Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/530 E. 2020/187 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/530
KARAR NO : 2020/187
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/05/2010
KARAR TARİHİ : 20/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerine istinaden, dava dışı kredili müşterisi … San. ve Tic. A.Ş. lehine, davalı …’un müşterek borçlu ve müteselsil kefaleti mukabilinde, açıları ve kullandırılan kredi hesabının, kredinin geri ödemelerinden kaynaklanan aksaklıklar nedeni ile hesabın kat edildiğini ve hesap kat ihtarnamesinin davalı borçlulara gönderildiğini, noter ihtarına rağmen borç ödenmeyince alacağın tahsili amacıyla, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini ve davalı …’a gönderilen ödeme emrine davalı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, hukuki dayanaktan yoksun itirazların iptali ve takibin devamı için huzurdaki itirazın iptali davasının açılma zaruretinin hasıl olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, haksız yere itirazda bulunan davalı aleyhine % 40’tan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının davasının dayanağını açıkça belirtmesi gerektiğini, farklı farklı birden fazla sözleşme olduğunu, ancak davacı tarafça sadece … A.Ş. ile yapılan sözleşme dosyaya sunulduğunu ve alacak-borç ilişkisinin sadece buradan kaynaklanıyor gibi bir izlenim yaratılmak istendiğini, dosyaya davacı tarafça davayı açarken sunulan … A.Ş. ile ilgili genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı asıl borçlu … San. ve Tic.Ltd. Şti’nin … ile yapmış olduğu genel kredi sözleşmesinde kefil olduğunu ve …’da alınan bu kredinin asıl borçlu tarafından ödendiğini, dosyaya aslı sunulan … A.Ş. ile yapılan ve 150.000 YTL miktarlı sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olduğunu, kesinleşen bir hesap kat ihtarı ve hesap özeti bulunmadığını, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Banka kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, hesap özeti sunulmakla iddia ve savunmaların değerlendirilmesi, banka kayıtları da incelenerek, varsa takip tarihi itibariyle, alacak ve fer’ilerinin tespiti için dosya bankacı … ‘a tevdii edilmiş olup uzman bilirkişi 10.07.2012 havale tarihli raporunda; davacı bankanın, davaya konu olan, …. İcra Müdürlüğü’nün, … esas sayılı dosyadan; 12/06/2009 takip tarihi itibariyle; dava dışı asıl kredi borçlusu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı kefil …’dan tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla nakit alacak ile ilgili olarak 410.600,68-TL asıl alacak, 144.144,16-TL işlemiş faizi 7.207,21-TL BSMV, 429,02-TL masraf olmak üzere toplam 562.381,07-TL olarak hesaplandığı; diğer taraftan, takip tarihinden itibaren borç ödeninceye kadar, asıl alacak tutarı üzerinden senevi % 126 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisinin istenebileceği; teminat ve kefalet mektupları depo talebi ile ilgili olarak davacı banka tarafından, dava dışı kredi borçlusu şirket lehine 3 adet de toplam; 34.250,00-TL olup, 12.06.2009 tarihi itibariyle mer’i olduğu anlaşılmış olup, taraflar arasındaki sözleşmenin, “Bankanın Gayrinakit Kredilerle ilgili Nakit Depo ve/veya Teminat Talep Etme Hakkı,” başlığı altındaki 12.nci maddesi hükmüne göre, depo edilmesi talep edilebileceği ancak, söz konusu teminat mektupları, (Dava tarihinden sonra,) 06.02.2012 tarihinde, muhatabı kurum tarafından, bankaya iade edilerek, banka kayıtlarından çıkışı yapıldığı; çek yaprağı depo talebi ile ilgili olarak davacı banka vekili tarafından ibraz edilen kayıtlara göre, garanti bedeli istenebilecek çek yaprakları 2 adet belirlenmiş olup, … A.Ş.- Genel Kredi ve Teminat sözleşmesinin 52 sahifede, 57 maddesi tek tek incelenmiş olup, çek karnesi verilmesi, çek yaprakları garanti bedellerinin deposu veya benzeri hususlarda net bir açıklamaya rastlanmadığı, 2 Adet çek Yaprağı için X Her biri 600,00-TL Garanti Bedeli Tutarı üzerinden = 1.200,00-TL tutarın depo tutarı belirlenmiş ise de, taleple bağlılık gözetilerek, davacı talebi ibi 555,00-TL depo edilmesi ile takip tarihinden itibaren tazmin olan çek yapraklarının, garanti bedeli üzerinden ödeme yapılıncaya kadar senevi % 126 temerrüt faizi ile sözleşme hükmüne dayalı olarak, faizin %5 gider vergisinin istenebileceği; netice olarak; 12/06/2009 takip tarihi itibariyle davalı kefil …’dan toplam 597.186,07-TL olarak hesaplandığı, ayrıca takip tarihinden sonra ancak dava tarihine kadar yapılan toplam tahsilat tutarı 63.312,00-TL olup bu tahsilatlar dikkate alınarak dava tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda toplam nakit alacak tutarının 1.012.011,16-TL olarak belirlendiği mütalaa edilmiştir.
