Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/407 E. 2021/487 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/407 Esas
KARAR NO:2021/487

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:12/10/2018
KARAR TARİHİ:03/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının …’da… şirketini iki ortak ile kurduğunu ve şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, daalının şirkete yatırım yapmak isteyenlere şirketin amacının ve hedefinin yenilenen enerjiye ve solat enerjisine yatırım yapmak olduğunu ifade ettiğini, şirkete yatırım yapan yatırımcıların borçlu tarafından kendilerine şirketin kuruluş amacı olarak ifade edilen bu amaca yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını, ancak borçlunun yatırımcıların semayelerini başka amaçlarla kullandığını ve şirkette vaat edilen hedefe uygun şekilde kullanıldığını, bundan dolayı da … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09.04.2013 tarihli kararı ile borçlu … aleyhine dolandırıclık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, adı geçen kararda mahkeme borçlunun şirkete yatırılan paraların sadece çok ufak bir bölümünü şirketin amacına uygun kullandığını, geriye kalan asıl paraları başla işlerinde borçlarını ödemeye, başka işlerini yeniden yapılandırmaya ve sanat ederlerini almaya harcadığının tespit edildiğini, dolayısıyla borçlunun şirkete yatırılan paraları amaç dışı kullandığı ve yatırımcıları bu şekilde dolandırdığı ceza mahkumiyeti kararı ile sabit olduğunu, şirkete para yatıranlar arasında davacı müvekkilinin de bulunduğunu, davacı müvekkiline olan borcundan dolayı davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının asıl alacağa, faize, ferilerine ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini, ancak yapılan itirazların haksız ve dayanaksız olduğunu bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … …’den alacaklı olduğunu iddia ettiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesi kararı incelendiğinde davacının … olduğu, davalının ise … … olduğunu, davalı müvekkilinin …’nin ortağı olduğunu, davada iddia edilen ticari ilişkide aslen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, davaya konu ticari ilişkide taraf olmayan davalıya karşı husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalı müvekkilinin mernis adresinin …/… olduğunu yetkili mahkemenin de davalının yerleşim yeri olan … Mahkemeleri olduğunu, işbu davanın …’den olduğu iddia edilen ticari alacaklarına ilişkin olduğunu, bu nedenle görevli mahkemenin de Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davaya konu edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından … aleyhine ve varsa müvekkili aleyhine açılmış davaların olması nedeniyle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca başka hukuki başvuru hakkı varken Türkiye’de yeniden dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, … Kanunlarının Türkiye’de uygulanmasının mümkün olmadığını ayrıca dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle de öncelikle davanın görev, yetki, zamanaşımı, derdestlik itirazları nazara alınarak reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2019 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile,
”TTK nun 553. Maddesine göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan veya esas sözlemeden doğan yükümlülüklerini, kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahibine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur.
Anonim ortaklık, organlarının haksız elyeminden dolayı sorumludur. Ayrıca haksız eylemde bulunan yönetim kurulu üyeleri de kişisel olarak sorumludur.(Yargıtay 11.HD nin 25.3.1994 tarih 1248 esas 2289 karar sayılı kararı)
Somut olayda; Davacı vekili eylemin haksız fiilden kaynaklandığını bu sebeple davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ile sürmekte ise de şirket yöneticisinin işlediği haksız fiilden dolayı hukuki sorumluluğu Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olup, TTK’nun 4. Maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin taraflarn ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Yöneticinin sorumluluğu Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olduğundan ticari bir dava olan eldeki davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Bu durumda mahkememizin görevsiz olduğu, görev ile ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek” gerekçelerle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememize tevzi edildiği ve Mahkememizin 2019/407 Esasına kaydedildiği anlaşıldı.
Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptaline ilişkindir.
MÖHUK 40. maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. Türk mahkemelerini yetkili kılan bir iç yetki kuralı varsa ,Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de mevcuttur.
TTK’nın 553. maddesinde şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin.. sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir.
HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.Yine 9. maddede Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir.Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi … /… olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni …/…. HMK 9. maddesine göre davada mahkememiz yetkilidir.
Davacı taraf delil olarak temelde … Sulh Hukuk Mahkemesinin İflas Mahkemesi sıfatıyla verdiği iflas tablosu/sıra cetveline ve … Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasına dayanmıştır.
Mahkememizce … Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında verilen kararın kesinleşmesi bekletici mesele yapılmıştır. … Asliye Ceza Mahkemesi kararında hangi müştekinin ne kadar zarara uğrayarak suçun mağduru olduğunun belli olmadığı gerekçesiyle kanun yolu aşamasında bozulmuştur.
Davacı taraf bekletici mesele yapılması ara kararımıza rağmen 31.05.2021 tarihli dilekçe ile … Asliye Ceza Mahkemesinin kararının sonucu beklenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş olup bu haliyle bu talep delillerin dosyadaki delillerle sınırlandırılması, hasredilmesi niteliğinde kabul edilmiş ve mevcut delil durumuna göre karara gidilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesinin ibraz edilen kararı kesinleşmemiş olduğu için hükme esas alınacak bir delil niteliğinde olması mümkün değildir.
Geriye temel delil olarak … Sulh Hukuk Mahkemesinin İflas Mahkemesi sıfatıyla verdiği iflas tablosu/sıra cetveli kalmakta olup ; söz konusu belge ilam nitaliğinde bir belge olmayıp ancak olsa olsa İİK 68. Madde kapsamında belge sayılıp sayılmayacağının tartışılması gerektiği, Davacı tarafından dava dilekçesinin ekinde ibraz ettiği hukuki görüşe göre iflas tablosunun İİK 68. Maddesi kapsamında belge olduğunun kabulü halinde bile bu belgenin icra mahkemesinde itirazın İİK’nın 68. maddesi gereğince kesin kaldırılması için kullanılabileceği ancak davamızın genel mahkeme sıfatıyla bakılan itirazın iptali davası olup, zarar, zarar miktarı ve sorumluluğun ispatı gerektiği buna göre bu belgenin alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle zararın miktarı ve sorumluluk toplanan delillerle ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu harcın 1.423,27-TL peşin harçtan düşümü ile artan 1.363,97-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya geri verilmesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 14.375,60-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.03/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …