Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/589 E. 2021/246 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/589 Esas
KARAR NO : 2021/246
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 24/03/2021

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 5 yıl süreli LPG bayilik sözleşmesi olduğunu ancak …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/ … D. İş Sayılı tespit raporu uyarınca başka bir tüp dağıtım firmasına ait tüpleri ipragaz tabelası altında ve sözleşmeye aykırı olarak satışa sunması nedeniyle sözleşmenin ihtarname ile fesholduğunu belirterek kar mahrumiyeti ve sözleşme uyarınca cezai şarta feshin tebliğinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan hiç mal almadığını, dolayısıyla da kar mahrumiyeti olamayacağını, cezai şart koşulları oluşmadığını, talep edilen tazminatın fahiş ve müvekkilin mahvına neden olacağını, LPG satışı olmuşsa bunu davacının faturalarla ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, LPG bayilik sözleşmesine aykırı davranış nedeniyle kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağına ilişkindir.
Mahkememizin 09/11/2016 günlü, 2014/ … Esas, 2016/… Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 22/10/2019 tarihli, 2017/ … esas, 2019/ … karar sayılı ilamı ile; ” Taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık nedeni ile sözleşme davacı tarafça haklı nedenle fesih edilmiş olup davacı koşulları oluştuğu takdirde sözleşmenin 23. ve 24. maddeleri gereğince cezai şart ile birlikte kar mahrumiyeti talep edebilecektir. Kâr mahrumiyeti süresinin hesabında, öncelikle davacının dava konusu taşınmaz için yeni bir bayilik sözleşmesi yapıp yapmadığı ve yeni bir istasyon kurup kurmadığı tespit edilmeli, davacının başka bir bayisi varsa davalıca satılmayan ürünlerin o bayice satılacağı kabul edilerek kar mahrumiyeti talebinin reddi, eğer böyle bir bayi yoksa davacının o bölgede yeni bir bayi tesis etmesi için gerekli süre kadar davalının hizmetinden mahrum kalacağı değerlendirilip sadece bu miktar için kar mahrumiyetine hükmedilmesi gerekir. Yeni bir bayilik ilişkisi kurulmamış ise kâr mahrumiyeti süresinin, fesihten sözleşmenin sonuna kadar olan bölüm için değil, davacının aynı bölgede benzer bir bayilik kurabilmesi için gerekli makûl süre belirlenerek ve brüt kâr değil net kâr dikkate alınarak hesaplanması gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 11.04.2019 tarihli 2018/2661E, 2019/2508 K. sayılı ve 23.05.2019 tarihli 2018/769 E., 2019/3452 K. sayılı emsal kararları). Somut olayda; sözleşmeye konu bayinin adresi “… Çarşısı No. … Samsun” olup ilk derece mahkemesince mahrum kalınan karın davacı şirketin aynı bölgede yeniden bayilik sözleşmesi yapabilmesi için geçecek makul süre yönünden talimatla keşif yapılarak bilirkişi raporu alınması gerekliyken asıl mahkemenin yargı çevresindeki bilirkişinin dosya üzerinden makul süre tespitine ilişkin raporunun hükme esas alınması doğru bulunmamıştır. Davalı vekili, makul süre olarak kabul edilen 12 aylık sürenin yerinde olmadığını belirtmiş ve cevap dilekçesinde davacının aynı bölgede 8 bayinin olduğunu ve davacının arada hiç bir fasıla olmaksızın yeni bir bayilik açtığını beyan etmiş ise de; bu hususta değerlendirme yapılmadan salt davacı vekiline süre verilerek 19.12.2012 havale tarihli dilekçesindeki “bölgede yeni bayilik ihdas edilmemiştir” şeklinde beyanı esas alınarak değerlendirme yapılması yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin cezai şarta ilişkin istinaf istemi yönünden dosya incelendiğinde; mahkemece davalının ticari defter incelemesi yapılmış ise de; SMM bilirkişiden bu hususta rapor alınmadığı, ancak sektör bilirkişisinin ayrı olarak sunduğu raporunda bu hususta görüş belirttiği anlaşılmaktadır. Cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağı hususundaki değerlendirmenin ticari defterler ve davalı vekili tarafından sunulan Vergi Dairesi kayıtları da değerlendirilmek sureti ile SMM bilirkişi tarafından yapılması gereklidir. Keza ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda davalının bu istemi hakkında olumlu ve olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da dikkate alınarak davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.”şeklinde karar verilmekle kararımız kaldırılarak dosyamız iade edilmiştir.
İstinaf kararı doğrultusunda tensiben davalı bayinin bulunduğu yer nöbetçi mahkemelerine talimat yazılmıştır. Davalının adı geçen adresteki iş yerinde keşif yaptırılmıştır. Gerek sektörel gerekse de çevre şartlarına nazaran tüp gazın o bölgedeki kullanılma oranı kapsamında bölgede yeniden bayilik tesis edilebilmesi için makul sürenin 12-16 ay arası olmak üzere ortalama 14 ay olarak keşfen tespit edildiği anlaşılmaktadır. Mahkememizin 09/11/2016 tarihli ilk kararı ile 12 aylık kar mahrumiyeti bedeli 4.097,40-TL alacağa hükmedilmiştir. Davacı vekilince kısmen reddedilen tutar yönünden istinaf konusu yapılmamıştır. Dolayısıyla davalı yönünden aleyhe değiştirme yasağı ve usulü kazanılmış hak ilkesi uyarınca 12 aylık kar mahrumiyet bedeli tutarına aynen hükmedilmesi gerekmiştir.
Cezai şartın davalı tacirin mahvına sebebiyet verip vermeyeceği yönünden ise, dosya kapsamındaki vergi kayıtlarına ve tarafların itirazlarına nazaran talimat mahkemesince atanan bilirkişi tarafından 2012 yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi ve hesap özeti uyarınca karın 1.682,11-TL olması nedeniyle cezai şart bedeli 8.722,33-TL’nin davalı tacirin mahvına sebebiyet vereceği yönünde görüş bildirilmiştir. Ancak davalının kar marjının düşük olması veyahut zarar etmiş dahi olması yapmış olduğu işin kapsam ve mahiyetine nazaran 8.722,33-TL bedelin mahvına sebebiyet vereceğinin düşünülmesi ticari hayatın olağan akışına, tacir sıfatının gereklerine aykırıdır. Aksinin kabulü ile salt yıllık net karın 5 katı cezai şart bulunduğu argümanına dayalı olarak davalı tacirin mahvına sebep olacağının düşünülmesi cezai şartın amacı kararlaştırılma nedeni, borçlunun kusurunun ağırlığı gibi hususları etkisiz kılacaktır. Hükmedilen miktar tüp bayiliği yapan ortalama bir tacirin ekonomik olarak özgürlüğünü kısacak ve TBK’nın 27. maddesi gereğince ahlaka aykırılık teşkil edecek ağırlıkta değildir. Dolayısıyla bilirkişinin bu görüşüne iştirak etmek mümkün olmamıştır. Neticeden cezai şart alacağının tamamına hükmedilmesi zarureti hasıl olmuştur.
Tüm bu anlatımlardan sonra istinaf kararı içeriğine uygun olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkememizin bir önceki kararındaki saptanan hususlar değişmediğinden aşağıdaki biçimde davanın kısmen kabulüne hükmedilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Kar mahrumiyeti 4.097,4-TL, cezai şart alacağı 8.722,33-TL olmak üzere toplam 12.819,73-TL alacağın temerrüt tarihi olan 23/05/2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2. maddesi uyarınca ticari avans faizi işletilmek sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 875,71 TL harçtan peşin ve ıslahen alınan toplam 268,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 607,21 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, davacı tarafından sarf edilen peşin harç ile ıslah harcı toplamı 268,50-TL, 21,15-TL başvuru harcı, 3,30-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 292,95-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 4.080,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 4.080,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen bozmadan önce 2.919,60-TL, bozmadan sonra 1.746,90-TL posta masrafı ve bilirkişi masrafları olmak üzere cem’an 4.666,50-TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 3.536,30-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen 56,35-TL masrafın haklılık durumu nazara alınarak 14,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 24/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*