Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/611 E. 2021/351 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/611 Esas
KARAR NO : 2021/351

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 19/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalının ürünlerinin ve markasının imajı ve tanıtımı amacıyla yaklaşık 2 yıl (2018 – 2019 yılları) süresince davalının sosyal medya hesaplarını yönettiğini ve sosyal medya hizmeti verdiğini, ancak davalının, ödeme yapılması konusunda müvekkili şirket tarafından defalarca ihtar edilmiş olmasına rağmen, takibe dayanak 69.683,89TL fatura borcunu ödemediğini, söz konusu faturaların davalı tarafından teslim alınan ve içeriğine itiraz edilmemiş olan, davalı tarafından kabul edilmiş olan faturalar olduğunu, dolayısıyla, anılan faturaların içeriği ve tutarları Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesi kapsamında davalı tarafından kabul edildiğini, diğer yandan davalının; şirket unvanı ve kaşesi ile imzalanan 07.10-2019 tarihli Carî Mutabakat Belgesi ile Müvekkili Şirkete 69.683,89TL borçlu olduğunu beyan ve kabul ettiğini ve alacak tutarına ilişkin mutabık olduğunu bildirdiğini, davalıdan olan toplam 69.683,89TL fatura alacağı için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı arasında bir ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin davacının iddia ettiğinin aksine takip tarihi itibariyle herhangi bir eksik bakiye borcu bulunmadığını, davacı ile bugüne kadar yapılan yazışmalar ve yapılan ödemelere ilişkin dekontlarda borcun olmadığını kanıtlar nitelikte olduğunu beyan ederek; davanın reddine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası
2-Davacının ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasında faturalardan kaynaklanan 11 adet fatura için 69.683,89-TL asıl alacak, 10.225,98-TL işlemiş faizleri olmak üzere toplam 79.909,87-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 14/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 21/10/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 03/02/2021 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacının 2018 – 2019 yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, davalının belirlenen inceleme gün ve saatinde defter ibrazında bulunmadığını, taraflar arasında dosyaya sunulu yazılı bir sözleşme olmadığı, davacının davalıdan olan toplam 69.683,89TL fatura alacağı için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davacının ibraz olunan 2018 – 2019 yılı ticari defter kayıtlarına göre; 10.10.2019 takip tarihi itibariyle davacının 69.683,89TL (takipte talep olunan asıl alacak kadar) davalıdan alacaklı göründüğü, davacının alacağının takibe dayanak faturalardan kaynaklandığı, davacının takipte talep ettiği alacağını oluşturan faturalar üzerinde teslim/tebliğ alanın imzası bulunmadığı, takibe konu asıl alacak miktarı davacının ibraz olunan ticari defterlerinde tespit edilmiş olup defterlerde tespit olunan alacak tutarı davacının takibe dayanak gösterdiği faturalardan kaynaklandığını, bunun yanında dava dilekçesi ekinde sunulu, 07.10.2019 tarihli davacının 69.683,89TL borç bakiyesi ile davalıya gönderdiği, davalı şirketin kaşe ve imzası ile mutabakatını onayladığı mutabakat mektubundaki miktar ile takip miktarı ile aynı olduğundan takibe dayanak faturaların davalı aleyhine borç doğurduğu sonucuna varıldığını, taraflar arasında akdi faiz yönünden bir sözleşme olmadığından gerekse de takipten önce temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebi yersiz olduğunu davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %19,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturalar üzerinde teslim/tebliğ alanın imzası yok ise de 07/10/2019 tarihli cari mutabakat belgesini onaylamak sureti ile davalının faturalara konu borca itiraz olmadığının anlaşıldığı, mutabakat altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda mahkememizce isticvabına 12/10/2020 tarihli duruşma ile karar verildiği, isticvap davetiyesi ile HMK madde 171 uyarınca ihtaratın yapıldığı, usulüne uygun tebliğe rağmen davalı şirket yetkilisinin mahkememiz huzurunda hazır bulunmadığı, bu halde imzayı ikrar etmiş sayıldığı, asıl alacak miktarında alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, ispat yükünün bu halde davalıda olduğu, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği, her ne kadar icra takibinde davacının işlemiş faiz talebi olsa da, işlemiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürülmediği, davacı tarafından davalıya ihtarname gönderilmediği, o halde davacı tarafın takip tarihinden önce işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1037Esas 2019/2322 Karar, 2017/3150 Esas 2019/647 Karar sayılı ilamlarının da bu doğrultu da olduğu, bu nedenle işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 69.683,89-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 13.936,77- TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 4.760,10-TL harçtan, peşin alınan 965,12-TL harç mahsup edilerek kalan 3.794,98-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 965,12-TL peşin harç, 44,40TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.009,52-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.858,91-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 886,50-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 773,10-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.151,10-TL’nin davalıdan, 168,90-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır