Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/471 E. 2020/208 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/471 Esas
KARAR NO : 2020/208
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2017
KARAR TARİHİ : 24/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketi ile davalı arasında tesis edilen ticari ilişki kapsamında davalıdan 29.394,31-TL alacağı oluştuğunu, davalının alacağı ödenmemesi üzerine, davalı borçlu aleyhine ….İcra Müdürlüğünün 2013/8566 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, yapılan takibe davalının itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, taraflar arasında ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/599 Esas sayılı dosyasıyla görülen başka bir davada, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinden yapılan inceleme sonucunda müvekkili şirketin icra takibine konu edilen miktar kadar davalı şirketten alacaklı olduğu sonucu ortaya çıktığını, açıklanan nedenlerle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davaya usul yönünden itirazlarında; yetki itirazlarının olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, dava konusu zamanaşımına uğradığını, esas yönünden itirazlarında; müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu olmadığını, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/599 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiğini, davacının ticari defter ve belgelerindeki kayıtlarını kabul etmediklerini, tarafların ticari defter ve belgelerinin tüm dayanakları ile birlikte incelenmesinin gerektiğini, davacının haksız ve hukuka aykırı davası yönünden, bekletici mesele taleplerinin kabulü ile …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/599 Esas sayılı dosyasının işbu dosya yönünden bekletici mesele yapılmasına, davanın 1 yıllık süre içinde açılmamış olması nedeniyle usul yönünden reddine, davanın esastan reddine, haksız ve hukuka aykırı müvekkili şirket aleyhine dava açan davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine, karşı dava yönünden, karşı davalarının kabulü ile müvekkili şirketin davacı-karşı davalıdan 2.053,44-TL alacağının 01.04.2012 tarihinden itibaren davacı-karşı davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-….İcra Müdürlüğünün 2013/8566 esas sayılı dosyası,
2-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava; …. İcra Müdürlüğünün 2013/8566 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına yöneliktir.
Mahkememizin 2017/971 Esas 2018/672 Karar sayılı dosyası ile mahkememizin yetkisizliğine dair karar verilmiş olup … BAM … Hukuk Dairesinin 2018/1755 Esas 2019/983 Karar sayılı kararı ile kaldırılarak Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
… BAM … Hukuk Dairesinin 2018/1755 Esas 2019/983 Karar sayılı kararının kaldırma gerekçesinde ” İcra takibinde, borçlunun icra dairesinin yetkisi ile birlikte borcun esasına da itiraz etmesi halinde, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmeli ve bu bağlamda davacı yanın bu konuda açıklama ve ispat hakkı bulunduğunun gözetilmesi gerektiği, bu durumun HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olduğu, somut uyuşmazlıkta, icra dosyasında yetkili icra dairesi belirtilmek suretiyle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğni. davalı karşı davacı, süresi içerisinde mahkemenin yetkisine de itiraz ettiğini, davalının takipte icra dairesinin yetki itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı da tanınarak, öncelikle asıl davada, dava şartı niteliğindeki icra dairesinin yetkisine vaki itiraz değerlendirilmesi gerektiğini ” şeklinde karar verilmiştir.
Kaldırma kararı üzerine Mahkememizce yeniden oturum günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ edilmiş, tayin edilen gün, kaldırma ilamı doğrultusunda taraflara, malın teslimine ve yetkiye ilişkin delillerini sunmak üzere kesin süre verilmiş, ancak taraflarca beyanda bulunmakla birlikte yetkiye ilişkin delillerini sunmamışlardır.
Mahkememizce karar duruşmasında karşı davanın tefrikine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 19. maddesinde “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü düzenlenmiştir.
İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle (mahkemenin görev ve yetkisinden önce) icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vererek işten el çekmesi gerekir. İtirazın iptaline bakan mahkemenin icra dairesini yetkili daireye göndermek gibi bir karar vermesi mümkün değildir. Ancak icra müdürlüğü yetkili ise ara kararı ile gerekçesi yazılarak icra müdürlüğünün yetkisine vaki itiraz ret edilerek, mahkemenin görevli olup olmadığı, şayet mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş ise mahkemenin yetkili olup olmadığı incelenmelidir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/7166 Esas 2012/12627 Karar, 2014/19073 Esas 2015/8884 Karar, İstanbul BAM 13.H.D. 2018/1614Esas 2019/27Karar sayılı emsal ilamları da bu doğrultudadır.
İİK’nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, Mahkememizin kararı istinaf incelemesi ile öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, yetki itirazın ön sorun olarak incelenmesi gerektiği, davacı tarafa bu konuda delillerini sunma imkanı tanımakla birlikte asıl davada öncelikle dava şartının değerlendirilmesi gerektiği hususunda kaldırılmıştır. Mahkememizce istinaf ilamı doğrultusunda her ne kadar taraflara yetkiye ilişkin delillerini sunmak üzere süre verilmiş ise de taraflarca delil sunulmamıştır. Bu halde dosya kapsamına göre, davacı ile davalı taraf arasındaki ticari ilişki sonucu, davacının talep edilen miktar kadar alacağının oluştuğu iddiasına dayalı olarak açılmış olup, ticari ilişkide davacı mal alan, davalı mal satan konumunda olup, satış sözleşmesi uyarınca para borcunu ifa, ödeme yükümlülüğü davacıya ait olmakla, HMK 10 ve TBK 89/1. maddeleri uyuşmazlıkta uygulama alanı bulamayacaktır. HMK’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olduğu, sözleşmenin yargı sınırlarımız içerisinde ifa edileceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığı, öte yandan münhasır yetki sözleşmesininde düzenlenmediğinden icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapıldığı kabul edilemeycektir. Davalının icra dairesinin yetkisine süresinde ve usulüne uygun itiraz ettiği de görülmekle itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapmanın dava şartı olduğu da nazara alınarak davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı yasanın 114/2. kapsamında ve 115/2. maddesi uyarınca usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın, peşin alınan 355,09-TL harçtan mahsubu ile bakiye 300,69-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 7/2 uyarınca 3.400,0-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza