Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/469 E. 2020/785 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/469
KARAR NO : 2020/785
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2019
KARAR TARİHİ : 27/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası kredi çekerek satın aldığı gayrimenkulün FETÖ/PDY terör örgütüyle ilişkili olduğu tespit edilen bir şirketten satın alınmış olması ve buna bağlı olarak muvazaa ve mal kaçırma şüphesiyle müvekkili hakkında soruşturma açıldığını, akabinde de haksız bir şekilde banka hesaplarına ve üzerine kayıtlı tapularına şerhler ve kısıtlamalar getirildiğini, … CBS’nin 07/06/2019 tarih ve 2018/… Soruşturma ve 2018/… Karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararıyla müvekkilinin adı geçen terör örgütüyle bir alakasının olmadığını, gayrimenkülün yatırım amaçlı edindiğinin tespit edildiğini, banka hesapları ve gayrimenkulleri üzerindeki bloke ve kısıtlamaların halen devam ettiğini, kısıtlamalara ilişkin son sürece girildiğini, müvekkilinin davalı bankadan çekmiş olduğu krediye ilişkin sorunlar yaşamaya başladığını, taksitlerin hesabında bloke olması nedeniyle hesaptaki bakiyeden çekilemeyeceğinin bildirildiğini, … SHM’nin 2017/ D.İş, 2017/… Karar sayılı dosyası ile mahkemeden ödeme yerinin belirlenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine İstanbul Adalet Sarayı Şubesinin belirlendiğini, davalı adına tevdii mahallinde hesap açıldığını ve müvekkilinin o tarihe kadar olan toplam 48.720,00-TL’nin tekrar yatırılmak zorunda kaldığını, hal böyle iken banka tarından … Noterliğinden çekilen ihtarname ile kalan kredi borcu toplam tutarı olan 197.177,20-TL’nin 24 saati içerisinde ödenmesinin müvekkiline ihtar edildiğini, bankaca banka kredi taksitlerinin ödenmediğinden bahisle müvekkilinin tüm bankacılık sicilini bozup, ticari ve bireysel itibarını ayaklar altına aldığını, işbu nedenlerle davalı bankanın haksız fiili nedeniyle uğradığı zararın karşılanabilmesi için 1.000-TL maddi,1.000.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca huzurdaki dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulması gerektiğini bu nedenle esasa girilmeden reddi gerektiğini, davacının maddi tazminat taleplerinin şartları oluşmadığını, bu nedenle de müvekkili banka hukuka aykırı eylemi bulunmadığı gibi kendisine kusur ve sorumluluk atfedilebilmesi de mümkün olmadığını, davacı ve sahibi bulunduğu şirketin KKB(kredi kayıt bürosu sorgulama sonuçlarına göre, diğer bankalar nezdinde kredi başvurusu bulunmadığını, davacının işbu davadaki diğer talebi “manevi tazminat” olmakla, müvekkili bankanın hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığını, ayrıca, davacının manevi tazminat talep edebilmesi için bir arada bulunması gereken diğer şartlar da gerçekleşmediğini, iş bu nedenlerle zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadan ikame edilen davanın reddini, davanın husumet yokluğu ve zamanaşımı sebebiyle reddini, dava konusu olayda müvekkili bankanın usul ve hukuka uygun işlem yapması sebebiyle kusurlu eylem şartı gerçekleşmediğinden maddi ve manevi tazminat talebinin reddini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
7155 S.K.nun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi gereğince 01.01.2019 tarihi itibariyle ticaret mahkemesinde açılacak davalar açısından dava şartı olarak getirilen arabuluculukta, zorunlu arabuluculuğa tabi davalar tek tek belirtilmemiş, Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalar, arabuluculuk dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Davanın sonuçlandırılması için alacak olan bir miktar paranın bulunup bulunmadığının tahkikinin gerekip, verilecek hüküm de bir miktar paranın ödenmesine yönelik ise zorunlu arabuluculuğa tabidir.
Tam ıslah ile davacı eklenmesi mümkün olmadığından şirketin davacı olarak eklenmesine ilişkin ıslah talebin reddine karar verilmiştir.
Talep edilen zarar ıslah ile davacı olarak eklenmek istenen şirketin zararı olup, uyuşmazlığı esasındaki ilişkin tarafları şirket olup, nispi ticari dava niteliğindeki bir miktar paranın ödenmesine yönelik talebin dava şartı olan arabuluculuk kapsamında kaldığında şüphe bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı olan arabuluculuk şartı yerine getirilmediği anlaşıldığından davanın usulden REDDİNE,
2-Tam ıslah ile davacı eklenmesi mümkün olmadığından bu hususa ilişkin ıslah talebin reddine,
3-Alınması gereken maktu 54,40-TL harcın, peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile eksik yatan 10-TL harcın, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.27/11/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”