Davalı vekilinin rapora itirazlarının karşılanması ve kefalet ilişkisi ile buna bağlı sorumluluk miktarının değerlendirilmesi için heyete konu uzmanı Yrd. Doç. …’ın da katılımıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup uzman bilirkişi kurulu 04.12.2012 havale tarihli raporlarında; dava tarihi itibariyle toplam nakit alaca tutarının 886.829,80-TL olarak hesaplandığı mütalaa edilmiştir.
Rapora itirazların karşılanması için bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup uzman bilirkişi kurulunun 15.07.2013 havale tarihli ikinci ek raporlarında; bilirkişi kök raporu ile ek raporu dikkate okunduğunda görüleceği gibi ek raporda davalı vekilinin 25.07.2012 tanzim tarihli itiraz dilekçesinin 7. maddesi dikkate alınarak yeni bir seçenek olarak takdiri mahkemeye ait olmak üzere ve yapılan hesaplamanın dayanağı olan Yargıtay kararında belirtildiği şekilde “… Hesap kat ihtarının kefillere tebliğ edilmediği, temerrüdün takip ile başlayacağı gözetilmeden, kredi sözleşmesindeki kefilin durumunu ağırlaştırıcı mahiyetteki hükümlere atıf yapılarak borçtan sorumluluğun tespitine gidilmesi de isabetli değildir…” ibaresi doğrultusunda kök rapora nazaran yeni bir seçenek hesaplama yapıldığı mütalaa edilmiştir.
Dava dışı kredi borçlusu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı müteselsil kefil … yönünden 09/01/2009 Temerrüt Tarihi itibariyle, nakit alacak tutarı, 480.167,42 TL olarak belirlenmiş olup, temerrüt tarihi ile takip tarihine kadar olan sürede, senevi % 126 temerrüt faizi ve gider vergisi eklenerek ve ayrıca, ihtar tarihi ile takip tarihi arasında (02.02.2009, 06.02.2009, 23.02.2009, 27.03.2009) yapılan tahsilat tutarları da, BK md.84’e göre, tenzil edilerek toplam 157.569,32 TL olarak ve ayrıca 12.06.2009 takip tarihinden sonra 14.05.2010 dava tarihinden önce 15.06.2009, 21.07.2009, 01.10.2009, 30.10.2009, 08.12.2009 ve 07.01.2010 tarihli tahsilat tutarları toplamı 63.312,00 TL olarak hesaplanmış olup alınan bilirkişi kök ve ek raporu arasında çelişki bulunmayıp, alternatif olarak ek raporda tespitlerin yapıldığı anlaşılmakla buna göre dava tarihi itibariyle 410.600,68 TL asıl, 144.144,16 TL işlemiş faiz, 7.207,21 TL BSMV, 429,02 TL masraf olmak üzere toplam 562.381,07-TL alacağın bulunduğu anlaşılmakla takibin bu miktar üzerinden asıl alacağa son ödeme tarihi olan 07.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek % 126 temerrüt faizi ile birlikte tahsili için devamına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan miktarın İcra İflas Kanunundaki değişiklik takipten sonra gerçekleştiğinden % 40 icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir. Ayrıca gayrinakti alacak kalemlerine ilişkin olarak da davacı banka tarafından, dava dışı kredi borçlusu şirket lehine 3 adet de toplam; 34.250,00-TL olup, 12.06.2009 tarihi itibariyle mer’i olduğu anlaşılmış olup, taraflar arasındaki sözleşmenin, “Bankanın Gayrinakit Kredilerle ilgili Nakit Depo ve/veya Teminat Talep Etme Hakkı,” başlığı altındaki 12.nci maddesi hükmüne göre, depo edilmesi talep edilebilecektir. Söz konusu teminat mektupları, 06.02.2012 tarihinde, muhatabı kurum tarafından, bankaya iade edilerek banka kayıtlarından çıkışı yapılmış olduğundan konusuz kalan bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 31.01.2012 tarihli, 6273 Sayılı Çek Kanunu’nun 2.nci maddesinde; 5941 sayılı çek Kanunu, 3.ncü maddesinde, “…çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi halinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer.” denilmiş olup, deposu talep edilen çek yapraklarının Basım tarihlerine göre, 5 yıllık süreyi doldurduğu tespit edilmekle bankanın sorumluluğu kalktığından bu yöndeki talebin konusuz kalması nedeniyle bu hususta da karar verilmesine yer olmadığına mahkememizce karar verilmiştir.
Davalı vekilince hükmün temyiz edilmesi sonucu, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı 02/03/2015 tarihli ilamı ile;
“Her ne kadar davalının kefalet imzasını taşıyan 17.06.2005 tarihli sözleşme genel kredi sözleşmesi olup, borcun bir noktada ödenmiş olması davalı kefilin, kefalet sorumluluğunu daha sonra aynı sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan krediler yönünden sona erdirmez ise de, banka tarafından yeni bir sözleşme düzenlenerek bu yeni sözleşmeye göre kredi kullandırılması ve yeni sözleşmede ilk sözleşmeye kefalet eden kefilin imzasının bulunmaması halinde bu yeni kullandırılan krediden dolayı davalının sorumluluğundan söz edilemez, dava konusu borcun hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece konusunda uzman bir bilirkişi kurulu aracılığıyla banka defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, dava konusu borcun davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilerek, davalının sorumluluğu tartışılıp toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesiyle bozularak dosya mahkememize iade edilmiş ve Mahkememizin … Esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi raporunda; davalı Müşterek Borçlu Mütesilsil Kefil …’un, davalının kefil sıfatıyla imzaladığı Birleşen … A.Ş, sözleşmesinden kaynaklanan borcun kapanmış olması nedeniyle borcunun bulunmadığı belirtilerek rapor sunulmuştur.
Mahkememizin 09/02/2017 tarihli celsede davacı vekili; dava konusu alacağı diğer kefilden tahsil ettiklerini ve alacaklarının kalmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 09.02.2017 tarihli celsede davadan sonra alacağa ilişkin beyanı ve alacağın dava dışı kefil tarafından ödemiş olduğu dikkate alındığında davanın konusuz kaldığı, anlaşılmakla davanın reddine, ancak alacak dava dışı kefil tarafından ödenmiş olması nedeniyle konusuz kalması ve alınan bilirkişi raporunda davalı kefilin takibe konu kredi nedeniyle sorumlu bulunmadığı anlaşılmakla, yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu olduğu kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizin kararının davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına yönelik verilen hükmün taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edildiği görülmüştür.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ve 09/05/2019 tarihli kararı ile;
”Mahkemece bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda icra takibine konu borcun davalının kefalet imzasının bulunduğu 17.06.2005 tarihli sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir borcun olmadığı, borcun davalının imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilmiş olup mahkemenin kabulü de bu yöndedir.
Mahkemece bu itibarla davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalının imzası bulunmayan sözleşmeden dolayı borcun ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verilmesi dosya içeriğine uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki gerekçesiyle bozularak dosya mahkememize iade edilmiş ve Mahkememizin 2019/530 Esasına kaydedilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında da açıklandığı üzere icra takibine konu borcun bir aşka GKS’si kapsamında kullandırıldığı, davalının imzasının bulunduğu GKS gereğince kullandırılmamış olduğu, buna göre bu kredi nedeniyle davalının kefalet sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 54,40-TL peşin harcın, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 47.252,52-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 115-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.20/02/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”