının 4.331,83-TL (takipte talep olunan asıl alacak kadar) davalıdan alacaklı olduğunu, davacının takibe konu alacağının oluşturan faturaların davalı aleyhine borç doğurduğunu, talimatla alınan bilirkişi raporu içeriğine göre her ne kadar davalının davacıya borcu olmadığı tespit edilmiş olsa bile davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davalı ödemelerine ilişkin kayıtların dayanağın belgelerin sunulmadığını, bu itibarla davacının sahibi lehinde delil vasfına haiz olan defterlerine itibar edildiğini, kaldı ki esas takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere taraflar arasında delil sözleşmesi olduğunu, bu itibarla takip ve dava tarihi itibariyle davacının 4.331,83TL (takipte talep olunan asıl alacak kadar) davalıdan alacaklı olduğu kanaatine ulaşıldığını, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; taleple bağlılık ilkesi gereği, Merkez Bankası verilerinden, 28.08.2019 takip tarihi itibari ile yasal faiz oranının 9 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren 49 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacı ve davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, dolayısıyla davalının bu faturaya ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, davacının dayanak sunduğu mutabakat metninin dava dışı…firması ile imzalandığı, davacı tarafından … firması aracılığı ile alım yapıldığından bu mutabakatın geçerli olduğu iddia edilmiş ise de faturaların davacı şirket tarafından düzenlendiği ve davalının faturaları ticari defterlerine kaydettiği, ödemeyi davacıya yapması gerektiği zira dava dışı …ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 1. maddesi uyarınca Lukoil’in belirleyeceği yerden bayi gaz alımı yapacak olmakla birlikte sözleşme de ödemelerin…’e yapılacağına dair hüküm bulunmadığı, bu halde ödeme iddiasında bulunan ve ispat yükünü üzerine alan davalının ödemeyi ispatlayamadığı, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla aynen ikmaline,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatı 866,36-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 295,91-TL harcından, 52,32-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 243,59-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 52,32-TL peşin harç olmak üzere toplam 96,72-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 4.331,83-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.812,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı parasal miktar itibariyle kesin karar açıkca okunup usulen anlatıldı.18/04/2022

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır