Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/543 E. 2021/850 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/543 ESAS
KARAR NO:2021/850

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/10/2019
KARAR TARİHİ:08/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … … … Şubesi ile davalı kredi lehtarı … ÜR. İNŞ. OTO. SAN. VE TİC. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeyi diğer davalı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, bahse konu sözleşmelere istinaden kredi lehtarı/borçlu lehine taksitli kredi, iskonto kredisi, şirket kredi kartı, kredili mevduat hesabi ile gayrinakdi çek taahhüt bedeli kredisi kullandırıldığını, ilgili kredilerin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle … 3. Noterliğinin 04.10.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtamamesinin keşide edildiğini, ihtarname ile 2.092.341,46-TL nakdi kredi ile gayrinakdi çek taahhüt bedeli 345.747,20TL depo edilmesinin talep edildiğini, verilen sürede borcun ödenmemesi sonucunda, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip açıldığını, davalı/borçluların, asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, bu sebeple itirazın iptali davası açma zorunluğu hasıl olduğunu, işbu nedenlerle 564.765,49 TL nakdi ve gayrinakdi alacak üzerinden davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptalini, takibin devamını, 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; yetki ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkilleri şirketlerin genel kredi sözleşmesi kaynaklı herhangi bir borçlarının bulunmadığını, bu nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının kabulünü, davanın yetki yönünden reddini, genel kredi sözleşmesi gereği müvekkillerinin tüm kredi borçlarının ödendiğini, davacının herhangi bir alacağı olmadığından huzurdaki davanın tüm talepler yönünden reddini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 22/10/2020 tarihli celsesi 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 14/03/2021 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ ve KANAAT:
Detayları yukarıda verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda, tüm delillerin takdiri tamamen sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1-Davacı banka ile davalı kredi lehtarı … ÜR. İNŞ. OTO.SAN. VE TİC. A.Ş. arasında “Genel Kredi Sözleşmesi ” imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalı kefilide müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşmeye istinaden davacı banka tarafından kredi lehtarı adına kredi hesapları açıldığı ve bu hesaplar üzerinden nakit kredilerin kullandırılmış olduğu, işbu kredi borçlarının öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
2-Kefalet Limiti ve Davalı Kefilin Sorumluluğu: Davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 7.500.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 388.272.69TL’sının kefalet limitlerinden daha YÜKSEK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefilin kefalet limitiyle sınırlı olarak (Çünkü, takip tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüştür de ondan), müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
3-Davacı bankanın TAKİP TARİHİ itibariyle hesaplanan alacakları;
a)Davalı kredi lehtarı şirketin sorumluluğu yönünden
1)… / … ve … nolu krediler yönünden¸
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, alacağın az bile talep edilmiş olduğu nazara alınarak, TAKİP TARİHİNDEN başlamak üzere asıl alacak tutarı 388.272,69 TL tamamen ödeninceye kadar 440 oranında temerrüt faizi ve bunun 95 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebilineceği,
Takip talebinin 2. No lu bendi altında talep ediler alacağın kredi no.su belirtilmemiş olduğu için, bu yönde bir hesap ve değerlendirme yapılamamıştır.
b) Davalı/kefilin sorumluluğu yönünden
1)… / … ve … nolu krediler yönünden¸

Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, alacağın az bile talep edilmiş olduğu nazara alınarak. TAKİP TARİHİNDEN başlamak üzere 388.272,69 TL asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık 40 oranında temerrüt faizi ve bunun 945 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebilineceği,
Takip talebinin 2. No.lu bendi altında talep edilen alacağın kredi no.su belirtilmemiş olduğu için, bu yönde bir hesap ve değerlendirme yapılamamıştır. Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Mahkememizin 01/07/2021 tarihli celsesi 2 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 23/09/2021 tarihli ek raporunda özetle;
”SONUÇ ve KANAAT:
Detayları yukarıda verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda, tüm delillerin takdiri tamamen sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1)Kök raporun 2. Bendi altındaki nakdi alacak yönünden: Kök raporda tespit edilen hususlara ilaveten olmak üzere davacı bankanın takip talebinin 2. Sırasında talep ettiği alacağın varlığını ve miktarını tespit etmeye yarayan herhangi bir kayıt ya da ekstre sunulmamış olması nedeniyle, bu yöndeki kök rapordaki görüş ve kanaatim değişmemiştir.
2)Gayrinakdi çek taahhüt bedelinin Depo talebi yönünden: Davacı banka çek taahhüt bedeli yükümlülüğüne atfen (2.030,00 TL x 63 adet çek yaprağız) 127.890,00 TL’nı davalı kredi lehtarı şirketten DEPO edilmesini talep edebileceği, ANCAK, sözleşmede açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle davalı kefilden çek taahhüt bedeli depo talebinin yerinde olmadığı,
Bilindiği üzere takip talebinde çek taahhüt bedelinin depo talebi yönünden bir talep bulunmamaktadır. Bu husus sayın mahkemenin takdirlerindedir.
3)Yukarıda sadece itirazlar yönünden irdeleme yapılmıştır. Kök rapordaki tespitler yönünden görüş ve kanaatimde bir değişiklik olmamıştır.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
24.08.2015 ve 31.01.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile … şirketinin kullandığı kredilere diğer davalının toplamda 7.500.000 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olduğu anlaşılmıştır.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket yöneticisi oldukları anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı, kredi lehdarı açısından bila tebliğ iade edilmiş ise de İİK 68/b maddesi gereğince kredi lehdarı açısından tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, bu nedenle kefile başvuru için TBK 586. Madde gereğince “ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması” koşullarının da gerçekleştiği; davalı kefile çıkartılan tebligatın ise bila tebliğ iade edildiği tüm bu hususlara davalı kredi lehdarı şirket açısından verilen 1 günlük sürenin sonu olan 10.10.2018 tarihi itibariyle, davalı kefil açısından ise icra takibi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmıştır. Temerrüt tarihleri farklı olsa de davalı kefil … açısından takip tarihine kadr işleyen akdi faiz , takip ile talep edilen işlemiş faiz miktarından daha az olmakla her iki davalı açısından da miktarlar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.
GKS’nin 10. Maddesindeki “bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranı” ibaresi fiilen uygulan en yüksek faiz niteliğinde olduğu, bunun TCMB’na bildirilen azami faiz oranı ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmış ve zaten bilirkişi tarafından da temerrüt faizleri kullanılan kredilerin türüne göre fiilen uygulanan en yüksek faiz oranları bulunarak bu oranlar üzerinden artırım yapılarak hesaplanmıştır.
Ödeme emrinde kredi nosu bildirilmeyen alacak kaleminin hangi krediye ait olduğu tespit edilemidğinden bu hususa ilişkin alacak ispatının yerine getirilemediği anlaşılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
Davacı taraf takip talebinde depo talebinin, takip sistemi (programı) nedeniyle ayrı bir kalem olarak yazılı olmadığını beyan etmiş ve takipte hanca esas değere depo talebi miktarda eklenmiş şekildeyse de; takip ve ödeme emrinde bir kalem olarak gösterilmeyen, açıklamalar kısmında depo talebinden bahsedilmeyen bir takipte depo talebinde bulunulduğundan söz edilemeyeceği, davacının açtıkları davanın itirazın iptali davası olduğunu beyan etmekle, bu davanın hem itirazın iptali davası hem de depo talebi açısından bir eda dava niteliğinde olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı anlaşılmış, depo talebi açısından açılan davanın bu nedenlerle reddine karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Müdürülüğünün … sayılı takip dosyasında;
a-davalıların 388.271,69 TL asıl alacak, (… / … ve … nolu krediler)
44.762,41 TL işlemiş temerrüt faizi
2.238,13TL BSMV olmak üzere
toplamda 435.273,23 TL üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek %40 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek %40 temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
c-İtirazın iptali davasında 2,26 TL fazlaya ilişkin istemin reddine
d-435.273,23 TL’nin % 20’si olan 87.054,64 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 29.733,51-TL karar ilam harcından 9.644,79 TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 20.088,72-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 9.644,79-TL peşin harç olmak üzere toplam 9.689,19-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 38.813,66-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 16.251,76-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.017,34-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 302,66-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan 1.257,50-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 969,17-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.08/10/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …